Anasayfa

2025 Yılında Ticarette Yeni Cepheler ve Globalleşme

2025 yılına geldiğimizde dünya, yalnızca ekonomik olarak değil; kültürel, dijital ve lojistik anlamda da çok daha iç içe geçmiş durumda.

Haber Giriş : 2025-04-27T22:41, Son Güncelleme 2025-04-28T11:52

İlandır...

Eskiden sadece coğrafi olarak uzak olan ülkeler, artık birkaç tıklama ya da birkaç saatlik uçuşla birbirine bağlanıyor. Bir kıtada alınan karar, diğerinde hissettirecek kadar güçlü dalgalar yaratabiliyor. Bu da iş dünyasında, artık yalnızca üretim ya da maliyet avantajlarıyla değil; doğru stratejik ortaklıklar, dijital yetkinlikler, kültürel esneklik ve hizmet kalitesiyle öne çıkmayı zorunlu kılıyor.

Ticarette Yeni Cephe: Hizmet Sektörü ve Bilgi Ekonomisi

Dünya Ekonomik Forumu'nun 2025 raporuna göre, global ticaretin %35'i fiziksel ürünlerden çok "bilgi ve hizmet" odaklı olarak gerçekleşiyor. Bu oran, 2015'te %22 seviyesindeydi. Aradan geçen 10 yıl içinde dünya ekonomisi bir nevi "fizikselden dijitale", "üründen çözüme" doğru evrilmiş durumda.

Artık bir ürünün kendisinden çok, onun etrafında sunulan hizmet, bilgi ve deneyim paketleri önem taşıyor. Örneğin, bir makine ihraç etmekle iş bitmiyor: o makineye ait dijital kullanıcı rehberleri, uzaktan destek yazılımları, eğitim videoları ve satış sonrası hizmetlerle bütünsel bir deneyim sunmak gerekiyor.

Bu da hizmet ihracatını daha sofistike, katma değerli ve yüksek gelir getiren bir sektör haline getiriyor.

Çin-ABD Rekabeti: Yeni Savaş, Ticaret Üzerinden

2025 itibarıyla Çin ile ABD arasındaki ekonomik çekişme yalnızca ticari ambargolar ve teknoloji sınırlamalarıyla sınırlı kalmıyor. İki süper güç, aynı zamanda kendi ticari dillerini, hukuk sistemlerini ve iş yapma kültürlerini de ihracat kalemi haline getirmeye çalışıyor.

Bunun etkisi özellikle gelişmekte olan ülkelerde hissediliyor. Afrika ve Güneydoğu Asya'da iş yapmak isteyen firmalar artık sadece fiyat avantajı değil; aynı zamanda "hangi kültürel çerçevede iş yapılacağı" sorusuna da net cevap vermek zorunda.

Harvard Business Review'un 2025 ilkbahar sayısında yayımlanan bir analizde, ABD merkezli bir fintech firmasının Japonya pazarına girmek isterken 9 ay boyunca yalnızca kültürel danışmanlık ve yerel alışkanlıklar üzerine yatırım yaptığı belirtildi. Firma, başlangıçta yalnızca yazılım ihraç etmeyi planlarken, süreç sonunda Japonya'da fiziksel ofis, yerel müşteri hizmetleri ve yerel iş ortaklarıyla birlikte tam entegre bir yapı kurmak zorunda kaldı.

Bu anekdot, küresel pazarlarda başarılı olmanın artık yalnızca iyi ürün ve fiyatla değil; aynı zamanda doğru kültürel yaklaşım ve yerelleşme stratejisiyle mümkün olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye'nin Sessiz Başarısı: Hizmet İhracatındaki Yükseliş

Türkiye'nin ekonomik gündeminde her zaman ihracat olur ama bu genellikle sanayi, tarım ya da otomotiv gibi fiziksel ürünler etrafında döner. Oysa 2025 verileri, Türkiye'nin sessiz sedasız yükseldiği başka bir alanı işaret ediyor: hizmet ihracatı.

TÜİK'in son verilerine göre, Türkiye'nin 2024 yılı hizmet ihracatı 94 milyar doları buldu. Bu rakamın önemli bir kısmı; yazılım, müşteri hizmetleri, eğitim, dijital içerik üretimi ve dil hizmetlerinden oluşuyor.

Türkiye'nin toplam hizmet ihracatı 94 milyar dolara ulaşırken, bunun yaklaşık 750 milyon dolarlık kısmını dil hizmetleri oluşturdu. Protranslate tercüme CEO'su Kerem Kalkancı tarafından sunulan 2024 verilerine göre gzellikle Almanca, Arapça, Fransızca ve Rusça dillerine yapılan teknik ve hukuki tercümeler büyük ilgi görüyor. Protranslate gibi Türkiye'nin önde gelen profesyonel tercüme firmaları, 120'den fazla ülkede hizmet sunarak hem Türkiye'ye döviz kazandırıyor hem de Türk markalarının dünyaya açılmasında rol oynuyor.

Türkiye'de bu noktada özellikle İngilizce, Arapça ve Almanca dilinde içerik üretimi ciddi bir sektör haline geldi. Freelancer tercümanlardan kurumsal ajanslara kadar birçok aktör, e-ihracat yapan firmalara içerik lokalizasyonu hizmeti sunuyor. Bu da tercüme sektörünü doğrudan e-ticaretin bir parçası haline getiriyor.

