AB'ye üyelik sürecinde kurulması gereken Hakimler ve Savcılar
Birliği, hukukçular arasında birlik sağlamanın aksine yargıyı ikiye böldü.
Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Birliği'nin kurulması için uzun süredir
çalışmaları süren kanun tasarısını tamamladı. Birliğin bakanlığın kontrolünde
olmasını istemeyen bir grup hakim ve savcı ise, “Yargıçlar ve Savcılar Birliği”
adı altında örgütlendi. Kısa adı “YARSAV” olan birliğin kuruluş bildirgesi ve
tüzüğü, Ankara Valiliği'ne verildi. Birliğin, “dernek statüsünde bir meslek
birliği” olduğu bildirildi. Birliğin, 501 kurucu üyesi arasında, 96 Yargıtay
üyesi, 21 Danıştay üyesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 8 üyesi,
Yargıtay ve Danıştay'dan hakimler, savcılar, Ankara Adliyesi'nden hakim ve
savcılar, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nden hakimler ve Ankara dışındaki
adliyelerden bazı savcı ve hakimler ile 8 emekli hakim ve savcı bulunuyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM), yargı bağımsızlığına ilişkin olarak belirlediği
temel prensipler çerçevesinde yargı mensuplarına da örgütlenme hakkı tanınması
gerektiğine işaret ediliyordu. Ayrıca, hakim ve savcıların ortak ihtiyaçlarını
karşılamak, meslek faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleki dayanışmayı artırmak
ve pekiştirmek gibi amaçlar için bir meslek kuruluşuna ihtiyaç bulunduğu
belirtiliyordu. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Hakimler ve Savcılar
Birliği Kanunu Tasarısı, görüş için ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildi.
Tasarıya göre merkezi Ankara'da bulunan bir Hakimler ve Savcılar Birliği'nin
oluşturulması öngörülüyordu. Adalet Bakanlığı'nın tasarısı ilgili kurumlarda
görüşülürken, yargı mensuplarının haklarını savunacak bağımsız ve sivil bir
birlik oluşturulması düşüncesiyle ‘Yargıçlar ve Savcılar Birliği' kuruldu. Ancak
bu yeni oluşum, yargıda siyasallaşma endişesine yol açıyor. Hakim ve savcıların
bir bölümü Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yargı mensuplarının haklarını
savunacak sivil bir meslek örgütü kurulmasına destek veriyor. Birlik fikrine
soğuk bakan bazı yargı mensupları ise kurulacak derneklerin ideolojik bir
yapılanmaya dönüşebileceği tehlikesine dikkat çekiyor. Birliğin kanuna dayanan
bir meslek örgütü olmayacağını, dernek şeklinde kurulacağını hatırlatan
hukukçular, farklı görüşlerde olan yargı mensuplarının da benzer dernekler
kurmasıyla yargıda kamplaşma meydana geleceğini düşünüyor.
Hakimler ve Savcılar Birliği'ne alternatif olarak kurulan Yargıçlar ve Savcılar
Birliği'ne Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu öncülük ediyor.
Bazı gazetelerde gündemdeki yargı tartışmalarıyla ilgili makaleleri yayımlanan
Eminağaoğlu, geçtiğimiz ay Kavaklıdere Lions Kulübü tarafından ödüle layık
görülmüştü. Birliğin kurucu yönetimi şu isimlerden oluşuyor: “Birlik Başkanı
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Genel Sekreter Yargıtay
Üyesi Salih Zeki İskender, Başkan Yardımcısı Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Zekeriya Sevimli, Başkan Yardımcısı Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Hasan Ali Atasoy,
Başkan Yardımcısı Ankara 1. İdare Mahkemesi Başkanı Ziya Özcan, Başkan
Yardımcısı Ankara Hakimi Gülsüm Karslı, Genel Sayman Yargıtay Tetkik Hakimi Ali
Orhan.” Kurucu yönetimin görevi, Dernekler Kanunu'na göre 6 ay içinde tüzüklü ve
seçimli genel kurulu topladıktan sonra sona erecek. Birliğin kurucu yönetimi ilk
ziyaretini Anıtkabir'e yaptı.
Polislerin örgütlenmesi ülkeye zarar vermişti
İki ayrı birlik girişimi karşısında kafaları karışan hakim ve savcılar, bu şekilde ayrı birlikler oluşturulmasının yargıda siyasallaşmaya ve kamplaşmaya yol açmasından endişe ediyor. Hukuk ve Demokrasi Kurumu Başkanı Nazlı Ergül, bütün meslek gruplarının meslek örgütlerinin bulunduğunu, yargı mensuplarının da bu haktan yararlandırılması gerektiğini ifade ediyor. Yargının olmazsa olmaz şartlarından birinin tarafsızlık olduğunun altını çizen Ergül, farklı örgütlenmelere gidilmesi halinde ise mesleki dayanışma yerine siyasi amaçların öne çıkacağını vurguluyor. Hukukçular Derneği Başkanı Hüsnü Tuna, yargı mensuplarının tarafsızlıklarını korumalarının önemine dikkat çekerek, ideolojik birlik ve derneklerin kurulmasının tehlikeli sonuçlara yol açacağını belirtiyor. Tuna, geçmişte POLDER ve POLBİR adı altında polislerin sağcı ve solcu olarak iki kampa ayrıldığını ve Türkiye'nin ciddi sıkıntılar yaşadığını hatırlatıyor. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, hakim ve savcıların da diğer meslek mensupları gibi kendi haklarını korumak için örgütlenmelerinde bir sakınca olmadığını, ancak yargı göreviyle örgütlenmenin de birbirine karıştırılmaması gerektiğini söylüyor.
zaman