Kilit isim Muzaffer Tekin'in, Danıştay saldırısında emirleri
emekli bir komutandan aldığı üzerinde duruluyor. MİT ve Emniyet'in hazırladığı
örgüt şemasında en tepeye yerleştirilen yüksek rütbeli paşanın ismi, tetikçi
Arslan'ın babasının ifadesinde de yer alıyor.
Danıştay saldırısı ile ilgili soruşturma derinleştikçe kanlı eylemin arkasındaki
bağlantılar da bir bir gün yüzüne çıkıyor. Saldırının azmettiricisi olduğu
iddiası ile gözaltına alınan Muzaffer Tekin'in, eylemleri emir-komuta zinciri
içinde gerçekleştirdiği üzerinde duruluyor. Kamuoyunun yakından tanıdığı yüksek
rütbeli emekli subayları da dinlemeye alan MİT ve Emniyet İstihbarat Dairesi,
örgütün şemasını hazırladı. Savcı Hamza Keleş'e sunulan örgüt yapısının başında,
kilit isim Muzaffer Tekin'in üstü konumunda olan Silahlı Kuvvetler'den emekli
‘yüksek rütbeli bir subay'ın bulunduğu öne sürüldü. Emniyet, Danıştay baskınının
hemen ardından örgütün en aşağıdan en tepeye kadar tespit edilmesini, aylardır
süren çalışmalara bağlıyor. Üst düzey bir Emniyet yetkilisi "Saldırganın
yakalanmasıyla ilişkiler çorap söküğü gibi ortaya döküldü." diyor. Aynı yetkili
geçmişte önemli görevlerde bulunmuş emekli subayın, delillerin toplanmasıyla
gözaltına alınabileceğine dikkat çekerek, söz konusu kişinin Tekin'le yaptığı
görüşmelerinde suç unsuru bulunmadığını, asıl görüşmelerin yüz yüze
gerçekleştiğini anlatıyor. Öte yandan Tekin'i Emniyet ve MİT'in 6 ay önce takibe
aldığı belirtildi. Edinilen bilgilere göre, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi ekseninde yürütülen teknik takip mahkeme kararı ile gerçekleşti.
İstihbarat raporunda Yüzbaşı Tekin için şu tanımın kullanıldığı öğrenildi:
“Ülkede kaos yaratmak isteyen, eski sabıkalıları para vaadiyle taşeron tetikçi
gibi kullanan yasadışı örgütün üst düzey yöneticisi.” Raporda, tetikçi Alparslan
Arslan'ın da ismi geçiyor.
‘Oğlumu Tekin yönlendiriyordu'
Baba İdris Arslan'ın ifadesinde konu ile ilgili bilgiler şöyle anlatılıyor:
“Oğlum, Muzaffer Tekin'le tanıştıktan sonra çok değişti. Onunla birlikte
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ne gidip gelmeye, toplantılarına
katılmaya başladı. Alparslan'ın arkadaşlarıyla da zaman zaman konuşuyordum.
Oğlum, Muzaffer Tekin'in kontrolü ve yönlendirmesi altındaydı. Alparslan'ın
değişik tehditlerle korkutularak bu eylemde kullanıldığını düşünüyorum. Oğlumun
yakın çevresinden Muzaffer Tekin'in emekli bir paşa ile ilişkide olduğunu
duyuyordum.” dedi.
Avukat Arslan ile kilit isim Muzaffer Tekin'in kullandıkları cep telefonlarının
incelenmesinde ise her iki ismin birbirleriyle çok az görüştükleri belirlendi.
En son görüşme yaklaşık 20 gün önce bir dakikayı bulmamış. İstihbarat takibine
düşmemek amacıyla Arslan ve Tekin'in birbirleriyle görüşmemeye özen gösterdiği
tahmin ediliyor. Soruşturmayı yürüten birimler, İstanbul'da Muzaffer Tekin'in
ofisi ve evinde yaptıkları aramalarda ise MKE yapımı ve fünyesi çıkarılmış iki
el bombası buldu. Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırıda da polis MKE yapımı
bombaların atıldığını belirlemişti. Tekin'in evinde ayrıca Vatansever Kuvvetler
Güç Birliği Derneği'nin tüzüğü ile Türk Solu isimli dergilerin tam sayısı ele
geçirilmişti. Polis yetkilileri, Tekin'in Danıştay saldırısının finansmanını
sağladığına dönük önemli ipuçlarına ulaştığını kaydediyor. Soruşturmada,
Muzaffer Tekin'in İstanbul'da bir Rus kadın ile gönül ilişkisi olduğu gündeme
gelirken kokain kullandığını itiraf eden ve para karşılığı eylemlere katıldığını
söyleyen İsmail Sağır'ın da bir nataşa ile ilişkisi tespit edildi.
