Eğitim bilim işkolunda toplam 11 sendika var ve çoğunluğu, çeşitli siyasi partilere yakınlıklarıyla biliniyor. Bu durumda da 'Sendikalar öğretmenleri mi, siyasi partileri mi temsil ediyor?' sorusu gündeme geliyor
AB eşiğindeki Türk öğretmenler
Her iş kolunda olduğu gibi öğretmenlerin de temsil edildiği sendikalar bulunuyor. Ancak mevcut yasaya göre toplusözleşme ve grev hakkı bulunmayınca var olan sendikalar, sadece ortaya koydukları tepkiler ve eylemlerle gündeme gelebiliyorlar. Eğitimbilim işkolunda kurulmuş bazısı etkinliği bulunmayan 11 sendikanın çoğunluğu da kendi içlerinde çeşitli siyasi partilere yakınlıklarıyla ayrılıyorlar. Hal böyle olunca aralarında zaman zaman sürtüşmeler yaşanıyor.
Gençler sendikaya uzak
Sendikaların çoğunluğunda Eğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim Bir Sen)
AKP iktidarına yakın olduğu görüşü hâkim. Eğitim Bir Sen'in AKP iktidarından
önce 18 bin olan üye sayısının bugün 80 bini aştığı biliniyor. Rakamları
doğrulayan Eğitim Bir Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu ise her siyasi partiye eşit
mesafede yakınlıkları bulunduğunu belirtiyor, ancak gerek türban gerek meslek
liselerindeki katsayı problemi gerekse de Avrupa Birliği konusunda AKP'yle aynı
görüşleri savunuyor.
Yarısı örgütlü
Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası'na göre; "eğitimbilim iş kolu"na
bağlı sendikalara; üniversiteler, YURTKUR, YÖK, ÖSYM, TÜBİTAK, TODAİ ve Milli
Eğitim Bakanlığı'na bağlı merkez ve taşra teşkilatı dahil tüm çalışanlarının
üye olma hakları bulunuyor. Eğitim bilim hizmeti yürüten kişi sayısı yaklaşık
800 bin. Bunun içinde hizmetli, memur, teknisyen, üniversitelerin idari personeli,
öğretim üyeleri, öğretmenler gibi 14 ayrı statü bulunuyor.
Sendikaların toplam üye sayısı ise yaklaşık 400 bin civarında. Bu da çalışanların
yüzde 50'sinin örgütlü olduğunu gösteriyor. Öğretmenlerin büyük bölümünün, özellikle
80-90 sonrası atananların sendikalara üye olma oranlarının oldukça düşük olduğu
belirtiliyor. Sendikacılar da bunun depolitizasyon nedeniyle düşük olduğunu
vurguluyor.
Sendika-iktidar ilişkisi
Sendika başkanları, mevcut yasanın eğitim bilim çalışanlarının statülerini,
sosyal özlük sorunlarını, konumlarını daha iyi hale getirebilecek bir sözleşme
hakkına sahip olmadığını savunuyor. Buna da örnek olarak toplusözleşme, grev
haklarının bulunmadığını gösteriyorlar. Sendikacıların şikâyetçi oldukları bir
başka konu ise yöneticilerin yanlı tutumları. Var olan iktidara göre bazı sendikaların
yükselişe geçtiğini, bunun kişinin sendika seçimini etkilediğini iddia ediyorlar.
Geçenler, makamı kaptı
Bu iddiayla ilgili Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları
Sendikası (Türk Eğitim Sen) Başkanı Şuayip Özcan, şöyle konuşuyor:
"Bizim memur kesiminde geçmişten bugüne gelen bir alışkanlık var. 'Şu veya
bu siyasi partiye şirin gözükürsen makamı, mevkiyi kısa zamanda alırsın.' Siyasiler
de bunu çok şiddetli bir şekilde kullanıyorlar.
Bugün Eğitim Bir Sen açık, aleni propagandasını yapıyor. Diyorlar ki, 'Bize gelin, makam sahibi olun' diyorlar. Bizlerden ve diğer sendikalardan ayırdıkları, beklenti içinde olan arkadaşların da makama geldiği belli. Hükümetin her programını da, her yaptığını da kayıtsız şartsız destekliyorlar."
Sentezciler yönetimde
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Başkanı Alaaddin Dinçer
de Eğitim Bir Sen'in AKP iktidarından önce 18 bin üyesi bulunduğunu, ancak bu
rakamın şu an 80 bini geçtiğini vurguluyor. Dinçer, "Biz hiçbir şekilde
hiçbir sendikayla ilgili işyerlerinde karşı propagandayla üyeleme yapmamışızdır.
Her iktidara göre belli sendikalarda yığılma olduğu doğrudur. Mesela bir önceki
iktidarda o dönemin Milli Eğitim Bakanı bizimle 9 ay görüşmedi. Bizim üyelerimizin
en çok mağdur olduğu dönemdir DSP dönemi. Eğitimin yönetiminde, bürokrasisinde
Türk İslamcı sentezciler ağırlıktadır. Türk Eğitim Sen, Eğitim Bir Sen, o anlayıştaki
insanlar hep suyun başında oldular" diyor.
Kim nereye gider?
