Dava, Kurum Başkanı olarak görev yapan davacının, bu görevinden alınarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında açık bulunan 1. derece kadrolu ve +3600 ek göstergeli Bakanlık Müşaviri kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk derece mahkemesi işlemi iptal etmiş, istinaf ise bu kararı bozmuştur.
Danıştay Dairesi ise kurum yapısının değişmiş olması savunmasını kabul etmedi
Davalı idarece, işlemin tesis edildiği tarihteki Kurum yapısı ile Mahkemece karar verilen tarihteki Kurum yapısının tamamen farklı olduğu, söz konusu kararın icrasının mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de; hukuka aykırı bulunan idari işlem hakkında verilen iptal kararının, idari işlemi, geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kaldırdığı ve hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirdiği, dolayısıyla Mahkemece verilen iptal kararı gereği davacının, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı görevinden alınmamış sayılacağı, bu çerçeveye göre kurumsal yapıdaki değişikliklerin, davacı hakkında hukuksal sonuçlar doğuracağının açıktır.
İstinaf kararında ısrar etmiş, İDDK ise ısrar kararının hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/1636
Karar No: 2025/559
İSTEMİN KONUSU:
... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin... tarih ve E:..., K:...
sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:
... Kurumu (...) Başkanı olarak görev yapan davacının, bu görevinden alınarak,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında açık bulunan 1. derece kadrolu ve +3600
ek göstergeli Bakanlık Müşaviri kadrosuna atanmasına ilişkin... tarih ve ...
sayılı müşterek kararnamenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
Dava dosyasında yer alan mevcut bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden,
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olarak görev yapan davacının, bu görevinde
başarısız olduğu ya da bir disiplin cezasının veyahut hakkında yürütülen herhangi
adli veya idari bir soruşturmanın bulunduğu yönünde davalı idarece yapılmış
herhangi bir tespitin olmadığı, öte yandan; görevden alınmasını gerektirecek
herhangi bir olumsuz tutum ve davranışının da ortaya konulamadığı gözetildiğinde,
sadece takdir yetkisinin kullanıldığı ileri sürülerek Bakanlık Müşaviri kadrosuna
atanmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu
işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:...
sayılı kararıyla;
Dava konusu işlemin, davacının Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı görevinden
alınmasına ilişkin kısmı bakımından; dosya kapsamına göre, davacının üst düzey
yöneticilik görevine atanmadan önce bulunduğu görevlere herhangi bir mesleki
yarışma sınavı veya kurum içi görevde yükselme sınavında başarılı olmak suretiyle
gelmediği hususu göz önüne alındığında ve idarenin kamu hizmetinin gerekleri
doğrultusunda personelin görevini değiştirme konusunda yasalarla ve idare hukuku
ilkelerine dayalı olarak sahip olduğu takdir yetkisini dava konusu işlemin tesisi
sırasında kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında subjektif (öznel) nedenlerle
kullandığına dair dosyada herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığı anlaşılmakla,
davacının Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı görevinden alınmasına ilişkin
dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık
bulunmadığı;
Davacının 1. derece kadrolu ve +3600 ek göstergeli Bakanlık Müşaviri olarak atanmasına ilişkin kısmına gelince; olayda, 16/11/2009 tarihinde Başkan olarak 6400 ek gösterge ile atanan ve 04/12/2017 tarihinde dava konusu işlemle görevine son verilen davacının atanacağı kadro ve pozisyonun, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin mülga ek 18. maddesi kapsamında belirleneceği anlaşılmakta olup, 6400 ek göstergeli Başkan görevi sona eren davacının, ek 18. maddenin 1. fıkrasının "(b)" bendi hükmü kapsamında durumuna uygun olan "bakanlık müşaviri" olarak atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idareler tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci Dairesinin 16/01/2024 tarih ve E:2023/3295, K:2024/353 sayılı
kararıyla;
657 sayılı Kanun'un 76. maddesi hükmü ile idarelere personelini atama konusunda
