Avrupa Birliği ile kader pazarlığı yapacak ekibin komutası DPT'de mi, yoksa AB Genel Sekreterliği'nde mi olacak?.
Avrupa Birliği liderlerinin, tam üyelik müzakereleri için 3 Ekim 2005'e tarih vermesi Ankara'da bürokrasi kulislerini hareketlendirdi. Devlet Planlama Teşikilatı (DPT) ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) arasında, müzakerelerin kimin önderliğinde yapılacağı konusunda rekabet yaşanıyor.
GÜL UYARDI MI?
Kavga, Planlamacılar'ın hazırladıkları bir raporla, pazarlıkların kendi bünyelerinde
yürütülmesini istediklerini ortaya koymasıyla, su yüzüne çıktı. DPT'den sorumlu
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in kamu kuruluşlarına bir mektup yazarak
AB uzmanları listesini istemesi Dışişleri Bakanlığı ve ABGS'de rahatsızlık yaratmıştı.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, Şener'e
"uyarı" niteliğinde bir mektup yazarak, "Yetki ABGS'de"
mesajı verdiği basına yansıdı. Gül önceki gün bir açıklama yaparak, "Türkiye'nin
uzman potansiyelinin çıkarılması konusunda DPT'nin envanter çalışması yapmasını
bizzat kendisinin istediğini" söylemişti. Gül, "Kurumlararası eşgüdümün
ve uyumun aksatılmasına izin verilmeyecek" diye eklemeyi de ihmal etmemişti.
Uzun süredir yeniden yapılanma arayışı içinde olan DPT, "köklü yapısı"
ve "deneyimli kadrosu"nu gerekçe göstererek AB müzakerelerinde öncü
kurum olmayı istiyor. Genç ve dinamik bir kuruluş olan ABGS'nin yetkililerine
göre ise "DPT'de AB uzmanı sayısı çok az." Arada kalan hükümet, önümüzdeki
günlerde AB'yle müzakereleri "nasıl bir yapı" içinde götüreceğine
karar verecek. Ayrı bir müşteşarlık mı, Dışişleri'ne bağlı bir birim mi, yoksa
başlı başına bir krallık mı? Hükümet, bürokratik çekişmeyi değil, işbirliğini
ön plana çıkaracak bir formül üzerinde çalışıyor. Kulislerde en çok tartışılan,
"Planlamacılar" ile "Avrupacılar"ın tek çatı altında toplanarak
"AB Bakanlığı" veya "AB Müsteşarlığı"na dönüştürülmesi,
müzakerelerin siyasi boyutunun ise Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülmesi.
Bu kuruluşlar prensipte "müşterek" çalışmaya soğuk bakmıyor. Ancak
sorun, hangi kurumun kilit rol oynayacağında düğümleniyor. ABGS, birleşme halinde,
Planlama içinde "eritileceği" endişesi taşıyor. DPT'nin "merkezi
planlama" anlayışında kaldığını söyleyen üst düzey bir ABGS yetkilisi,
"Bizim kuruluş amacımız Türkiye'yi AB üyeliğine hazırlamaktı. DPT ise planlamanın
liberal ekonomide önemi kalmadığı için AB sürecinde kendisine bir yön arıyor.
Birlikte çalışabiliriz. Ancak, ABGS'de 40-45 AB uzmanı olduğu göz ardı edilmemeli.
DPT'de bu sayı en fazla 10 kişidir" diyor.
DPT İMAJ YENİLİYOR
Planlamacılar ise ABGS'den gelen eleştirilere "Sosyalist modeldeki gibi
planlama yapan bir kuruluş değiliz" karşılığını veriyor. Bir DPT yetkilisi,
müzakerelerde aktif rol alma isteğini şöyle özetliyor: "Biz de AB sürecinde
stratejik planlama yapan, dinamik bir kuruluş olacağız. Müzakere başlıkları
zaten yapısal bir dönüşüm gerektirecek. Ayrıca, DPT gerek mevzuat, gerek etki
analizi, gerekse geçiş sürecinde deneyim, bilgi ve veri bankası olmuştur. Bu
birikim etkin kullanılmadan müzakere yapılamaz."
BRÜKSEL İZLİYOR
Müzakereler sırasında masanın diğer tarafında oturacak olan Avrupa Komisyonu'ndan
üst düzey bir yetkiliye, "DPT mi, ABGS mi?" diye sorduk, şu karşılığı
verdi: "DPT iyi bir kordinasyon birimi, ancak fazla bürokratik. Kendini
yenilemeli. ABGS kadrosunun ise olaylara 'daha AB gözüyle' baktığını düşünüyoruz.
İç çekişmeler doğal. Ama 3 Ekim'e kadar bitmeli."
sabah