Türmen, Türkiye için 'Her davada bir yerim kesiliyor' dedi. Düşünce suçu davalarını anımsatınca, 'Bunların bize gelmemesi lazım. Hepsinden ihlal kararı çıkma olasılığı yüksek' karşılığını verdi
Strasbourg'da Rıza Türmen'le buluştuk. Türmen, 1998'den beri Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ndeki Türk yargıç olarak görev yapıyor.
İstanbul Hukuk mezunu...
Avukatlığı sevmediği için 1965'te avukatlık stajından sonra bırakmış mesleği...
Diplomat olmuş.
Lakin tam 33 yıl sonra, kaçtığı mesleği hukukçuluğa geri dönmüş.
Hem de yurttaşların başvurularıyla Avrupa devletlerini yargılayan 17 hâkimden
biri olarak...
1960'larda solcu bir genç olarak değiştirmek istediği Türkiye'yi, 1990'larda
"en çok şikâyet edilen sanık" olarak karşısındaki sandalyede bulmuş.
Her dava, bir yara
İlk zamanlar "suçlu"nun suçlandığı davalar içler acısıydı:
İşkence, köy yakmalar, yargısız infazlar, kaybolmalar...
"Her davada bir yerim kesiliyordu" diyor:
"Çok rahatsız oluyordum. Ancak burada diplomatlıktan farklı olarak bazen
kendi devletim aleyhine oy da verebiliyordum."
Zaman içinde ve ağır tazminatlar ödendikten sonra Türkiye'de işler düzelmeye
başladı. Yasalar değiştikçe başvurular da azalıp içerik değiştirdi. Diğer başvurularla
benzer hale geldi.
10 bin dosya bekliyor
Halen Polonya ve Rusya'nın ardından üçüncü sırada Türkiye...
Bekleyen 77 bin 400 davanın 9954'ü Türkiye'nin...
"Bunları eritmemiz lazım" diyor Türmen:
"Evet, iyiye gidiş var. Mesela işkenceye verilen cezalar artınca davalar
azaldı ama bir tane bile olmamalı... En büyük mesele, işkence yapana doğru dürüst
soruşturma yapılmaması... Mahkeme önüne çıkarılmaması... Devletin ya da yargının
kol kanat germesi ve işkencecinin kurtulması... Yargıtay'ın kendine devleti
korumak gibi bir misyon yüklememesi lazım. Yargı, devlete karşı bireyi korumak
için vardır. Bu da bir dünya görüşü meselesi..."
'Vatan haini' yanlış
Ya düşünce ve ifade özgürlüğü davaları?
"Hâlâ en büyük yekûnu bunlar oluşturuyor. Bazı Türk hâkimlerle anlayış
farklılığımız var. Biz 18. yüzyılda 'Hiçbir görüşünü paylaşmıyorum, ama bunları
serbestçe ifade edebilmen için her şeyi yaparım' diyen Voltaire'in görüşünü
savunuyoruz. Türkiye'de ise 'Bizim gibi düşünmeyen vatan hainidir ve cezalandırılmalıdır'
diye düşünülüyor. Bundan kurtulmalıyız. Avrupa'ya ayak uydurmamız için anlamalıyız
ki, önemli olan söylenen sözün içeriğinden çok serbestçe söylenebilmesi..."
'Gelmesin, ihlal çıkar'
Ya Türkiye'nin ifade özgürlüğü sınavları?
Orhan Pamuk davası?
Hrant Dink davası?
En son Ermeni Konferansı'nı durduran mahkemenin kararına ilişkin yazdıkları
yazılar nedeniyle Hasan Cemal, İsmet Berkan, Haluk Şahin, Murat Belge, Erol
Katırcıoğlu için açılan dava?
Başbakanlık İnsan Hakları Raporu'nu kaleme alan Baskın Oran için açılan dava?
Yüzünü buruşturuyor Rıza Türmen:
"Bunların bize gelmemesi lazım. Daha önce benzer davalardan hep ihlal kararı
çıktı. Bunların da hepsinin ihlal çıkma ihtimali yüksek... Mahkemeye niye bunlara
dava açıldığını da anlatamazsın. Devlet bir insan hakları komisyonu kuruyor,
rapor yazma yetkisi veriyor, sonra savcı, raporu yazan hakkında 5 yıl hapis
istiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu fikirleri paylaşmak zorunda değilsin,
ama her paylaşmadığına dava açamazsın."
Mesleğini 33 yıl yapmadı
Rıza Tüzmen... 1965'te İstanbul Hukuk'u bitirdi, ama avukatlıkla uğraşmadı.
'Sevmiyorum' dediği mesleğini tam 33 yıl yapmadı. Ta ki, 1998'de Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'nde görev alana kadar... Mahkemenin 17 yargıcından biri olan
Tüzmen, 2009 yılında bu görevden ayrılacak.
Tutuksuz yargılama esastır
Van Rektörü'nün bunca zamandır tutuklu kalmasına gelince...
"Birçok ihlal, tutuklu yargılama yüzünden doğuyor" diyor Türmen:
"Yargıda tutuksuz yargılama esastır. Bunu anlamalıyız. Mahkûm olana kadar
her insan masumdur. Tutuklu yargılayacaksan çok önemli bir sebebin olmalı: 'Delilleri
ortadan kaldıracak veya insan öldürecek vs.' gibi...
"Bu türden davalar, buradaki sözleşme kurallarına tamamen ters... Bu yüzden
bir yığın ihlal kararı çıkıyor. Düzeltmek lazım bunu... Kanunla bir yere kadar
oluyor. Daha çok uygulayıcı hâkimlerin bakış açısıyla ilgili bir mesele... Tabii
daha genelde devletten bağımsız bir kamuoyunun, sivil toplumun oluşumuyla ilgili...
'Kim bilir ne yaptılar' diye düşünmek yerine 'Ne utanç verici bir dava' diyen
bir toplum olmalıyız."
Yarın son derece ilginç hayat hikâyesini anlatacağım Rıza Türmen 2009'a kadar
bu görevde...
Dileğimiz o ki, o geri geldiğinde Türkiye'den pek az dosya kalır geride...
can dündar/milliyet