takdir yetkisi tanınmış ise de, takdir yetkisinin kullanımının mutlak ve sınırsız
olmayıp kamu yararı ve hizmetin gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı
denetimine tabi bulunduğunun idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu,
Atama işlemi, kamu hizmetinin rasyonel ve verimli bir biçimde görülmesi için
tesis edilmesi gereken bir tasarruf olduğundan, bunun, hizmetin en iyi şekilde
yerine getirilmesi ve kamu görevlisinin en yararlı olabileceği yer ve görevde
çalıştırılması maksatlarıyla yapılmasının, nihayet kamu yararının sağlanması
amacına dayalı bulunmasının gerektiği,
Somut uyuşmazlıkta; davacının, ... Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Nükleer
Enerji Mühendisliği bölümünden 1992 yılında mezun olduğu, 02/09/1993 tarihinde
TAEK bünyesinde Nükleer Güvenlik Dairesinde mühendis olarak göreve başladığı
ve bu dönemde uluslararası düzeyde katıldığı kurs, seminer ve işbaşı eğitimlerinde
sertifikalar aldığı, 2003 yılında Nükleer Güvenlik Dairesi Başkanlığına atandığı,
10/05/2005-06/02/2009 tarihleri arasında Türk Devletleri Nükleer İşbirliği Araştırma
ve Eğitim Merkezinde müdür olarak görev yaptığı ve bu dönemde Avrasya Nükleer
Bilimler ve Uygulama Konferansları düzenlediği, 04/06/2009 tarihinde müşterek
kararname ile TAEK Başkan Yardımcılığı görevine atandığı, 23/08/2010 tarihinde
TAEK Başkanlığına atandığı ve dava konusu işlem tarihine kadar bu görevi yürüttüğü,
TAEK Başkanlığı sırasında; ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli ikincil görevlerde
bulunduğu, yabancı ülkelerle ikili işbirliği anlaşmaları imzalandığı, örneğin,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye
Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine
Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın onaylanmasının 06/10/2010 tarih ve 27721
sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı, yine Sinop sahasında bir nükleer santral
kurulumu için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japon Hükümeti Arasında Türkiye
Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesi
Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın onaylanmasının 23/05/2015 tarih ve 29364
sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı, Türkiye'nin Avrupa Nükleer Araştırma Merkezine
(CERN) ortak üye ve Orta Doğu Sinkrotron Işığı Deneysel Bilim ve Uygulamaları
Uluslararası Merkezine (SESAME) kurucu ortak üye olduğu, ülkemizde ilk kez yapılan
Proton Hızlandırıcı Tesisi ile İkincil Standart Dozimetri Laboratuvarının açılışlarının
gerçekleştiğinin görüldüğü,
Bu durumda; davacının, geçmiş hizmetleri değerlendirildiğinde, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olarak atandığı ve bu görev için yeterli donanıma sahip olduğu anlaşılmakla; davacının, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı görevinden alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında açık bulunan 1. derece kadrolu ve +3600 ek göstergeli Bakanlık Müşaviri kadrosuna atanmasını gerektirecek şekilde hizmeti aksattığı veya başarısız olduğu ya da görevde kalmasında, hizmetin yürütülmesi açısından sakınca bulunduğu yönünde hukuken geçerli somut bilgi ve belgeye dayanılmaksızın, salt takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uyarlık; dava konusu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü, Mahkeme kararının kaldırılması, davanın reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmediği,
Öte yandan; davalı idarece, işlemin tesis edildiği tarihteki Kurum yapısı ile Mahkemece karar verilen tarihteki Kurum yapısının tamamen farklı olduğu, söz konusu kararın icrasının mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de; hukuka aykırı bulunan idari işlem hakkında verilen iptal kararının, idari işlemi, geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kaldırdığı ve hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirdiği, dolayısıyla Mahkemece verilen iptal kararı gereği davacının, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı görevinden alınmamış sayılacağı, bu çerçeveye göre kurumsal yapıdaki değişikliklerin, davacı hakkında hukuksal sonuçlar doğuracağının açık olduğu gerekçesiyle, ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti:
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:...
