Uzun yıllar Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapan Prof. Dr. Mehmet Sağlam, YÖK Yasası'ndaki değişikliklerin gerekli olduğunu belirterek, "YÖK, artık üniversitelerin yükünü taşıyamıyor" dedi. Yeni Şafak yöneticilerini ziyaret eden Sağlam, sorularımızı da cevaplandırdı. Hükümetin, Meclis'ten geçirip Cumhurbaşkanı'na gönderdiği YÖK Yasa Tasarısı'yla, mesleki-teknik liseli öğrencilerin mağduriyetini bir an evvel ortadan kaldırmak istediğini belirten Sağlam, "Bu çaba yanlış anlaşıldı. Kamuoyuna sadece İmam Hatip Liseli (İHL) öğrenciler için yapılan düzenlemeler olarak yansıtıldı" dedi.
Tasarıda YÖK'le ilgili yapılan düzenlemelerin ise gerekli olduğunun altını çizen Sağlam, YÖK'ün üniversitelerin yükünü taşıyamadığını ve üzerine düşen görevleri artık yerine getiremez duruma geldiğini kaydetti. Sağlam, "YÖK kurulduğunda Türkiye'de 19 üniversite vardı ve 24 kişilik tam zamanlı yürütme kurulu görev başındaydı. Şu an 77 üniversite var ve 9 kişilik bir yürütme kurulu var. Bu YÖK'ün üniversiteleri idare edebilmesi mümkün değil. YÖK'ün tam zamanlı yürütme kurulu yeniden 24 kişi olmalıdır" dedi. Gelişmiş ülkelerde her yarım milyon insana bir üniversite düştüğünü belirten Sağlam, üniversitelerin sayısının gün geçtikçe artacağını ve YÖK'ün iyice çıkmaza gireceğini de belirtti.
1 milyon öğrenciye haksızlık
Yeni YÖK Yasa Tasarısı'nın engellenmesinin, gerekli düzenlemelerin hayata geçirilmesine
de engel olduğunu belirten Sağlam, "Türkiye'nin kurduğu Ahmet Yesevi Üniversitesi
gibi uluslararası üniversitelerin mütevelli heyetlerinin atanması veya yardımcı
doçentlerin durumu gibi konularda birçok yeni hükümler getirilmişti. Fakat bu
hayırlı işler kurban edildi" dedi. Sırf 70 bin İHL'li öğrenciyi cezalandırmak
için 1 milyon mesleki-teknik liseli öğrencinin de eğitim hakkının engellendiğini
ifade eden Sağlam, "İHL, devletin okuludur. Müfredatını Milli Eğitim Bakanlığı
belirler. Öğretmenlerinin maaşlarını devlet verir. Eğer bir sorun varsa devlet,
uzmanlarıyla, eğitimcileriyle sorunu, yerinde çözmelidir" dedi. "Bir
devlet düşünün ki kendi okulunda okuttuğu öğrencileri, cumhuriyetin temel ilkelerine
aykırı görüyor" diyen Sağlam, "Devlet öğrencilerini tercihleri nedeniyle
cezalandırmak yerine onlara yön göstermelidir" diye konuştu.
Görev yaptığı dönemlerdeki uygulamalarını da hatırlatan Sağlam, şunları söyledi: "Bizim 5 yıllık kalkınma planlarımızda, Milli Eğitim Şûrâsı kararlarımızda, hatta mesleki-teknik eğitimle ilgili yapılan özel şurada her zaman mesleki-teknik liselerin kapasitelerinin artırılması vardır. Biz her zaman ortaöğretimdeki öğrencilerimizin üçte ikisinin mesleki-teknik liselerde okumasını amaçladık. Avrupa'da da böyledir. Fakat öğrenciler üniversiteye girmeyi neredeyse imkansız hale getiren uygulamalar nedeniyle artık mesleki-teknik liseleri tercih etmiyor" dedi. Mesleki-teknik liselerin özellikle ara eleman ihtiyacını karşılaması yönünden çok önemli olduğunu belirten Sağlam "Ama bu durum, hiç kimseye "Sen bunu tercih ettin, artık ömür boyu bu kararından dönemezsin" deme hakkı vermez" dedi. Sağlam, insanların 14 yaşında verdiği kararı değiştirme hakkının elinden alınmasının insan haklarına aykırı olduğunu da belirtti.
AİHM, yasalara göre karar verdi
AİHM'nin başörtüsü kararına da temas eden Sağlam "AİHM, Türkiye'deki mevzuata
göre karar verdi. Sosyal, kültürel sorunlar yasayla ya da yasaklarla çözülmez.
Demokratik katılımla çözülür" dedi. Demokrasinin, ancak inançlı insanların
sürece katılımı sağlandığında hayata geçebileceğini ifade eden Sağlam, "'AİHM
karar verdi artık yapılacak bir şey yok' gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor.
Yasak uygulanınca sorun çözülmüş olmaz" dedi.
Rektör seçimleri tam bir komedi
Üniversitelerin mümkün olduğunca kurumsal otonomiye kavuşturulması gerektiğinin
de altını çizen Sağlam, şunları söyledi: "Anglo-sakson ülkelerinde, yani
Amerika, İngiltere, Kanada, ve Avustralya'daki üniversitelerde bölüm başkanları,
dekanlar, rektörler mütevelli heyet tarafından atanarak işbaşına geliyor. Avrupa'da
ise seçim var. Sonuçlara bakıldığında Anglo-saksonların sisteminin daha başarılı
olduğu ortada." Sağlam, "Toplumların yönetimi başka, kurumların yönetimi
başkadır " dedi ve üniversitelerde atamanın demokrasiye halel getirmeyeceğini
vurgulayarak, "Tabiî bu yöntemin başarılı olmasında denetim esastır, otonomi
esastır" dedi. Ülkemizde rektör seçimlerinde komik denebilecek olaylar
yaşandğını belirten Sağlam, "Adaya bakıyorsunuz, sanki babasının malını
dağıtıyor gibi vaatlerde bulunuyor;. 'Muayenehanelerinizi açabilirsiniz' diyor,
'Mesai o kadar önemli değil' diyor. Halbuki demokrasi bu değildir" dedi.
yenişafak