Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya
Selçuk, liselerde eğitim-öğretim süresinin 4 yıl olmasıyla ilgili kararın kuruldan
çıkarak Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in onayına sunulduğunu bildirdi.
Selçuk, Çelik'in de onaylaması halinde, gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren
liselerde eğitim-öğretim süresinin 4 yıl olacağını, uygulamanın gelecek yıl
liseye yeni kayıt yaptıracak öğrencileri kapsayacağını belirtti.
Ziya Selçuk, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ile Konrad Adenauer
Vakfı tarafından düzenlenen "Türkiye ve Almanya'da Eğitim Reformu"
konulu sempozyuma katıldı.
Sempozyumda "Türk Eğitim ve Öğretim Sistemi Reformu-Pilot Bölgelerden
İlk İzlenimler" başlıklı konuşma yapan Selçuk, ilköğretim müfredatında
yapılan değişikliklerin pilot uygulamasından alınan sonuçları anlattı.
Müfredat değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğuna değinen Selçuk, özellikle
2. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişmiş ülkelerde her 10 yılda bir eğitim reformu
dalgası ortaya çıktığını, ancak Türkiye'nin bu gelişmeleri takip edemediğini
kaydetti.
8 yıllık temel eğitim uygulaması başlamadan önce zorunlu eğitim
süresinin 5 yıl olduğunu anımsatan Selçuk, eğitim-öğretim süresi kısa olduğu
için her şeyi öğretmek amacıyla öğrencilere tüm bilgilerin yüklendiğini anlattı.
Selçuk, sürenin 8 yıla çıkmasının da bu sorunu çözmediğini, ilk 5 yıldaki yoğunluğun
azaltılmadığını ve "5+3" şeklinde bir bütünleşmeye gidildiğini ifade
etti.
YENİ MÜFREDATLA İLGİLİ SONUÇLAR
Yeni ilköğretim müfredatının 9 ilde 120 ayrı okulda pilot olarak uygulanmaya
başlandığını anımsatan Selçuk, bu okullardaki öğretmenlerin yüzde 99.5'inin,
"Kendi çocuğunuz olsa yeni müfredatla eğitim görmesini ister misiniz"
sorusuna olumlu yanıt verdiklerini bildirdi.
Selçuk, yeni ilköğretim müfredatının pilot uygulamasında belirlenen ortak sorunlarla
ilgili şu bilgileri verdi:
"Türkçe dersiyle ilgili olarak daha kapsamlı ve fazla sayıda metinlere
ihtiyaç duyulduğu, sınıf mevcutlarının kalabalıklığından kaynaklanan sorunlar
bulunduğu, temalara uygun metin bulmada zorluk yaşandığı, serbest okuma saatlerinin
yetersiz kaldığı saptandı.
Matematikle ilgili etkinlik örneklerinin az ve ünitelerin uzun olduğu; Fen
Bilgisi'nde konular için zaman yetmediği, etkinliklerin farklı bölgelere göre
zenginleştirilmiş şekilde sunulma ihtiyacı doğduğu; Sosyal Bilgiler dersinde
de etkinliklerin nasıl yapılacağına dair açıklamaların ayrıca verilmesi gerektiği,
sürenin az olduğu ve ünite konularının biraz daha belirgin olması gerektiği
gibi ortak sorunlar yaşandığı belirlendi." Pilot uygulamadan elde edilen
bu sonuçların eksiklikleri gidermek açısından kendilerine fırsat tanıdığını
ve sorunları çözmek için çalışacaklarını söyleyen Selçuk, sorunlara karşın derse
katılımın daha fazla olduğu ve öğretmenlerin büyük çoğunluğunun programı benimsediğini
anlattı.
Velilerle de yeni müfredat konusunda çalışma yaptıklarını, velilerin çocuklarındaki
değişimi heyecanla izlediklerini kaydeden Selçuk, ancak velilerin yeni müfredatın
sınav sistemine uyarlanmadığı sürece işe yaramayacağını düşündüklerini belirtti.
"SINAV İÇERİĞİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR"
Selçuk, konuşmasının ardından soruları yanıtladı. Yeni müfredat doğrultusunda
sınav sisteminde bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceği sorusuna Selçuk, şu yanıtı
verdi:
"Sınav sistemiyle ilgili bir çalışmamız var. Sınav sistemiyle müfredat
içeriklerinin örtüştürülmesinin hem kavramsal olarak, hem de içerik olarak gerçekleştirilmesi
konusunda bir çalışma grubu var.
Son yıllardaki analiz, sentez yorumlama, pratik okuma gibi soruların çok daha
yoğun olduğu sınav içeriklerine yeni müfredatın çok daha kolay adapte olabileceğini
düşünüyoruz. Sınav içeriğiyle ilgili çalışmalar sürüyor. Bunu sadece müfredat-sınav
etkileşimi gibi de değerlendirmemek lazım" Bir başka soru üzerine Selçuk,
ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıfların müfredatlarının yenilenmesi çalışmalarının
da tamamlandığını belirtti.
Bunların hepsini birden uygulamaya koymayı düşünmediklerini kaydeden Selçuk,
sınava girecek öğrencilerin etkilenmemesi için her bir sınıfın müfredatının
farklı zamanlarda pilot olarak uygulamaya konulacağını kaydetti.
