Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Türkiye'nin her yerinde yeraltı sularına,
jeotermal ve termal kaynaklara karşı alabildiğine bilinçli bir tüketme olduğunu
belirterek, ''Türkiye'nin sanayileşmiş en büyük illerinden birisinde, bir şirket,
o boşalttığı suyun yerine bir taraftan da tehlikeli atık sularını basıyor. Bu
konuda ülkesini seven herkesin hassas olması gerekir'' dedi.
İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Yönetimi
Şube Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Atık Maddeleri
Değerlendirme Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin (İSTAÇ) işbirliğiyle düzenlenen ''İstanbul
Tıbbi Atık Sempozyumu''nun açılışında konuşan Pepe, günde hasta başına 2 kilogram
tıbbi atık, yine günde kişi başına 1 kilogramdan daha fazla olmak üzere yılda
35 milyon ton evsel atık üretildiğini belirtti.
Türkiye'deki tıbbi atıkların çok önemli bir kısmının evsel atıklarla birlikte
gömüldüğünü kaydeden Pepe, şöyle konuştu:
''Teknolojinin geliştiği günümüzde tıbbi atıkların bertaraf edilmesi mümkün.
Artık bunları yakma tesisleri var. Bunlar çok pahalı mı, çok pahalı değil. Peki
kaç ilde, hastanede, belediyede var, pek çoğunda var. Ama pek çoğu çalıştırmıyor,
kullanmıyor.
Burada temel sorun eğitimdir. Duyarlılık denilen şey Almanya, Fransa gibi dünyanın
gelişmiş ülkelerinde var da bizde niye yok veya niye yeterince gelişmemiş? Bu,
küresel ölçekteki tehlikelerin ulusal ölçekteki nedenine dair kafamızda birtakım
modellerin gelişmediğinin neticesidir.'' Çıkarılan yönetmeliği uygulayacakların
birbiri ardı sıra işlememesi durumunda bu konudaki kaygıların birkaç kişinin
derdi ve tasası olmaktan öteye geçemeyeceğini ifade eden Pepe, Türkiye'de 16
büyükşehir belediyesinin önemli bir kısmının atık su tesisi bulunmadığını söyledi.
Ülkede 3225 belediye bulunduğunu anlatan Pepe, ''Siyasi endişelerle 2 ağaç
gövdesi gördükleri yeri belediye yapmışlar. 1000 nüfusu olmayan yerleri ilçe
yapmışlar. Biz de diyoruz ki böyle belediye anlayışı ile Türkiye'nin modernleşmesini
ve şehirleşmesini temin etmemiz mümkün değil. 'Nüfusu 2000 altındaki belediyeleri
kaldıralım' deyince kıyamet kopuyor'' diye konuştu.
Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinin atık su ve katı atık bertaraf tesislerinin
bulunmadığını belirten Pepe, bunun çok maliyetli bir iş olmadığını, fabrikaların
bu tesisleri kurmak için en fazla 50 bin doları vermekten imtina ettiklerini
söyledi.
'İPE UN SERİYORLAR'
Belediyelerin çöpleri hemen anayolun üzerine, büyük bir nehrin kenarına, şehrin
ya da turizm alanlarının yanı başına döktüğünü anlatan Pepe, şöyle devam etti:
''Bu belediyenin dozeri var mı, var. O belediye o dozerle birlikte meskun alanın
dışında bir yerde diğer kamu kurum ve kuruluşlarının dozerleriyle birlikte çalıştırsa,
altına bir metre yüksekliğinde kil serse, üzerine çöpleri dökse, sonra da üzerini
örtse, bu çok basit. Bunun için trilyonlara, dış krediye ihtiyaç yok. Bunun
için akla ve izana ihtiyaç var. İnsanların geleceğine saygıya ihtiyaç var. Ama
belediyeler senede 10 festival yapıyorlar. Bunun için sponsorlar buluyor, Türkiye'nin
en pahalı şarkıcılarından bir tanesine 50 bin dolar veriyorlar. Ona para var.
Bu festivallerden iki tanesini iptal et, bu işi yap.
Biz bakanlık olarak Türkiye'de bir seferberlik başlattık. Ama çöple, atık su
veya katı atıkla ilgili çalışma yapmak yasalara göre bizim işimiz değil, belediyenin
işi. Biz 'Yer tahsisinde yeri verelim. Her türlü desteği verelim' diyoruz ama
maalesef istediğimiz şekilde bizim bu çalışmamıza ortak olmuyor. İpe un seriyorlar.
Tuzla'da insanlık suçu televizyon ekranlarına, gazete manşetlerine konu olduğunda
'eyvah, eyvah, ne oldu' deyip herkes saçını başını yoluyor. Olaylar Tuzla'daki
bir yüzkarası tablodan ibaret olsa, onu birkaç saat içinde alır götürür bertaraf
ederiz. Öyle de olacak zaten. Arkadaşlarımız bu konu ile ilgili çalışmalarını
sürdürüyor. Ama bu konuda hep birlikte olmamız lazım. Sorumluluğumuzun ortak
olduğunu fark etmemiz lazım. O zaman iş kolaylaşır.''
