AB Anayasası'nın ülkelerin tümünde onaylanması gerekiyor
AB Anayasası'nın, yürürlüğe girmesi için AB ülkelerinin tümü tarafından onaylanması
koşulu taşıdığından, Fransa'da referandumun "Hayır" çıkması üzerine, belgenin
"ölüp ölmediği" tartışması doğdu.
Üzerinde yoğun pazarlıklar yapılan ve 25 ülkenin ulaştığı uzlaşma sonucu geçen Ekim ayında AB liderlerince Roma'da kabul edilen belgenin, planlandığı gibi 1 Kasım 2006'da yürürlüğe girebilmesi için, AB'ye üye 25 ülkenin tümünde onaylanması gerekiyor.
AB dönem başkanı Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker, AB liderlerinin
16-17 Haziran'da yapacakları olağan toplantıda, "Fransa'nın anayasayı reddetmesiyle
ortaya çıkan durumu ele almaları, bundan sonra ne yapılacağını değerlendirmeleri
gerektiğini" söyledi.
Anayasa belgesinin hazırlayıcılarının başında gelen Fransa eski Cumhurbaşkanı
Valery Giscard d'Estaing, "anayasayı reddeden ülkelerden, yeniden oylamalarının
istenebileceğini" savunuyor. Ancak Fransa'da ikinci bir referandumun yapılıp
yapılamayacağı üzerinde farklı görüşler dile getiriliyor.
Anayasanın yürürlüğe girememesi halinde, AB'de işleyiş, şu anda var olan kurallarıyla
devam edecek.
Fransa'da 'Hayır' oylarının tamamı sayıldı: % 54.87
Fransa İçişleri Bakanlığı, ülkede AB Anayasası için yapılan referandumda oy
sayma işleminin tamamlandığını ve "Hayır" diyerek anayasayı reddeden
seçmenlerin oylarının oranının yüzde 54,87 olduğunu açıkladı.
Açıklamada, referandumda anayasayı kabul edenlerin oranının yüzde 45,13 olduğu,
15 milyon 422 bin 659 kişinin "Hayır", 12 milyon 686 bin 732 kişinin
"Evet" oyu verdiği belirtildi. Seçime katılım oranı yüzde 69,74 olarak
belirlendi. AB'nin kurucuları arasında yer alan Fransa, böylece AB Anayasası'nı
reddeden ilk ülke oldu.
Fransa'da çoğunluğun "Hayır" oyu kullandığı Marsilya dışındaki büyük
kentlerde genellikle "Evet" oyu çıktığı, Paris'te seçmenlerin yüzde
66'dan fazlasının "Evet" dediği belirtildi. Fransa İçişleri Bakanı
Dominique De Villepin, yaptığı açıklamada, kırsal kesimde "Hayır"
diyenlerin sayısının kentlerdekine göre fazla olduğunu söyledi.
Fransızlar neden 'hayır' dedi?
Fransa'da dünkü referandumda "Hayır" oyu kullananların en çok, AB
Anayasası'nın işsizlik sorununu artıracağı endişesini taşıyan seçmenler olduğu
belirlendi.
Sofres kamuoyu araştırma kuruluşunun anketinden alınan sonuca göre, "Hayır"
oyu kullanma nedenleri sorulan seçmenlerin yüzde 46'sı, "AB Anayasası'nın
işsizlik sorununu artıracağı" yönünde görüş belirtti.
Hayırcıların yüzde 40'ı ülkede genel duruma tepkili olduğunu, yüzde 35'i AB
Anayasası'nın yeniden müzakere edilmesi gerektiğini, yüzde 34'ü ise AB Anayasası'nın
"çok fazla liberal" olduğunu söyledi.
"AB Anayasası'nın reddedilmesiyle, Fransa'nın Avrupa içinde etkisinin
azalacağı" düşüncesine katılmayanların oranı yüzde 57 olarak belirlendi.
Seçmenlerin yüzde 58'i de, "bu sonuçla AB inşasının zayıflayacağı görüşüne"
karşı çıktı.
AB: Sonuç Türkiye'yi bağlamaz
AB Komisyonu, Fransa'daki AB Anayasası referandumundan çıkan 'hayır' sonucunun
Türkiye'nin AB'ye katılım süreciyle bağlantılı olmadığını açıkladı.
AB Komisyonu Sözcüsü Françoise Le Bail, Fransa'daki referandum sonuçlarının
Türkiye'nin AB'ye katılım süreciyle bağlantılı olmadığını açıkladı.
Düzenlediği basın toplantısında Fransa'daki referandumunun sonuçlarını değerlendiren
Le Bail, "Anayasa'nın onay süreciyle AB'nin genişleme sürecinin aynı şeyler
olmadığını belirtmek büyük önem taşıyor'' dedi.
