Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün
1980'den sonra ismi ve yapısı değiştirilerek sıradan bir devlet dairesine dönüştürüldüğünü
öne sürerek, MTA'nın yeniden Enstitü yapısına kavuşturulması, yönetim kademelerine
siyaseten değil liyakaten atamaların yapılması ve yetişmiş deneyimli teknik
eleman kadrolarının korunması için gerekli tavrın gösterilmesi gerektiğini bildirdi.
JMO tarafından konu hakkında yapılan yazılı açıklamada, bir Ar-Ge kurumu olarak
MTA'nın, TÜBİTAK'ın jeoloji ve madencilik versiyonu olarak ülke ekonomisine
çok önemli kazanımlar getireceği belirtildi. 22 Haziran'da MTA'nın 70. yılını
kutladığının belirtildiği açıklamada, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nün Türkiye'nin
jeolojisinin aydınlatılmasında, çeşitli ölçekli ve amaçlı jeoloji haritalarının
yapımı ve kullanıma sunulmasında, yeraltı kaynaklarının ortaya çıkarılarak ekonomiye
kazandırılmasında, afetlere yol açan jeolojik faktörlerin belirlenmesinde ve
en önemlisi bu konularda gereksinim duyulan teknik elemanların yetiştirilmesinde
görev üstlenmiş, saygın bir kurum olarak haklı bir isim yaptığı belirtildi.
Kurumun Enstitü kimliğinin, 12 Eylül etkisiyle 1983 yılında değiştirildiğinin
ifade edildiği açıklamada, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adını alan
kurumun, bilimsel araştırmalar yapan özerk kamu kurumu yapısının bu dönemden
sonra politik atamalarla siyasi iktidarların oyuncağı durumuna sokulduğu iddia
edildi.
Son 20-25 yıllık dönemde MTA'nın gerileme sürecini yaşadığının savunulduğu
açıklamada, MTA'nın siyasilerin kadrolarını yerleştirdiği bir kurum haline getirildiği,
deneyimli eleman kadrosunun ya emekli olduğu ya da değişmiş yapısıyla MTA'dan
aradığını bulamayanların başta üniversiteler olmak üzere diğer kuruluşlara geçmesiyle
büyük kan kaybına uğradığı kaydedildi. Bütçeden MTA'ya ayrılan kaynağın neredeyse
sadece personel giderlerini karşılayabildiğinin belirtildiği açıklamada, bu
kaynaktan araştırmaya ayrılan payın ise yüzde 2-3'lerle sınırlı kaldığı kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, "Dolayısıyla MTA, 1980 yılı öncesinde yenilikleri izleyen,
bilim ve teknolojideki yeni gelişmeler ışığında program yapan ve ülke gereksinimlerini
araştırıp bu doğrultuda proje üreten bir kurum olmaktan çıkmış, rutin işlerle
uğraşan, siyasilerden gelen talepleri karşılayan, yeniliklere kapalı bir kuruluş
haline getirilmiştir" denildi.
Bilimsel bilgi birikimi olmayan kişilerin siyaseten yönetici olarak atanmalarının, son 15-20 yıldan beri vazgeçilmez bir davranış biçimi olduğunun öne sürüldüğü açıklamada, son birkaç yıldır sürdürülen çabaların MTA'nın eski görkemli günlerine dönme umudunu yarattığı, ancak özellikle son dönemdeki siyasi müdahalelerle, bilimsel ve teknik çalışma ikliminin tahribine yönelik sürecin ivme kazandığı savunuldu. Deprem, heyelan, çığ ve taşkın gibi doğa olaylarının gerekli önlemler alınmadığında birer doğal ve sosyal afete dönüşmesinin, Türkiye'de jeolojik araştırmalara ve genel olarak mühendislik disiplinine yeterince önem verilmediğini gösterdiğinin de belirtildiği açıklamada, bilinen tüm yeraltı kaynaklarını bulan MTA'nın, 1980'den sonra ismi ve yapısı değiştirip sıradan bir devlet dairesine dönüştürülerek, bilinçli bir şekilde etkisiz hale getirildiği iddia edildi. Açıklamada, MTA'nın enstitü yapısının ve işlevinin geri verilmesi gerektiği belirtilerek, MTA'nın bir Ar-Ge kurumu olarak, TÜBİTAK'ın jeoloji ve madencilik versiyonu olmasıyla Türkiye ekonomisine çok önemli kazanımlar getireceği ifade edildi.