Bağımsız Eğitimciler Sendikası Başkanı Gürkan Avcı ise sendikaların siyasi
partilerle yakınlıkları şöyle özetliyor:
"Bu bir toplumsal baskı. Din kültürü öğretmeni gidip Eğitim-Sen'e üye olmaz ama Eğitim Bir Sen'e üye olur. CHP'ye oy veren bir arkadaş Türk Eğitim Sen'e, Eğitim Bir Sen'e üye olmaz. MHP'ye oy veren bir öğretmen Eğitim-Sen'in yanından geçmez."
Bütün bu tartışmaların ortasında hangi sendikaya sorsanız "Herkese eşit mesafedeyiz" diyor. Hiçbiri diğer sendikalar tarafından atfedilen "sağcı", "solcu" gibi sıfatları kabul etmiyor. Bunun yanı sıra yeni sendika oluşumları arasında Atatürkçü öğretmen profili çizmek istediklerini söyleyen de var. Yeni bir oluşum olan Anadolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Sendikası'nın başkanı Cansel Güven, "Mevcut yapılar o kadar ideolojik ki, alnınızın ortasına Türk, muhafazakâr gibi damgalar yiyorsunuz. Eğer biz bir şeysek Atatürkçüyüz. Çoğu öğretmen de bizim gibi. Öğretmenlikle anılmak istiyoruz, militan gibi değil. Eğitim sendikası devletin çözüm ortağı olmalı. Biz öğretmen gibi konuşmak ve mücadele etmek istiyoruz" diyor.
Eğitim Bir Sen'in yanıtı
AKP yanlısı olmakla eleştirilen Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir Sen)
Başkanı Ahmet Gündoğdu, tüm iddialara şu sözlerle cevap veriyor:
"Bizim için kişinin ideolojisi, sağcılığı, solculuğu, hangi partiye oy verdiği önemli değil. AB süreci 2 yıldır Türkiye'de hızlı bir şekilde gündeme gelince bir tarafta 'kahrolsuncular' diğer tarafta 'yaşasıncılar' ortaya çıktı. Bunlar bizi ilgilendirmiyor, biz dillendirilen sürecin çözümü tarafındayız. AB sürecinde eğitimde reform ihtiyacı konulu sempozyum yaptık. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve eski bakanları bir araya getirdik. Bakanlığa eğitimle ilgili kampanyaları nedeniyle teşekkür ettik. Buna olumlu yaklaşırken meslek liselerinin önündeki katsayı engelini kaldırmak için Anayasa'yı değiştirmedikleri için en çok eleştiriyi yapan sendika biz olduk. Biz Türkiye'de türbanlı ya da türbansız, üniversite ya da kamu çalışanı insanların evrensel hukuktan gelen doğal haklarının engellenmesine karşıyız.
28 Şubat'ta kaybettik
28 Şubat sürecine kadar Türk Eğitim Sen, Eğitim Sen ve Eğitim Bir Sen'in üyeleri
üç aşağı beş yukarı aynıydı. 28 Şubat sürecinde imam hatip, baş örtüsü, dindarlar
ve o antidemokratik ortamın toplum üzerindeki kara bulutlar dolaştırması ile
DSP-ANAP-MHP koalisyonu 'Eski üyeliklerin tamamını geçersiz sayıyoruz. Bundan
sonra Çalışma Bakanlığı'nın matbaasında basılan formlarla üyelik olacak' dedi.
O zaman meslek lisesi öğrencilerinin ÖSS'ye girişteki katsayı engeli gibi engelle
sıfırdan başladık ve o süreçte bile 18 bin üye kaydettik. Bugün üye sayımız
85 bine ulaştı."
Sendikalar ve üye sayıları
Türk Eğitim Sen: 1992'de kurulan sendikanın şu anda 162 bin 96 üyesi
bulunuyor. Öncelikli amaçları arasında sendikacılıkta lider olmak, üyelerinin
ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak geliyor.
Eğitim Bir Sen: Memur Sen Konfederasyonu'na bağlı olan sendika 1992'de
kuruldu. 1 Ocak 2003'te 18 bin resmi üyesi bulunan sendikanın bugünkü üye sayısı
85 bin ulaştı.
Eğitim-Sen: 1990'da kurulan sendikanın bugün 200 bin üyesi bulunuyor. Öncelikli
talepleri; demokratik Türkiye, insanca yaşayacak ücret ve eğitim, öğretim ile
çalışma koşullarının demokratikleştirilmesi.
Bağımsız Eğitimciler Sendikası: 2004 yılında kuruldu. Üye sayısı 5 bin.
Eğitim sistemindeki reformlar ve AB yasalarına uyum kaygısı, ücretsiz ders kitapları
sorunu, hızlı artan nüfusa karşılık yeterli okul ve derslik bulunmaması konularına
eğiliyor.
Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası: 1992'de kurulan ve
daha çok ilköğretim müfettişi üyeleri bulunan sendika, müfettiş ünvanlı diğer
kamu denetim elemanlarına tanınan statü, özlük, ekonomik ve sosyal haklarının
kendilerine de tanınmasını istiyor.
Anadolu Eğitim Sen: Ocak 2005'te kurulan sendikanın 680 üyesi bulunuyor.
Öğretmenlik kariyer sistemini eleştiriyor.
(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre; bu sendikaların yanı
sıra Çağdaş Eğitimciler Sendikası, Öğretmen - Sen, Hürriyetçi Öğretim Bilimleri
Hizmetleri Sendikası, Ata Eğitim Bilim ve Kültür Çalışanları Sendikası, Eğitim,
Bilim Çalışanları Sendikası da bulunuyor.)