AB'nin genişlemesi konusunda, en yüksek siyasi karar organı olan AB Konseyi'nin
Bulgaristan, Romanya, Türkiye ve Hırvatistan için somut kararlar aldığını, bu
ülkelerin bazı koşulları yerine getirmelerinin beklendiğini ifade eden Le Bail,
genişleme süreci, en yüksek düzeyde alınan siyasi karar doğrultusunda devam
ettiğini söyledi.
Le Bail, Fransa'da olup bitenleri derinlemesine analiz etmek ve anlamak gerektiğini,
bunun öncelikle Fransız yetkililer tarafından yapılmasının beklendiğini, 16-17
haziranda, Brüksel'de yapılacak AB zirvesinde devlet ve hükümet başkanlarının
konuyu ayrıntılı olarak değerlendireceklerini belirtti.
"Enformasyon açığı var"
Fransa referandumunun 'karmaşık' sonuçları hakkında herkesin kendini sorgulaması
gerektiğini, AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu'nun da konuyu değerlendireceğini,
AB vatandaşlarıyla kurumları arasında bir 'enformasyon açığı' bulunduğunun görüldüğünü
belirten Le Bail, Hollanda'da, gelecek çarşamba günü yapılacak referandumdan
olumlu bir sonuç umduklarını ve bunu temenni ettiklerini söyledi.
Sözcü, bugüne kadar AB halkının yüzde 49'unu temsil eden 9 ülkede anayasaya
onay verildiğini hatırlattı ve tüm halkların görüşlerinin beklenmesi gereği
üzerinde durdu.
(CNN Türk)
Şener: Referandum sonucu sürpriz değil
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Fransa'da AB Anayasası
için yapılan referandumdan (hayır) sonucu çıkmasının sürpriz olarak algılanmadığını
ifade ederken, "bunu zaten piyasalar, önceden satın almışlardı" dedi,
Bakan Şener, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ile birlikte düzenledikleri "Bankaların
Basel II sürecine entegrasyonuna ilişkin yol haritasının" açıklandığı basın
toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Fransa'daki referandumda AB Anayasasına ret çıkmasını
nasıl değerlendiriyor sunuz" şeklindeki sorusu üzerine, öncelikle bu oylamayla
birlikte, AB'nin geleceği ve yeni üyeleri nasıl etkileyeceği hususunun gündeme
geldiğini hatırlattı.
Sonuçların sürpriz olarak algılanmadığını ifade eden Şener, şöyle devam etti:
"Türkiye'de, Fransa'da ve diğer AB ülkelerinde konu, sürpriz olarak değerlendirilmedi.
Aslında referandum öncesinde kamuoyu yoklamaları ve eğilimler, hayır oylarının
fazla çıkacağını gösteriyordu. Bunu önceden piyasalar satın almışlardı.
Bu açıdan baktığımızda, yeni bir durum yok diye yorum yapabiliriz.
AB uzun bir süreç. Bizim AB maceramız yarım asıra yaklaşmaktadır. 3 Ekim'de
müzakereler başlayacaktır, dolayısıyla böylesine uzun bir süreçte her zaman
yeni durumlar ortaya çıkabilir. Beklenmedik durumlar oluşabilir. Zaman zaman
engellere rastlamak mümkündür ama bütün bunlara rağmen süreç işlemeye devam
eder. AB'nin bu oylama sonucunda yara almış olduğunu düşünebiliriz ama bu birlik
yoluna devam ediyor, süreç işliyor." Türkiye açısından müzakerelere 3 Ekim'de
başlanacağını hatırlatan Şener, Türkiye'nin önünde yıllar olduğunu, bu arada
belki de Fransa'daki referandum sonuçlarının bile bir süre sonra hatırlanmayacağına
işaret etti.
Bakan Şener, "referandum sonuçları bugün için önemli ama yarın ve daha
sonraki günler ortaya çıkan yeni gelişmeler, şu andaki algılamaları değiştirecek
bir özelliği sahip" şeklinde konuştu.
Finlandiya: Fransızlar öncelikle Türkiye ve Bolkestein'i reddetti
Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, "Fransızların, Türkiye'nin
AB üyeliği ve hizmetlerin liberalleştirilmesi önerisine, AB'den daha fazla hayır
dediklerini" söyledi.
Tuomioja, yayımladığı açıklamada, "Fransızların Avrupa anayasına hayır
demelerinden üzüntü duyduğunu ve bunun anayasal anlaşmanın geleceği için bir
geri adım olduğunu" belirtti.
