Dövizde tansiyon düşecek mi, çıkacak mı?
Son günlerde döviz piyasalarındaki hareketlilik arttı. Bono ve borsada satışlar gözlenirken, dövize gelen talep nedeniyle dolar kuru, birkaç günde yüzde 3.8 yükseldi ve 1.37'lere erişti. AB'ye ilişkin olumsuz mesajların tetiklediği dövizdeki hareketin kaderini yine AB süreci belirleyecek
Nisan sonundan itibaren yaz rehavetine giren piyasalar son günlerde hareketlendi.
Özellikle döviz kurlarındaki yükseliş dikkat çekerken bono piyasasında da satışların
arttığı gözleniyor. Önceki hafta başlayan bu eğilim sonunda bono bileşik faizleri
16.5 seviyelerinin üzerine çıktı. 1.32 YTL seviyelerindeki dolar kuru da 1.37'nin
üzerine yükseldi.
Bonoda satışların artması ve borsada meydana gelen düşüşe paralel olarak gözlenen
dövizdeki yükseliş bazı fonlar için "Türkiye'den çıkılıyor mu?" sorularını
da beraberinde getirdi.
Bu soruya net bir yanıt vermek oldukça güç. Son iki haftada meydana gelen bu
hareketliliğin sonucunda Türkiye piyasalarından 1 ile 3 milyar dolar arasında
bir çıkış olduğu tahmin ediliyor.
Bankacıların büyük bir bölümüne göre bu çıkışta yabancı yatırımcılar başı çekiyor.
Bono ve borsadan çıkan yabancı yatırımcıların bir bölümünün döviz aldığı bildiriliyor.
Ama bu durum yabancı yatırımcıların mutlak anlamda çıktığı şekilde yorumlanmıyor.
Daha çok kar realizasyonu ve riskin azaltılmasına yönelik bir hareket olarak
değerlendiriliyor.
Yabancı yatırımcılarda dövize yönelik bir talep olduğunu söyleyen Anadolubank
Hazine Grup Başkanı Can Tanyer, ancak bunun çıkış anlamına gelebilecek tek yönlü
bir hareket olmadığını belirtiyor. "Bu seviyelerde döviz alan da var, satan
da var" diyor. Türkiye'deki bütün yabancı yatırımcıları aynı kefeye koymamak
gerektiğini belirten bir bankanın hazine müdürü, " Nasıl yerli yatırımcılar
arasında spekülatif, kısa vadeli düşünenlerin yanı sıra orta vi uzun vadeli
bakanlar varsa, yabancı yatırımcılar arasında da aynı çeşitlilik var" diyor.
Dolar kurunun yükselmesini satış fırsatı olarak değerlendiren yatırımcılar
da var. Bu yönde hareket eden yatırımcılar arasında bazı yabancı yatırımcıların
olmasının yanı sıra ağırlığın yerlilerden oluştuğu belirtiliyor. Ama bu genel
görüşün aksini düşünenler de var.
Peki piyasalarda meydana gelen bu hareketin altında ne yatıyor? Bu noktada
öne çıkan en önemli gerekçe AB süreci olarak gösteriliyor. Piyasaların olumlu
yöndeki performansının altında yatan en önemli dinamiklerden biri olan AB sürecine
ilişkin gelişmeler 3 Ekim tarihi yaklaştıkça daha da öne çıkıyor. Bazı uzmanlarsa
Fitch'in, Türkiye'nin AB'ye katılımıyla ilgili politik faktörlerin ülke notları
açısından risk oluşturduğunu ve bunun güçlü makroekonomik görünümü gölgeleyebileceği
yönündeki raporuna dikkat çekiyor. Fitch'in Türkiye Analisti Nick Eisinger "Müzakerelere
başlayamamak bazı mali yansımaları da olan büyük bir şok olur, en azından dış
açığın finansmanının yapısı ve kamu borcunun kur ve faiz hareketleri karşısındaki
kırılganlığı açısından" diyor.
