Polisin 1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu'na tepkisi böyle oldu
Baştan hangi tarafta olduğunuzu sorayım: "Polisçi" misiniz yoksa sadece bir hukukçu mu?
Evet, Polis Akademisi'nde çalışıyorum. Ama ben burada polislere hukuk öğretiyorum. Bugüne kadar da hep polisin yetkilerinin insan hakları adına kısıtlanması gerektiğini savundum. Bu kimliğimle tanınırım. Fakat son zamanlarda kısıtlanması gerektiğini söylediğim yetkiler kısıtlanmanın da ötesine geçti. Bir anda yetkileri gereğinden fazla kısıtlanan bir polis modeliyle karşı karşıya kaldık.
* CMK'yle ilgili sizi tam olarak endişelendiren nedir?
Dünyadaki ceza adalet sistemini kim bilse endişelenir. Suç karşısında insan
haklarına önem verilen süreç gelişmiş ülkelerde 1960'larda başladı. Ama 1990'lardan
sonra verilen haklar yavaş yavaş geri alınmaya başladı. Çünkü aşırı hak ve özgürlüklerin
suçu arttırdığı görüldü. Batı'nın 20 yıl önce yaşadığı bu süreci şimdi yaşayacağız.
Şimdi de suç karşısında zorlanacağız.
* Vatandaşa hak ve özgürlükleri verilmese miydi yani?
Bence suçla mücadele ile kişi hak ve özgürlükleri arasındaki dengenin bozulmaması
gerekiyor. Bir süredir varolan denge bu sefer suçla mücadele aleyhine gereksiz
yere bozuldu. CMK'da ciddi insan hakları fanatizmi göze çarpıyor. Fakat suçla
mücadele konsepti olmayan kanun.
* Bu artık AB ülkelerinden bile daha özgürlükçü yasalarımız var anlamına
mı geliyor?
CMUK'taki 1992,1998; Anayasa'daki 2001 değişikliklerinden sonra 1 Nisan'da yürürlüğe
girecek olan bu son CMK'yle birlikte süreç tamamlanmıştır. Bazı düzenlerimiz
de AB ülkelerinden daha ileride. Vur deyince öldürdük yani. Örneğin bazı gözaltı
koşulları, hukuka aykırı delil konusu gibi.
* Bir süredir denge vardı diyorsunuz ama gazeteci Metin Göktepe'nin gözaltında
öldürülmesi olayı daha yeni sayılır. Bu polis yasaları zorla insan hakları fanatiği
yapmıyor mu?
Kesinlikle CMK'daki değişim polisin yetkilerini kötüye kullanmasının sonucu.
Geçmişte gerçekten suçla mücadele edilirken kişinin hak ve özgürlükleri hatta
yaşam hakkı elinden alındı. Bu yasa polisin keyfi davranışlarının önüne geçiyor.
Ama bir boşluk da bırakıyor. Boşluğu şimdi suçlular dolduracak. Vatandaşlar
daha önce polisin keyfi gözaltına alma tehlikesiyle karşılaşırken şimdi de sokaktaki
suçlular tarafından rahatsız edilme tehlikesiyle karşılaşacak. Yani polisin
zamanında yanlış yapmasının bedelini toplum ödeyecek. Mesela polis gecenin bir
vakti sokakta şüpheli gördüğü kişinin üzerini, çantasını, aracını arayamayacak.
Niye? Çünkü polis şüphenin takdirini geçmişte kötüye ve masum vatandaşlar aleyhine
kullandı. Şimdi bu yetkiyi savcıya veriyorlar. Fakat savcıyı o saatte bulamayacağınız
için doğacak sonuçlardan cezalandırılan polis değil, yine vatandaş olacak.
* Savcılarımız ne kadar iyi?
Tabii onları da test etme imkanı bulacağız. Eğer tutucu davranırsa polisin getirdiği
şüphelileri "Bu sebep yakalama nedeni oluşturmaz" deyip serbest bırakabilir.
Nedensiz yere gözaltına alınan kişinin tazminat davası açması için artık daha
belirgin hakları var. Gözaltına aldığı kişi tazminat davası açıp kazanırsa o
polis bir daha adam yakalamaz.
* Mesela geçmişteki kontrolsüz güç nasıl hastalıklı bir polis tipi yarattıysa
şimdi de karşımıza sadist savcılar çıkabilir mi?
Hayır, savcılar hiçbir zaman hukuka aykırı davranma riskini göze alamazlar.
Çünkü savcılardaki hukuk bilinci onları hakim gibi davranmaya itmektedir. Terfi,
meslek içinde yükselme onlar için daha önemli. "Suç aydınlanmayabilir ama
yeter ki hukukun dışına çıkılmasın" diyecekler. Aslında bir yandan da polisi
hukukla eğitmiş olacaklar. Polis de savcıyı teknik açıdan eğitecek. Fakat bu
eğitimin bedelini toplum ödeyecek. Çünkü bu arada oluşan otorite boşluğunu mutlaka
profesyonel suçlular kullanacaktır.
* Diyelim ki savcı suçu ortaya çıkarmaya da niyetli. Peki bunu başarabilir
mi, böyle donanımı var mı?
Birincisi savcıya suç soruşturma eğitimi verilmez. Onun için de dünyada suç
soruşturmasını savcılar değil polis yapar. Savcı sadece denetler. Yeni CMK'yle
savcıya "Polisle birlikte çık sokakta delil ara" denecek.
* Peki o kadar savcı var mı?
Türkiye'nin Jandarma'yla birlikte 400 binin üzerinde güvenlik görevlisi var
ama yaklaşık 3 bin savcısı bulunuyor. İşinde uzman bu kadar güvenlik görevlisine
dur deyip 3 bin savcıdan tüm suçları aydınlatmasını isteyeceksiniz. Bu rakamın
en az 15 bin olması gerekiyor.
* Yenileri alınamaz mı?
Bugün karar verseniz ilk savcıyı 3 yıldan önce göreve başlatamazsınız. 2 yıl
stajı var. Üstelik 15 bin rakamına hemen ulaşılamaz. Adalet Bakanlığı savcı
değil hakim de almak zorunda.
* Bu arada polisle savcı anlaşırlar mı yoksa aralarında bir kan davası başlar
mı?
Kan davası başlamasa bile hangi noktada uzlaşacakları konusunda arayış yaşayacaklar.
Bu süre içinde ya polis savcılaşacak ya savcı polisleşecek.
* Karakolda tokat atan savcılar mı göreceğiz yani?
Savcı karakola kadar iner mi, sanmıyorum. Bence odasından bile çıkmayacak. Hatta
savcıların artık çapraz sorgu gereği hakimin yanından inip sanık ve müdafii
ile karşı karşıya oturmaları gerekir ama bunu da yapacaklarından emin değilim.
Çünkü kendilerini polisle değil hakimle denk görmek isteyeceklerdir.
* Belki de polisle savcı kendi aralarında eski sistemlerini sürdürmeye devam
edecekler ve kimse yeni bir CMK'nin yürürlüğe girdiğini anlamayacak bile...
Kuvvetli bir ihtimal. Belki çok ideal savcılar ya da taşrada iş yoğunluğu olmayan
savcılar yeni kuralları uygulayacak ama onun dışında yeni savcılar yetişene
kadar bu düzen aynen sürecek.
vatan