"Buna karşın acele sonuçlar çıkarmamak gerektiğini" belirten Fin Dışişleri
Bakanı, "sonucun, Fransızların Türkiye'nin üyeliği veya hizmetlerin liberalleştirilmesi
gibi konularda hayır demesi, bu hayırın anayasal anlaşmayla ilgisi olmaması
şeklinde yorumlanabileceğini" kaydetti.
AB Komisyonu'nun iç pazardan sorumlu eski üyesi Hollandalı liberal Fritz Bolkestein
tarafından hazırlanan ve Avrupa Parlamentosu'nda tartışılan teknik ağırlıklı
AB yönetmeliği, hizmetlerin serbest dolaşımını düzenliyor ve liberal bir yaklaşım
getiriyor.
Erkki Tuomioja, merkez sol eğilimli Finlandiya hükümetinin de, anayasal anlaşmanın
onaylanması sürecini sürdürmeyi önemli bulduğunu ifade etti.
Finlandiya, Avrupa anayasası anlaşmasını bu yılın sonu veya gelecek yılın başında
parlamentosunda onaylamayı öngörüyor.
ROMANYA'NIN ÜYELİĞİ
Romanya Devlet Başkanı Traian Basescu da, Fransa'daki referandumun sonucunun
ülkesinin AB üyeliği yolunda hiçbir değişikliğe yol açmayacağını söyledi.
Basescu, referandum sonuçlarının belli olmasının ardından yaptığı açıklamada,
Fransızların hayır demesinin ülkesinin AB'ye üyeliği yolunda değişikliğe neden
olmayacağını belirterek, bazı Avrupalı siyasetçilerin Fransa'da hayır çıkması
durumunda Romanya'nın üyeliğinin ertelenmesi önerisini de sert bir şekilde reddetti.
Romanya Başbakanı Calin Popescu Tari-ceanu da, referandum sonucunun yasal açıdan
değişikliğe yol açmayacağını, ancak siyasi yönden Romanya'nın AB üyeliğindeki
yolunu güçleştireceğini kaydetti.
S&P: Referandumlar Türkiye üzerinde olumsuz etki yaratmayacaktır
Uluslararasıkredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's'un (S and P)
Türkiye analisti Farouk Soussa, doğrudan yabancı sermaye girişindeki artışın
devam etmesinin, Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesinde önemli bir unsur
olacağını bildirdi.
Soussa bu arada, AB'deki referandumların Türkiye'de orta vadede makro ekonomik
durum, uzun vadede ise AB'ye giriş üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağı görüşünde
olduklarını vurguladı.
Standard and Poor's Türkiye analisti Farouk Soussa, Türkiye'nin, IMF ile üç
yıllık Stand-by anlaşması imzalamasının, piyasalar tarafından beklenen bir gelişme
olması nedeniyle, ülke kredi notu üzerinde hemen bir etkisinin olamayacağını
söyledi.
Doğrudan yabancı sermaye girişindeki artışın kredi notu üzerindeki olumlu etkisine
işaret eden Soussa, "Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye girişinde artış
var. AB sürecinde bunun devam etmesi, kredi notunun yükseltilmesinde önemli
bir unsur" ifadesini kullandı.
RİSKLER...
Bu arada Türkiye ekonomisinde, ihtiyatlı bir kamu maliyesi yönetimi ve enflasyon
düşürme politikası olmasına rağmen bazı riskler bulunduğunu ifade eden Soussa,
kısa vadeli sermaye hareketleri de dikkate alındığında Cari İşlemler açığının,
Türkiye'nin kredi notu önündeki en büyük olumsuz etki olmaya devam ettiğini
belirtti.
AB ÜLKELERİNDEKİ REFERANDUMLARIN ETKİSİ...
Öte yandan Fransa başta olmak üzere, AB ülkelerindeki AB Anayasası konusundaki
referandumlar ve bunların Türkiye ekonomisi ile Türkiye'nin AB sürecine etkisi
konusuna da değinen Farouk Soussa, referandumlardan "hayır" çıkmasının,
Türkiye'deki piyasalar üzerinde kısa vadeli ve düşük etkili bir çalkantı yaratabileceğini,
ancak Türkiye'nin dış finansmanı üzerinde derin ve devamlı bir etki yaratmayacağını
bildirdi.
Soussa, "AB'deki referandumların, orta vadede Türkiye'nin makro ekonomik
durumunda, uzun vadede ise AB'ye girişi üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağı
görüşündeyiz" dedi.
