İsrail, abluka altına aldığı Gazze'ye yardım girişine izin vermiyor.
Gazze'de masumları açlığa mahkum eden İsrail hakkında konuşan Birleşmiş Milletler Gıda Hakkı Özel Raportörü Michael Fakhri, bugün yaşananların sürpriz olmadığını söyledi.
"İsrail, hayal edilebilecek en verimli aç bırakma mekanizmasını inşa etti. İnsanların açlıktan ölmesini izlemek elbette sarsıcı, ancak hiç kimse şaşırmamalı. Tüm bilgiler 2024 başından beri ortadaydı" ifadelerini kullandı.
"AÇLIK, SİSTEMLİ OLARAK YARATILDI"
7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısından sadece iki gün sonra, dönemin İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze'ye "tam kuşatma" ilan ederek elektrik, gıda, su ve yakıt sevkiyatını durduracağını açıklamıştı.
Aralık 2023 itibarıyla, dünya genelinde felaket seviyesinde açlık yaşayan insanların %80'inin Gazze'de bulunduğu belirtilmişti.
Fakhri'ye göre Gazze'de çocuklar ve yetişkinler, uzun süredir sistematik olarak zayıflatıldığı için hızla açlığa sürüklendi. BM verilerine göre, Nisan-Temmuz 2025 arasında 20 binden fazla çocuk ağır yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye kaldırıldı. En kötü senaryo olan kıtlık şu anda Gazze Şeridi genelinde yaşanıyor.
YARDIMLAR HEDEF ALINDI
Fakhri, 2024 Şubat ayında yayımlanan bir söyleşide, "Hiçbir sivil nüfus bu kadar kısa sürede, bu kadar bütünlüklü şekilde aç bırakılmamıştı. Bu, açlık uzmanlarının ortak görüşüdür," demişti. Mart 2024'te Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Gazze'de soykırım riski olduğunu belirterek İsrail'in insani yardıma engelsiz erişimi sağlamak zorunda olduğunu bildirmişti.
Mayıs 2024'te, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant, uluslararası bir mahkeme tarafından "bilinçli aç bırakma" suçlamasıyla yargılanan ilk kişiler oldu. Temmuz 2024'te ise BM uzmanları, Gazze'de ilk açlıktan ölüm vakalarının ardından resmen "kıtlık" ilan etti.
Fakhri, İsrail'in uzun yıllardır Filistinlilerin gıda üretimi ve erişimi üzerinde baskı kurduğunu, bu kontrolün 2023 Ekim'inde ilan edilen kuşatmayı kolaylaştırdığını belirtti. İsrail'in seraları, tarlaları ve bahçeleri imha ettiğini, yardımları engellediğini ve böylece uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi.
"İnsanlar birdenbire açlıktan ölmez. Bu, uzun süredir süren kasıtlı zayıflatmanın sonucudur. İsrail, kuruluşundan bu yana gıdayı bir silah olarak kullanıyor," ifadelerini kullandı.
YARDIM MERKEZLERİ ÖLÜM NOKTASINA DÖNDÜ
İsrail ve Trump yönetiminin desteğiyle kurulan ve "şeffaf olmayan" bir lojistik yapı olan Gazze İnsani Vakfı (GHF), 2025 Mayıs'ında faaliyete geçti. Vakıf, daha önce BM'nin işlettiği 400 yardım merkezinin yerine yalnızca 4 merkez kurdu. 1 Haziran'da bu merkezlerde 32 Filistinli öldürüldü. O tarihten bu yana gıda erişimi sırasında 1.300'den fazla kişi hayatını kaybetti.
BM ve yüzlerce yardım kuruluşu, bu durumu "yardımın silah haline getirilmesi" olarak nitelendirdi. GHF ise bu iddiaları "abartılı ve asılsız" olarak reddetti.
"BARIŞ GÜCÜ NEDEN VAR"
Fakhri, özellikle ABD'nin Güvenlik Konseyi'ndeki veto politikasını hatırlatarak, BM Genel Kurulu'nun insani yardım konvoylarına eşlik edecek barış gücü çağrısı yapması gerektiğini savundu.
"Barış gücü neden var? Soykırımı durdurmak ve açlığı önlemek için değilse, ne için?" dedi.
Fakhri, çok sayıda ülke ve şirketin İsrail'e karşı etkili yaptırımlar uygulamaktan kaçındığını ancak kamuoyunun baskısının her geçen gün arttığını vurguladı.
"Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan gerçeği görüyor. Bugün hala sessiz kalan devletler ve şirketler, bu suça ortak oluyor" dedi.