Okulların açılmasıyla birlikte akran zorbalığı da kaldığı yerden başladı. Son çarpıcı örnek Samsun'dan...
9. sınıf öğrencisi Y.E.A. (14), iki arkadaşı tarafından merdivenlerden itilip akıllı saati çalındı. Saatine şifre konulup "Şifreyi kaldırmamızı istiyorsan bize kantinden tost al" denilerek tehdit edildi. Ardından kitaplarının bulunduğu poşet kafasına geçirildi. Poşeti çıkarmaya çalışan Y.E.A. o kargaşada düşüp ayağını kırdı. Ayrıca zorbalardan biri o esnada kırılan ayağı kaldırıp salladı. Y.E.A.'nın ayağına platin takılırken 17 adet de dikiş atıldı. Olayın ardından zorbalığı yapan öğrenciler okula gitmeye devam ederken Y.E.A. ise evde iyileşmeyi bekliyor.
KALICI ETKİ BIRAKABİLİR
Öğrenciler ve okul yönetimi bu yapılanı 'şakalaşma' olarak geçiştirme yoluna gitti. Bu duruma tepki gösteren uzmanlar "Zorbalık basit bir "şakalaşma" veya çocuklar arasındaki doğal bir anlaşmazlık olarak görülmemeli. Zorbalık davranışları hem mağdur hem de 'zorba çocuk' üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Özellikle zorbalık yapan çocuk, ilerleyen yaşlarda da bu davranışlarını sürdürebilir ve sosyal, akademik ve profesyonel hayatında ciddi problemlerle karşılaşabilir" dedi.
BU KONU ÖZEL İŞLENMELİ
'Eyvah, Okuldan Arıyorlar!' kitabının yazarı Müjdat Ataman: Özellikle şakalaşıyorduk cümlesi ve vurgusu zorbalık davranışlarında sığınılan bir limana dönüşmüş durumda. Geç kalmadan ülkedeki tüm eğitim yöneticilerinin öğrencileri bir araya getirerek 'şakalaşma nedir, zorbalık davranışı nedir, bu ikisinin ayrımı nerede başlar' anlatması lazım. Bununla birlikte öncelikle suç sorumluluğunun başladığı 12 yaşını doldurmuş öğrenciler ile cezanın arttığı 15 yaşını doldurmuş öğrencilere özel olarak bu konunun işlenmesi gerekiyor. Yaptıkları olumsuz davranışın mutlaka bir sonucu olacağı, bunun aynı zamanda bir suç teşkil ettiği ve bu suçun karşılığında kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya geleceklerinin mutlaka altı çizilmeli. Burada amaç çocukları korkutmak değil, girdikleri yaşın bir büyüme olduğunu ve büyümenin sonucu olarak da yaptıklarından sorumlu olduklarını göstermektir. Zorbalıkla mücadele edeceksek çalıştığımız grubu bilgilendirmek de biz yöneticilerin sorumluluğu.
"DİSİPLİN MEKANİZMASI OKULLARDA ZAYIFLADI"
Eğitimci Prof. Dr. Levent Eraslan "Akran zorbalığı şaka değildir. Bir öğrencinin sözü, mesajı ya da yumruğu; başka bir çocuğun hayatında derin izler bırakabilir" dedi.
"Her okulda 'Akran Zorbalığı Önleme Birimi' kurulmalı" çağrısında bulunan Levent Eraslan şunları söyledi:
"Son yıllarda okullarımızda sıkça karşılaşılan akran zorbalığı, öğrencilerin psikolojik, akademik ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkilemekte. Bu sorunun yalnızca rehber öğretmenlerin bireysel çabalarıyla değil, bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekmekte. Bu çerçevede, her okulda "Akran Zorbalığı Önleme Birimi" kurulmasını öneriyorum. Bu birimin kurulması öğrencilerimizin hem akademik hem de sosyal gelişimlerinin korunmasına, sağlıklı arkadaşlık ilişkilerinin desteklenmesine ve güvenli bir okul iklimi oluşturulmasına önemli katkılar sağlayacak.
DÜZEN BOZULDU
Ne yazık ki, son yıllarda disiplin mekanizmalarının zayıflamasıyla birlikte bu düzen de bozulmaya başladı. Kurallara uymayan, okulun huzurunu ve güvenliğini tehdit eden davranışlar karşısında gerekli ve caydırıcı cezaların uygulanması şarttır. Disiplin, sadece ceza vermek anlamına gelmez; aynı zamanda öğrencilere sorumluluk, saygı ve toplumsal kurallara uyumun önemini öğretir. Okullarımızda kaybedilen bu ciddiyet ve otorite yeniden sağlanmadığı takdirde, eğitim kalitemizden toplumsal barışa kadar pek çok alanda olumsuz sonuçlarla karşılaşmaya devam edeceğiz. Okullarımızı, her bireyin kendini güvende hissettiği ve kurallara saygı duyduğu ortamlar haline getirmek, en önemli önceliklerimizden biri olmalıdır."