Yalova Cumhuriyet Başsavcısı Duygu Bayar Öksüz'ün de katıldığı ifade sırasında kızı Tuğyan Ülkem Gülter, olay günü Sultan Nur Ulu ile Yalova merkezdeki bir alışveriş merkezine gittiğini, akşam saatlerinde döndüklerini anlattı.
Eve gelince yemek yediklerini, daha sonra salonda müzik eşliğinde eğlendiklerini belirten Gülter, bu sırada annesinin de alkol aldığını dile getirdi.
Gülter, annesinin salonda bulunduğu sırada kendisinin de Sultan Nur Ulu ile odasına geçtiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Benim odamdaki cam açıktı. Annem zaten camları açık tutardı. Annem o sırada tuvalete gitmiş. Bu sırada salondaki televizyonda müziğin sesi yüksekti. Annem odaya geldiğinde roman havası çalıyordu. Biz de Sultan ile birlikte ayakta oynuyorduk. Annem odaya geldiğinde bize eşlik etti o da oynamaya başladı. Hatta Sultan'ın elinden tuttu roman havası oynatmaya çalıştı. Ben anneme 'Anne Sultan roman havası oynamayı bilmez' diye güldüm. Benimle de oynadı, hatta sarıldık. Bu arada söz konusu cama arkam dönük haldeydim. Annem, oyun oynama sırasında benim yanımdan arka cama oynayarak geçti. Sonra bir patırtı gibi ses duydum. Arkamı döndüğümde annemin elbisesini görür gibi oldum. Sonra 'anne' diye bağırarak dışarı çıktım. Aşağı doğru koşmaya başladım, annemi kaldırmaya çalıştım gibi hatırlıyorum. O kadar şoktaydım ki her şeyi hatırlamıyorum."
- "Evimizde yerler parkelidir, düzenli temizlendiği için bazen kaygan olabiliyor"
İfadesinde annesinin aşağıya nasıl düştüğünü görmediğini aktaran Gülter, Tut'un kamera görüntülerinde tuvaletten çıktıktan sonra "O ne lan" ifadesini ise odada oldukları için duymadıklarını anlattı.
Gülter, o gün annesinin çok neşeli olduğunu vurgulayarak, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Beyin damarlarında genişleme ve daralma olduğunu biliyorum. Bununla ilgili ozon tedavisi görmektedir. Ancak annem alkol alınca normalin dışında hızlı yürür. O gün de ifademin başında da belirttiğim üzere şarap içmişti ve yine yürümesi dengesizleşmişti. Hatta salondayken de artık dengesizdi, yani alkolün etkisi başlamıştı. Annemi düşman olduğu ya da nefret ettiği kimse yoktu. Asistan Çiğdem ile sadece kırgınlık vardı. Annem onu kısa süre önce kahvaltıya davet etmişti. Annem iş ilgili bir şey soracağı zaman ona sorardı. Çiğdem abla annesiyle yaşıyordu. Annem çok titiz bir insandı, her yerin düzenli ve temiz olmasını isterdi. Sürekli temizlik yapar yerleri siler toz alırdı. Temizlikte farklı markalara ait çeşitli deterjanlar kullanırdı. Deterjanlara çok düşkündü, sürekli eve deterjan veya koku siparişi gelirdi. Bizim evimizde yerler parkelidir, düzenli temizlendiği için bazen kaygan olabiliyor."
- "İki evin arasında geçiş mümkün değildir"
Tut'un oğlu Tuğberk Yağız Gülter ise olay günü İstanbul'da nişanlısıyla olduğunu, gece saatinde ablasının kendisini arayarak annesinin düştüğünü haber verdiğini kaydetti.
Kötü haberi annesinin alt kat komşusundan duyduğunu belirten Tuğberk Yağız Gülter, "Ben evdeki kameraları çevrimiçi olarak izleyebiliyordum. Hatta yoldayken karakol amiri beni aradı ve görüntüleri kayıt alabildiğimi söyledim. Sonrasında kamera kartlarını nereden almaları gerektiğini söyledim." ifadesini kullandı.
Gülter, annesinin husumetlisinin olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Tuğyan'la da hiçbir problemi yoktur, Sultan'ı annem ve Tuğyan'dan çok dinledim. Kendisiyle bu olay öncesinde yalnızca bir kere yüz yüze denk geldim diye hatırlıyorum. İkisinin de annemle bir problemi yoktur. Sosyal medyada çıkan iddialar tamamen asılsızdır. Çiğdem ablayla annemin arası gayet iyidir, kişisel hiçbir husumetleri yoktur. Annem ile Çiğdem ablanın ilişkisi öyledir. Zaman zaman birbirlerini engellerler, birbirlerine tatlı trip yaparlar. Çiğdem ablanın salonuyla annemin yatak odası pencereleri yan yanadır ancak evin dışı demirle örülü olup korkuluk bulunmaktadır. Korkuluğu Çiğdem abladan önce oturan evin sahibi yaptırmıştı. İki evin arasında geçiş mümkün değildir. Bazen kameranın takılı olduğu kabloyu soketi çıkartır ya da kahve yapacakları zaman yine kameranın bağlı olduğu fişi çekip kahve makinesini bağlarlar. Bu nedenle zaman zaman kameranın kayıt almadığı olur. Annem bu hususu hiç umursamaz. Annem duşa gireceği zaman açık görüntülerinin olmaması amacıyla da kameraların fişini çekerdi."
Annesinin denge probleminin de olduğunu, özellikle belinin kırıldığı bir dönem yaşadıklarını da sözlerine ekleyen Gülter, ifadesini şöyle tamamladı:
"Ondan sonra annem öne eğilerek yürümeye başlamıştı. Özellikle alkol aldığında normalde kullandığı gözlüğü kullanmaz ve daha hızlı yürür bu da dengesini kaybetmesine neden olur. Annem benim önümde de daha önce dengesini kaybedip düştüğü olmuştu. Hatta bir keresinde düştüğünde annemi hastaneye götürmüştük. Kamera kaydında annemin neye 'O ne lan' dediğini tam bilmiyorum ancak annem sarhoş olduğunda 'Bizimkiler, hazır mıyız? Okey miyiz?' der ya da argo kelimeler kullanır. Biz annemin sarhoş olduğunu böyle anlarız. Benim bu olaya ilişkin şüpheli bulduğum hiçbir husus yoktur, kardeşimin ya da Sultan'ın annemle hiçbir husumetleri bulunmamaktadır."