Ankara merkezli bir yazılım firması, yalnızca Orta Doğu ve Afrika'ya sunduğu CRM çözümleriyle 2024 yılında 15 milyon dolarlık hizmet ihracatı gerçekleştirdi. Firmanın kurucusu, "Eskiden yazılımı satardık, şimdi eğitimini, kurulumunu, müşteri hizmetlerini ve veri analizini birlikte sunuyoruz. Paket artık ürün değil, deneyim" diyerek hizmet ihracatının dönüşümünü özetliyor.

Dijitalleşme ve E-Ticaretin Dönüştürücü Gücü

Pandemi sonrası başlayan dijitalleşme dalgası, 2025 yılında hala etkisini sürdürüyor. E-ticaret platformları, yalnızca ürün satan değil, kültür ve dil satan yerler haline geldi. Shopify gibi platformlarda yer alan bir Türk üretici, bugün Almanya'da bir müşteriyle bire bir yazışabiliyor, Arapça bir kullanıcıya video anlatımı sunabiliyor veya Fransızca konuşan müşteriyle satış sonrası destek görüşmesi yapabiliyor.

Common Sense Advisory'nin küresel araştırmasına göre, internet kullanıcılarının %72'si kendi dillerinde içerik bulamadıkları sitelerden alışveriş yapmıyor. Bu veri, dijital ticarette dilin artık sadece bir "bonus" değil, doğrudan satışın ön koşulu olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye'de bu bağlamda İngilizce, Arapça, Almanca ve Fransızca gibi dillerde çok dilli içerik üretimi ciddi bir ekosistem oluşturdu. Dijital ajanslar, freelance çalışanlar, lokalizasyon şirketleri ve eğitim platformları, e-ihracatın omurgasını oluşturuyor.

Göç ve Krizler: Hizmet Talebinde Patlama

2023 ve 2024 yıllarında yaşanan bölgesel krizler; Ukrayna-Rusya savaşı, İsrail-Gazze çatışması ve Afrika'daki politik çalkantılar gibi olaylar, yalnızca siyasi sonuçlar doğurmadı. Aynı zamanda milyonlarca insanın yer değiştirmesine neden oldu.

Bu da dünya genelinde göç belgeleri, eğitim evrakları, sağlık raporları ve aile birleşimi belgeleri gibi sayısız evrakın hazırlanmasını zorunlu kıldı ve yeminli tercüme ve noter onaylı çeviri ihtiyacını getirdi.

Özellikle diploma denklik belgeleri, oturma izinleri, vatandaşlık başvuruları ve evlilik belgeleri gibi kişisel evrakların çevirisi, Türkiye'de büyük bir hizmet hacmi yarattı. Yalnızca İstanbul'da 2024 yılında 1 milyondan fazla resmi belge yeminli tercüme ile çevrildi. Bu belgelerin bir kısmı Türkiye'ye gelen göçmenlere aitken, büyük bir kısmı da Türkiye'den Avrupa'ya, Kanada'ya ve Avustralya'ya gitmek isteyen bireylerin başvurularına yönelikti. Bu süreçte, tercüme işlemlerinin sadece ticaret değil, insan hayatı ve hayalleri üzerinde de doğrudan etkili olduğunu gördük.

İstanbul Valiliği verilerine göre, yalnızca 2024 yılında resmi kurumlara 1 milyondan fazla belge tercümesi başvurusu yapıldı. Bu belgelerin önemli kısmı göçmenlerin eğitim ve oturum izinlerine yönelikti.

Bu süreçte dikkat çeken şeylerden biri de, bazı belgelere "hızlı dönüş" talebiyle başvuran bireylerin yaşadığı dramatik hikayelerdi. Suriyeli bir genç, Almanya'daki üniversitesine yetişebilmek için sadece 48 saat içinde çeviri, noter tasdiki ve apostil işlemlerini tamamlattı. Bu olay, belgelerin artık sadece evrak değil, hayatın kendisine dair kararları etkileyen faktörler olduğunu gözler önüne serdi.

Gelecek: Bilgiye Dayalı, Esnek, Kültüre Duyarlı Ticaret

2025 dünyasında başarı artık yalnızca "ucuz üretim" ya da "yüksek teknoloji" ile değil; anlamak, adapte olmak ve stratejik anlatmakla mümkün. Bu noktada bilgi, en değerli emtia haline geldi.

Deloitte'un 2025 strateji raporuna göre, işletmelerin %68'i önümüzdeki beş yıl içinde "çok kültürlü pazarlama" stratejileri geliştirmeyi planlıyor. Bu da, pazarlamanın sadece yaratıcılıkla değil; kültürel duyarlılık ve yerelleşmeyle mümkün olduğunu ortaya koyuyor.

Bir Türk kozmetik markasının, Brezilya pazarında vegan sertifikalı ve doğal içerikli ürünleri tanıtmak için yerel influencerlarla yaptığı iş birliği, satışları 3 kat artırdı. Marka yetkilisi, "Ürünü satmadık, hikayesini anlattık. Ve bu hikaye onların kültürüne hitap etti" diyerek başarının sırrını özetliyor.

2025 yılı, dünya ticaretinde sadece üretim yapan değil; aynı zamanda anlatan, adapte olan, kültürel zekasını konuşturan şirketlerin ön plana çıktığı bir dönem olarak tarihe geçiyor. Türkiye de bu yeni düzende, çok yönlü insan kaynağı ve dijitalleşme yatırımlarıyla daha fazla söz sahibi olmaya hazırlanıyor. Globalleşme, yalnızca sınırların kalkması değil; aynı zamanda kültürel köprülerin doğru şekilde kurulmasıdır. Bu köprüleri kurabilenler, yalnızca ticarette değil, insanlık tarihinde de iz bırakacaklar.


MN Medya