Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, terörle mücadele yasa
tasarısının muhtemelen bu hafta sonuna doğru meclise sevk edileceğini bildirdi.
Gül, yeni reform paketini açıklamak üzere Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlediği
basın toplantısında, bir gazetecinin, terörle mücadele yasa tasarısına ilişkin
sorusu üzerine, en büyük temel hak ve özgürlüğün, demokratik ortamda güven içinde
yaşamak olduğunu vurguladı. Bu durumu tehdit eden unsur varsa onunla mücadele
etmenin de demokrasinin devlete verdiği görev olduğuna ve dolayısıyla burada
bir tezatın kesinlikle söz konusu olmadığına işaret eden Gül, ''Türkiye'nin
şimdiye kadar kendi halkına verdiği hak ve özgürlüklerden geriye gidiş söz konusu
olacak mı, olmayacak mı, bu önemlidir. Böyle bir şey de söz konusu olmayacaktır''
dedi.
Gül, terörle mücadele için güvenlik birimlerinin ihtiyaçlarının da mutlaka
yerine getirileceğini kaydetti.
Bakan Gül, ''Eğer bir ülkede terörle mücadelede güvenlik birimleriniz etkin
değilse, gereğini yapamıyorlarsa istediğiniz kadar özgürlükten, demokrasiden
bahsedin. Dolayısıyla bunlar birbirine zıt şeyler değildir. Bu yasa çok yakın
zamanda, muhtemelen bu hafta sonuna doğru meclise sevk edilecektir ve mecliste
de en kısa zamanda ele alınacaktır'' diye konuştu.
Terörle mücadelenin herkesin en öncelikli görevi olduğunun altını çizen Gül,
''Demokrasi burada şöyle kıymetlidir; teröristleri halktan izole eder, tek başına
terörizmle savaşamaz ama teröristle halk arasındaki mesafeyi açar ve teröristlerin
halkı istismar etmesini önler. Hükümetimiz bunun bilinci içinde hareket etmektedir''
dedi.
'SESSİZ DEVRİMLE ONUR DUYUYORUZ'
Gül, ''Vakıflar Yasa tasarısında, mülkiyeti üçüncü şahıslara geçmiş mülklerin
iadesi konusunda AB'nin istediği düzenlemelerin bulunmadığı'' eleştirilerinin
hatırlatılması ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılıp açılmayacağına ilişkin
sorular üzerine de şunları söyledi:
''AB'nin muhakkak çeşitli beklentileri olacaktır. Bunlar karşılıklı hep görüşmelerle ilgilidir. Her ülkenin kendi şartları vardır, hukuki ve tarihi bazı gerekçeleri söz konusu olabilir. Biz tabii bu kanunu meclise sevk ediyoruz. Meclisin iradesinde bunlar değiştirilir, eklenir, çıkartılır. O sürece bir şey söyleyemem ben.
Mecliste kanunlar milletvekillerinin kararlarıyla onaylanacaktır. Bunlar onaylanırken
eklerler, çıkartırlar, bunlar meclisin bileceği şeylerdir.'' Bu reformların
AB bağlamında yapıldığını, ancak bugünkü konjonktüre bakıldığında, bunların
hükümetin sahiplendiği reformlar olduğunu vurgulayan Gül, herhangi bir nedenle
AB süreci kopmuş olsa bile bu reform sürecini kesinlikle durdurmayacaklarının
altını çizdi.
Gül, ''Tüm bunlar, siyasi liderliğimizin, hükümetimizin, partimizin kendi halkımıza
verdiği sözlerdir. Türkiye'de daha evrensel demokrasinin şartlarını oluşturmaktır,
halkımızın daha mutlu olmasıdır, halkımızın Avrupa'daki, ABD'deki, gelişmiş
demokrasilerdeki gibi özgürlüklerden geniş şekilde faydalanmasıdır. Sadece özgürlükler
değil, bu söylediklerimiz şeffaflıktır, hesap verebilirliktir, etik kurallardır.
Biz bunları herhalükarda yapmaya devam edeceğiz, bu sessiz devrimle de onur
duyuyoruz'' diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Gül, ''AB'nin belgelerinde, Türkiye'de bölgeler arası farklılıkların
giderilmesi taleplerinin yer aldığı'' ifade edilerek, buna ilişkin bir eylem
planının gündemde olup olmadığının sorulması üzerine de şöyle konuştu:
''AB'nin böyle bir belgesi olmasa biz Türkiye içerisinde bazı bölgelerin daha
az gelişmiş olmasını kabullenip, bunu düzeltmek için hiçbir şey yapmayacak mıyız?
Dolayısıyla bu da AB'nin dışında bir konu. Tabii ki onlar kendilerine tam üye
olacak bir ülkenin ekonomik ve sosyal yapısıyla ilgileneceklerdir ama bilin
ki onlar hiç ilgilenmeseler bile, kendi ülkemizin içerisinde gelir dağılımı
ve ekonomik kalkınmanın dengeli olması için uğraşmak bizim görevimizdir.'' Ekonomik
ve sosyal açıdan çok önemli çalışmalarının olduğunu belirten Gül, hükümetin
en önemli hedeflerinden birinin Türkiye'deki gelir dağılımını adaletli hale
getirmek olduğunu vurguladı.
'ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR'
Gül, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesine yönelik eleştirilerin hatırlatılması
üzerine, bu yasaya sadece AB değil, Türkiye içerisinde de birçok düşünür ve
yazarın aynı eleştiriyi getirdiğine dikkati çekerek, ''Reform süreci için tabii
ki bir zihniyet değişikliğine çok ihtiyaç var, bu bir gecede olacak iş değildir''
dedi.
Türk Ceza Kanunu'nun büyük bir paket olarak çıktığına ve bunun en iyi şekilde
uygulanması, bununla ilgili içtihatların oluşturulmasıyla ilgili bir sürece
ihtiyaç olduğuna işaret eden Gül, ''Önemli olan Türkiye'nin gittiği istikamettir,
bu istikamet de daha çok demokratikleşme ve daha çok çağdaşlaşmadır'' diye konuştu.
Gül, bu istikametin tersine uygulamalar olursa o zaman yasalarda da değişiklik
olacağını belirtti.
Gül, şöyle devam etti:
''Ama uygulamaya bakarsanız böyle olmamıştır. Tam tersine hep arzu ettiğimiz
istikamette gitmiştir. Mahkeme kararlarına bakın. Geçtiğimiz aylar içinde birçok
tartışmalı konu oldu. Birçok konu öyle yanlış yansımıştır ki, sanki Türkiye
geriye gidiyor, Türkiye'de insanların ifadelerini açıkça paylaşmaları yasaklanıyor
gibi bir hava yansıdı. Ama neticede mahkemeler de, hakimler de verdikleri kararlarla
bunun böyle olmadığını göstermiştir. Bu açıdan şu anda uygulama takip edilmektedir.
Şu anda düşüncesini, görüşünü ifade etti diye kimse Türkiye'de hapiste değildir.
Zihniyet değişimiyle ilgili muhakkak ki biraz süreye ihtiyaç vardır. Biz şu
anda herhangi bir kanun değişikliği ihtiyacı görmüyoruz ama böyle ihtiyaç görülürse
bunlar da yapılabilir.''