Çocuk üzerinde 3 önemli yanlışımız var
Büyükler olarak çocuklarımıza karşı nedense çok sabırsız ve suçlayıcıyız. Farkında değiliz belki ama onlar bizden farklı bir boyutta yaşıyor. Lütfen onlara karşı suçlayıcı ve alaycı ifadeler kullanmaktan kaçınalım.
Çocuk eğitiminde sosyal etki çok önemlidir. Güzel bir şey
yaptığında onu öpmeniz, tebrik etmeniz, iltifat etmeniz onu teşvik edebileceği
gibi; kötü bir şey yaptığında da biraz tavır koyarak veya soğuk davranarak belli
bir yaptırım gücü oluşturabilirsiniz. Aileler, sosyal etkiyi hatalı
kullandıklarında ise ciddi olumsuzluklar ortaya çıkabiliyor.
***
1-SUÇLAYICI TAVIRLAR
Çocuk büyürken doğru ve güzel olan davranışları yaptığı gibi, zaman zaman yanlış
ve hatalı davranışlarda da bulunabilir. Çocuk yanlış yapar da biz ona sabırla
doğrusunu anlatırsak ona çok şey kazandırabilir, yanlış zamanlarını doğruları
öğrenebilmek için birer fırsat olarak kullanabiliriz. Böylelikle çocuk, hem
doğrusunu öğrenir ve hem de hayata karşı daha güçlü hale gelir.
Bizde ise maalesef çocuk hata yaptığında hemen yüzüne vuruluyor ve suçlayıcı
aşağılayıcı tavırlar içerisine giriliyor. Hatta bazı anne-babalar daha etkili
olsun diye bunu özellikle başkalarının yanında yapıyor. Tabii o zaman yıkım da o
oranda büyük oluyor. Çocuk hiçbir zaman aşağılanıp küçük düşürülmemeli, hele
hele bu başkalarının yanında asla yapılmamalı. Bunun yerine sıcak bir diyalog
ile "Bak oğlum/kızım yaptığın bu davranış beni çok üzdü" şeklinde "ben" dili ile
yapacağımız, onu anlamaya yönelik konuşma ile başlanmalı ve onun neden böyle bir
şey yaptığı anlaşılmalıdır. Belki haklı bir gerekçesi vardır? Belki yaptığının
yanlış bir şey olduğunu bilmiyordur bile.
2) HAKARETLER
Çocukların, üzerlerine yazı yazılmamış beyaz kâğıtlara benzetildiğini hepimiz
biliriz. Kâğıt boştur ve üzerine ne yazsan kalır. Atalarımız "Bir akıllı adama
kırk kişi deli derse adam deli olur." demişler. Sokakta yürürken aklı başında
görünümlü ve kimi doktor, kimi mühendis, kimi öğretmen olduğunu bildiğiniz kırk
kişi art arda "Deli misin kardeşim ne bu hal?" dese önce kendinizi kamera
şakasında zanneder; ancak ortaya kamera falan da çıkmayınca şöyle durup bir
düşünürsünüz. Deli olduğunuza kanaat getirmeseniz bile en azından "Acaba deli
gibi mi davranıyorum, bu adamlar bana neden böyle dediler?" diye deli olup
olmadığınız konusunda şüpheye düşebilirsiniz.
İşte siz dahi böyle bir şüpheye düşerken, bembeyaz kâğıt misali o masum yavruya hakaretler edilmesi onun kişiliğinde ne gibi izler bırakır acaba diye hiç düşündük mü? Sürekli aptal, beceriksiz, geri zekâlı ve belki de bundan daha ağır hakaretler duyan ve bunlarla yetişen çocuk ileride nasıl kendine güvenen, atik, girişimci ve hepsinden önemlisi ruhen sağlıklı bir insan olacak?
***
3) ALAY ETME
Birçok anne-baba çocuklarında gördükleri hatalı davranışı onunla alay ederek giderebileceklerini sanarak, yanılırlar. Tırnaklarını yiyen veya altını ıslatan çocukla alay edilerek manevi baskı oluşturulur ve bu sayede çocuğun bundan vazgeçeceği sanılır. Halbuki bu tür davranış bozukluklarında sorun, bizlerin alayları ile daha da pekişerek derinleşir. Bu tür davranış kusurlarıyla dalga geçmek yerine sorunu çözebilmek için doğru adımları atmak gerekir. Örneğin tırnak yiyen çocukların % 90'ı bunu ilgi çekmek için yaparlar ve anne-baba bu durumla ilgilendikçe pekişerek devam eder. Birçok tırnak yiyen çocuğun tedavisinde ebeveynlere 'görmezden gelin' tavsiyesinde bulunularak sorun giderilebilir. Bazı çocuklar da belli stres faktörleri nedeniyle tırnak yerler ki o zaman da stresi ortaya çıkaran faktörlerin üzerine gidilmesi gerekir. Yani çözüm kesinlikle alay etmeyle sağlanamaz.