Milli Eğitim Bakanlığının el değiştirmesi ile beraber kamuoyunda oluşan olumlu hava kendini puslu havaya bırakmıştır.
Başlangıçta eğitimin birçok paydası bakan değişikliğini olumlu karşılamıştı. Eğitime bayan eli değeceği ve hukukçu kimliği nedeniyle hukuksuz uygulamaların son bulacağı, eski bakan Hüseyin ÇELİK'in otomatik pilotunun devreden çıkarılacağı dile getirildi.
Hatta ve hatta anne olması nedeniyle ilköğretim öğrencilerinin küçük yaşlarda yarıştırılmasına, çocukluklarını yaşayamamasına yol açan SBS uygulamalarından vazgeçeceği mesajları alındı.
Aradan geçen birkaç ay içerisinde henüz teşkilata hakim olmadığı bakanlığı tanıma aşamasında olması nedeniyle zaman verilmesi gerektiği ifade edildi.
Sayın bakanın göreve gelişinin üzerinden 7 ay geçmiştir ve sayın bakandan bakanlığı tanıma süresini doldurulduğu izlenimi alınmaktadır. Çünkü başlangıçta çizilen pembe tablolar geride kalmış otomatik pilot uygulamalarına devam kararları alınmaya başlamıştır.
Göreve başlanan günlerde sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceğiz ve bundan böyle sözleşmeli öğretmen almayacağız diyen sayın bakan göreve geldiği günlerde 50bin civarında olan Sözleşmeli Öğretmen sayısını 70bine çıkarmıştır.
Hangi bürokrat(lar)ın fikri olduğunu bilmiyorum ama birden bire eğitim öğretim aksıyor diye Şubat'ta atama yapılmayacağı açıklanmıştır.
İnşallah o bürokrat Hüseyin ÇELİK'e 76.maddeyi öneren bürokrat(lar) değildir. Gerçi bakan Çubukçu'nun, H:Çelik'in otomatik pilotlarına güveni tam olduğundan onlarda değişikliğe dahi gitmemiş yada gidememiştir.
Sayın bakan "ara dönem atamalarının eğitimi aksattığına inanıyoruz haklısınız fakat siz Aralık'ta atama yapmış bir bakansınız. Bundan da öteye bu kararı almak yada açıklamak için geç kaldınız. Bunu Aralık atamasından önce açıklamış olsaydınız sıkıntı bu kadar büyük olmayacaktı. Ara dönem eğitimi aksatıyor kabulümüzdür fakat öğrenciler işin ehli olmayan kişilerin elinde kalacaklarsa ara dönem atamalarında herkes mutabık kalacaktır."
Israrlı açıklamalarınıza rağmen tekrar ifade edelim ki ŞUBATTA ATAMA yapılmalıdır.
Sayın bakan lütfen MEB'de günlük yada anlık kararlar almayın bunun eğitime ve eğitimcilere zararı büyük olmaktadır.
2010 yılı beklentileri:
Sayın bakan bakanlıktaki oryantasyon dönemini geçirdiğine göre çözüm bekleyen
sorunları bir kez daha hatırlatalım.
1- Sözleşmeli Öğretmenlik uygulamasından vazgeçilmeli ve bu öğretmenlerin kadroya
alınmaları için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.
2- Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilinceye kadar tüm özlük hakları kadrolularla
eş değer hale getirilmelidir. Yani onlar da 3 yılını doldurunca il dışı, 2 yılını
doldurunca il dışı yer değiştirebilmeli, özür durumu ve isteğe bağlı yer değiştirmelerde
onlara da tüm kadrolar açık gösterilmeli, çalıştıkları yıllara ait hizmet puanları
ile kadroya geçtiklerinde sözleşmeli öğretmenlikte geçen sürelerinin hesabında
kayba uğramamalıdırlar.
3- Şubat ataması bir kez daha gözden geçirilmelidir.
4- Kariye basamakları (Uzman öğretmen, baş öğretmen) düzenlemesi bir an önce
yapılmalıdır.
5- Milli Eğitim Bakanlığının özüne uygun olarak kendi personeline eğitim teşviği
sağlaması adına verilen ve H.Çelik döneminde kaldırılan ek ders ücretinin Yüksek
Lisans yapanlara %25, Doktora yapanlara ise %40 fazla ödenmesi uygulaması yeniden
getirilmelidir.
6- Ek derslerin geç ödenmesinin yanı sıra ek ders hesabında yapılan düzenleme
nedeniyle oluşan hak kayıpları 2006 öncesine çekilmeli ve bu hak kayıpları giderilmelidir.
