Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, IMF temsilcilerinin gündeme getirdiği "asgari
ücretin yüksek olduğu" yönündeki görüşlere katılmadığını belirtti.
Türkiye'de devletin işgücü piyasalarında, özellikle çalışanları koruma adına
bu tip mekanizmaları kullanması gerektiğini vurgulayan Başesgioğlu, kısa dönemde
asgari ücret uygulamasının kaldırılmasının da mümkün olmadığını söyledi.
Başesgioğlu, ANKA'ya yaptığı açıklamada, sosyal güvenlik reformu ve IMF Birinci
Başkan Yardımcısı Anne Kurueger'in açıklamalarıyla gündeme gelen asgari ücret
konusunda değerlendirmelerde bulundu. Başesgioğlu, Türkiye'de asgari ücretin
fazla olduğu görüşlerine katılmadığını söyledi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun
çok ince ve titiz bir çalışmanın ardından Türkiye'nin gerçeklerini ve sosyo
ekonomik gelişmeleri takip ederek, sosyal taraflarla olabildiğince ortak bir
kararla asgari ücreti belirlediğini kaydetti.
"ASGARİ ÜCRETİN KALDIRILMASI MÜMKÜN DEĞİL"
Bazı ülkelerde sözleşme özgürlüğüne aykırı bulunduğu için asgari ücret uygulaması
bulunmadığını anımsatan Başesgioğlu, "Ama bizim toplumumuzda devletin işgücü
piyasalarına, özellikle çalışanları koruma adına bu tip mekanizmaları kullanması
gerekiyor. Kısa dönemde asgari ücret uygulamasının kaldırılması mümkün olmaz"
dedi.
"BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET İÇİN ERKEN"
Bölgesel asgari ücret uygulamasının ise bazı eksi ve artıları bulunduğunu savunan
Başesgioğlu, "Ama şu anda Türkiye'de bölgesel asgari ücret uygulanması
için erken olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
"TASARILAR MECLİS TATİLE GİRMEDEN DE ÇIKABİLİR"
Başesgioğlu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarılarını
TBMM'ye gönderdiklerini, ancak bu tasarılar çok kapsamlı olduğu için bu ay sonuna
kadar sosyal tarafların görüşlerini alacaklarını kaydetti.
Tasarının bu ay sonunda ya da Haziran'ın ilk haftasında TBMM'de görüşme sürecinin
başlayacağını söyleyen Başesgioğlu, "Bakanlık olarak TBMM'nin yasa yapma
sürecine etki etmemiz söz konusu değil. Meclis tatile girmeden de yasa çıkabilir
sonbahara da kalabilir" dedi.
"TEDBİRİNİ ALMAZSAK AĞIR BİR YÜK DEVREDECEĞİZ"
Türkiye'nin sosyal güvenlik reformu yapma zorunluluğu bulunduğunu, bunun bir
gelecek planlaması olduğunu söyleyen Başesgioğlu, "Sosyal güvenliğin ortaya
çıkardığı maliyeti, kuşaklar arasında adil ve dengeli bir biçimde dağıtma hadisesi.
Eğer biz bunun tedbirini almazsak, sonraki kuşaklara ağır bir yük devretmiş
olacağız" dedi.
Sosyal güvenlik sisteminin en önemli unsurlarından birisinin nüfusun yapısı
olduğunu anlatan Başesgioğlu, "Yaşlı nüfuslarda sosyal güvenlik sorunları
daha ağır seyreder, genç nüfusun olduğu sistemlerde sosyal güvenlik nefes alır.
Bizim nüfusumuz genç. Dolayısıyla sosyal güvenlik sisteminin nefes alması için
avantajımız var" dedi. Reform konusunda Türkiye'nin gecikmemesi gerektiğini
ifade eden Başesgioğlu, şunları söyledi:
"Sosyal güvenlik yasa çalışmaları zordur. Ama, zor da olsa ülkenin geleceğini
düşünen insanlar olarak bunun yapılması lazım. Sosyal güvenlik sisteminin bugüne
kadarki sıkıntılarını giderecek, mali yapısı sağlam bir sistem kurmayı amaçlıyoruz.
Bunu yaparken de olabildiğince ilgili tarafların görüşlerini değerlendirerek,
mutabakat yakalamaya çalışıyoruz." Reformların maliyeti artırdığı yönündeki
eleştirilere de değinen Başesgioğlu, teknolojinin ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi
ve yeni ilaçlar dolayısıyla sağlık sigortacılığında maliyetlerin artmasının
doğal olduğunu söyledi. Başesgioğlu, "Dolayısıyla maliyet artışı ortaya
çıkıyor. Sistem bir maliyet artışını öngörüyor. Ancak emeklilik sigortaları
açısından tasarruf edilebilecek veya da sistemin düzgün bir biçimde devam etmesi
için tedbir almak mümkün. Kayıp ve kaçakları önlemek, kayıtdışını önlemek gibi
tedbirlerle sistemin mali yapısını düzeltmek mümkün" dedi.
AÇIK 3 YILDA GSMH'NIN YÜZDE 4.5'İ OLACAK
Başesgioğlu, yapılacak düzenlemelerle sosyal güvenlik açığının GSMH'ya oranının
3 yıl içinde yüzde 4.5'te kalmasını, 2015'ten sonra da özellikle emeklilik sigortalarında
1 puan düşürmeyi, uzun vadede de yüzde 1'e düşürmeyi amaçladıklarını söyledi.
"SOSYAL GÜVENLİK KARA DELİK DEĞİL"
Sosyal güvenlik kuruluşlarının giderlerini gelirleriyle karşılamasının mümkün
olmadığını belirtirken, "Dolayısıyla Devletin sosyal güvenlik alanına kaynak
aktarması gerekir.
Bunu bir karadelik veya boşa yapılmış bir kaynak transferi olarak görmemek lazım.
Önemli olan bu kaynağın makul olması ve bütçe üzerindeki olumsuz etkilerinin
az olması" dedi.
Başesgioğlu, bu anlayıştan hareketle, devletin de emeklilik sigortalarında
işçi ve işverenin yanında yüzde 5 prim aktararak sisteme katkı sağlayacağını
ifade etti.
Devletin kayıtdışına duyarsız kalınmasının mümkün olmadığını belirten Başesgioğlu,
"Ama, sadece cebri tedbirlerle kayıtdışı önlenemez. Onun için hem cezbedici
bir konsepti yerleştirmemiz hem de bütün denetim elemanlarıyla kayıtdışı ekonomi
ve istihdama karşı mücadele etmemiz gerekiyor" diye konuştu.