Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği'nin, "Orta öğretimden ayrılan, mezun olan
ve yüksek öğretimden ayrılan veya mezun olanlara" Açıköğretim Lisesi'ne
geçiş olanağı tanıyan hükmünün yürütmesini durduran Danıştay'ın gerekçeli kararında,
eğitim sistemine dahil olup, yönlendirme suretiyle kademelerden geçerek bu haklardan
yararlanmış bireylerin, yeniden yararlandırılmasının, eğitim sisteminin örgütlenme
biçimindeki bütünlüğünü bozacağı belirtildi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, YÖK'ün, 14 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği'nin bazı hükümlerinin
iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı davayla ilgili karar veren
Danıştay 8. Dairesi'nin gerekçeli kararı belli oldu ve karar taraflara memur
eliyle tebliğ edildi.
Gerekçeli kararda, Anayasa'nın "Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi"
başlıklı 42. maddesiyle, kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı,
öğrenim hakkının kapsamının kanunla tespit edilip düzenleneceğinin kurala bağlandığı
vurgulandı.
Bu madde ile eğitim ve öğretimin genelliği ilkesinin benimsenerek, birey açısından
bir hak, devletin de asli görevi olduğunun belirlendiğine işaret edilen kararda,
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası'nda, milli eğitim sisteminin genel ve
özel amacı ile temel ilkelerinin belirlendiği, genel yapısının bu amaç ve ilkeler
çerçevesinde oluşturulduğu belirtildi.
Kararda, söz konusu yasanın 18. maddesinde, Türk milli eğitim sisteminin, örgün
eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere iki ana bölümden kurulduğu, 27. maddesinde,
ilköğretimini tamamlayan ve orta öğretime girmeye hak kazanmış her öğrencinin,
orta öğretime devam etmek ve orta öğretim imkanlarından ilgi, eğilim ve yetenekleri
ölçüsünde yararlanmak hakkına sahip olduğunun belirtildiği hatırlatıldı.
"YAYGIN EĞİTİMİN ÖZEL AMACI"
Yasa'nın 31. ve devam eden maddelerinde, yüksek öğretimle ilgili kurallara yer
verildiği kaydedilen kararda, 40 ve 41. maddelerinde de yaygın eğitimin özel
amacının, milli eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak,
örgün eğitim sistemine hiç girmemiş veya herhangi bir kademesinde bulunan veya
bu kademeden çıkmış vatandaşlara, örgün eğitimin yanında veya dışında bilgi
ve beceriler kazandırmak olduğunun yer aldığı ifade edildi.
Söz konusu kuralların anlamı ve kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, milli
eğitim sisteminin, örgün eğitimde, yönlendirme esasına dayalı kademeli geçişi
öngören bir modelle örgütlendiğinin anlaşıldığı vurgulanan kararda, bu örgütlenmenin,
eğitimin amacı ve temel ilkelerinin doğal bir sonucu olduğuna işaret edildi.
Bu düzenlemeler ve örgütlenme şekli ile eğitim ve öğretim hakkının doğru ve
etkin kullanımının hedeflendiği, önceliklerin belirlendiği belirtilen kararda,
eğitim ve öğretim hakkının herkese eşit fırsat ve imkanlar dahilinde sunulabilmesi
için ilgi, yetenek ve eğilimleri farklı olan bireylerin uygun eğitim kurumlarına
yönlendirilmesinin amaçlandığı kaydedildi.
Bir eğitim kurumundan yararlanabilme hakkının, bir önceki öğretim basamağını
tamamlama koşuluna bağlı kılındığına dikkat çekilen kararda, bu sürecin işleyiş
şeklinin, fırsat ve imkan eşitliğinin sağlanması bakımından önem arz ettiği
vurgulandı.
