Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Avrupa
Birliği'ne katılma konusunu referanduma götürmeyi teklif etti.
Hanefi Bostan yaptığı açıklamada, Avrupa Anayasası'nı oylamak üzere 29 Mayıs
ve 1 Haziran tarihlerinde Fransa ve Hollanda'da gerçekleşen referandumların
her ikisinden de çok belirgin bir şekilde "hayır" oylarının çıkmasının
Türkiye'de yeterince değerlendiremediğini bildirdi. Hanefi Bostan, "Daha
açık bir dille ifade edilecek olursak, bu oylama ile Fransız ve Hollandalı seçmenin
vermiş olduğu mesaj gayet açık olduğu halde, bütün ümitlerini Avrupa Birliği'ne
bağlayan birçok basın-yayın, akademi, sermaye ve siyaset çevreleri, 'hayır'ın
anlamını anlamamazlıktan gelmeye, halk oylamasından sonra Avrupa Birliği'nin,
bugüne kadar karşılaşmış olduğu krizlerin en ağırıyla karşı karşıya kalmış bulunduğunu
açıklayan dünya basınını ve bizzat AB'nin elitlerini dahi görmezlikten gelmeye,
meseleyi mümkün olduğunca üstünü örtmeye ve hafifletmeye çalışmaktadır"
dedi.
AB anayasasına yönelik tepkilerin Fransa ve Hollanda ile sınırlı olmadığına
değinen Hanefi Bostan, "Şimdi sırada halk oylamasına gidilecek olan diğer
ülkelerde de (Britanya, Fransa, İrlanda, İspanya, Belçika ve Polonya) çıkacak
sonucun aynı yönde olacağının anlaşılmış bulunmakta olması ve hatt İngiltere'de
Başbakan Blair'in referanduma gitmeye bile gerek görmemesi de çok şey ifade
etmektedir. Bunun yanında, bir ay kadar önce Almanya'da, Türkiye'nin AB üyeliği
için çalışan 'sözde Türk dostu' iktidar partisinin, kendi kalesi sayılan Kuzey
Ren Westfalya'da almış olduğu ağır seçim yenilgisi zaten yeterince güçlü bir
uyarı niteliğinde iken Eylül'de yapılacağı kesinleşmiş bulunan erken genel seçimde
de iktidarın, Türkiye'nin üyeliğine açıkça karşı olan partilere devredileceğinin
kesinleşmiş olması da yeterince ciddi bir uyarıdır. Bunlara, İtalya ve Almanya
başta olmak üzere birçok AB üyesi ülkede eurodan çıkarak milli para sistemlerine
dönülmesinin konuşulmaya başlandığını da eklersek, ortaya savsaklanamayacak,
tevil edilemeyecek, çok düşündürücü, ağır bir tablo çıkmaktadır" yorumunu
yaptı.
Avrupa'da açığa çıkan bu tutumun açık anlamının, 'Türkiye'nin Avrupa'nın istenmeyen
ülkesi ve Türkler'in de Avrupa'nın istenmeyen milleti' olduğunun görüldüğünü
belirten Bostan, "Bütün bunların yanında, dikkatlerden kaçırılmaması gereken
başka bir husus da, Avrupa Birliği ülkelerinin yöneticilerinin ve hatta bunların
içerisinde sözde 'en yakın dost' gibi görünen Almanya'nın dahi, Türkiye'nin
önüne, tarihin en alçak iftirası, en büyük sahtekarlığı olan sözde Ermeni Soykırımı
iddiasını tanımayı bir ön şart olarak sürmeleridir. Bu durum muvacehesinde;
ülkemizdeki bütün basın-yayın organlarını, akademik ve entellektüel çevreleri,
iş dünyasını ve muhalefeti ve iktidarı ile bütün siys3 partileri, ama özellikle
iktidarı, artık kesinleşen durumu ciddiyetle değerlendirmeye almaları hususunda
uyarıyoruz" dedi.
Türkiye'nin içerisinde milli varlığını, egemenliğini ve bağımsızlığını kademeli olarak kaybedeceği bir Federal Süper Avrupa Devleti'nin eyaleti değil, ancak, olsa-olsa, çıkarlarına uygun düşerse, tam bağımsız ve egemen ulus-devletlerden oluşan bir Milletler İttifakı'nın üyesi olabileceğini vurgulayan Türkiye Kamu-Sen İstanbul Şubesi Başkanı Hanefi Bostan, "Şu anda ortaya çıkan durum, hala belirsizliğini korumaktadır; şayet ikinci şık kesinleşecek olursa, ancak o zaman, siys3, kültürel ve ekonomik açılardan bütün getirisi ve götürüsü iyice hesaplanarak, egemenlik, bağımsızlık ve özgürlüğe halel getirmeyecek ve Türkiye'yi bir müstemlekeye dönüştürmeyecek bir şart altında üyelik düşünülebilir; ama bu haliyle yine asla olamaz. Bunun yanında, en müsait şartlarda bile, Türkiye ve Türkler, Avrupa'nın istenmeyen ülkesi ve istenmeyen halkı olmak onursuzluğunu kabul edemez. Bunun için de, her ne suretle olursa olsun, sözde Ermeni Soykırımı iftirasını kabul ederek Türk devletini ve Türk milletini katil ilan etmek gibi, Türkiye'yi bir etnik çorbaya çevirmek gibi alçaltıcı 'uygunsuz teklifler' başta olmak üzere, hiçbir dayatma kabul edilemez. Bunun için, aralarındaki siyasi görüş ayrılıkları ne olursa olsun bütün vatanseverleri 'özgür, egemen ve bağımsız Türkiye' ilkesi etrafında dayanışmaya ve iktidarı, Türkiye'yi ve Türkler'i istenmeyen ülke ve istenmeyen halk olarak gören ve sürekli olarak uygunsuz teklifler ve alçaltıcı dayatmalarda bulunan 'Avrupalıların Birliği'ne katılmayı isteyip istemedikleri konusunda karar vermek, bu ülkenin kaderini belirleyici tek gerçek karar mercii ve tek gerçek hakem olarak vazıyete el koymalarını sağlamak üzere, ülke genelinde referandum yapmaya çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.