BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki zirve toplantısına giderken, TBMM Başkanı
Bülent Arınç'ın kamuoyunda yankılar uyandıran konuşmasına büyük ölçüde
katıldığını, konuşmayı eleştiren Abdüllatif Şener ile Mehmet Ali Şahin'i ise
onaylamadığını söylüyor.
Erdoğan, Şener ile Şahin'in eleştirilerinin kişisel olduğunu belirtirken,
"Grupla ve hükümetle ilgili konuşmaları kimin yapacağı bellidir. Medya da her
gördüğü yerde onlara soruyor" diyerek balans ayarı yapıyor.
Uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan, kavram kargaşasından
rahatsızdı. Özellikle siyasetçilerin kavramlar üzerinde konuşmasını, çok da
doğru bulmuyordu. "Hálá belirli kavramlara takılan bir Türkiye var. Biz o
kavramlara takılmak istemiyoruz. Ne kadar çok kişi konuşursa o kadar çok kavram
çıkıyor. Laiklik konusunda öyle, rejim konusunda öyle, demokrasi konusunda öyle"
diyerek, rahatsızlığını dile getiriyor.
* * *
Başbakan Erdoğan, Arınç'ın tartışılan konuşmasına büyük ölçüde katıldığını
belirtiyor. Ancak aynı konularda kendisinin bu konuşmanın hemen ardından yaptığı
konuşmayı da özellikle vurguluyor:
"Meclis Başkanı düşüncelerini söyledi. Ondan bir hafta önce Yargıtay Başsavcısı
konuştu. Onda da buna benzer şeyler vardı. Arınç yasama organının başında.
Seçimle gelmiş. Bir taraftan kuvvetler ayrılığı diyeceksiniz, yargının içindeki
savcı konuşma yapacak, yasama organı için olmaz diyeceksiniz. O zaman, o da onun
en tabii hakkıdır. Seçilmiş bir insandır. Benim şaşırdığım, tam aksine yasama
organının adına bu tür yaklaşımlar olurken, içerden gösterilen tavırlardır. Bana
göre destek olmaları gerekirdi."
Arınç'ın konuşmasının hemen ardından, başbakan yardımcıları Abdüllatif Şener ve
Mehmet Ali Şahin'in bu konuda yaptığı konuşmalara sözü getirdiğimizde şöyle
diyor:
"Onlarınki kişisel. Grupla ve hükümetle ilgili konuşmaları kimin yapacağı
bellidir."
Burada, araya ufak bir medya eleştirisi sokmayı da ihmal etmiyor: "Medya da sağ
olsun onları her gördüğü yerde soruyor."
Konuşmayı arzu etmediği konuların başında Cumhurbaşkanlığı'nın geldiği
anlaşılıyor. Olan bitenlerin cumhurbaşkanlığı ile mi ilgili olduğu sorumuza, "Şu
anda öyle bir derdimiz yok. Gündemimizde yok" cevabını veriyor.
* * *
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile yaşanan polemikten kısaca söz
ediyoruz. Televizyonda izlemediği söylüyor. Sonrasında haberi olmuş. Demirel'in,
"Başbakanlar idam korkusuyla yaşar" sözlerini hatırlatınca şöyle diyor:
"Demirel'in lügatinde hálá böyle şeyler var demek ki. Biz, bizim için mukadder
olan ölüme inanmış insanlarız."
* * *
Başbakan'ın kongrelerle yaptığı gövde gösterileri devam edecek. Bu pazar
Diyarbakır'daki kongreye dikkat çekiyor. Ve ekliyor: "Kongremizi yine şehir
stadyumunda yapacağız. Orada açıklayacaklarım var."
Erken seçim konusunda konuşulmasını anlamsız buluyor. Dünyada olduğu gibi,
seçimin ilan edildiği gün yapılması geleneğini kazanmamız gerektiğine işaret
ediyor: "Türkiye'de şu an bir erken seçim gerekçesi yok. Güven ve istikrar var.
Anayasa'da 5 yılda bir yapılacağı yazılı, bunu ikide bir delmenin anlamı yok."
Konuşulanların artık basit tahminler olmadığını söylüyoruz. Örneğin, 22 Ekim
tarihi bile veriliyor dediğimizde, "O hafta Cumhuriyet Haftası, seçim yapılır
mı?" sorusuyla yanıt veriyor.
cengiz özdemir/hürriyet