GAZİ Üniversitesi'nde Prof. M. Çağatay Özdemir başkanlığında dokuz kişilik bir öğretim üyesi kurulunun tüm üniversiteleri kapsayan araştırması tamamlandı. Sonuçlara göre öğretim üyelerinin genel eğilimlerini şöyle özetleyebilirim:
Üniversitelerimizde 'ulusal endişe' yüksek, AB'ye güven çok düşük.
En güvenilen kurum ordu, ondan sonra büyük arayla TBMM.
Öğretim üyelerinin büyük bir bölümü YÖK sistemine karşı.
Ekonomik düzeyi yüksek ve vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim üyeleri mutlu
ve daha Batı'ya dönük. Diğerleri ise daha şikâyetçi ve daha 'ulusal'.
2004 yılının ocak-mayıs döneminde 51'i kamu ve 18'i vakıf olmak üzere 69 üniversitede
her kademeden 3412 öğretim üyesiyle görüşerek yapılan ankete göre, öğretim üyelerinin
yüzde 36.6'sı fen, 36.9'u sosyal, yüzde 26.6'sı sağlık bilimlerinde çalışıyor.
Tüm öğretim üyelerinin yüzde 36'sı kadın.
* * *
TÜRKİYE'Yİ gelecekte bekleyen en büyük tehlike nedir? İşte öğretim üyelerinin
cevapları, yüzde olarak:
Ulusal kimliğin zayıflaması :34
Kökten dinci akımların güçlenmesi :22
Yıkıcı akımların güçlenmesi :12
Bağımsızlığın kısıtlanması :11
Yerli yatırımcının güç kaybı :6
Dinsel değerlerin zayıflaması :3
Tarımın zayıflaması : 3, diğer: 9
Bu 'milliyetçi' ve 'laik' tabloda, ekonomik ve sosyal statüsü yüksek olan öğretim
üyeleri kökten dinci akımların güçlenmesini, alt ve orta ekonomik ve sosyal
statüye sahip öğretim üyeleri ise "milli kimliğin zayıflamasını" daha
yüksek oranlarda en büyük tehlike olarak görüyor.
Burada topluma yakın olup olmamanın rol oynadığını düşünüyorum. "Yabancılaşma
duygusu'na ilişkin verileri yarın yazacağım.
* * *
VAKIF üniversiteleriyle büyük şehirlerdeki devlet üniversitelerinde çalışan
ve yüksek sosyoekonomik düzeye sahip öğretim üyeleri bir tarafta...
Diğer öğretim üyeleri bir tarafta...
Birinci grup içinde kadın öğretim üyesi daha çok. Bu öğretim üyelerinin aileleri
de yüksek tahsilli. Klasik Batı müziğini, pop müziği ve Türk popunu seviyorlar.
İşlerinden memnunlar. Yurtdışında daha çok bulunmuşlar, daha çok kitap okuyorlar.
Orduya daha fazla güveniyorlar. YÖK'ten şikâyetçi olma oranları nispeten düşük.
"Açık fikirli olmaya" çok önem veriyorlar.
Diğer öğretim üyelerinin en çok önem verdikleri değer ise, "dürüstlük."
Ücretlerin düşüklüğünden şikâyetçiler. Geleneksel değerlere daha fazla önem
veriyorlar. Çocuklarının geleceği için daha endişeliler. Türk sanat müziğini,
Türkçe popu ve Türk halk müziğini daha fazla dinliyorlar. YÖK'e karşı daha güvensizler.
"Sosyal hayatta yükselmek için" ilk gruptaki öğretim üyelerine göre
"çalışkan ve girişimci olmak", ikinci gruptakilere göre ise "güçlü
yakınlara sahip olmak" önem taşıyor.
* * *
EN güvenilen kurum, bütün öğretim üyeleri arasında yüzde 45'le ordu. TBMM yüzde
17, hukuk sistemi yüzde 15, AB yüzde 6, hükümet yüzde 4... Diğer kurumlara güven
çok daha düşük oranlarda.
Vakıf üniversitelerinde çalışan veya yüksek sosyoekonomik statüye sahip olanlar
ve kadın öğretim üyeleri orduya daha yüksek oranda güveniyor.
Öğretim üyelerinin yüzde 30'u "AB Hıristiyan kulübüdür" diyor, yüzde
52'si "Değildir" diyor, yüzde 18'i kararsız.
YÖK'e büyük muhalefet var. "Türkiye için en iyi üniversite sistemi"
sorulduğunda sadece yüzde 5 kadarı "mevcut sistem" diyor. Yüzde 49'u
"tam özerklik", yüzde 34'ü "yarı özerklik" istiyor.
"YÖK'ün yükseltme ve atama kriterleri objektif mi?" sorusuna öğretim
üyelerinin yüzde 40'ı hayır, yüzde 25'i evet diyor. Diğerleri kararsız.
"Üniversitede alınan kararlar"a öğretim üyelerinin yüzde 37'si hiç
katılmıyor. "Katılanlar" yüzde 15'ten ibaret. Yüzde 48'i ise "bazen
katılıyor.
Bu önemli araştırmaya yarın devam edeceğim.
milliyet