Bu arada son günlerdeki hareketin bir nedeni olarak da Hazine'nin bugün yapacağı
10.4 milyar YTL'lik itfaya bağlanıyor. Bu yüklü itfa öncesinde bono satıp döviz
alarak faiz ve kurlar yukarı itiliyor.
Böylece ihaleden önce yüksek kurdan YTL'ye dönüp yüksek faizden bono alınarak
maksimum getiri hedefleniyor. Bono piyasasının derinliği itibariyle bunun kurgulanmasının
oldukça güç olduğu belirtilse de ortaya çıkan trendin bazı yatırımcılar tarafından
bu amaçla kullanılmış olabileceği vurgulanıyor.
Ana trendi AB süreci belirleyecek
AB'den, özellikle Fransa'dan gelen olumsuz açıklamaların getirdikleri, büyüyen
cari açık finansmanı konusundaki tartışmalar ve tamamlanamayan IMF gözden geçirme
süreci, piyasalar tarafından yakından izleniyor. 3 ekim öncesi hassasiyet iyice
artmış durumda. Piyasalarda ana trendi belirleyecek temel dinamik yine AB süreci
olacak. Bu anlamda bu hafta yapılacak olan AB büyükelçileri toplantısı ve 1-2
Eylül'deki AB dışişleri bakanları toplantısında verilecek mesajlar önemli.
Müzakerelerin başlayacağına yönelik olumlu mesajlar piyasaları da olumlu etikleyecek.
Bu konudaki belirsizliğin 3 ekim'e kada devam etmesi veya Kıbrıs Rum Kesimi'nin
tanınması gibi yeni koşulların öne sürülmesi ise piyasalardaki gerginliğin artmasına
neden olabilir. Yani 3 Ekim'e kadar piyasalarda dalgalanma devam edebilir.
Türkiye'nin AB sürecinin olumlu gelişmesi yurtdışından gerek portföy, gerekse
doğrudan sermaye girişini artıracağı ve buna özelleştirme gelirlerinin
Dolarda 1.40 seviyesi kritik
Ancak Türkiye'nin AB süreci olumsuz gelişirse, piyasalarda başlayan dalgalanmanın
artarak devamı bekleniyor. Şimdilik kritik olarak görülen 1.40 YTL seviyesinin
kırılması çok zor olmaz. Bu durumda doların nereye yükseleceğini kestirmek güç.
Ama serbest kur sisteminin önemli bir süspansiyon işlevi görmesi bekleniyor.
Çünkü taleple yükselecek kurlar bir aşamadan sonra alım için cazip olmaktan
çıkınca bu kez satışa dönebilir. Bir bankacının deyimiyle kurun yükselmesi sadece
devleti değil, yabancı yeri bütün yatırımcıları da etkileyecek.
Dolayısıyla en kötü senaryoda bile kurların belli bir seviyeden sonra dengelenmesi
kaçınılmaz. Bu seviyenin ne olduğunu ise o sırada piyasalardaki havanın belirleyeceği
belirtiliyor. Bu noktada yerli yatırımcıların döviz satıp satmaması, Merkez
Bankası'nın döviz politikası oldukça belirleyici olacak.
Dövizdeki yükselişin olası etkileri
* Kurları yükselmesi ihracatı artırıcı, ithalatı ise olumsuz etkileyeceği
için dış ticaret dengesini olumlu yönde etkileyecektir. Bu da cari açığın azalmasını
sağlayabilir.
* Enflasyondaki düşüş hızını yavaşlatabilir.
* Dış borcun YTL yükünü artırır. İç borcun ise döviz cinsi değerini küçültür.
* Kurun yükselmesi tüketimi yavaşlatır. Bu da büyümeyi .
* Enflasyonu etkileyeceği için faizlerin düşmesini önleyebilir.
* Dövizdeki yükseliş enflasyonu etkilerse, bankalar kredi faizlerini yükseltebilir.
Kredi faizlerindeki düşüş trendi durabilir.
* Reel ücretler geriler.
milliyet