İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, yenilenen Türk Ceza Kanunu (TCK)
ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yer alan bazı hükümlerin etkin bir terörle
mücadele için mutlaka iyileştirilmesi gerektiğini belirterek, "Terörle
mücadele mevzuatı CMK ve TCK'dan ayrı farklı bir konsept olarak ele alınmalıdır"
dedi.
Cerrah, Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nce Bilkent Oteli'nde düzenlenen
Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu'nun "Terörizme Karşı
Şehirlerin Güvenliği ve Mücadele Yöntemleri" başlıklı ikinci oturumunda
yaptığı konuşmada, terörle mücadelede en büyük engelin ortak bir terör tanımı
üzerinde uzlaşılamaması olduğunu kaydetti.
Küreselleşmenin getirdiği kolaylıklarla sınır aşan boyutlara ulaşan uyuşturucu
kaçakçılığı, insan ticareti ve organize suçlarla mücadelede iş birliğini mümkün
kılan ortak anlayış ve tanımlar bulunduğunu belirten Cerrah, ancak terörizmde
henüz bu aşamaya gelinemediğini vurguladı. Cerrah, "Bu da işbirliğini zorlaştırmaktadır.
Buna rağmen terörizmi besleyen bazı kaynakların kesilmesinden dolayı terörist
grupların maddi kaynak arayışlarına girdikleri, başta uyuşturucu kaçakçılığı
olmak üzere organize suç örgütleriyle işbirliği yaptıkları bilinmektedir. Bu
nedenle, terörizme göz yumulması aynı zamanda uyuşturucu ticareti ve organize
suçları destekleme anlamına gelmektedir" diye konuştu.
Siber terörün de aynı şekilde bazı hükümetlerce desteklendiğini ifade eden
Cerrah, ülkelerin savunma planlarında kullanılan askeri yazılımların kodlarına,
çok gizli silah teknoloji bilgilerine varıncaya kadar bilgisayar korsanlarının
eline geçtiğinin bilindiğini anlattı. Cerrah, uluslararası terörizmle mücadele
için siber terör konusunda da bir strateji belirlenmesi ve uluslararası standartlar
oluşturulması gerektiğine dikkati çekti.
"SAMİMİYET TESTİ"
Cerrah, Türkiye'de son 30 yıldır politik, etnik ve dini kökenli terör örgütleriyle
başarıyla mücadele edildiğini, dolayısıyla mücadele birimlerinde ciddi bir birikim
oluştuğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bu tecrübelerle gelinen nokta şudur ki terörizmin dini, ırkı ve ideolojisi
yoktur. Terörizm ne ad altında olursa olsun bir insanlık suçudur ve her ne sebeple
olursa olsun müsamaha edilmemelidir.
Ülkemizde 35'e yakın sol kökenli terör örgütü tespit edilmiştir. Bu örgütlerden
DHKP-C'nin üyesi Fehriye Erdal, ülkemizde büyük bir işadamıyla birlikte 3 kişinin
öldürülmesi eyleminin faillerinden biridir. Fehriye Erdal, bir AB üyesi ülkede
uzun süre bulunmasına rağmen ülkemize iade edilmemiş ve ceza alacağının anlaşılması
üzerine kontrol altında bulunduğu yerden kaçarak firari duruma düşmüştür. Bu
somut örnekte de olduğu gibi, uluslararası işbirliğinin önemi ortaya çıkmakta
ve ülkelerin bu konudaki samimiyetlerini test etmektedir." Cerrah, terör
örgütü PKK/Kongra-Gel'in ilan ettiği sözde ateşkes döneminde dahi, Irak'ın kuzeyindeki
kamplarda eylem gruplarına bomba yapımı, sabotaj, istihbarat, suikast, baskın,
pusu, adam kaçırma, rehin alma gibi konularda eğitime devam ettiğini, metropollerde
eylem hazırlıklarına giriştiğinin tespit edildiğini anlattı. Cerrah, "Terör
örgütünün yabancı ülkelerdeki legal ve illegal yapılanması malumunuzdur. Legal
yapılanmaların terör örgütüyle bağlantısı bilinmesine rağmen, yapılan işbirliği
girişimleri sonuçsuz kalabilmekte ve örgüt adına yayın yapan Roj TV yayınlarına
devam edebilmektedir" dedi.