Son olarak Ağustos 2004'te, Türkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu
B (+)'dan, BB(-)'ye yükselten S and P, 17 Şubat 2005'te, Türkiye'nin BB(-) olan
uzun vadeli döviz cinsi ile "BB" olan uzun vade yerel para birimi
cinsi ve "B" olan kısa vade döviz ve yerel para birimi kredi notlarını
aynen teyit etmişti.
Gül: Referandumun Türkiye ile doğrudan ilgisi hiç yok
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, "Fransa'da AB Anayasası
için düzenlenen referandumun Türkiye ile doğrudan bir ilgisinin hiç olmadığını"
söyledi.
Bahreyn'in başkenti Manama'da gazetecilere Fransa'da yapılan AB Anayasası referandumunun
ilk sonuçlarını değerlendiren Gül, "Referandumun neticeleri ortaya çıktı.
Görünen o ki fark biraz daha açılıyor gibi. Şüphesiz Avrupa'da büyük bir tartışma
başlayacak ve bu tartışma devam edecek. Türkiye açısından bakarsanız Avrupa'yı
ne kadar ilgilendirecekse, tabi ki Türkiye'yi de bu mesele o kadar ilgilendirecektir"
dedi.
Şu anda zaten mevcut hukuki bağlayıcı yasaların geçerli olmaya devam ettiğini
kaydeden Gül, "Bu da bildiğiniz gibi Nice Anlaşması çerçevesindedir"
diye konuştu.
Türkiye ile müzakerelere başlama konusunun, daha önce üye olan ülkeler ya da
şu anda müzakereyi bitiren ülkeler için olduğu gibi Nice anlaşması çerçevesinde
olduğuna dikkati çeken Gül, "Dolayısıyla Brüksel'de alınan karar, Nice
anlaşması çerçevesinde alınmıştır.
Hukuki dayanağı gayet açık ve nettir. Tam üyeliğe dönük oybirliğiyle varılmış
bir anlaşmadır. 3 Ekimde de müzakerelerin başlaması için herhangi bir engel
yoktur. Bu referandumun Türkiye ile doğrudan bir ilgisi hiç yoktur" dedi.
Abdullah Gül, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin 3 Ekimde müzakereye başlayıp başlamaması tamamen Türkiye'ye
ait bir şeydir. Türkiye istenilenleri yaptıktan sonra bunu engelleyecek herhangi
bir durum zaten söz konusu değildir. Bunu herkes açıklamıştır daha önce."
Gül, Türkiye'nin çok büyük ekonomik potansiyel arz eden bir ülke olduğuna da
dikkati çekerek, "Türkiye hakkında zaten kolay kolay kararlar alınamaz
açıkçası..." diye konuştu.
AB'yi kuran bir ülkenin ortaya çıkan anayasayı kabul etmediğine dikkati çeken
Abdullah Gül, "İleride tekrar oylanır mı, bunlar kendi bilecekleri şeyler"
dedi.
CHIRAC'IN KONUŞMASI
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın televizyondan halka seslendiğini hatırlatan
Gül "Chirac, orada açıkça bunun iç politikaya çekildiğini söyledi. Mevcut
anlaşmaların devam ettiğini ve bu anlaşmalar içinde Fransa'nın da işin içinde
olduğunu belirtti" diye konuştu. Gül, mevcut anlaşmaların devam ettiğini
ve bunlar içinde Fransa'nın da işin içinde olduğunu ve AB'nin yoluna devam ettiğini
söyledi.
Abdullah Gül, "Dolayısıyla hukuki durum belli, herhangi bir muğlak durum
söz konusu değil. Türkiye'yi doğrudan bağlayan bir şey yok ortada" dedi
Ayrıca Türkiye karşıtı bir kampanyanın da söz konusu olmadığını vurgulayan Gül,
"Çünkü anayasaya (hayır) diyen liderler de bunun bir anti Türk oylaması
olmadığını defalarca söylediler. Dolayısıyla Türkiye olarak, bizim fazla alınacak
bir durumumuz yok. Yapmamız gereken şey kendi yolumuza devam etmemiz. Yapmamız
gerekenleri çok daha iyi şekilde yapmamız, 3 Ekimce kadar Türkiye'yi en işi
şekilde hazırlamamızdır" diye konuştu.
AB içinde zaten büyük bir tartışmanın başlayacağına işaret eden Gül, bu tartışmaya
Türkiye'nin de başka bir boyutta muhakkak katılacağını, fikirlerini söyleyeceğini
belirterek "Bunlar bizim müzakere sürecimizi etkileyecek konular değildir"
diye konuştu.
Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz hükümet olarak zaten çok kararlıyız. Reformları çok daha sağlam şekilde
götürmek için, ekonomik yapılanmamızı çok daha kuvvetlendirmek için. Böyle bir
ülkenin ekonomik potansiyeli zaten tüm dünyanın gözünü kamaştırmaktadır. O açıdan
herhangi bir tereddüde gerek yoktur. Biz kendi demokratik ve ekonomik reformlarımıza
çok daha kararlı şekilde devam edeceğiz. Dolayısıyla 3 Ekimce kadar her şey
bizim elimizdedir. Bize bağlıdır."
Dışişleri: Fransız halkının olumsuz tutumu Türkiye ile ilgili değil
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Fransız halkının AB Anayasası'na karşı
olumsuz tutum sergilemesini, "Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili değil, Fransa'nın
kendi iç dinamikleriyle ilgili bir konu olarak değerlendirdiklerini" bildirdi.
Sözcü Tan, Fransa'daki referanduma ilişkin soru üzerine yaptığı açıklamada
şunları kaydetti:
"Avrupa bütünleşmesine giden yol bundan önce de zaman zaman sorunlar yaşamış,
ancak Avrupa halkları her seferinde bu sorunları aşmasını bilmiştir. AvrupaAnayasası'nın
onay sürecinin de, AB'nin kuruluş felsefesinde esasen var olan derin uzlaşı
kültürü ve sağduyu anlayışıyla tamamlanacağına inanıyoruz." Referandum
kampanyası boyunca Türkiye'nin üyelik sürecinin bazı çevreler tarafından siyasi
malzeme olarak kullanıldığını hatırlatan Tan, "Fransız halkının Anayasa'ya
karşı olumsuz tutum sergilemesini Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili değil, Fransa'nın
kendi iç dinamikleriyle ilgili bir konu olarak değerlendiriyoruz" ifadesini
kullandı.
Sözcü Tan, Türkiye'nin "tüm hazırlıklarını 3 Ekim'de başlayacak tam üyelik müzakereleri ekseninde yoğunlaştırdığını" da kaydetti.
Org. Özkök: "Fransa'da ret kararı büyük sorun"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Fransa'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği
(AB) üyeliğine karşı tutumunu değerlendirirken, "AB büyük bir teşkilat,
ret kararı büyük sorun. Bazı ülkelerde de aynı sorunun çıkma ihtimali var. Ancak
AB bu sorunları aşacak güçtedir, aşmak zorundadır" diye konuştu.
Orgeneral Özkök, Mersin'deki inceleme ve ziyaretlerinin ikinci gününde, Vali
Atilla Osmançelebioğlu'nu makamında ziyaret etti.
Özkök, burada yaptığı konuşmada, ilk kez geldiği Mersin'i çok beğendiğini,
"Cennet-Cehennem Mağarası" gibi güzel yerler gördüğünü belirtti.
Gazetecilerin, Fransa'da AB Anayasası için düzenlenen referandum ve bu ülkenin
Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı tutumuyla ilgili sorusu üzerine, "Ben
askerim, nereden bileyim?" diye espri yapan Orgeneral Özkök, "AB büyük
bir teşkilat, ret kararı büyük sorun. Bazı ülkelerde de aynı sorunun çıkma ihtimali
var. Ancak AB bu sorunları aşacak güçtedir, aşmak zorundadır" diye konuştu.
Orgeneral Özkök'ün ziyaretinde, İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık,
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Adana 6. Kolordu Komutanı Korgeneral
Ayhan Taş, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Necati Kurt ve İl Jandarma
Komutanı Albay Nedim Açıkgöz de hazır bulundu.
Orgeneral Özkök ve Vali Osmançelebioğlu'nun görüşmesi, daha sonra basına kapalı
devam etti.
Avrupa basını Fransa'ya kızgın: AB için şok!..
BBC
Fransız seçmenin Avrupa Anayasası'nı reddetmesini, bu sabah bütün Avrupa gazeteleri
manşetten duyurdu. Alman Bild gazetesi; "Avrupa Birliği için şok: Fransızlar
anayasayı reddetti'' derken; Fransız Le Figaro; ''Avrupa anayasasına tarihi
hayır'' başlığını kullanıyor.
Liberation: Sonuç mazoşizm şaheseri
Paris'te yayımlanan Liberation gazetesi, referandum sonuçlarını; "küreselleşmenin
etkilerinden endişe eden seçmenlerin kendi kendilerine zarar verdikleri bir
mazoşizm şaheseri'' diye niteliyor.
