Danıştay mal bildiriminde 'kasıt' hususuna açıklık getirdi
Bölge Başkanlığı emrinde 1. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan davacının, mal bildiriminde bulunmadığından bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 7/A-4. maddesi uyarınca 12 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına, öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği derecenin son kademesinde bulunması dolayısıyla cezanın "brüt aylığının 1/4 oranında kesilmesi" suretiyle uygulanmasına ilişkin işleme karşı açılan davayı karar bağladı, İDDK mal bildiriminde "memurun kastına" ilişkin değerlendirme yaptı.
İlk derece mahkemesi kasıt unsurunun olmadığı gerekçesi ile işlemi iptal etti
İlgili mevzuatı ile düzenlenen cezanın konuluş amacı göz önünde bulundurulduğunda
ve davacının mal varlığı incelendiğinde geliri ile orantılı, haksız ve geliri
ile mütenasip olmayan mal edindiğine ve edindiği malı gizleme maksadı taşıdığına
yönelik iddia ve tespitin bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde,
davacının suç işleme kastıyla hareket etmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Danıştay 2. Dairesi ise bu kararı bozmuştur
Bu itibarla, 3628 sayılı Kanun'da düzenlenen ve suç sayılan eylemlere ilişkin manevi unsurların, uyuşmazlık konusu "belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak ya da mal varlığında meydana gelen değişikliği bir ay içinde bildirmemek" eylemleri için de aranmasının hukuki dayanağının bulunmadığı,
Olayda, davacının marka aracı 03/10/2011 tarihinde satın aldığı, bir ay içerisinde ek mal bildiriminde bulunması gerekirken bu süre geçtikten sonra 15/11/2011 tarihinde ek mal bildiriminde bulunduğu ve bu durumda süresi içerisinde mal bildiriminde bulunmadığının sabit olduğu, 3628 sayılı Kanun'da düzenlenen ve suç sayılan eylemlere ilişkin manevi unsurlar söz konusu eylem için aranmayacağından, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 7/A-4. maddesinde düzenlenen "belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunmak ya da mal varlığında meydana gelen değişikliği bir ay içinde bildirmemek" fiilini işlediğinden bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesi kararında ısrar etmiş İDDK ise Danıştay 2. Daire kararını onamıştır.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/1195
Karar No: 2025/832
İSTEMİN KONUSU:
... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Polis Teftiş Kurulu ... Bölge Başkanlığı emrinde 1. sınıf emniyet müdürü olarak
görev yapan davacının, mal bildiriminde bulunmadığından bahisle Emniyet Örgütü
Disiplin Tüzüğü'nün 7/A-4. maddesi uyarınca 12 ay uzun süreli durdurma cezası
ile cezalandırılmasına, öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği derecenin
son kademesinde bulunması dolayısıyla cezanın "brüt aylığının 1/4 oranında
kesilmesi" suretiyle uygulanmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin
Kurulunun ... tarih ve K:... sayılı kararının 1. maddesinin iptali ve yoksun
kaldığı parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi
istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
Davacının satın aldığı aracın bildirimini bir aylık yasal sürede yapmamış ise
de mal bildirimini yasal bir aylık süre geçtikten 12 gün sonra ve cezalandırılma
işleminden önce herhangi bir ihtar yapılmadan kendiliğinden 15/11/2011 tarihinde
gerçekleştirdiği, ilgili mevzuatı ile düzenlenen cezanın konuluş amacı göz önünde
bulundurulduğunda ve davacının mal varlığı incelendiğinde geliri ile orantılı,
haksız ve geliri ile mütenasip olmayan mal edindiğine ve edindiği malı gizleme
maksadı taşıdığına yönelik iddia ve tespitin bulunmaması hususları birlikte
değerlendirildiğinde, davacının suç işleme kastıyla hareket etmediği sonucuna
ulaşıldığından, işlemde hukuka uygunluk görülmediği, hukuka aykırı söz konusu
işlem nedeniyle davacının maaşından yapılan kesintinin yasal faiziyle iadesinin
yasal bir zorunluluk olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının
maaşından yapılan kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle
birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci Dairesinin karar düzeltme aşamasında verdiği 28/09/2023 tarih
ve E:2021/9684, K:2023/4406 sayılı kararıyla;
Dava konusu disiplin suçunun manevi unsurunun ayrıca belirlenmesi gerektiği,
Mal bildiriminde bulunmayı sağlayarak rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele etmek
amacıyla yürürlüğe konulan 3628 sayılı Kanun'da, mal bildiriminde bulunacaklar,
bildirimlerin konusu, zamanı, birden fazla mal bildiriminde bulunulması, bildirimin
yenilenmesi, bildirimin verileceği merciler ve bildirimlerin gizliliğine ilişkin
hususlara yer verilerek, mal bildirimine ilişkin esaslar belirlenmiş ise de,
belirtilen sürelerde mal bildiriminde bulunulmaması hali için herhangi bir yaptırım
öngörülmediği,
Anılan Kanun'da, gerçeğe aykırı bildirimde bulunma ve haksız mal edinme gibi,
suçun manevi unsurları dikkate alınarak, hürriyeti bağlayıcı ceza öngörüldüğü,
ayrıca, Kanun'la belirlenen sürelerde mal bildiriminde bulunmayanlara, bildirimde
bulunması için ihtar edilmesine rağmen mal bildirimde bulunulmaması halinde
de hapis cezası verileceğinin öngörüldüğü,
Görüldüğü üzere, 3628 sayılı Kanun'da "suç" olarak kabul edilen eylemlerle
(gerçeğe aykırı bildirimde bulunma, haksız mal edinme ve ihtara rağmen bildirimde
bulunmama), Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 7/A-4 maddesinde disipline aykırı
davranış kabul edilen, "belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde
bulunmamak ya da mal varlığında meydana gelen değişikliği bir ay içinde bildirmemek"
fiilinin, amaçları ve nitelikleri itibarıyla birbirinden tamamen farklı eylemler
olduğu,
Bu itibarla, 3628 sayılı Kanun'da düzenlenen ve suç sayılan eylemlere ilişkin
manevi unsurların, uyuşmazlık konusu "belirlenen durum ve sürelerde mal
bildiriminde bulunmamak ya da mal varlığında meydana gelen değişikliği bir ay
içinde bildirmemek" eylemleri için de aranmasının hukuki dayanağının bulunmadığı,
Olayda, davacının ... plakalı, ... model ... marka aracı 03/10/2011 tarihinde
satın aldığı, bir ay içerisinde ek mal bildiriminde bulunması gerekirken bu
süre geçtikten sonra 15/11/2011 tarihinde ek mal bildiriminde bulunduğu ve bu
durumda süresi içerisinde mal bildiriminde bulunmadığının sabit olduğu, 3628
sayılı Kanun'da düzenlenen ve suç sayılan eylemlere ilişkin manevi unsurlar
söz konusu eylem için aranmayacağından, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 7/A-4.
maddesinde düzenlenen "belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak
veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunmak ya da mal varlığında meydana gelen değişikliği
bir ay içinde bildirmemek" fiilini işlediğinden bahisle davacı hakkında
tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Bu durumda, İdare Mahkemesince, suçun manevi unsurunda hataya düşülerek, davacının
suç işleme kastıyla hareket etmediğinden bahisle işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından
dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda, hukuki isabet görülmediği
gerekçesiyle ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının
bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; dava konusu
işlemin iptali, davacının maaşından yapılan kesintinin yapıldığı tarihten itibaren
işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesi
yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, davacının süresinde mal bildiriminde bulunmaması fiilinde
kusurunun sabit olduğu; işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği belirtilerek
ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ:
Davacının 09/10/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun'un
26. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere ısrar kararının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra yürütmenin durdurulması
istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların kişilik veya niteliğinde
değişiklik" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, "Dava esnasında
ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik
olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden
olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine
kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört
ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı
kendiliğinden hükümsüz kalır."; 2. fıkrasında da, "Yalnız öleni ilgilendiren
davalara ait dilekçeler iptal edilir." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, elektronik ortamda Merkezi
Nüfus İdare Sisteminden alınan nüfus kayıt örneğinden, yargılama süreci devam
ederken davacının 09/10/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda aktarılan 2577 sayılı Kanun'un 26.
maddesi uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu işlemin iptaline, davacının maaşından yapılan kesintinin yapıldığı
tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından
davacıya ödenmesine ilişkin ... İdare Mahkemesinin temyize konu ... tarih ve
E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
2. 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın anılan
Mahkemeye gönderilmesine,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde
karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2025 tarihinde oyçokluğu ile karar
verildi.
KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinde, dava esnasında
ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik
olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar, gerçek kişilerden
olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine
kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, yalnız
öleni ilgilendiren davalara ait dilekçelerin iptal edileceği, dosyanın işlemden
kaldırılmasına dair kararların diğer tarafa tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır.
Dava konusu işlemi iptal eden ... İdare Mahkemesinin ... günlü kararının Danıştay
Beşinci Dairesinin 10/12/2018 günlü kararıyla onanmasına karar verilmişse de
anılan kararın, 28/09/2023 günlü Danıştay İkinci Dairesi kararıyla düzeltilerek
bozulmasına karar verildiği, davacının ise karar düzeltme dosyasının tekemmülünden
sonra 09/10/2020 tarihinde vefat ettiği dikkate alındığında, bozma üzerine verilen
ısrar kararı sonrasında yapılan temyiz talebinin tekemmülünün sağlanmasına yönelik
olarak yukarıya alınan yasal düzenlemenin uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca varsa davayı takip hakkı kendisine
geçenin başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği kuşkusuz
ise de, Mahkemesince işbu temyize konu karar sonrası dosyanın tekemmülüne yönelik
olarak 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesi hükümlerinin uygulanması; diğer yandan,
davayı takip hakkı kendisine geçenler yönünden yargılama safahatının geriye
götürülmeyip kaldığı yerden devamının sağlanması, yargılama süresinin gereksiz
uzatılmaması ve usul ekonomisi yönlerinden adil yargılanma hakkına daha uygun
düşeceğinden, ayrıca ısrar temyiz dosyası henüz tekemmül etmediğinden temyiz
mercii olan Kurulumuzca bu aşamada temyiz incelemesi yapılması usul hükümlerine
göre mümkün olmadığından, davacı yönünden 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesi hükümleri
ısrar kararı sonrası tekemmülüne yönelik uygulanmak üzere dosyanın Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerektiği oyuyla ısrar kararının salt davacının
ölümü nedeniyle bozulması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.