Sınav sonuçları art arda açıklanmakta ve eğitimle ilgili bu güne kadar ileri
sürmüş olduğumuz önerilerimizde ne kadar isabetli tespitlerde bulunduğumuzu
görmek sonucun vehametiyle bir memnuniyetten ziyade bizleri üzüntüye boğmaktadır.
Sınav sonuçları 'kimler kazandı'dan öte 'kimler nasıl kazanamadı'nın
bilgisini vermektedir. Buna göre okulda öğretilenle, sınavda sorulanın farklı
bilgiler olduğu bir kez daha ortaya çıkmakta, bunun doğal sonucu olarak da,
parası olup sınav sorularını cevaplamaya yönelik dersanelere gidebilen ve
yine sınav kazanmaya yönelik özel kurslar alma imkanına sahip öğrencilerle
bu imkana hiçbir zaman sahip olamayan kahir ekseriyet arasında vicdanları
sızlatması gereken bir adaletsizlik yaşanmakta, eğitimde fırsat eşitliği ortadan
kalkmaktadır. Bunun tek bir çözümü vardır, ya öğrettiğin gibi soracaksın,
ya da sorduğun gibi öğreteceksin. Bunun sağlanabilmesi ise haramilerin eğitim
sisteminden ellerini çektirecek düzenlemelerin bir an önce yapılmasıyla gerçekleşecektir.
Son sınıf öğrencilerinin sadece % 46.5 inin 185 taban puanı geçmiş olması
bunlarında en fazla % 25 inin bir eğitim kurumuna yerleşecek olması ve bunlarında
tamamının en az 2 yıldır dersaneye gidiyor olması her hangi bir açıklamaya
gerek duyulmayacak kadar konunun hangi boyutlarda sergilendiğini ortaya sermektedir.
Bu sınavların fırsat eşitliğine imkan vermeyen boyutu, sadece bu nokta da
değildir. Sınav sonuçlarında, bir diğer gizlenmesi mümkün olmayan nokta ise
başarı oranlarının coğrafi dağılımında gözükmektedir. Bu dağılım da öğretmen
dağılımıyla, sınav başarı oranlarının dağılımı birebir örtüşmektedir. Doğu
ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere diğer bölgelerde ise merkeze
uzak ilçelerde öğretmen eksiğinin sınav sonuçlarına etkisini birebir görmek
mümkün. Bunun için yılardır bu bölgelerdeki öğretmen açığının kapatılmasıyla
ilgili olarak kalkınmada öncelikli yöre iyileştirmesi önermekteyiz. Yoksa
bu bölgelerdeki öğretmen açığı bir an önce teskeresini bekleyen asker öğretmenlerle,
rotasyon süresinin bir an önce dolmasını bekleyen ya da sözleşmeli öğretmenlerle
doldurulur ki bu da adaletsizliği ve başarısızlığıpeşinden taşıyacaktır.
Bu sonuçların bir diğer çarpıcı yanı ise fen liselerinin, Anadolu liselerinin içinde bulunduğu devlet okullarının özel okullara oranla daha başarılı olmasıdır. Bu da gösteriyor ki siz eğitimini verdiğiniz müddetçe çocuklarımız başarılı olacaklardır. Çözüm bütün okullarımızın sınıf mevcutlarını, alt yapısını ve öğretmen niteliğini, bu okullarımızın seviyesine çıkarmaktan geçiyor.
Yüksek Öğretimin bir diğer açmazı ise 1975'lerde sınava giren öğrencilerin
%25'i bir yüksek öğretim kurumuna yerleştirilirken bu gün yeni üniversiteler
ve bölümler açılmadığı için bu rakamın %11'ler düzeyinde kalmasıdır. Ülkemiz
nüfusuyla doğru orantılı olarak büyümeyen ve nitelik kazanamayan yüksek öğretimimiz
ya bir çok gencimizin bu eğitimi alamamasına sebep olmakta veya nitelikli
eğitim için yurt dışına gitmelerine neden olmaktadır. Derhal ülkenin ihtiyacını
karşılayacak yeni üniversiteler açılmalı ve buna paralel iş alanları oluşturulmalıdır.
Sınav sonuçları hem MEB tarafından, hem de YÖK tarafından iyi okunmalıdır.