Özel eğitim ve 'karşı devrim'
ÖZEL okulların desteklenmesine CHP hâlâ "karşı devrim" diye
itiraz ediyor. Daha önce benzer bir yasayı Cumhurbaşkanı Sezer de "Anayasa'da
bunu destekleyen hüküm yok" diyerek veto etmişti. (Halbuki Anayasa'ya
bakarken destekleyen hükümler değil, yasaklayan hükümler var mı diye bakılır!)
Hükümet ise özel eğitime verilen bir birim desteğin üç birim 'eğitim hizmeti'
yaratacağını söyleyerek ısrar ediyor.
Hangisi doğru? Bakış açınıza bağlı.
Peki doğru bakış açısı nedir?
Dogmatik mi, analitik mi? Önyargılı mı, pragmatik mi? Katı ve 'tavizsiz' mi,
esnek ve yapıcı mı? Çağımızın dinamizmi ve bilhassa kıt kaynakların yarattığı
"verimlilik" zorunluluğu bunlardan ikincilerini gerektiriyor.
Geleneksel kapalı toplumlarda birinci tip düşünmeler hâkimdir. Asırlardır köylülük içinde yaşayan durgun toplum, zihinleri de 'dogmalara' alıştırır. Batı'daki Marksist felsefenin Doğu'da korkunç derecede dogmatik bir 'itikat'a dönüşmesi bundandı.
'İlerici' dogmatizm!
Ülkemizde de "ilericilik" böyle bir 'itikat'tır! Dogmatik,
önyargılı ve katı bir düşünme tarzı yaratmıştır. Ekonomik ve sosyal
modernleşmemizin önündeki önemli engellerden biridir bu. Bunun örneklerini
yargı kararlarında bile görebilirsiniz; "Özelleştirme Atatürkçü ekonomi
modeline aykırıdır" fetvası gibi!
Altan Öymen'in genel başkanlığı döneminde CHP Genel Sekreteri olan Tarhan Erdem,
özel eğitimin desteklenmesi konusunda bir makale yazdı. Bunu doğru buluyor.
Çünkü önümüzdeki on yılda bütçedeki eğitim payını daha fazla artırmak imkânsız.
Öyleyse özel eğitim teşvik edilmeli... Tarhan Erdem, bu teşvikin suiistimale
müsait vergi iadesi ve indirimi değil, "üretime ve alınan sonuçlara
bağlı" bir destek olmasını savunuyor.
Erdem'in yaklaşımı dogmatik değil, teknik ve analitik bir yaklaşım. Erdem'in
savunduğu araçlardan başka araçlar da savunulabilir ve 'teknik' olarak tartışılır,
uygulamada zamanla düzeltmeler de yapılabilir.
Ama CHP'nin resmi sözcüsü ne diyor?
"Bu karşı devrimdir!"
Tarikat okulları vs, bildik laflar.
Bütçe, kaynak, verimlilik, nüfus artışı, öğretmen kalitesi?! Hayır, "karşı devrim" dedik ya!
CHP'nin tutuculuğu
Aslında CHP'de Altan Öymen ve Tarhan Erdem ikilisinin dikiş tutturamaması bu
partinin dogmatik 'gen'lerindendir. Bugünkü CHP'nin halkla barışık olamayışının
sebebi de aynıdır.
CHP'nin oy artırdığını, hatta oy kaybetmediğini gösteren bir tek kamuoyu araştırması
duydunuz mu?!
CHP'nin dogmatik-ideolojik 'genleri' bu partinin toplumun somut ihtiyaçlarına
ve bunların karşılanmasına ilişkin teknik çözüm arayışlarına göre düşünmesinin
engelliyor.
Bunu 1970'lerde "Siyasal Katılma" adlı kitabında Deniz Baykal'ın
kendisi de yazmıştı. Bu tutukluğu, bu tutuculuğu aşmak için "Ortanın
Solu" hareketi CHP'nin 'genleri' ile hesaplaşarak, parti tarihinde
ilk ve son defa yüzde 42 oy alabilmişti.
Baykal da o zaman "Özgür İnsan" dergisindeki yazılarında bunları
savunuyordu.
Fakat tekrar 'genler' ağır bastı, yine "karşı devrim" falan deyip duruyorlar işte. Halk aldırmıyor tabii...
Taha AKYOL / t.akyol@milliyet.com.tr
Eğitime şaşı bakış
Özel Okullar Bakanı Çelik'in son icraatı, yine özel okullara yönelik oldu.
Çelik, TBMM Başkanlığı'na sunduğu yasa tasarısıyla özel okulculukta "devrim"
yaratacakmış. Öğretim kalitesi yükselecek, ücretler de düşecekmiş!..