"İLK OKUMA-YAZMA" SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİK
Bir katılımcının, "İlk okuma-yazmada, tümdengelim yerine neden tümevarım
yöntemine, yani harf sistemine geçildi" sorusu üzerine Selçuk, yapılan
araştırmaların cümle sistemiyle öğretme metodunun çok işlevsel olmadığını ortaya
koyduğunu anlattı. Cümle metodunun Fransa'da işitme engelli çocuklar için kullanıldığını
kaydeden Selçuk, cümle metoduyla birçok öğrencinin okuma yazmayı öğrenemediğini
kaydetti. Yeni müfredattaki yöntemin "harf metodu" değil, birçok yöntemin
özelliklerini içeren "ses temelli cümle yöntemi" olduğunu anlatan
Selçuk, şunları kaydetti:
"Türkiye'de de bir sorun vardı. İlköğretimin 1. sınıfından itibaren çocuklara
yoğunlaştırılmış bir gramer veriyorduk. Bu gramer içeriği sınavlarda çok fazla
sorulduğu için çok da popüler bir hale gelmişti ve çocuklarımız 1. sınıftan
itibaren gramer baskısı altında kalıyorlardı. Okuduğunu anlama, odaklanma, motivasyon
gibi değişkenler arka planda kalıyordu. Türkiye'de üniversite öğrencileri 200
kelimeyle konuşmaya devam ediyorlarsa, dilekçe yazamıyorlarsa, kitap okuma oranıyla
ilgili sıkıntılarımız varsa, biz okuma-yazmayı sadece şekilleri sese dönüştürmek
gibi algılamamalıyız. Okuma-yazmadan, algısal gelişimi de kastediyoruz.
Şu anda hiçbir ülkede uygulanmayan, sadece spesifik durumlar için, engelli
çocuklar için kullanılan, 120 kelimenin yer aldığı ve cümleleri anlamadan ezberlemenin
söz konusu olduğu fiş cümlelerine dayalı sistemin çok sınırlı bir içerik sunduğunu
düşünüyoruz.
Bir örnek vereyim, ses temelli cümle yönteminde, çocuklar hece havuzundan 2100
kelime ürettiler. Çocukların 120 kelimeye mahkum edilmesini doğru bulmuyoruz.
Bu yeni metotla çocukların daha hızlı okuyacağı gibi bir iddiamız yok ama uzun
vadede okuma-yazmaya daha fazla motive olacaklarını düşünüyoruz."
LİSELERLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Ziya Selçuk, ortaöğretimde ne gibi çalışmalar planlandığı yönündeki soru üzerine
de çalışmalarının "okul öncesinden başlayarak üniversite sistematiğiyle
ilişkilendirilmiş yapısal bir dönüşümü amaçladığını" anlattı. Liselerde
eğitim-öğretim süresinin 4 yıla çıkarılması ile ilgili kararı geçen cuma günü
Talim ve Terbiye Kurulu'nun onayladığını bildiren Selçuk, kararın onay için
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e sunulduğunu söyledi.
Ortaöğretimde yapmayı planladıkları çalışmalara da değinen Selçuk, çalışmalarda
mesleki eğitime önem verdiklerini belirtti. Selçuk, "Mesleki eğitimde bir
hareketlilik söz konusu olmazsa genel liselerin durumunda ya da üniversite sınavı
önündeki yığılmada bir farklılaşma ortaya çıkmayacaktır" dedi.
UNESCO'nun mesleki eğitimle ilgili standartlarının dikkate alınacağını ifade
eden Selçuk, bu çerçevede modüler ve sertifika vermeye dayalı bir sistem kurulacağını,
öğrencilerin bu sistematiğin çeşitli basamaklarında ayrılmak veya devam etmek
yönünde seçeneklere sahip olacaklarını anlattı.
"LİSELERE BİTİRME SINAVI"
Meslek yüksekokullarının önemseneceği bir ekonomik ve psiko-sosyal altyapı
planladıklarını ifade eden Selçuk, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede liselerde bir de bitirme sınavı planlanıyor. Bu bitirme
sınavının içeriğinde lise müfredatının yer alması, daha sonra da ÖSS ile ilişkilendirilmesi,
bitirme sınavında başarılı olan çocukların ÖSS'ye girmesi söz konusu olacak.
Ancak bunu yaparken sadece niceliksel bir dönüşümden ziyade, lisenin muhtevasında
niteliksel birtakım açılımlar sağlamayı da planlıyoruz. Örneğin lise mezunu
bir çocuk mesleki eğitimdeki modül sistemle kendi kariyerini ilişkilendirebilir."
Ortaöğretim müfredatının da değişeceğini kaydeden Selçuk, şunları söyledi:
"Müfredat içerikleri hazırlanırken, ilköğretim 3. sınıfın matematiğindeki
bir kavramla lise 2'nin matematik dersindeki kavram arasında nasıl bir bağlantı
olduğunun saptanmasının söz konusu olduğu bir öğretim programı anlayışı mevcut.
Buradaki dönüşüm hem ilköğretimin, hem lisenin, hem de üniversitenin bir arada
düşünülerek kotarılmaya çalışıldığı bir sistematiktir. YÖK ile işlevsel çalışmalar
da yapılıyor. Zannederim kısa zaman içinde ortaöğretim ve yükseköğretim bağlantısında
da yeni açılımlar ortaya çıkacaktır."