sayılı kararıyla;
Dava konusu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun
kabulü, Mahkeme kararının kaldırılması, davanın reddi yolundaki ilk kararda
ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, kariyer ve liyakat ilkesine uygun bir şekilde yükselerek
TAEK Başkanlığına atandığı, görevden alınmasına ilişkin somut bir gerekçe sunulmadığı,
kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun hareket edilmediği, 02/09/1993 tarihinde
göreve başladığı ve dava konusu işlem tarihine kadar TAEK'in birçok kademesinde
görev yaptığı, son 7 yılında ise TAEK Başkanı olarak görevini ifa ettiği, ulusal
ve uluslararası düzeyde yürütülen birçok projede yer aldığı, görevini başarıyla
yürüttüğü, kamu hizmetini verimsiz ve doğru işletmediği yönünde idarece yapılmış
objektif bir değerlendirmenin bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idareler tarafından, ısrar kararının hukuka ve usule uygun bulunduğu,
temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte olmadığı, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin kabulü ile ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi
ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden
yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği
görüşüldü:
MADDİ OLAY:
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olarak görev yapan davacı, ... tarih ve
... sayılı müşterek kararname ile bu görevinden alınarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığında açık bulunan 1. derece kadrolu ve +3600 ek göstergeli Bakanlık
Müşaviri kadrosuna atanmıştır.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesinin 1. fıkrasında "Kurumlar,
görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları
bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde
daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler."
hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde,
idari dava türleri sayılmış, iptal davaları; idari işlemler hakkında, yetki,
şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından
dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan dava türü olarak düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen 657 sayılı Kanun'un 76. maddesi ile memurların naklen atanmaları
konusunda idareye takdir yetkisi tanınmakla birlikte, idarenin diğer işlemleri
gibi takdire dayalı idari işlemlerinin de 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca,
yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutulacağı
tabiidir.
İdareye memurların naklen atanmaları konusunda tanınan takdir yetkisinin kamu
yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının ortaya konulması
ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava
konusu idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle
iptalini gerektireceği yerleşmiş yargı içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Sebep unsuru, idareyi işlem tesis etmeye sevk eden maddi veya hukuki durumlardır.
İdare hukukunda sebepsiz idari işlemin olamayacağı, idarenin tüm işlemlerinin,
idari faaliyetlerin nihai amacı olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen
bir sebebe dayanması gerektiği, bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce
hukuka aykırılık iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı
mercii tarafından idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için
idarece, tesis edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin ortaya konulması
ya da yargı yerince anlaşılabilir nitelikte olması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının, 02/09/1993 tarihinde TAEK bünyesinde Nükleer
Güvenlik Dairesinde mühendis olarak göreve başladığı, 2003 yılında Nükleer Güvenlik
Dairesi Başkanlığına atandığı, 10/05/2005-06/02/2009 tarihleri arasında Türk
Devletleri Nükleer İşbirliği Araştırma ve Eğitim Merkezinde müdür olarak görev
yaptığı, 04/06/2009 tarihinde TAEK Başkan Yardımcılığı görevine atandığı, 23/08/2010
tarihinde kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak TAEK Başkanlığına atandığı
ve yedi yıldan fazla bir süre başkanlık görevini ifa ettiği, davalı idarece,
davacının görevinden alınmasını gerektirecek herhangi bir sebep gösterilmeksizin,
takdir yetkisine dayalı olarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idare tarafından dava konusu işlemin tesis edilmesine yönelik
haklı bir sebep ortaya konulmadığı gibi dava dosyasından işlemin kamu yararı
ve hizmet gerekleri uyarınca tesis edildiği hususu da anlaşılamadığından, salt
takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilen işlemde sebep unsuru yönünden hukuka
uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı
davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü, Mahkeme kararının kaldırılması,
davanın reddi yolundaki temyize konu ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan; davalı idarece, işlemin tesis edildiği tarihteki Kurum yapısı ile
Mahkemece karar verilen tarihteki Kurum yapısının tamamen farklı olduğu, söz
konusu kararın icrasının mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de; hukuka aykırı
bulunan idari işlem hakkında verilen iptal kararının, idari işlemi, geçmişe
etkili olacak şekilde ortadan kaldırdığı ve kurumsal yapıdaki değişikliklerin,
davacı hakkında da hukuksal sonuçlar doğuracağı açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin... İdare
Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun kabulü, Mahkeme kararının
kaldırılması, davanın reddi yolundaki ... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava
Dairesinin temyize konu... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın... Bölge İdare Mahkemesi... İdari
Dava Dairesine gönderilmesine, 12/03/2025 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; ... Bölge İdare Mahkemesi
... İdari Dava Dairesinin temyize konu ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar
kararının, usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin
kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz
isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:...,
K:... sayılı ısrar kararının, Danıştay İkinci Dairesinin 16/01/2024 tarih ve
E:2023/3295, K:2024/353 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması
gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.