Bir yanda "başörtüsü takıyor" diye kız öğrenciler üniversitenin kapısından çevrilirken, diğer yanda öğrenciler kampus içinde bira içip "şenlik" yapıyor
Başörtülü kız öğrencileri üniversitelerin kapısından çeviren, derslere sokmayan, onların eğitim hakkını engelleyen zihniyet, kampuslarda içki satılmasına ses çıkarmıyor. İşte son örnek... Malatya'daki İnönü Üniversitesi'nde geleneksel bahar şenliği yapılıyor. Ama bu şenlik diğer üniversitelerdeki şenliklerden biraz farklı. Çünkü kampus alanında içki satılması ve içilmesine izin var. Kızlı erkekli gruplar diledikleri gibi bira içiyor, dağıtıyor. Ortalık bira kutusundan geçilmiyor. Ancak, her şey "izinli" olduğu için kimse sesini çıkartamıyor.
MUHABİRLER BİLE ALINMIYOR
İçkiye izin veren bu zihniyet başörtülü kızların derse girmesine izin vermiyor.
Her gün bir üniversiteden başörtülü kızlara uygulanan zulümle ilgili haberler
geliyor. En son 15 Mart'ta, İstanbul'da Kadir Has Üniversitesi'nde yapılan bir
açılışı izlemek isteyen iki başörtülü muhabir içeri alınmamıştı. Bir yetkili,
başörtülü muhabirlere "usulüne göre giyinip gelin" demişti. Kendilerini
"Başörtüsüne Özgürlük Girişimi" olarak adlandıran bir grup da 19 Mayıs'ta,
Başbakanlık İnsan Hakları Komisyonu'na dilekçe verip başörtüsü yasağının kaldırılmasını
istemişti.
İŞTE YASAĞIN KISA TARİHÇESİ
Başörtüsü yasağının kısa tarihçesine gelince... Başörtülü kadınlar çeşitli engellemeler
olmakla birlikte okul ve hastaneler başta olmak üzere devlet dairelerinde 1997'ye
kadar çalışabilmekteydi. Ancak 28 Şubat'la birlikte bu konu "sorun"
haline getirildi. 28 Şubat sonrasında ise başörtülü, türbanlı kadın memurlara
çeşitli cezalar verildi. Başörtülü memurlar ya başlarını açmak, ya peruk takarak
devam etmek ya da görevlerini bırakmak zorunda bırakıldı. Başörtüsü yasaklarının
keyfi ve anlamsız bir şekilde her yere yayılabildiğinin bir göstergesi olarak
2002 yılı Haziran ayında Türkiye'de çok "trajik" bir olay yaşandı.
Rahim kanseri olan 71 yaşındaki Medine Bircan, sağlık karnesindeki fotoğrafı
başörtülü olduğu için işlemleri tamamlanamadan, gerekli tıbbi yardımı alamadan
hayatını kaybetti. Yasakların genişlemesiyle birlikte tartışma "kamusal
alan"a kaydı.
SORUN AVRUPA'YA TAŞINDI
1998'de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi beşinci sınıf öğrencisi iken getirilen
türban yasağı nedeniyle disiplin cezası alarak okuldan uzaklaştırılan Leyla
Şahin, iç hukuk yolları tükendikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne
(AİHM) başvurdu. AİHM davayı 29 Haziran 2004'te sonuçlandırdı. Kararda, Türkiye
üniversitelerindeki başörtüsü yasağının insan hakları ihlali oluşturmadığı belirtiliyordu.
Aynı günlerde, Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü-İHİÖ) yasağın
kabul edilemez bir hak ihlali olduğunu duyurdu. İHİÖ, başörtüsü kullanmanın
kamu düzenini bozmadığını, başkalarının hak ve özgürlüklerini tehdit etmediğini
belirtti.
BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK YILI
Bu yılın Ocak ayında başörtüsü mağduriyetinin giderilmesi ve dini özgürlükler
üzerindeki yasakların kaldırılması için Mazlum-Der, Hak-İş, Memur-Sen, MGV,
Alperen Ocakları, Anadolu Gençlik Dernekleri, Önder, İlkder ve Huder gibi sivil
toplum kuruluşlarından oluşan bir platform kuruldu: İnanç Özgürlüğü Platformu.
2005 yılını "Başörtüsüne Özgürlük Yılı" ilan eden Platform, konuyu
gündemde tutmak ve sivil eylemlerini tüm yurda yaymak için illerde teşkilatlanacaklarını
ve her hafta aynı saatte aynı şekilde eylem yapılacağını açıkladı.
d.b.tercüman