El Pais: Fransa frene bastı
Anayasayı referandumla ilk onaylayan ülkelerden, İspanya'da yayımlanan El Pais
gazetesi, Avrupa'nın geleceğine ilişkin yararlı tartışmalar ve yüksek katılıma
karşın, derin üzüntüsünü saklamıyor:
''Kurucu üyelerden biri, uluslararası ilişkiler tarihinde bugüne kadar eşi benzeri
görülmemiş bir başarı, zenginlik ve barışın yaratılmasında frene bastı'' Dönem
başkanı Lüksemburg'un onay sürecinin devam etmesi çağrılarına gönderme yapan
gazete, Fransa olmadan yola devam edilemeyeceğini vurguluyor.
El Mundo: Avrupa geçmişe dönecek
İspanya'da yayımlanan bir başka gazete, El Mundo, Avrupa'nın geçmişe döneceği
tahmininde bulunuyor:
''Bütün gelişmeler, uzlaşma ve dayanışmanın yerine, ulusal bencillik ve çıkarların
savunulması dönemine dönmekte olduğumuza işaret ediyor. Hem Avrupa hem de Avrupa
Birliği'nin entegrasyonundan büyük yararlar sağlayan İspanya için kötü haber.''
The Guardian'ın Paris izlenimleri
Guardian gazetesi iç sayfalarında Paris'teki muhabiri John Henley'in referandum
izlenimlerini aktarıyor.
Henley, oylarını henüz kullanmış olan Jean Baptiste ve iki oğlu, Mathieu ve
Cedric'le sohbet etmiş.
Baba ve 18 yaşındaki oğlu Mathieu, anayasaya evet oyu kullanmışlar, Mathieu'nun
''Ben gencim ve Avrupa'ya inanıyorum, o benim geleceğim'' sözlerine itiraz,
21 yaşındaki ağabeyinden geliyor:
"Çok safsın. Anayasanın her tarafı para kokuyor. Anayasa metninde Rekabet,
174 kez, piyasa 78 kez geçiyor, sosyal ilerlemeye ise üç yerde yer verilmiş.
Gerçekten istediğin Avrupa bu mu?''
Nicholas Watt: AB asla eskisi gibi olmayacak
Guardian'ın Avrupa editörü Nicholas Watt tarafından kaleme alınan bir analizde
ise, Brüksel'i belirsiz bir geleceğin beklediği ve Avrupa Birliği kulübünün
asla eskisi gibi olmayacağı vurgulanıyor.
Watt, yazısında, Avrupa'nın genişlemesi konusunda en dramatik aşamanın Türkiye'yle
ekim ayında başlayacak müzakere sürecinde yaşanacağı vurguluyor:
''Türkiye'yle müzakereler başlayıp sürerken; bu ülkenin birliğe üye olup olmayacağı
konusunda güçlü tereddütler oluşturabilir. Fransızların hala 'Hıristiyan kulübü'
olarak niteledikleri birliğe, müslüman bir ülkeyi kabul etmenin yarattığı derin
kaygı, hayır cephesini desteklemede o kadar güçlü bir faktördü ki, Türkiye'nin
üyeliğine karşı çıkanlar güçlenecektir.'' Fransız halkının kararının İngiltere
iç siyasetine yönelik olası etkilerinin de işaretleri gazetelerin erken baskılarına
yansımış.
İngiltere de, anayasayı, referanduma giderek halka onaylatmayı planlıyordu,
ancak Guardian'ın haberine göre, İngiltere'deki Avrupa yanlıları, Fransa'nın
kararının ardından, referandumun anlamsız olacağını düşünüyor.
Daily Telegraph: İngiltere'de de referandum yapılsın
Daily Telegraph gazetesi ise, referandum yapılmasında ısrarlı:
''Başbakan Tony Blair defalarca kamuoyu önünde, Fransa'da ne olursa olsun, İngiltere'de
oy kullanılacağına dair vaatte bulundu, Fransa'nın hayır kararını, Hollanda'nın
ki izlese bile, bu taahhüdüne bağlı kalmalı. Burada söz konusu olan yalnızca
Başbakan'ı sözü değil. Daha önemli neden, 1975 yılından bu yana, İngilizlerin
önünde, Avrupa'nın entegrasyonu konusunda oy kullanma fırsatı olmaması.''
Piyasalar referandum sonucundan fazla etkilenmedi...
Fransa'daki AB anayasası referandumundan çıkan 'hayır' sonucunun piyasalar
üzerindeki etkisi kısa sürdü.
Borsa açılışın hemen ardından 24 bin 138 puana kadar gerilemesine rağmen daha
sonra yönünü yukarı çevirdi. Dolar da cuma günkü kapanış seviyesinin gerisinde
bulunuyor.
Borsayı ve para piyasalarını bir aydır meşgul eden Fransa referandumu beklentiler
dahilinde 'hayır' ile sonuçlandı. 'Hayır' oylarının oranı yüzde 55 olurken,
'evet'ler yüzde 45 dolayında kaldı. Referanduma katılım oranı ise yüzde 70 civarında
oldu.