'MEDYAYA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR'
Türkiye'deki çevre sorunların çözümünün dünyanın gelişmiş ülkelerinden daha
kolay olduğunu, çünkü Türkiye'nin sanayileşmesini tam olarak tamamlayamadığını
belirten Pepe, ''Ama vurdumduymazlığın sürmesi halinde bozulmanın şiddeti artıyor''
dedi.
Pepe, ülkede çevre ile ilgili duyarlılığın artmasında medyaya büyük görevler
düştüğünü ifade ederek, Türkiye'de çevre ile ilgili söz söylemenin çok zor olduğunu,
bunun için para ve kamuoyu desteği bulamadıklarını söyledi. Çevrenin, daha çok
küçük salonlarda entelektüellerin tartıştığı bir konu olduğunu belirten Pepe,
bu konunun salonlardan dışarı taşması gerektiğini dile getirdi.
'ÇEVRE İNSANLIĞIN ORTAK GELECEĞİ'
Tehlikeli atıkların Tuzla'da olduğu gibi ya toprağa gömüldüğünü ya da yeraltı
sularının yerine boşaltıldığını anlatan Pepe, şöyle konuştu:
''Tuzla'da bu fabrika alanı dışında olduğu için tespit edildi. Bir de fabrikaların
geniş alanları vardır, onları alanların içine gömerler.
Bir kısmı yeraltı sularını çok vahşi bir şekilde tüketiyor. Trakya'daki organize
sanayi bölgelerindeki yeraltı su seviyesi 15 sene önce neredeydi, bugün nerede?
150 metreden 450 metreye indi. Burada bir alarm var. Sadece Trakya'da değil,
Türkiye'nin her yerinde yeraltı sularına, jeotermal, termal kaynaklara karşı
alabildiğine bilinçli bir tüketme var. Dünyada hiçbir şey sonsuz değildir. Türkiye'nin
sanayileşmiş en büyük illerinden birisinde bir şirket o boşalttığı suyun yerine
bir taraftan da tehlikeli atık sularını basıyor.'' Bu konuda belediye başkanlarının,
kaymakamların, valilerin, ülkesini seven herkesin hassas olması gerektiğini
vurgulayan Bakan Pepe, ''Böyle olsaydı, Tuzla'da bu cenazeyi neden buraya gömüyorsun
diye sorarlardı. Ama soran olmadı'' dedi.
Çevrenin bütün insanlığın ortak geleceği olduğuna işaret eden Pepe, Türkiye'nin
su havzalarının tehdit altında olduğunu söyledi.
Pepe, İstanbul'un sağlıklı su kaynaklarının sanayinin tehdidi altında olduğunu ifade ederek, İstanbul'da bir sitenin kanalizasyonunun, büyükşehirin içme suyunun kullanıldığı bir göle aktığını bildiğini kaydetti.
Pepe: Çevre Kanunu'ndaki yaptırımlar yetersiz
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Çevre Kanunu'ndaki yaptırımların son derece yetersiz olduğunu belirterek, "Tuzla'daki şirkete 7.5 milyar lira ceza kesebiliyoruz. Yani Boğaz'da mükellef bir yemek ve garsona verilen bahşiş kadar... Ben buna sadaka diyorum" dedi.
Pepe, İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Yönetimi Şube Müdürlüğü, İSTAÇ AŞ'nin işbirliğiyle düzenlenen "İstanbul Tıbbi Atık Sempozyumu"na katılmak üzere Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi'ne gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Tuzla'da toprağa gömülü olarak bulunan kimyasal atıklarla ilgili olarak verilen bir ceza olup olmadığını sorması üzerine Pepe, "vurdumduymazlığın ağır faturasının böyle birkaç olay kamuoyuna mal olduktan sonra görüldüğünü ve bunun dehşetengiz tablosu karşısında herkesin irkildiğini, utandığını, kızdığını ama birkaç gün sonra bunun geçtiğini" kaydetti.
Pepe, "750 bin ton tehlikeli atığın sadece 30-35 bin tonu, hadi bilemediniz 50 bin tonu bertaraf edilebiliyor. 720 bin ton nereye gidiyor? Nereye gittiğini Tuzla'da gördük... Toprağa gömülüyor" dedi.
Çevre Kanunu'ndaki yaptırımların son derece yetersiz olduğunu belirten Pepe, şöyle konuştu:
"Şu anda Tuzla'daki olayda uygulayabileceğimiz ceza 'çelik çomak parası gibi', 'sadaka gibi', '5-10 kuruş verirseniz kurtulursunuz bu işten gibi'... Tuzla'daki şirkete 7.5 milyar lira ceza kesebiliyoruz. Yani Boğaz'da mükellef bir yemek ve garsona verilen bahşiş kadar... Ben buna 'sadaka' diyorum. Bu işin failleri 5-10 kuruşla kurtulamayacaklarını bilmesi lazım. O noktaya gelmesi gerekir ki bu faillerin kamuoyunda teşhir edilmesi lazım. Bunların çok ciddi para cezalarına çarptırılması lazım. Hatta ve hatta gerekirse bunların hapis ve ticaretten mene kadar gitmesi lazım. Niye? Bölge insanını, bir bölgeyi tamamen tehdit edecek olaylar da olabilir."