Farklı okul türleri arasında nakillerin Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın
9 Eylül 1998 gün ve 186 sayılı kararı ile yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Nakil ve Geçiş Yönergesi'nde düzenlendikten sonra
Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği'nin 30.
maddesinde yer alan, farklı okul türleri arasında nakillerin, 9. sınıf sonunda
yapılacağı şeklindeki kuralda değişiklik yapılarak, konunun yönergede düzenlenmesini
öngören bir kural haline dönüştürüldüğü ifade edilen kararda, şöyle denildi:
"Yukarıda anılan Yönerge'de belirlenen koşulları taşıyanlar dışında kalanların
orta öğretim kurumları arasındaki geçişleri önlenmeye çalışılmış ve Yönerge
ile açık öğretim lisesine meslek liselerinden geçişlerde uygulanacak prensipler
öngörülmemişken, Yükseköğretim Kurulu tarafından orta öğretim başarı puanının
hesaplama yönteminin değiştirilmesi suretiyle 1998-1999 öğretim yılında uygulamaya
konulan ÖSS sisteminin etkisi ile meslek liselerinden genel liselere geçişlerde
başlayan artış nedeni ile Bakanlık makamının 30 Eylül 1998 gün ve 4229 sayılı
oluru ile açık öğretim lisesi de bu kapsama dahil edilmiştir.
Genel liselerle meslek liselerinin uygulanan program ve amaçları yönünden sahip
oldukları farklılıklar gözetilerek, özellikle mesleki eğitimin milli eğitim
sistemindeki yerinin ve işlerliğinin arttırılmasını hedefleyen eğitim politikası
doğrultusunda, ülkenin gelişen ekonomik ve toplumsal gereksinimlerinin karşılanması
ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi amacı karşısında, dava konusu yapılan Yönerge
ve bireysel işlemlerde; genel ilkeler içeren yönerge ve genelgenin ilgilisi
olan öğrencilerin bulunduğu öğrenim evresine göre farklı sonuçlar doğurması
gerektiği, öğrencilerin öğrenim düzeylerine göre bir ayırıma gidilmemiş olmasının
öğrenim hakkının eşit dağılımını engelleyeceği, farklı özellikteki öğrencilerin
aynı konumda değerlendirilmesinin Anayasal eşitlik kuralı ile çelişeceği belirlenmiştir.
Böylece, genel veya meslek, teknik liselerinden oluşan ve öğretim sürecinin
ikinci kademesini oluşturan orta öğretim kurumlarına başlama ve devam etme hususunda
yargı kararları ile de istikrar kazanmış bir sistem yerleşmiştir."
DEĞERLENDİRME
Yargı kararları ile belirlenen bu sisteme göre, hazırlık sınıfında başarılı
olmuş veya olmamış veya lise birinci sınıfta kalmış öğrencilerin, orta öğretime
yeni başlayacak bir öğrenciyle aynı konumda olduğu, başka engeller yoksa genel
liselerin birinci sınıfına kayıt yaptırabilecekleri belirtilen kararda, "Böylece
lise birinci sınıfta veya daha sonraki sınıflarda öğrenimine devam edenlerle
birinci sınıfı geçenlerin yönelimi ve eğitiminin yerleşmiş olduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu yönetmeliğin bu açıklamalar ışığı altında değerlendirilmesi gerekmektedir"
denildi. Kararda, şöyle devam edildi:
"Açıköğretim lisesinin eğitim sistemi içerisinde ilk defa yer alması ile
bu lisenin, kuruluş amacı, işlevi ve işleyişi ile ilgili kuralların yönetmelikte
belirlendiği şekli ile yaygın eğitim niteliği ağır basan bir eğitim kurumu olmasına
ve dava konusu edilen Yönetmeliğin 'Örgün öğretim kurumlarına nakil ve geçiş'
başlıklı 22.
maddesi ile de bir örgün öğretim kurumu olmadığına işaret edilmesine karşın,
Yönetmeliğin dayanağının belirlendiği 3. maddesi ile açık öğretim lisesi, örgün
orta öğretim kurumlarının yer aldığı basamağa dahil edilmeye çalışılmaktadır."