Yorumlara göre, referandum sonucunun 'hayır' olması Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde Türkiye karşıtlarına da güç kazandıracak. Ancak, AB Komisyonu yetkilileri, sonucun Türkiye'nin üyelik sürecini etkilemeyeceğini, müzakerelerin 3 ekimde başlayacağını garanti ediyor.
Avro, uluslararası piyasada dolar ve yen karşısında değer kaybetti...
Fransa'da yeni AB Anayasası için yapılan referandumda "Hayır" oylarının yaklaşık
yüzde 55 ile beklentilerin üzerinde çıkması, uluslararası döviz piyasasında
avronun dolar ve yen karşısında değer kaybetmesine neden oldu. Geçen hafta New
York döviz piyasasında 1.2580 olan avro/dolar paritesi, Fransa'daki referandum
sonuçlarının açıklanmasıyla çok sert olmasa da gerileyerek yeni haftaya 1.2510
seviyesinden başladı. Avro, Japon Yeni karşısında da geriledi.
Uzakdoğu piyasasında geçen hafta 135.65 yenden satılan avro, bugünkü işlemlerde 135.06 yen seviyesine kadar indi. Yeni AB Anayasası'nın Fransa'daki referandumda karşılaştığı engel, avronun diğer önemli paralardan İsviçre Frangı ve İngiliz Sterlini karşısında da küçük oranlarda değer kaybetmesine neden oldu. Sumitomo Mitsui Banka analistlerinden Daisuke Uno, referandumda "Hayır" çıkması olasılığının piyasalarda daha önce fiyatlandırıldığına dikkat çekerek, şu değerlendirmede bulundu: "Bu nedenle sürpriz yok. Bununla beraber, Avrupa'nın politik ve genel entegrasyonu sürecinin yavaşlayabileceği riski artmış durumda. Bazıları, avro/dolar paritesinin uzun bir aradan sonra tekrar 1.20 seviyesinin altına inebileceğini söylüyor. Ben buna katılmıyorum. 1.23 seviyesinde güçlü bir destek bulunuyor." değerlendirmesinde bulunuyor.
Türk ekonomisi 'Hayır'a tepkisiz
Fransızların AB Anayasası'na 'Hayır' demesi İMKB'yi sevindirdi. Borsa'da düşüş,
dolarda artış beklenirken tam tersi oldu. Peki piyasalar neden olumsuz tepki
vermedi?
Fransızların Türkiye'nin geleceğini de ilgilendiren AB Anayasası'na 'Hayır'
oyunu kullanması Tüm Avrupa için şok olurken, Türkiye'de beklenen ekonomik tepki
olumsuz olmadı. Herkes piyasaların allak bullak olacağını beklerken, piyasalarda
tedirginlik olumlu yöndeydi. Sabah saatlerinde güne tedirgin başlayan Borsa,
ilk yarıyı 290 bin puan yükselişle 24 bin 743 puandan kapattı. Yani İMKB, Fransa'da
yaşanan 'Hayır'ı zaten beklediği için tepki vermedi. Döviz fiyatlarında ise
olumsuz bir artış ya ada düşüş yaşanmadı. Dolar İstanbul'da 1.3670'ten, Avro
ise 1.7120'den alıcı gördü.
Şener: Sürpriz değildi
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Fransa'da AB Anayasası
için yapılan referandumdan (hayır) sonucu çıkmasının sürpriz olarak algılanmadığını
ifade ederken, ''bunu zaten piyasalar, önceden satın almışlardı'' dedi.
Bakan Şener, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ile birlikte düzenledikleri ''Bankaların
Basel II sürecine entegrasyonuna ilişkin yol haritasının'' açıklandığı basın
toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''Fransa'daki referandumda AB Anayasasına ret çıkmasını nasıl değerlendiriyor sunuz'' şeklindeki sorusu üzerine, öncelikle bu oylamayla birlikte, AB'nin geleceği ve yeni üyeleri nasıl etkileyeceği hususunun gündeme geldiğini hatırlattı.
Piyasa zaten satın almıştı
Sonuçların sürpriz olarak algılanmadığını ifade eden Şener, şöyle devam etti:
''Türkiye'de, Fransa'da ve diğer AB ülkelerinde konu, sürpriz olarak değerlendirilmedi.
Aslında referandum öncesinde kamuoyu yoklamaları ve eğilimler, hayır oylarının
fazla çıkacağını gösteriyordu. Bunu önceden piyasalar satın almışlardı. Bu açıdan
baktığımızda, yeni bir durum yok diye yorum yapabiliriz.
AB uzun bir süreç. Bizim AB maceramız yarım asıra yaklaşmaktadır. 3 Ekim'de müzakereler başlayacaktır, dolayısıyla böylesine uzun bir süreçte her zaman yeni durumlar ortaya çıkabilir. Beklenmedik durumlar oluşabilir. Zaman zaman engellere rastlamak mümkündür ama bütün bunlara rağmen süreç işlemeye devam eder. AB'nin bu oylama sonucunda yara almış olduğunu düşünebiliriz ama bu birlik yoluna devam ediyor, süreç işliyor.''
Müzekereler başlar
Türkiye açısından müzakerelere 3 Ekim'de başlanacağını hatırlatan Şener, Türkiye'nin önünde yıllar olduğunu, bu arada belki de Fransa'daki referandum sonuçlarının bile bir süre sonra hatırlanmayacağına işaret etti. Bakan Şener, ''referandum sonuçları bugün için önemli ama yarın ve daha sonraki günler ortaya çıkan yeni gelişmeler, şu andaki algılamaları değiştirecek bir özelliği sahip'' şeklinde konuştu.
Babacan: Beklenen sonuç
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Fransa'da AB Anayasası için yapılan
referandumdan (hayır) çıkmasını değerlendirirken, "beklenen bir sonuç,
sürpriz değil" dedi.
Babacan, "Fransa'daki referandumda hayır çıkması sizin için bir sürpriz oldu mu, bu sonuç piyasaları nasıl etkiler" şeklindeki soru üzerine, bu sonucun beklentisinin, piyasa fiyatlamalarına zaten önemli ölçüde yansıdığını hatırlattı.
Yeni ekonomik programı başarıyla uygulamaya devam ettiklerine işaret eden Babacan, ''Bütçe politikaları ve para politikaları, hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla uygulanıyor. Yapısal reformlarımız takvimine uygun biçimde devam ediyor'' dedi.
3 Ekim'de müzakereler başlayacak
Başmüzakereci Babacan, referandumdan hayır çıkmasının ''3 Ekim'de başlaması
öngörülen müzakereleri etkileyip etkilemeyeceği'' sorusuna karşılık da, Türkiye'nin
müzakere süreciyle ilgili kararın 17 Aralık 2004 tarihinde alındığını hatırlatarak,
şunları kaydetti:
''Müzakereler, 3 Ekim 2005'te başlayacaktır. Bir ön şart olan protokol (genişleme
protokolü) ise Brüksel'deki prosedür tamamlanınca imza edilecektir. Bu imza,
3 ekim tarihinden çok önce tamamlanmış olacaktır. 17 Aralık kararının hukuki
zemini, Nice anlaşması ve daha önceki zirvelerde Türkiye ile ilgili alınmış
kararlardır.
Uzun sürecek müzakere sürecimizde, bazı ülkelerde farklı siyasi akımlar görülebilir.
Biz Türkiye olarak, hedefimize kilitleneceğiz, sabırlı olacağız ve çok çalışacağız.
Müzakere sürecinde tamamladığımız her aşama, Türkiye'nin standartlarını bir
kademe daha yükseltecektir.''
Fransa'daki referandum... İtalya: Türkiye'ye desteğimiz artarak sürecek
Türkiye'nin AB üyeliğinin en önemli destekçilerinden biri olan İtalya, bu
desteğin Fransa'daki referandumun ardından da artarak devam edeceğini bildirdi.
AA muhabirine referandumun sonucunu değerlendiren İtalya'nın Ankara Büyükelçiliği
yetkilileri, sonucun Türkiye'nin AB üyeliği sürecine ve Brüksel'de AB Konseyi'nde
3 Ekim'de müzakerelerin başlamasına ilişkin alınan karar üzerinde etkisinin
olmaması gerektiğini ifade ettiler.
Fransız halkının özgür seçimine saygı duyduklarını belirten İtalyan kaynaklar,
bununla birlikte, referandumdan "Hayır" sonucunun çıkmasının Avrupa'nın
bütünleşme sürecini sekteye uğratmasından dolayı üzüntülerini dile getirdiler.
Referandumun AB'nin Türkiye'yi de kapsayacak şekilde genişlemesiyle bir ilgisinin
bulunmadığını kaydeden kaynaklar, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin daha
önce belirttiği şekilde, İtalya'nın Türkiye'nin üyelik sürecine güçlü desteğinin
artarak devam edeceğini ifade ettiler.
Kaynaklar, İtalya'nın, Türkiye'nin üyeliği için objektif bir yaklaşım ve bütün
adayların tabi tutulduğu eşit muamele yönünde çabalarını sürdüreceğini kaydettiler.