Türk adalet teşkilatının ne durumda olduğunu, bir de bizden dinleyin.
Nereden başlamamızı istersiniz? Kars, Kastamonu, Elazığ, Artvin, Muğla, Samsun? En iyisi, Ankara'dan başlayalım, ne de olsa başkent.
Bir gün, Ankara Adliye Sarayı'na yolunuz düşer de yeni atanmış hâkimlerin mahkeme kalemlerinde sığıntı gibi oturduklarını görürseniz, hiç şaşırmayın.
Ankara'ya yeni atanmış hâkimlere iki-üç ay oturacak oda, masa verilemiyor. Ama yine de, duruşmalarına çıkması, davalarıyla ilgili karar vermesi istenebiliyor.
Sabah adliyeye gittiğinde paltosunu asacak yer, oturacak sandalye, çalışacak masa bulamayan hâkimlerimizden adaleti tecelli etmelerini bekliyoruz.
Ağızları var, dilleri yoktur hâkimlerin, 'Benim çalışacak masam yok. Duruşmaya çıkamam, dosya okuyamam, dilekçenizi alamam' diyemezler. Çünkü, hâkimlik onuru nedeniyle sorunlarını açıklayamazlar.
Ankara Adliyesi'nde bazı odalarını hâkimler birlikte paylaşırken, yeni atananlar koridorlarda gezinirken, kafeterya , sendika, özel temizlik şirketinin çok sayıda odaları işgal etmesine göz yumulabiliyor.
Adliyeye bizzat gelmesi gerekmeyen idare memurlarının özel odaları, boş olarak kendilerini bekleyebiliyor. Ankara'da yargının durumu, bir boyutuyla böyle.
Taşrada neler olup bittiğini de, artık siz tahmin edin.
Adnan Ekinci/Radikal