Yönetmeliğin 6/j maddesi ile lisede örgün genel orta öğretim programlarının
uygulanacağı belirlenerek açıköğretim lisesine bu türden bir nitelik kazandırıldığı
ifade edilen kararda, "Böylece yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinde
yer alan düzenlemelerle yaygın eğitimin, örgün eğitimden yararlanamamış olanları
eğitim sürecinin tamamen dışında bırakmamaya yönelik amacı ve niteliğinin dışına
çıkılmıştır" denildi. İptali istenilen maddeler birbirine paralel düzenlemeler
içerdiğinden 5/a ve 15/b ve c maddelerine yönelik yapılan değerlendirmelerin
diğer maddeleri de kapsadığı ifade edilen kararda, şunlar kaydedildi: "Davacının
5/a maddesinin iptaline yönelik istemi, gerek dava dilekçesinin içeriği, gerek
15. maddenin a bendindeki paralel hükmün de iptalini istememekle oluşan iradesi
nedeniyle 'ilköğretimi tamamlayan ancak ortaöğretime devam etmeyenler' ibaresinin
iptalini istemediği kabulü ile bu ibare hariç tutularak incelenmiştir. Yönetmelik,
Milli Eğitim Temel Yasası'nın 26. ve 27. maddelerine dayanılarak hazırlanmış
ve bu maddelerde de örgün eğitimin orta öğretim kurumlarına ilişkin düzenlemelere
yer verilmiş, orta öğretimden yararlanma hakkı da belirlenmiştir."
"DÜZENLEME YASALARA AYKIRI"
Eğitim sisteminin, eğitim ve öğretimde fırsat ve imkan eşitliğinin ruhuna ve
amacına uygun, yönlendirme ve kademeli geçiş modeline dayalı olarak örgütlendiği
vurgulanan kararda, şöyle devam edildi:
"Eğitim sistemine dahil olup, yönlendirme suretiyle kademelerden geçerek
bu haklardan yararlanmış bireylerin, yeniden yararlandırılması öncelikli olarak
yararlanma hakkına sahip olan bireyler açısından eşitsizlik yaratılmasına sebep
olacak, eğitim sisteminin örgütlenme biçimindeki bütünlüğü de bozacaktır. Bu
bakımdan orta öğretimden mezun olan ve yüksek öğretimden ayrılan veya mezun
olanlara yönelik yapılan düzenleme, dayanağı Yasa hükümlerine aykırı olduğu
gibi eğitim sisteminin amacına, ilkelerine, hukuka ve hakkaniyete de uygun değildir.
'Orta öğretimden ayrılanlar' ibaresi açısından ise yukarıda değinilen yargı
kararları ile orta öğretim kurumları arasında nakil ve geçişlerde hangi koşullarda
ayrılma halinde geçişin mümkün olduğu belirlenmiş, uygulama bu şekilde istikrar
kazanmış ve milli eğitim sistemi bu doğrultuda yeniden yapılanmış olmasına karşın,
geniş ve genel bir ifade ile herhangi bir ayırıma işaret edilmeksizin, orta
öğretimden ayrılan herkese nakil ve geçiş olanağı sağlar şekilde düzenleme yapılmasında
da yargı kararlarına ve bu kararlar doğrultusunda istikrar kazanmış eğitim sistemi
kavram ve kurallarına uyarlık bulunmamıştır."
"DÜZENLEME, DİĞER İLKELERLE ÇELİŞMEMELİ"
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda yer alan öngörülerin de dava konusu
yönetmelikle hayata geçirilmesinin, yönetmelikte yer alan düzenlemelerde bu
haliyle belirlenen hukuka aykırılıklar nedeniyle mümkün bulunmadığı ifade edilen
kararda, şunlar kaydedildi:
"Planda ve Milli Eğitim Temel Yasası'nın 9. maddesinde yer verilen eğitimin
hayat boyu devam edeceğine ilişkin ilkeye yönelik düzenlemenin, eğitim sisteminin
öngördüğü diğer ilkelerle çelişmemesi, sistemin uyumunu ve bütünlüğünü bozmaması,
eğitim-öğretim hakkından yararlanma koşullarını ihlal etmemesi gerekir. Bir
başka anlatımla, bir ilkenin hayata geçirilmesi için yapılan düzenleme, milli
eğitimin temel ilkelerinin birbiriyle çelişmesine, hatta etkisiz kalmasına sebep
olmamalıdır." "Dava konusu yönetmelik maddelerinin, dayanağı yasa
hükümlerine, eğitim sisteminin yargı kararları ile benimsenen, işlerlik kazanan
ve yerleşen eğitim-öğretim sürecine, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı
olduğu açıktır" denilen gerekçeli kararda, bu nedenlerle, yürütmenin durdurulması
isteminin kabulüne karar verildiği bildirildi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Danıştay 8. Dairesi'nin bu kararına itiraz hakkı
bulunuyor. İtirazı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek.