Devlet Bakanı Ali Babacan, gelecek yıl, 1975 yılından beri ilk defa kamu kesimi
dengesinde fazla elde edilmesinin hedeflendiğini açıkladı.
Babacan, Hazine Müsteşarlığı ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin 2006
mali yılı bütçelerinin görüşülmesi sırasında Plan Bütçe Komisyonu'nda yaptığı
konuşmada, göreve gelmelerinden bu yana taviz vermeden uyguladıkları disiplinli
ve tutarlı kamu maliyesi ve para politikaları ile yapısal reform düzenlemeleriyle,
Türkiye ekonomisinde yeni bir dönem başlattıklarını söyledi.
Yüksek büyüme ortamında tek haneli enflasyona ulaşıldığını, kamu açıklarının
ve borcunun milli gelire oranının azaltıldığını ve kişi başına düşen milli gelirin
ise son üç yılda önemli ölçüde artarak 5 bin dolara yaklaştığını kaydeden Babacan,
"Edindiğimiz kazanımları uzun vadede kalıcı kılmak bundan sonraki gündemimizi
oluşturmaktadır" diye konuştu.
ORTA VADELİ PROGRAM
Bu amaçla Orta Vadeli Ekonomik Programı hayata geçirdiklerini belirten Bakan
Babacan, şöyle devam etti:
"Bu programın temelinde mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi ve ekonomimizin
yapısal olarak daha da güçlendirilmesi bulunmaktadır.
Bu çerçevede, başta mali sektörün gözetim ve denetiminin uluslararası standartlara
daha da yakınlaştırılması olmak üzere bir çok alanda atılan adımlar 2006 yılı
içerisinde hızlanarak devam edecek, gelir ve kurumlar vergisi ve sosyal güvenlik
sisteminin yeniden yapılandırılması gibi son derece önemli alanlara ilişkin
reformlar öncelikli gündemimizi oluşturacaktır."
KAMU MALİYESİNDEKİ DİSİPLİN BAŞARININ ANAHTARI
Kamu maliyesinde sağlanan disiplinin bugün edinilen başarının temel anahtarı
olduğunu da vurgulayan Babacan, "2002 yılı sonrasında kararlılık ve tutarlılıkla
uygulanan sıkı maliye politikaları ile kamu açıkları ve kamu borç stokunun milli
gelire oranı önemli ölçüde azaltılmıştır" dedi.
2003-2004 döneminde kamu kesimi faiz dışı fazlasının milli gelire oranının
yüzde 6,6 olarak gerçekleştiğini, 2005 yılında da yüzde 6,5'lik hedefe ulaşılmasının
beklendiğini açıklayan Babacan, faiz dışı fazlanın, borçlanma gereğini azaltarak
reel faizlerin düşmesini ve borç servis yükünün azalmasını sağladığını vurguladı.
Son üç yıldır faiz ödemelerinin bütçe ödeneklerinin altında kaldığını hatırlatan
Babacan, şöyle devam etti: "2003 yılında 65,5 milyar YTL faiz harcaması
ödeneği öngörülmüş iken yıl sonunda 58,6 milyar YTL faiz harcaması gerçekleşmiş
ve 6,8 milyar YTL'lik tasarruf sağlanmıştır. 2004 yılında 66,1 milyar YTL faiz
harcaması ödeneği öngörülmüş, yıl sonunda 56,5 milyar YTL faiz ödemesi gerçekleşmiş,
tasarruf tutarı ise 9,6 milyar YTL olmuştur. 2005 yılında ise 56,4 milyar YTL
olarak öngörülen faiz harcamasının, yıl sonunda 46,4 milyar YTL olması ve bu
yıl da 10 milyar YTL tasarruf sağlanması beklenmektedir. Böylelikle son üç yılda
faiz harcamalarında toplam 26,4 milyar YTL tasarruf sağlanmış olacaktır."
Babacan, bu gelişmeler sonucunda faiz harcamalarının milli gelire oranının 2002
yılında yüzde 18,9 iken, bu yıl yüzde 9,5'e, önümüzdeki yıl ise yüzde 8,6'ya
gerilemesinin beklendiğini ifade etti.
BÜTÇE AÇIĞI
Bütçe açığındaki iyileşmeye de değinen Bakan Babacan, şöyle konuştu:
"2003 yılında 45,2 milyar YTL olarak öngörülen konsolide bütçe açığı,
yıl sonunda 40,2 milyar YTL olmuştur. 2004 yılında 45,8 milyar YTL olması öngörülen
konsolide bütçe açığı yıl sonunda 30,3 milyar YTL'de kalmıştır. 2005 yılında
ise konsolide bütçenin 29,1 milyar YTL açık vermesi öngörülürken açığın yıl
sonunda 15 milyar YTL düzeyinde kalmasını beklemekteyiz. Son üç yılda ağırlıklı
olarak faiz harcamalarından sağladığımız tasarruf sonucunda konsolide bütçe
dengemiz öngörülenden 34,7 milyar YTL daha az açık vermiştir."
BORÇLANMA GEREĞİ GERİLİYOR
2001 yılında yüzde 16,3 olan toplam kamu kesimi borçlanma gereğinin milli gelir
içindeki payının 2005 yılında yüzde 0,9 seviyesine gerilemesinin beklendiğini
de açıklayan Babacan, "2006 yılında ise toplam kamu kesimi borçlanma gereği
istatistiklerinin tutulduğu 1975 yılından beri ilk defa kamu kesimi dengesinde
fazla elde edilmesi hedeflenmektedir" dedi.
BORÇ YÜKÜ AZALIYOR
Net kamu borcunun milli gelire oranının 2001 yılında yüzde 90,5 seviyesindeyken
2005 yılında bu oranın yüzde 57,7'ye düşmesinin beklendiğini açıklayan Babacan,
bu yıl yapılan iç ve dış borçlanmaların maliyetinin geçtiğimiz yıllara kıyasla
önemli ölçüde düştüğünü vurguladı.
Reel faiz oranlarının da yüzde 35'lerden yüzde 8 düzeyine kadar gerilediğini
söyleyen Babacan, Türkiye'nin uluslararası tahvillerinin risk priminin de bugün
yüzde 1-3 aralığına gerilediğini ifade etti ve "Türkiye diğer yükselen
piyasa ekonomileri ve benzer kredi notuna sahip ülkelerle kıyasladığında daha
düşük risk primine sahiptir" diye konuştu.
İç ve dış borçlanmada vadenin önemli ölçüde uzadığını, hazinenin ilk defa 5
yıl vadeli tahvil ihraç ettiğini anlatan Bakan Babacan, "önümüzdeki dönemde
daha uzun vadeli YTL cinsinden tahvil ihraç etmeyi hedefliyoruz" dedi.
YTL GÖZDE OLUYOR
Yurt içinde, portföy tercihlerinde YTL'nin ağırlığının arttığını kaydeden Babacan,
2002 yılında Türk Lirasının toplam portföy içindeki payı yüzde 52,8 iken bu
oranın 11 Kasım 2005 itibariyle yüzde 73,6'ya yükseldiğini söyledi.
Devlet Bakanı Ali Babacan, özellikle uluslararası tahvillere yatırım yapan
yatırımcıların Türkiye'deki ekonomik gelişmeler konusunda etkin ve verimli bir
şekilde bilgilendirilebilmesi için Hazine bünyesinde bir Yatırımcı İlişkileri
Ofisi kurulduğunu da hatırlattı.
HAZİNE ALACAKLARI
Bakan Babacan, Hazine alacaklarına ilişkin getirilen düzenlemeler çerçevesinde,
2005 yılında Hazine alacaklarının takip, tahsil ve yönetimi kapsamında Ekim
ayı itibariyle yapılan nakit tahsilat tutarının bir önceki yıla göre 3 kat artarak
3,5 milyar YTL'ye ulaştığını açıkladı. Ali Babacan, bu artışın temel olarak
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılan 2,7 milyar YTL tutarındaki
ödemelerden kaynaklandığını vurguladı.
Garantili dış borç stokunda da önemli ölçüde azalma olduğunu belirten Babacan,
"2002 yılı sonunda garantili dış borç stoku 6,2 milyar dolar iken 2005
yılı Haziran ayı sonunda 4,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir" dedi.
IMF
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile ilişkilere de değinen Babacan, IMF'ye
olan toplam borcun 2002 yılı sonundaki 22 milyar dolarlık seviyesinden Kasım
sonu itibariyle 13,5 milyar dolara gerilediğini açıkladı.
Babacan, "Hükümetimizin görev başına geldiği günden bugüne kadar Uluslararası
Para Fonu'ndan yaklaşık 3,7 milyar dolar kredi kullanılmış olup, aynı dönemde
yaklaşık 13,3 milyar dolar borç geri ödemesi yapılmıştır. Böylece söz konusu
dönemde net geri ödeme tutarı faiz hariç 9,6 milyar dolar olmuştur" dedi.
DÜNYA BANKASI
Dünya Bankası ile ilişkilerin 2003-2006 dönemini kapsayan Ülke Destek Stratejisi
Programı çerçevesinde sürdürüldüğünü anımsatan Babacan, bu programın 1 yıl daha
uzatılması ve finansman tutarının da 4,5 milyar dolardan 6,6 milyar dolara çıkarılması
hususunda mutabakat sağlandığını belirtti.
Geçen yıl imzalanmış olan 1 milyar dolar tutarındaki Üçüncü Program Amaçlı
Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi anlaşmasının, 500 milyon dolar tutarındaki
ikinci diliminin kısa bir süre içinde kullanılmasının beklendiğini açıklayan
Babacan, ayrıca, 2006 ve 2007 yıllarında kullanılması öngörülen toplam 1,6 milyar
dolar tutarında dört adet program amaçlı krediye ilişkin görüşmelerin de sürdüğünü
kaydetti.
2005 yılında Dünya Bankası ile yaklaşık 1,1 milyar dolar karşılığı yatırım proje kredisinin taahhüde bağlandığını kaydeden Babacan, şöyle konuştu: "2005 yılı içinde Dünya Bankası kaynaklarından 1 milyar dolar kullanım gerçekleşmesi ve 1,1 milyar dolar geri ödemede bulunulması öngörülmektedir. 2006 yılında Dünya Bankası ile 1,7 milyar dolar tutarında yatırım proje kredisinin ve 800 milyon dolar tutarında program kredisinin taahhüde bağlanması öngörülmektedir. 2005 yılı Ekim ayı itibariyle 20 adet kamu projesi için 2,4 milyar dolar tutarında finansman sağlanmıştır.