Eski DYP Milletvekili İsmail Amasyalı'nın evinde iki yıl önce
gerçekleşen ve ‘darbe çağrısı yapıldığı' gerekçesiyle soruşturma konusu olan
‘Darıca Toplantısı'yla ilgili ayrıntılara bir yenisi daha eklendi. Toplantıda
bulunan eski bakanlardan Gürcan Dağdaş'ın anlattığına göre, emekli general
Necati Özgen, AK Parti'yi ‘emperyalist kuşatmanın işbirlikçisi' olmakla suçlar
ve hükümete karşı ‘sert ve organize çıkışlar' yapılması gerektiğini savunur.
Dağdaş ise Özgen'e, silahlı sol örgüt Dev-Yol'un 1979 tarihli bildirisini
hatırlatmış. Bildiriden pasajlar okuyan Dağdaş, "Konuşmanız, Dev-Yol'un
bildirisi gibi paşam! Onlarla aynı şeyleri söyleyecektiniz, neden 1979'da düşman
ilan ettiniz?" diye sormuş. Toplantı bu diyaloğun ardından noktalanmış.
Eski milletvekili, emekli asker, akademisyen, gazeteci ve işadamlarının
katıldığı 2004'teki yemekli toplantı, ‘darbe çağrısı yapıldığı' haberleri
üzerine savcılıkça soruşturulmuştu. Soruşturmanın ise Genelkurmay'ın talebiyle
açıldığı ortaya çıkmıştı. Toplantıya katılanlar ise ‘haksız yere darbe ile
anılmaktan' rahatsız. Halen MHP lideri Devlet Bahçeli'nin danışmanlığını yapan
eski Bakan Gürcan Dağdaş, bunlardan biri. Olayın perde arkasını Zaman'a anlatan
Dağdaş, kendisini davet eden İsmail Amasyalı ile aralarında geçen şu diyaloğu
aktarıyor: “Evimde yemekli toplantı yapacağım, belli isimleri tespit ettim.”
dedi. Toplantı, ‘bir yeni oluşum arayışı' ise katılmayacağımı belirttim.
‘Türkiye nereye gidiyor?' toplantısı olduğunu söyledi.” Gürcan Dağdaş, daha
sonra toplantının atmosferini anekdotlar vererek özetliyor. Buna göre,
konuşmacılar kendi cephelerinden ülkenin durumunu tartışıyor. Bu sırada emekli
generallerden, ordunun olup bitenler karşısında tavrını sertleştirmesi
gerektiğini iletenler oluyor. Bu düşünceyi, gazeteci Ünal Yaltırık açıkça
seslendiriyor. Yaltırık, “Cumhuriyet'in kazanımları elden çıkmak üzere. TSK,
daha aktif olmalı. En azından 28 Şubat benzeri bir şey olmalı.” diyor.
Katılımcılar, bu görüşler karşısında şaşırırken, sessizliği MHP eski
Milletvekili Murat Sökmenoğlu bozuyor ve bu tür arayışların uygun olmadığını
söylüyor. Emekli Orgeneral Edip Başer de aynı doğrultuda şu ifadeleri
kullanıyor: “TSK'nın, toplam işleyişimiz içinde bulunduğu yer yasalarla
belirlenmiştir; demokrasi içinde de siyaseti ve siyaset erkini oluşturacaklar
bellidir. Askerden medet ummak doğru bir yaklaşım değildir.”
Emekli Orgeneral Necati Özgen ise karamsar tablo çiziyor. Özgen, Nutuk'a atıf
yaparak şöyle konuşuyor: “Türkiye'nin kaleleri, limanları işgal ediliyor. AK
Parti, emperyalist kuşatmanın işbirlikçisi. Amerika bunların eliyle Türkiye'yi
güçsüzleştiriyor. Buna karşı yekvücut durulmalı. Gerekirse daha sert ve organize
çıkışlar yapılmalı. İktidara, olup bitene dur denilmesi lazım. Millet
uyarılmalı, organize edilmeli.” Bu sırada devreye giren Gürcan Dağdaş, Özgen
Paşa'nın ‘anti-emperyalist' söylemindeki çelişkiye çantasından çıkardığı Dev-Yol
bildirisiyle dikkat çekiyor. Dev-Yol, 12 Eylül öncesinde silahlı eylemleriyle
adını duyurmuştu. 1979'daki bildirisinde ise “Kahrolsun ABD. Emperyalizm
Türkiye'yi kuşatmış, tersanelerini, limanlarını, kalelerini işgal etmiştir.
Kuşatmanın kırılabilmesi halk ayaklanmasıyla mümkün olabilir. Ey halkım uyan,
kapılara dayan!” ifadeleri yer alıyordu. Dağdaş, bildiriden paragraflar
okuduktan sonra sözünü şöyle bağlıyor: “Kıymetli paşam! 1979'da düşman ilan
ettiğiniz Dev-Yol'un anti-emperyalist sözlerini tekrarlıyorsunuz. ‘Türkiye ne
halde?' sorusunun cevabı burada saklı. Aynı şeyleri söyleyecektiniz, neden
1979'da düşman ilan ettiniz? 28 Şubat'ın AK Parti'yi iktidara getiren süreç
olduğunu fark ediyor musunuz? Yani eserinden şikayetçi müellif durumundasınız.”
zaman