Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in
Belçika ve Strasbourg'daki konuşması nedeniyle açtığı soruşturmada "kovuşturmaya
yer olmadığına" karar verdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir'in
3-10 Eylül tarihlerinde Belçika'da ve Starsbourg'da AB birimleri ile AB Parlamentosu
Başkanı Joseph Borell ile yapmış olduğu görüşme, bu görüşmeler sırasındaki konuşma
ile sunmuş olduğu raporla ilgili ulusal basın, radyo ve televizyonlarda yayınlanan
haberlerle ilgili bazı tanımlamaların suç oluşturup oluşturmadığı yönünde başlattığı
soruşturmada kovuşturmaya gerek olmadığını kararlaştırdı.
Başsavcılıktan AA muhabire yapılan açıklamada, şüpheli Osman Baydemir'in "PKK
ve TSK aynı anda silah bıraksın" şeklinde ifade kullandığına dair iddialar
üzerine yapılan araştırmada ses kaydının bulunmadığı belirtilerek, şüphelinin
röportajında "Örgütün sürekli eylemsizlik haline geçmesi gerektiği, bir
yerde bir askeri operasyon olursa ve sıcak temas sağlanırsa, çatışmasızlığın
bir anlamı kalmayacaktır. Sıcak temasın olduğu yerde de çatışma olacaktır ve
kimliği ne olursa olsun insanlarımız yaşamını yitirecektir...Bunun için de silahları
susturmamız lazım...Hem silahların susması gerekir, hem de sonuç alabilmek için
askeri operasyonların durması gerekir" dediğinin belirlendiği kaydedildi.
Bu açıklamalardan "şiddetin teşvik edildiği, suç ve suçluların övüldüğü"
sonucuna ulaşmanın olası olmadığı kaydedilen açıklamada, şunlara yer verildi:
"Çünkü sadece söylenen sözün değil, söyleniş amacının, söylendiği ortamın,
söylenen sözlerin oluşturduğu olumsuz sonuçların da suç oluşumunda değerlendirilmesi
gerekmektedir. Şüphelinin sunduğu rapor ve söylediği iddia edilen metinlerin
bütünlük içerisinde değerlendirmek gerekmektedir. Konuşma ve rapor metni içerisinde
geçen bazı kelime ve cümlelerin tek tek ele alınıp olumsuz anlamları açısından
değerlendirildiğinde şüphelinin suç işleme kastının belirlenmesi konusunda yanılgıya
düşmek olasıdır. Bunun yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde AP Başkanı'na sunulan rapor ve
şüpheli tarafından söylendiği belirtilen sözlerine değerlendirilmesi yapılabilir.
İfade özgürlüğüne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf bir devletin müdahalesinin meşru olması için açıklanan ifadenin; şiddete çağrı niteliğinde bulunması, terör örgütlerinin eylemlerinin propagandasının yapılması, ırkçılığı teşvik etmesi, meşru otoriteye başkaldırı ve ayaklamaya yöneltmesi gerekmektedir. Bu hususları içermeyen her türlü fikir ve ifadeye müdahale, tarafsız olması, kışkırtıcı ve tarihi gerçeklere uymasa bile sözleşmenin ihlali sayılmaktadır." Tüm bu hususların değerlendirmesinde şüphelinin AP Başkanı Borell'e sunmuş olduğu rapor içeriğindeki görüşlerin "kişileri şiddete yönlendirme, terör örgütünün eylemlerinin propagandasını yapma, meşru otoriteye karşı başkaldırı ve ayaklanmaya yöneltme" unsurları içermediği kaydedilen açıklamada, "Elde edilen kayıtlardan kullandığı sözlerin 'Kişileri şiddete yönlendirme, suç ve suçluyu övme' anlamına gelmeyeceği, söylenen kişiye ait farklı olarak değerlendirilmesi gerektiği ve ifade özgürlü kapsamında kaldığı kanısına varılmıştır. Oluşan kanı nedeniyle şüphelinin ifadesinin alınmasına gerek görülmemiştir.