Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, dalgalı kur konusunda herhangi bir politika
değişikliği yapmayacaklarını belirterek, ''Dalgalı kur'a aynen devam edeceğiz,
Merkez Bankası'nın bağımsızlığını gözümüz gibi koruyacağız'' dedi.
Unakıtan, Ocak-Kasım bütçe sonuçlarını açıkladığı basın toplantısında, enflasyon
hedeflemesine geçilebilmesi için Merkez Bankası'nın bağımsızlığının temel şartların
biri olduğunu, ülkede mali disiplinin kuvvetli olması gerektiğini ve mali piyasaların
işler halde olması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'nin bu noktaya geldiğini
ve o adımı da attığını söyledi.
''Türkiye şu kadar başarılı, bulunmaz yıldız bir ülke, falan yerin kaplanı,
oranın aslanı. Böyle havaya ve tavaya girmenin alemi yok. Türkiye normalleşiyor''
diyen Unakıtan, Türkiye'de enflasyon oranının yüzde 7.6 olduğunu hatırlattı
ve şöyle devam etti:
''Avrupa'nın hangi ülkesinde bu kadar yüksek enflasyon var? Demek ki daha çok
yolumuz var ve aynı politikalara devam etme mecburiyetimiz var. Kendi kendimizin
hesabını yapmak mecburiyetindeyiz Türkiye olarak. Kim ne derse desin, kim ne
isterse istesin bizim bu yoldan başka yolumuz yok. Bu ülkeyi iyi bir geleceğe
taşımak istiyoruz, o çağdaş ülkelerin arasında yerimizi almak istiyorsak, AB'ye
tam üye olmak istiyorsak, bu yollardan geçmemiz lazım. Bu politikalardan taviz
vermeksizin devam etmek lazım.''
''TÜRKİYE'NİN RİSKİ DÜŞÜYOR''
Unakıtan, ekonominin normalleşme sürecine paralel olarak reel kesimin bankacılık
sisteminden gittikçe artan oranda kaynak kullanmaya devam ettiğini ifade ederek,
bütçe açıkları azaldıkça bankaların artık devlete borç verme yerine, reel kesime
kaynak aktarma imkanına kavuştuğunu ve bunun da Türkiye'deki yatırımın artmasının
önemli sebeplerinden bir tanesi olduğunu vurguladı.
Reel sektörün kredi hacminin, 2002'de 34.5 milyar YTL düzeyinde iken 2005 yılında
113.8 milyar YTL düzeyine çıktığını belirten Unakıtan, ''Neredeyse 4 katı bir
artma meydana geldi. Yine kredi mevduat oranı da yüzde 51.8 seviyesine ulaşmıştı''
dedi.
Bakan Unakıtan, TL'ye güvenin artması ile birlikte ters dolarizasyon sürecinin
hızlandığını da kaydederek, TL cinsinden mevduatın toplam mevduat içersindeki
payının 2002'de yüzde 23 iken, 18 Kasım 2005 itibariyle yüzde 64.9'luk paya
ulaştığını bildirdi.
Borçlanma yapısında da büyük değişiklik olduğunu ifade eden Unakıtan, 2005
yılının 3. dönemi itibariyle TL cinsinden borçların arttığını söyledi. Unakıtan,
''Eskiden dövize çevrilebilir borçlarımız daha fazla iken, şimdi TL cinsinden
borçlarımız arttı. Bu da Türkiye'nin riskini daha da düşürmektedir'' dedi.
CARİ AÇIK
Unakıtan, cari açığın düşürülmesinin önemli olduğunu, fakat cari açığın finanse
edilebilir olup olmadığına bakmak gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
''Biz ekonomi yönetimi olarak cari açığın üzerinde fevkalade hassasız ve her
gün takip ediyoruz. Alınacak önlemlerimiz varsa onları da alıyoruz. Ama cari
açığın finanse edilebilir olması çok çok önemli. Cari açığa baktığımızda Türkiye'ye
muazzam bir para akışı var ve Merkez Bankası rezervleri 47 milyar doları buldu.
İlk defa, rekor oldu. Bu böyle kalacak mı belki daha da artacak.
Eğer siz cari açığı finanse edebiliyorsanız, bundan dolayı büyük endişelerin
içine girmememiz lazım. Ama 'yarın gene bir kriz mi oluyor acaba' bu türlü endişelere
artık Türk milletinin kapılmasına, Türk müteşebbisinin kapılmasına gerek yok.
Çünkü bunun açıkları bellidir, nasıl kapatılması gerektiği bellidir ve bununla
ilgili olarak Türkiye üzerine düşeni yapacaktır. Bundan dolayı hiç kimse endişelenmesin.''
'Son 3 yılda dünyada likidite fazlalığı vardı ve Türkiye'de bu likidite fazlalığından
payını fazlasıyla aldı' denildiğini de hatırlatan Unakıtan, şöyle konuştu:
''Eğer senin ekonominin güven vermiyorsa, senin ekonomin istikrarsızsa hiç
kimse kapına uğramaz. Ne sıcak para gelir, ne soğuk para gelir. Ama ekonomin
güvendiriyorsa, kendine de güveniyorsan herkes kapını çalar gelir, Madem sıcak
para geldi çok tehlikeli de bundan önce niye sıcak para gelmiyordu?. Ufukta
bile gözükmüyordu bırak gelmeyi, etrafına bile uğramıyordu. O zaman sen her
şeyden önce kendi evini iyi düzenleyeceksin, kendi ekonomini istikrarlı, güvenli
hale getireceksin ve kendine güveneceksin, özgüvenin olacak.
Türk milleti 3 seneden beri bunu yaptı, ekonomisini düzeltti, enflasyonu tek
haneli hale getirdi, büyümesini sürdürülebilir hale getirdi, borçlarını azaltmaya
başladı, ülke riskini düşürdü, ondan sonra da sermaye gelmeye başladı. Daha
da gelecek, hiç merak etmeyin.''