Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kamunun iyi yönetilmesinin ekonominin iyi olması
için de olmazsa olmaz bir şart olduğunu söyledi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan ''Kamu
İşletmeleri İçin Kurumsal Yönetim Rehberi''nin, tanıtımı için Türk Sanayicileri
ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Unakıtan,
son yıllarda, iyi yönetişim ve kurumsal yönetim kavramlarının ön plana çıktığını
vurguladı.
Uluslararası alanda yaşanan çeşitli sorunlar ve şirket skandallarının nedenlerinin
başında kamu yönetim politikalarının yetersizliğinin geldiği şeklindeki görüşlerin,
konunun önemini daha da artırdığını belirten Unakıtan, OECD'nin de bu çerçevede
''Kamu İşletmeleri İçin Kurumsal Yönetim Rehberi'' hazırladığını söyledi.
Rehberde yer alan, kamu işletmelerinin saydamlığı, hesap verilebilirlik, ortaklara
saygı gibi ilkeleri benimsediklerini belirten Unakıtan, ancak kendilerinin bir
bütün olarak kamu yönetimine daha çok önem verdiklerini kaydetti.
OECD'YE TAVSİYE...
Bir birimin iyi ve şeffaf yönetilmesi, haksız rekabete yol açmaması ve hesap
verebilir olması gerektiğini anlatan Unakıtan, sözlerine şöyle devam etti:
''Bunların hepsi olmalı, neden? Karşı tarafa güven vermek için buraları iyi
yönetmeliyiz ki buraları satabilelim. Bu hususları, satmanın, özelleştirmenin,
şartları arasında görüyoruz.
Türkiye'nin, kamu işletmelerini minimuma indirmesi lazım. Kamunun elinde işletme
kalmaması lazım, esas prensip bu...
Özelleştirme uygulamalarında zarar edenleri satma, kar edenleri ise kamu olarak
işletme düşüncesine sahip değiliz.
Benim OECD'ye bir tavsiyem var; Tamam, kamu işletmelerinin iyi yönetimi nasıl
olacak bu konuda çalışsınlar ama bir ilave de yapsınlar. İyi yönetim tespit
edilirken onlar nasıl bir an önce elden çıksın bunu da çalışmalarına eklesinler.''
''ÖZELLEŞTİRME, BORÇ KAPATMA DEĞİL...''
Maliye Bakanı Unakıtan, Hükümete gelir gelmez, özelleştirme için sağlıklı bir
altyapı hazırladıklarını, daha sonra da özelleştirme gelirlerinde rekor seviyeye
ulaştıklarını belirtti.
Özelleştirmelerin ''sadece satma ve borçları kapatma'' mantığıyla yapılmadığını
da vurgulayan Unakıtan, özelleştirmelerin, Türkiye'nin liberal ekonomiye kavuşması
için yapılan bir uygulama olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de yatırım ortamının iyileştirilmesi, yerli ve yabancı yatırımcılar
için cazip hale gelmesi için bir yandan özelleştirmeler yapılırken, diğer yandan
da yapısal reformların devam ettiğini anlatan Unakıtan, sosyal güvenlik reformunu
da buna örnek olarak gösterdi.
Daha önce de, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunuyla bir harcama reformu gerçekleştirdiklerini
belirten Maliye Bakanı Unakıtan, şöyle konuştu:
''Bu reform ile bütçenin genellikle birlik ilkesi güçlendirildi. Mali saydamlık,
hesap verilebilirlik ve çok yıllı bütçeleme öne çıkarıldı. Bu şekilde, eskisi
gibi (geçen yıl bütçeden şunu aldım, bu yıl bunu alacağım) denemiyor. Artık
(sen ne yaptın? Ne hizmetler veriyorsun?) diyoruz. O hizmetlerin yerine getirilmesi
için ne para lazım ona bakıyoruz.
Geldiğimizden bu yana bir numaralı harcamacı kuruluş Milli Eğitim Bakanlığı
oldu. Türkiye artık orta vadede önünü görebiliyor.
Harcama reformu olduğu için de kimse kafasına göre harcama yapamıyor.''