Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, 57.
Hükümet döneminde üniversite personeline zam kanunu çıkarılırken onbinlerce
akademik ve idari personelin mağdur edildiğini ileri sürdü. Bostan, "YÖK'e,
meslek liselerinin puanlarıyla oynamak yerine, üniversitelerin gerçek sorunları
ile ilgilenmesinin gerekliliğini hatırlatmak isteriz" dedi.
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, yaptığı açıklamada, 59. Hükümet'in eğitim ve
öğretim meselelerine yaklaşımının, ana sorunlara kalıcı ve sağlıklı çözümler
üretmek yerine, daha çok, kamuoyunu oyalamaya yönelik ve bir kısmı da seçim
hazırlığı şeklinde olan yüzeysel çözümlere yoğunlaştığını savundu. Bostan, "Bundan
önceki birçok bildirimizde de defalarca dile getirdiğimiz gibi; ilk ve orta
öğretimde kalite yükseltilmesi, okullarımızın fiziki altyapılarının çağın gereklerine
uygun bir düzeye çıkarılması, öğretmen istihdamının sorun olmaktan çıkarılması
gibi başta sorunların temelden halledilmesi yerine, mesela bir yandan onbinlerce
genç branş öğretmeni işsiz kalırken diğer yandan branş derslerinin ücretli öğretmenlerle
idareten geçiştirilmesine, kadrolu öğretmen uygulaması yerine ağırlığın git-gide
sözleşmeli öğretmen uygulamasına kaydırılmasına ve bu suretle öğretmenlik mesleğinin
yıpratılmasına, öğretmenlerin maaş ve ders ücretlerinin utanılacak düzeylerde
tutulmasına ısrarla devam edilmesi, bu sorunların en belli başlılarını oluşturmaktadır"
diye konuştu.
Üniversitelerde sorunların katlanarak büyüdüğüne işaret eden Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Bostan, "Hükûmet, 15 yeni üniversite kurmak için kolları sıvarken, kamuoyunun dikkatlerini, mevcut üniversitelerin sıkıntılı durumundan uzaklaştırmaya da özenle gayret etmektedir. Ne var ki bu sorunlar, artık öyle gösterilerle üstü örtülebilecek türden olmaktan çoktan çıkmış bulunmaktadırlar. Üniversitelerin huzurunu kaçıran bu büyük sorunlardan birisi de, idar3 ve akademik personelin maaşlarının yetersizliği, ders ücretlerini düşüklüğü olup, bunların yanında, hala halledilmesi yönünde hiçbir işaret görülmeyen önemli bir konu da akademik personel arasındaki ücret dengesizliğidir" dedi.
"AYRIMCILIK SÜRÜYOR"
57. Hükümet döneminde üniversite personeline zam kanunu çıkarılırken işlenen
büyük bir haksızlığın halen onbinlerce akademik ve idari personeli mağdur etmeye
devam ettiğini vurgulayan Bostan şöyle devam etti:
"57. Hükümet döneminde üniversite personeline zam kanunu çıkarılırken işlenen büyük bir haksızlık, aradan yaklaşık 4 yıl süre geçmiş olmasına rağmen, hala kanayan bir yara olmaya, onbinlerce akademik ve idari personeli mağdur etmeye devam ediyor. Ne yazık ki, Türk Eğitim-Sen dışında, bir kısmı sendikacılık yerine etnikçilikle uğraşmayı, bir kısmı da hükümete koltuk değneği görevi üstlenmeyi tercih eden sendika görünümlü kuruluşların hiçbirisinin gündeme taşımadığı bu konu çok kısaca şöyledir: 57. DSP, MHP ve ANAP Hükümeti döneminde çıkarılan bir kanunla bütün akademik ve idari personele belirli bir miktar ek ödeme zammı verilmesi için hazırlık yapılmış ve kamuoyu önünde ilan edilerek taahhütte de bulunulmuştu; ancak, kısa bir süre sonra, bu zammın kapsama alanı şaşırtıcı bir şekilde yüksek maaş alanlar lehine daraltılarak profesör ve 1. derece kadrodaki doçentlere ödeme yapılması kararlaştırıldı ve diğerlerinin mağduriyetinin de 'en kısa zamanda' giderileceği şeklinde bir söz verildi. Bundan sonra, 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar verdiği sözünde durmayan 57. Hükümet'in seçimleri kaybetmesi sonucunda iktidara 58. ve sonra da 59. AK Parti hükümetlerinin gelmesiyle de hiçbir şey değişmedi. Şu an itibariyle, yine bu mağduriyet, üniversite personeli arasında yaratılan bu ikilik, bu ayrımcılık aynen devam etmektedir; çünkü yine sadece profesör ve 1. derece kadrodaki doçentler bu ek ödeneği almaktadır."
"HAKSIZ UYGULAMA KALDIRILMALI"
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, ek ödenek
zammını alan profesör ve 1. derecedeki doçentler dışında bütün akademik personelin
tamamının asgari geçim sınırının altında, idari personelin büyük bir kısmının
da yoksulluk (açlık) sınırının altında maaş almaya devam ettiğini dile getirdi.
1 Ocak 2006 tarihinden itibaren verilen yüzde 2.5'luk yeni yıl zammına değinen
Bostan, "6. derece 3. kademedeki bir araştırma görevlisi 854 YTL, 1. derece
4. kademedeki 24 yıllık bir öğretim görevlisi (evli, çocuklu) 1.080 YTL, 3.
derece 5. kademedeki bir yardımcı doçent: 1.112 YTL, 7. derece 1. kademedeki
bir memur: 595 YTL alıyor. İdari personelin neredeyse tamamı, 700 YTL'nin üstünde
olan Yoksulluk (Açlık) Sınırı'nın altında maaş alırken, akademik personelin
maaşları da 1.900 YTL'ye ulaşmış bulunan Asgari Geçim Sınırı'nın altındadır.
Üstelik, açıkça bilinmektedir ki, üniversitelerin en ağır çalışma yapan personeli
araştırma görevlileri ve yardımcı doçentlerdir; ama buna rağmen vazıyet tam
bir utanç tablosunu andırmaktadır. Onun için, bu uygulamanın en kısa zamanda,
ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu konuda, YÖK'e, meslek liselerinin puanlarıyla
oynamak yerine, üniversitelerin gerçek sorunları ile ilgilenmesinin en asli
görevlerinden olduğunu hatırlatmak isteriz" ifadelerini kullandı.