Aşağıdaki yazı Şükrü Kızılot'un Hürriyet Gazetesindeki yazısından alınmıştır
Yüz trilyonlarca lira böyle kayboluyor
SOSYAL Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, T.C. Emekli Sandığı ve içlerinde Maliye Bakanlığı'nın da bulunduğu tüm bakanlıklar ile çeşitli kamu kurumları, hastanelere KDV ödememeleri gerektiği halde, ödedikleri için, her yıl yüz trilyonlarca lira fazla harcama yapıyorlar.
Yıllardır,
bu hatalı uygulama nedeniyle, devletin yüz trilyonlarca lirası kayboluyor. Aslında,
yüz trilyonlarca liralık kayıp, bir yıllık kaybın tutarı... Geriye dönük hesaplama
yaptığımızda, katrilyonlarca liranın kaybolduğu fark ediliyor.
İNANILMAZ BİR OLAY
Öncelikle, sağlık harcamaları ile ilgili ödemelerin nasıl belirlendiğini
açıklayalım. Kamu kurumları, özel hastaneler ile ‘muayene ve tedavi'
sözleşmesi yaparken ‘paket fiyat' belirleme yoluna gidiyorlar. Benzer
durum, devlet hastaneleri için de sözkonusu. Örnekle açıklamak gerekirse;
1- Bağ-Kur açık kalp ameliyatı: 5 milyar 448 milyon TL
2- SSK diz bağı ameliyatı: 1 milyar 888 milyon TL
3- Emekli San. açık kalp ameliyatı: 5 milyar 992 milyon TL
4- Emekli San. diz ameliyatı: 3 milyar 247 milyon TL
5- Ayak replantasyonu: 3 milyar 043 milyon TL
liste uzayıp gidiyor...
2004 yılındaki faturalara bakarak yaptığımız bu listedeki
tutara KDV dahildir.
Şimdi gelelim, olayın ince noktasına...
(1) numarada belirtilen
açık kalp ameliyatında, kamu kurumu tarafından hastaneye;
- Kalp ameliyatı: 4.616.949.152
- KDV: 831.050.847
- Toplam: 5.448.000.000
ödeme yapılıyor. Buna göre;
a) Faturayı düzenleyen hastane vakıf üniversitesi, Kızılay ya da Diyanet
vakfı ya da vergi muafiyeti tanınan vakıf hastanesi ise, 5 milyar 448 milyon
TL'lik fatura düzenliyor. KDV'den müstesna olduğu için, bedelin içinde yer alan
yaklaşık 831 milyon TL KDV'de bu hastanelerin geliri oluyor. Kazançları artıyor
ama kurumlar vergisinden
muaf oldukları için, vergi de ödemiyorlar.
Daha açık bir anlatımla, kamu kurumları, bir vakıf hastanesine, yılda 100
milyon dolar ödemişse, 10 milyon dolardan fazla KDV'yi de hibe etmiş oluyor.
b) Faturayı düzenleyen, kamuya ait hastane ise, yine değişen bir durum
olmuyor. KDV onların da, geliri oluyor. Döner sermayenin kazancı artıyor.
c) Faturayı düzenleyen, ‘özel hastane' ise, durum farklı. Bunların geliri
KDV hariç tutar yani yaklaşık 4 milyar 617 milyon TL oluyor. 831 milyon TL KDV'yi
gelir kaydedemiyorlar. Aksine, ödedikleri KDV'yi indirdikten sonra, kalanını,
beyan edip vergi dairesine yatırmak suretiyle,devlete iade ediyorlar.
KAYIP NEREDE?
Kamu kurumları; yukarıda ilk iki sırada belirtilen vakıf ya da kamu hastanesi
gibi hastanelere, tedavi giderini öderken, ‘KDV dahil' tutarı ödüyor.
Böyle olunca, KDV'de bunların ‘ekstra geliri' oluyor. Nedenine gelince,
KDV Yasası'nın 17. maddesi ile, bu hastaneler, KDV'den müstesna tutulmuşlar...
O halde, madem bu hastaneler KDV'den müstesna, kendilerine ödeme yapılırken,
KDV düşülüp, öyle ödeme yapılsın. Bu konuda bir başka alternatif; vakıf,
dernek ve kamuya ait hastanelerin de KDV mükellefi yapılmaları olabilir. O zaman,
bu hastaneler de KDV indirimi sonrası kalan tutarı, vergi dairesine beyan edip
öderler.
Kamu kurumları her yıl hastanelere, yaklaşık 1 katrilyon lira KDV ödüyor. Sosyal
güvenlik kuruluşlarının, 15-16 katrilyonluk açığının, önemli kısmı sağlık harcamalarıyla
ilgili... IMF yetkilileri, bu yazıyı okuyunca, hükümete baskı yapıp, olaya müdahale
eder ama bırakalım IMF'yi bir yana, Maliye Bakanlığı bu katrilyonluk hovardalığa
müdahale etsin. Hem haksız rekabetin, hem de inanılmaz tutardaki fazla harcamanın
önüne geçilsin.
Kimsenin, devletin bu kaybına, seyirci kalmak gibi bir lüksü yok.
Haber Gönderen: Hasan Alma
Mail: hasanalma@yahoo.com