Cerrah, Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir köprü olması nedeniyle radikal
dini grupların da hedefi haline geldiğini belirterek, "Terörle etkin bir
mücadele için tecrübemiz bize güçlü bir istihbarat, etkin bir kriz yönetimi,
ulusal temelde bilgi paylaşımı, olay yeri inceleme ve delillerin muhafazası,
ülkeye giriş çıkışların etkin kontrolü, uluslararası işbirliği yapılmasının
gerektiğini öğretmiştir" diye konuştu.
"CMK VE TCK'DAN FARKLI BİR KONSEPT OLMALI"
Terörle mücadelede mutlaka temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının gerekmediğini,
ancak demokratik toplumlarda temel hak ve özgürlüklerin toplumsal yarar doğrultusunda
belirli ölçüde sınırlandırılabileceğini söyleyen Cerrah, "Devlet güvenliği
ve toplumsal yarar için örgütlerle ilişkili insanların bazı haklarına kısıtlamalar
getirilmesi evrensel normlara ve anayasamıza bir aykırılık teşkil etmemektedir.
Yenilenen TCK ve CMK'da yer alan bazı hükümlerin etkin bir terörle mücadele
için mutlaka iyileştirilmesi gerektiği kanısındayım. Terörle mücadele mevzuatı
CMK ve TCK'dan ayrı farklı bir konsept olarak ele alınmalıdır" diye konuştu.
Cerrah, terörle mücadele için yasal ve idari düzenlemelerle ilgili olarak,
şu önerilerde bulundu:
"Gözaltı süresi savcının bilgisi dahilinde 4 gün olarak uygulanmalı, 4.
gün sevk edildiği mahkeme tarafından 15 veya daha fazla güne kadar ek gözaltı
veya hazırlık tahkikatı süresi verilebilmelidir.
-Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde arama için yazılı emir verme yetkisi
kolluk amirlerine de tanınmalıdır.
-CMK'da, bir şüpheli yakalandığında yakınlarına veya belirlediği bir kişiye
derhal haber verme zorunluluğu vardır. Ancak, özellikle terör suçlarında birlikte
suç işleyen kişiler yakalandığını örgüte haber vererek, suç delillerinin yok
edilmesine ve diğer şüphelilerin kaçmasını sağlamaktadır. Terör suçlarından
yakalananların yakınlarına haber verilmesi zorunluluğu ve avukatlarla görüştürülmesi
hakkı 1 ile 4 güne kadar ertelenebilmelidir.
-CMK'nın 127. maddesi gereğince her türlü el koyma işlemi için hakimin kararı,
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının yazılı emri gerekmektedir.
Delil toplamayı zorlaştıran, delilden sanığa giden yolu kapatan bu uygulama
terör suçlularında uygulanmamalı, kolluk güçleri el koyabilmelidir.
-CMK'nın 122. maddesine göre, kolluk tarafından yapılan aramada ele geçen belgelerin
ancak hakim ve cumhuriyet savcısı tarafından incelenmesi gerekmektedir. Terör
suçlarında elde edilen belgelerin ivedilikle incelenmesi delilerin kaybolmasını
engelleyeceği gibi, bir eylem talimatının öğrenilmesini, gerekli önlemlerin
alınmasını sağlayacaktır. Bu konuda da kolluk güçlerine yetki verilmelidir.
-Ülkemizde kişilerin fotoğraf, parmak izi, DNA bilgilerinin yer aldığı bilgi
bankaları bulunmamaktadır. Hali hazırda polis tarafından yakalanmış suçluların
parmak izlerinin yer aldığı veri bankası da CMK kapsamında ortadan kalkmıştır.
-Ağır ceza mahkemelerinden biri sadece terör suçlarına bakmakla görevlendirilmelidir.
-Cezaların infazı sırasında genel ve özel af kanunları, iyi hal, şartlı salıverme
gibi uygulamalardan terör suçluları istifade ettirilmemelidir.
-BM ve uluslar arası kuruluşların aldıkları kararlara, ülkelerin birbirleriyle
yaptıkları anlaşmalara işlerlik kazandırılmalıdır.
-Sınır kapılarında giriş ve çıkış kayıtlarının düzenli tutulması ve şahısların
fotoğraf ve parmak izlerinin kaydedilmesi sağlanmalıdır.
-Sahte kimlik ve belge kullanımını önleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
-Kamu-Net ağının bir an önce oluşturularak, devletin elindeki bilgilerden terörle
mücadele eden birimlerin en geniş biçimde yararlanması sağlanmalıdır."