KAMUDA YÖNETİM YAPISI YOLSUZLUĞU KOLAYLAŞTIRIYOR
Türk kamu yönetimindeki çıkarcılık, makam düşkünlüğü, kurum-meslek taassubu,
"bu kadar maaşa bu kadar iş" anlayışı, hukukun üstünlüğü anlayışının
eksikliği, hizipçilik, ahlaki değerlerde aşınma ve farkında olmama gibi kültürel
özelliklerin, kamu görevlilerinin etik değer anlayışını etkileyerek yolsuzluk
ve yozlaşmaya alt yapı hazırladığı bildirildi
Sayıştay Uzman Denetçisi Kemal Özsemerci, Türk kamu yönetiminin, kamu görevlilerinin etik değer anlayışını etkileyerek yolsuzluk ve yozlaşmaya alt yapı hazırlayan kültürel özelliklerini inceledi.
Özsemerci'nin "Türk Kamu Yönetiminde Yolsuzluk ve Yozlaşmanın Kültürel
Altyapısı" başlığıyla yayımlanan incelemesinde, kamu yönetiminde yolsuzluk
ve yozlaşma sorunlarının ortaya çıkmasında bürokratik ve siyasal yapının ve
bu yapıyı oluşturan unsurların belirleyici bir rolü bulunduğu vurgulandı. Bu
nedenle yolsuzluk ve yozlaşmaya karşı çözümler üretilebilmesi için de kamu görevlilerinin
ve politikacıların etik değer anlayışında sapmaya neden olan kültüler alt yapının
ortaya konulması gerektiği vurgulanan incelemede, söz konusu alt yapıyla ilgili
olarak şu saptamalarda bulunuldu:
ÇIKARCILIK
Kamu yönetiminde kamu yararı dışında hedeflenen her amaç bir çıkar olarak değerlendirilmeli
ve yolsuzluk ya da yozlaşmaya neden olacağı unutulmamalı.
MAKAM DÜŞKÜNLÜĞÜ
Kamu görevlisi, gerçekleştirdiği eylem ve işlemlerinde inisiyatif kullanması
gerektiğinde, hedef olarak kamu yararını gerçekleştirme yerine, daha üst bir
makama ulaşma amacıyla hareket edebiliyor. Makam hırsına tutulan bir kamu görevlisi,
bütün düşünce ve kabiliyetlerini, kamu yararı yerine elde ettiği makamı korumak
ve amirlerinin teveccühünü kazanma yolunda kullanacaktır. Totem haline getirdiği
makamını kaybetmemek için, hukuka ve etik kurallara ters işlere girecektir ve
fayda umduğu herkesi memnun etmeye çalışacak, dolayısıyla kamu yararına kendi
yararını tercih etmiş olacaktır.
KURUM/MESLEK TAASSUBU
Kurum taassubunun olduğu birimlerde çalışan kamu görevlilerinde, mevcut hukuk
düzeninin dışında kendilerini daha önemli ve üstün görme anlayışı hakimdir.
Bu anlayış nedeniyle hedef kamu yararından sapmakta, kurumunun, biriminin ya
da mensuplarının menfaatleri, gerçekleştirilen eylem ve işlemlerde her şeyden
önde tutulmaktadır. Kurumsal taassuba neden olan bir diğer anlayış ise, toplumsal
hayatımızdaki "kol kırılır yen içinde kalır" felsefesinin kamu yönetimine
de hakim olmasından kaynaklanıyor... Bu durumda da kurumun ya da birimin işlem
ve eylemleri saklanmaya çalışılarak, birtakım eksiklik ve kusurların yanında,
bazen yapılan birtakım yolsuzlukların gizlenmesi amaçlanıyor.
"BU MAAŞA BU KADAR İŞ" ANLAYIŞI
Türkiye'de devlet kapısı hep bir geçim kaynağı olarak görüldü. Osmanlı devletinden
günümüze kadar gelen bu anlayışla bireyler hayatlarını güvence altına alabilmenin
yolunu, devlet örgütünde bir kadro alabilmekte görmüşlerdir. Oysa kamu görevi,
özünde geçim kaynağı değil, topluma hizmet unsurunu içermektedir.
Ülkede politika oluşturanlar da bu çarpık anlayışın oluşmasına adeta zemin hazırladılar.
Sosyal devlet anlayışı çarpıtıldı; kamu yönetimin ihtiyaçları göz önüne alınmadan,
kamu kurumları işsize iş kapısı gibi düşünüldü. Bu yanlış zihniyetin sonucu
olarak, kamu kurumları yalnızca bir geçim kapısı olarak görüldü. Bu durumda
kamu görevlisinin hedefi, kendini yormadan çok çalışmadan, bol maaş almak oldu.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ANLAYIŞININ EKSİKLİĞİ
Türkiye'de yozlaşma ve yolsuzlukların temel nedeni kurallara uymanın kurumsallaşmamış
olmasından kaynaklanıyor. Kuralların yönetilenler için olduğu, yöneticilerin
kurallara uymama özgürlüğünün bulunduğu anlayışı birçok sorunun kaynağıdır.
Bu nedenle, yönetim sorumluluğu taşıyanların öncelikle kurallara uyma ve uyulmasını
gözetme konusundaki duyarlılığı büyük önem taşıyor.
HİZİPÇİLİK
Kamu yönetimimizde hizipleşme en çok siyasal partiler aracılığıyla olmaktadır. Siyasal kayırmacılık ya da partizanlık olarak adlandırılan bu durum, siyasal partilerin iktidara geldikten sonra kendilerini destekleyen seçmen gruplarına, çeşitli şekillerde ayrıcalıklı işlem yaparak menfaat sağlamaları şeklinde ortaya çıkıyor. Partizanlık özellikle mahalli kamu hizmetlerini yürüten kurumlarda daha yoğun olarak görülüyor.
AHLAKİ DEĞERLERDE AŞINMA
Yolsuzluk olgusunu oluşturan faktörlerin birinin veya bir kaçının veya tamamının,
yolsuzluğa meyilli insanlar olmaksızın tek başına yolsuzluk olgusunu doğurabilmesi
mümkün değil. Yolsuzlukların ortaya çıkabilmesinde insan faktörü, insanın ahlak
ölçüleri sonuç tayin edici önem arz ediyor.
FARKINDA OLMAMA
Günümüzde siyasetçilerden üst düzey kamu görevlilerine kadar hemen herkes yozlaşma
ve yolsuzluklardan şikayet etmekte, devlet ya da sistemi suçlamakta. Ancak birleşik
kaplar misalinde olduğu gibi nasıl bir kaptaki kirli su diğer kaplardaki temiz
sulara da nüfuz ederse, bütün toplumun kirlendiği bir ortamda bazılarının temiz
kalması mümkün değildir.
hürriyet