Hacettepe ve Harvard Üniversiteleri tarafından ortak yürütülecek bir proje, TCK engeline takıldı. Çocuklar üzerinde bilimsel deney yapılmasını yasaklayan TCK değişmezse, Türkiye'de ilk kez yapılacak bir bilimsel araştırma hayata geçemeyecek
Helin Özmen / Ankara
Türk Ceza Kanunu (TCK)'ndaki “çocuklar üzerinde hiçbir surette bilimsel deney yapılamaz” ifadesinin ilk somut engeli, uluslararası olarak yürütülecek bir projede yaşanacak. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Kalaycı'nın Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Brigham and Woman's Hastanesi Göğüs Hastalıkları ile ortak yürüteceği “Prostoglandins Leukotrienes and Innate Immunity” isimli araştırma, ancak TCK'da değişiklik yapılırsa hayata geçebilecek. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından finanse edilecek uluslararası proje, Hacettepe ve Harvard Üniversiteleri Tıp Fakülteleri'nin Etik Kurulları tarafından da onaylandı. Prof. Dr. Ömer Kalaycı, “Yasa maddesi, ‘çocuklar üzerinde bilimsel araştırma yapılamaz' diyor. Bunu uluslararası platformda hiçbir şekilde izah edemeyiz” dedi.
Nisan'a kadar değişmezse başlamayacak
Projenin, hırıltı şikayetiyle gelen erken çocukluk dönemindeki hastaların 5
yıl süreyle izlenmesi ve bu sürenin başında çeşitli ölçümler yapılmasını öngördüğünü
anlatan Kalaycı, projeye henüz başlamadıklarını ifade etti. Kalaycı, TCK'nın
da nisan ayından itibaren uygulanacağını anımsatarak, “Eğer o zamana kadar yasada
bir değişiklik olmazsa, biz bu projeye başlayamayacağız. Birçok meslektaşım,
yasanın bu maddesinin değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Umuyorum ki bu madde
yürürlükte kalmaz ve bizim çalışmamızın başlama tarihini etkilemez. Düzeltme
yapılmazsa, Türkiye'nin bilimsel hayatında çok önemli bir yer tutan çocuk hekimlerinin
bilimsel faaliyeti ciddi bir sekteye uğramış olur” diye konuştu.
Bilimsel düşünce tarzını benimsemiş hiçbir çocuk hekiminin bu yasayı desteklemeyeceğini
belirten Kalaycı, Sağlık Bakanı'nın çocuk hekimi olduğu bir hükümette böyle
bir yasanın kalıcı olmayacağını düşündüğünü söyledi.
Türkiye'de ilk kez
Projenin tekrarlayan hırıltı şikayetiyle hastaneye gelen süt çocuklarının, ileride
hangilerinin astım geliştireceğini saptamayı amaçladığını dile getiren Prof.
Dr. Kalaycı, erken çocukluk çağında hırıltının bronşiolit ya da astım kaynaklı
olup olmadığını ayırmanın en kesin yolunun hastaları uzun süre takip etmek olduğunu
anlattı. Kalaycı şunları kaydetti:
“Hırıltı şikayetiyle erken çocukluk çağında başvuran hastaları 5 yıllık izlemeye alacağız. Bize ilk başvurduğu dönemde hastalar üzerinde bazı ölçümler yapacağız. Bu ölçümler arasında daha önce klinik anlamda kullanılan bazı parametrelere ilave olarak, hastanın verdiği nefes havasını sıvı hale getirilmesi de bulunuyor. Ölçümlerde elde edilen maddelere ait genlerin, hastalığa olan etkisine bakacağız. 5 yıllık izlem sonunda çocuklar büyüdüğünde, daha hassas olarak astım tanısını koyabileceğimiz testler yapacağız ve çocuklarda astım olup olmadığına karar vereceğiz. Sonra, geriye dönüp, ilk baştaki bulgu ve ölçümlere bakacağız. Araştırmanın başında tespit edilen verilerde, o hastanın astım olup olmadığını belirten bulgular var mı buna karar vereceğiz.”
Bir gruba plasebo verilecek
Kalaycı, araştırmanın 2. aşamasında, hırıltı şikayetiyle kendilerine başvuran
çocukları 2 gruba ayırarak, bir gruba 6 hafta süreyle astım tedavisinde kullanılan
bir ilacı, diğer gruba da plasebo vereceklerini söyledi. Kalaycı, “Hastanın
ilaç mı plasebo mu kullandığını ne hasta ne hekim bilecek. Bizim hipotezimiz,
hırıltıyla bize başvuran hastaya verilen ilacın astım geliştirme riskinin daha
az olduğu. Bu hipotezi test edeceğiz. Eğer doğruysa, hırıltıyla gelen çocukta
bu ilacın kullanılması astıma karşı koruyucu bir etki gösteriyor diyeceğiz”
diye konuştu.
Orijinal veriler elde edilecek
Kalaycı, proje sonunda bilinmeyeni çok olan bir alanda son derece orijinal veriler
elde edeceklerini dile getirdi. Araştırmaya katılan hastalara da fayda sağlayacaklarını
vurgulayan Kalaycı, “Astım tanısını erken koymamızı sağlayacak bir veri elde
edersek, tedaviye çok erken dönemde başlayabiliriz. Böylece uzun dönemde ortaya
çıkabilecek problemleri önleyebiliriz. Ayrıca, acaba tekrarlayan hırıltısı olan
çocuklara astım tedavisinde zaten yıllardır kullanılmakta olan bir ajanı kısa
süreli verirsek, ileride astım olmasını engelleyebilir miyiz? Bunları öğreneceğiz”
dedi.
Proje kapsamında, 355 bebek 2 grupta izlenecek. Her hastanın ailesinden, bu
çalışmaya katılmadan önce yazılı onam istenecek. Gönüllü olarak katılmak isteyen
ailelerin dahil edileceği projede, üzerinde çok fazla deneyim oluşmuş bir ilacın
koruyucu etkisi incelenecek.
TTB: Bilimsel açıdan kabul edilemez
Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni Türk Ceza Kanunu (TCK)'nda yer alan, insanlar üzerinde bilimsel deney yapan bir kişinin hapis cezasıyla cezalandırılacağına ilişkin hükmün ifade şeklinin uygun olmadığını ifade etti. TTB tarafından yapılan değerlendirmede, cezayı gerektirecek bir fiilin bilimsel olarak tanımlanmasının olanaksız olduğu dikkate alınarak, amacı doğru ifade edecek şekilde yeniden düzenleme yapılması gerektiği dile getirildi. Yeni TCK'da insanlar üzerindeki deneylerin bağımsız etik kurullar tarafından onaylandıktan sonra, hastanın rızasıyla yapılması gerektiği vurgulandı.
Yeni TCK'da çocuklar üzerinde bilimsel araştırma yapmanın yasaklandığı belirtilen
değerlendirmede, şunlar kaydedildi:
“Bu durumda çocuklarda kullanılacak ilaçların sadece yetişkinlerde denendikten
sonra uygulanabilme durumu ortaya çıkmaktadır ki bu bilimsel açıdan kabul edilebilir
ve güvenli değildir. Çocuklarda kullanılan aşı ve ilaçların tamamı çocuklarda
yapılan deneyler sonrasında kullanılabilir hale gelmiştir” denildi.
Haberdar eden: Hakan
Kaynak: Medimagazin