Böylesi haberlere kargalar gülüyor. Ama nedense bazıları hâlâ ciddiye alıyor.
Ama yakında onlar da nelerin yapılacağını, daha doğrusu nelerin yapılamayacağını
görürler. Çünkü bu tasarı da daha önceki onlarca yasa tasarısı gibi yargı duvarına
toslayıp buzdolabına kaldırılacaktır. Özel okulculuk teşvik edilmesin mi? Elbette
edilsin. Ama yasalar ve etik kurallar çerçevesinde.
Bir yandan özelleştirmeler yaparak devletin üzerindeki yükü hafifletmeye çalışırken,
öte yandan özel okulları devletin sırtına kambur gibi yamamaya çalışmanın
mantığını anlamak mümkün değil.
60 bin devlet okulundan 17 bin 636'sında birleştirilmiş sınıf uygulaması
var. Yani üç beş sınıf bir arada eğitim yapıyor. 8 bin 325 okulda da ikili eğitim,
yani yarım gün eğitim yapılıyor. Parasızlık nedeniyle binlerce okul hijyenik
koşullara sahip değil, binlercesinin kaloriferleri yanmıyor, binlercesinde eğitim
ders araç-gereçlerinin neredeyse hiçbiri yok. Ama kimin umurunda. Yeni yasayla,
özel okullara ve çocuklarını kolejlerde okutanlara her türlü devlet desteği
sağlanıyor. Sağlanmasın mı? Tabii ki sağlansın. Ama bunun bir yolu yöntemi olmalı.
Getirilmesi düşünülen teşvikleri bir bir ele alalım:
Öğrenci başına 1000 YTL devlet yardımı yapılacakmış
Velilerin eğitim amacıyla bankadan aldıkları kredinin faizinin yarısını devlet
ödeyecekmiş.
Devlet okullarındaki öğretmenler, zorunlu ders dışındaki saatlerde, özel
okullarda görev yapabilecekmiş.
Öğretmenlik yapma niteliği taşıyan memurlar da özel okullarda ders verebilecekmiş.
Elektrik, su ve doğalgaz ücretleri devlet okulları tarifesinden alınacakmış.
Destek kime?
Bu yasayla sağlanan destek veliye mi, özel okul sahiplerine mi? Veli
için düşünülüyorsa, kulak neden böyle tersten tutuluyor? KDV ve diğer vergi
oranları indirilsin yeter. Ayrıca hiçbir standart konulmadan her öğrenciye ya
da her okula devlet desteği sağlanması, kamu kaynaklarının hovardaca harcanmasından
başka bir şey değil.
Eğer ille de yardım yapılacaksa, o il ya da ilçedeki, anadolu liseleri veya fen liselerinin ortalama puanları kıstas olarak ele alınmalıdır.
Eğitim kalitesinin vasatlığı nedeniyle, kontenjanını dolduramayan okullara
devlet niye yardım etsin ki!..
Devlet okulu öğretmenlerinin özel okullarda görev yapmalarının kapısını aralamak da yozlaşmayı beraberinde getirir.
Üniversitelerde olduğu gibi kadro devlette, hoca kolejde olursa hiç
şaşırmayın.
Bir başka nokta da, özel okullara öğretmenlik yolu açılacak devlet memurları hangileri?.. Elektrik, su parasıyla sağlanacak avantaj ise devede kulak kalır...
AKP neden özelci?
Aslına bakılırsa, sağlıkta olduğu gibi eğitimde de özele her türlü desteğin
öngörülmesi İslami sermayenin bu yöne kaymasından kaynaklanıyor. Ama nedense
at gözlüklüler bunu hâlâ göremiyor.
Başbakan Erdoğan ve Bakan Çelik bunu daha önce defalarca açıkladı.
Erdoğan Bursa Orhangazi'de "Eğitim kurumlarını devletin yapma dönemi
bitsin" dedi. İstanbul İMKB'de de "Biz istiyoruz ki devlet
eğitimden çekilsin, bu iş özel kesime kalsın" şeklinde konuştu. Çelik'e
göre ise çocuklarımızı kolejlerde okutmak, devlete daha az maliyet getirirmiş.
Pes doğrusu. Oldu olacak, tüm okulları özele havale etsinler. Böylece onlara
da gerek kalmaz.
Özetin özeti: Özel okulculuk, devlet teşvikiyle değil, kaliteli eğitimle
gelişir. Ne zaman çuvaldızı kendilerine batıracaklar merak ediyorum. Aldıkları
parayı acaba kaçı hak ediyor?..
Abbas GÜÇLÜ / aguclu@milliyet.com.tr