7- Birçok il ve ilçe de vekil yöneticiler bulunmaktadır. Boş bulunan bu kadrolara
atama yapılabilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
8- Sınava dayalı yapılmayan Şube Müdürü atamaları geri alınmalı ve bir an önce
sınav düzenlenerek atama yapılmalıdır.
9- İl içi ve İl dışı yer değiştirmeleri de içeren Öğretmenlerin Atanmaları ve
Yer değiştirmelerine ilişkin yönetmelik bir an önce yayımlanmalı ve yer değiştirmeler
belirlenen kurallara göre gerçekleştirilmelidir.
10- Özür grubu yer değiştirmelerde yaşanan sorunlar çözümlenmelidir. Bu grup
öğretmenlerimiz adı üstünde özre tabi olan öğretmenlerimizdir ve öncelikli olmaları
doğaldır.
11- SBS uygulaması tekrar gözden geçirilmelidir. Bu uygulamanın pedagojik olup
olmadığı tekrar tartışılmalı çocuklarımızın çocukluklarını yaşamalarını engelleyen
u uygulamaya son verilmelidir.
12- Okullarımız insan yığınları halinden kurtarılmalı, öğrencilerin severek
ve isteyerek geldikleri, kendilerini ifade ve deşarj edebildikleri kurumlar
haline getirilmelidir.
13- Yöneticiler başta olmak üzere tüm eğitim paydaşlarına çağın gereklerine
uygun donatılar için seminerler düzenlenmeli gerekirse tüm imkanlar verilerek,
öncü olunarak, yüksek lisans zorunluluğu getirilmelidir. Bunun için Milli Eğitim
Akademisi ile ilgili kanun tasarısının içeriği akademik olarak doldurulduktan
sonra bir an evvel çıkarılmalıdır.
14- Yönetici atamaları bir an önce yapılmalıdır.
15- Acil durumlarda yapılması gereken geçici görevlendirmeler siyasi değil hukuki
bir kurala bağlanmalıdır. Örneğin o okul içerisinden EK-2 ye göre yapılması
yada vekalet görevinin yöneticilikte en çok kıdemi olana verilmesi gibi…
16- Koskoca bakanlıkta okul yöneticilerinin çalışma saatlerine dair hukuki bir
dayanağın bulunmaması utanç vericidir. İkili eğitim yapılan okulların kimisinde
dayanaksız olarak idareciler sabahçı öğlenci diye bölünmüş kimisinde ise sabah
07:00 akşam 18:00 uygulaması yapılmaktadır. Bu konuda bir düzenleme yapılmalıdır.
Buna rağmen tekli eğitim yapan okul yöneticileri ile bu yöneticilerin ekonomik
ve özlük hakları aynı tutulmaktadır. Bu cümleden yaklaşımın 07:00-18:00 çalışanların
ekonomik haklarının iyileştirilmesi şeklinde olmamalıdır. Çünkü bu yaklaşım
bu yöneticilerin haftada 55 saat mesai yapmaları anlamı taşır ki bunun ne çalışma
hayatı, ne çalışma hukuku ne de Anayasamıza göre izah edilmesi mümkün değildir.
17- Bazı il ve ilçelerde olmayan kadrolara şube müdürü görevlendirmesi yapılmaktadır
bu ilçelerin norm kadrosu yükseltilmesi gerekiyorsa yükseltilmeli aksi halde
bu tür görevlendirmeler yapılmamalıdır.
18- Şube müdürü görevlendirmeleri de zorunlu hallerde yapılmalı ve bu görevlendirmeler
de belli bir hukuki kurala bağlanmalıdır. Örneğin; ilgili ilçede görev yapan
en kıdemli yöneticilerin istekleri doğrultusunda görevlendirilmesi gibi…
19- Özellikle İlköğretim öğrencilerimizin adeta belini kıran ders kitabı yükünün
azaltılması için ders kitapları fasikül olarak basılmalıdır. Ücretsiz ders kitabı
uygulaması gözden geçirilmeli kitapların içeriği başka bir kaynağa ihtiyaç duyulmayacak
şekilde düzenlenmeli, gerekirse en azından ders kitapları yıl sonlarında yeniden
kullanılmak üzere geri toplanmalıdır.
…
2010 yılında yılların birikimi olan bu konuların kısa sürede çözüme kavuşması
temennisiyle; herkesin yeni yılını kutlar, yeni yılda sağlık, başarı ve mutluluklar
dilerim…
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi