Ahmet Hakan'ın yazısı
Başbuğ'u dinlerken hissettiğim beş şey
BİR: Öyle sert konuşuyordu ki... Birden kendimi "hazır ol" komutu almış gibi hissettim... "Dikkat" çekilmiş gibi oldum... Kendimi evimin balkonuna bayrak asmaya kalkışırken yakaladım...
İKİ: Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları, öyle bir sıralanmışlardı ki... "Darbe" günlerini anımsadım... Özellikle Hava Kuvvetleri Komutanı'na bakarken, "Yanlışlıkla bir darbe marbe vuku bulursa hepimiz hapı yutarız" diye düşündüm...
ÜÇ: Gözüm öyle korktu ki... Hemen Arif Nihat Asya usulü "Bayraktepe rüzgar bekliyor" başlıklı bir kahramanlık şiiri kaleme almaya başladım... "İyi ki Taraf gazetesiyle bir akrabalığım yok" dedim...
DÖRT: Genelkurmay eleştirisi yapmanın neredeyse "milli spor" haline geldiği yaramazlık dönemimizin sona erdiğini düşündüm... Öfkesinin büyüklüğüne bakınca, General Başbuğ'un bu zamana kadar nasıl sabır gösterdiğini merak ettim...
BEŞ: Bir konuşmada "vurgu"nun ne kadar mühim olduğunu gördüm... "Hepinize teşekkür ediyorum" gibi bir nezaket cümlesinin, İlker Başbuğ'un vurgusuyla ne derece korkutucu hale gelebileceğini gördüm... Titredim, hálá kendime gelemedim...