Bugünkü gazete haberlerinde yer alan bir diğer ayrıntı, daha ortada skandal yokken Şubat 2010 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından yapılan incelemede,
- soru hazırlama bölümünde görev alan bazı personelin yayınevleri ile işbirliği içinde olduğu,
- bazı personelin 2006 yılında KPSS kağıtlarında menfaat karşılığı oynama yapmasına rağmen görevlerine son verilmediği,
gibi tespitler yer almıştır. Devlet Denetleme Kurulu bu tespitleri Şubat ayında Savcılığa sevk etmiştir. Savcılığa sevk ederken de "ÖSYM'de personelin malvarlıklarının soruşturulmasının ve ilgili kişiler ile akrabalarının sınav başarılarının analiz edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektir" demiştir.
Bu tespitler, kamuoyundaki güvenilirlik algısından dolay şuanki hükümetin bile müdahale etmediği ÖSYM'nin aslında büyük bir çürümüşlük yaşadığını göstermektedir. Kamuoyundaki yüksek güvenilirlik algısından dolayı 2004 yılında, Erdoğan Teziç Başkanlığındaki YÖK Genel Kurulu tarafından atanan Başkan Ünal Yarımağan, 2007 yılında Cumhurşbaşkanı Gül tarafından YÖK Başkanlığınan atanan Yusuf Ziya Özcan yönetimindeki yeni YÖK yönetimi tarafından görevden alınmamıştı.
Ancak yaşananlar artık son yılların en büyük skandallarından birisidir. ÖSYM Başkanı daha önce "Bu konudaki hesabımı verip, çekileceğim" demiş olmasına rağmen, hem ÖSYM Başkanının hem de Başkan yardımcıları ile daire başkanlarının daha fazla beklenmeden ve delillerin karartılmasına imkan tanınmadan görevden alınması en uygun adım olacaktır.