Öte yandan dün Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde hareketli saatler yaşandı. Önceki
gece Ankara'ya getirilen Muzaffer Tekin'le birlikte gözaltına alınan emekli
Başçavuş Mahmut Öztürk emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk'le Cumhuriyet Gazetesi'ne
bombalı saldırıyla ilgili önceki gün gözaltına alınan Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği Hareketi'nden Nihat G. Ankara Emniyeti'nde sorguya alındı. Ankara
Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan
Akyürek, bizzat Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne
gelerek soruşturmaya katıldı. Soruşturmada MİT'ten üst düzey yetkililer de
bulundu. Polis şimdi emekli subayların, saldırının kilit ismi Tekin ile
ilişkilerini araştırıyor.
Veli Küçük ile kilit isim aynı eylemde
Danıştay saldırısının kilit ismi Muzaffer Tekin ile ismi Susurluk olayına
karışan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, yaklaşık 40 gün önce aynı eyleme katılmış.
İkiliyi aynı karede gösteren bu fotoğraf 9 Nisan 2006 tarihli. Yer İstanbul
Beyazıt Meydanı. Küçük Paşa ile eski Yüzbaşı Tekin, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal
Bey anısına düzenlenen törene birlikte katılmış. Küçük Paşa (kasketli) fotoğrafı
çekilirken Hukukçular Birliği Genel Başkanı Kemal Kerinçsiz yanında görülüyor.
Sol başta görülen Tekin ise fotoğrafının çekilmesinden rahatsızlık duyuyor ve
eliyle saçını düzelterek yüzünün görüntülenmesini engellemeye çalışıyor. İşçi
Partisi'nin desteklediği eyleme eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek de iştirak
etmişti.
Tekin'i ölüm korkusu sarmış
İstanbul'da kalbine çok yakın yerden aldığı bıçak darbesiyle hastaneye
kaldırılan Danıştay saldırısının kilit ismi Muzaffer Tekin'in Ankara'da Atatürk
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisi sürüyor. Hastane yetkilileri Tekin'in
hayati tehlikesi bulunmadığını söyledi. Ancak Tekin'in yoğun ilaç tedavisi
aldığı ve bu nedenle ölüm korkusu yaşamaya başladığı ifade ediliyor. Tekin'in
kendisini tedavi eden hastane yetkililerine 'Ne zaman öleceğim, durumum çok mu
kötü?' yönünde sürekli sorular sorduğu iddia ediliyor. Soruşturma kapsamında
Tekin'in dün öğle saatlerinde ön ifadesinin alındığı bildirildi. Öte yandan
Muzaffer Tekin'in yattığı hastanede yoğun güvenlik önlemleri alındı. Tekin'in
odasının önünde 10'un üzerinde polis 24 saat nöbet tutuyor.
Saldırgan Arslan'ın annesi hastanelik
Bu arada Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan, yaşadıkları olumsuz olaylar
yüzünden eşinin hastanede tedavi altında bulunduğunu açıkladı. Baba Arslan,
“Yaşananlar çok kötü, acılarımız ise çok büyük. Oğlumla konuştum. Ona sitem
ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin
yaşanması çok üzücü”dedi. Acılı baba Arslan, eşinin de Ankara'da oğluyla
görüştüğünü ve görüşmenin ardından rahatsızlandığını söyledi. İdris Arslan,
Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü'nde ilköğretim müfettişi olarak görev yapıyor.
Cumhuriyet'e atılan bombanın patlamayacağını biliyorduk
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet'e yapılan bombalı saldırının zanlılarının,
attıkları bombanın patlamayacağını bile bile saldırıyı gerçekleştirdiklerini
itiraf ettikleri öğrenildi. Cumhuriyet'in bombalanmasıyla ilgili Yıldırım ve
Arslan'ın kendisine para sözü verdiğini belirten zanlı İsmail Sağır, ancak 100
YTL harçlık alabildiğini dile getirdi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce dün tutuklanan saldırgan Alparslan Arslan,
Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Tekin Irşi'nin ifadeleri saldırı olaylarını
kısmen aydınlatıyor. Zanlılardan İsmail Sağır ve Tekin Irşi'nin, mahkemeye
verdiği ifadede, İstanbul Üç Leventler'de COCO GOGO isimli barda bombalama
eylemini yapmayı kararlaştırdıklarını söylediği öğrenildi. Sağır, “Konuşma
esnasında, Yıldırım ve Arslan, bana hangi yer olduğunu belirtmeksizin bir yere
patlamayan bomba atacağımızı, karşılığında yüklü bir para kazanacağımızı
söylediler. Ben de ihtiyacım olduğundan talebi kabul ettim. Sonradan anladığıma
göre Cumhuriyet'e birinci bomba Tekin Irşi tarafından atılmış, patlamamış.”
dedi. Yıldırım'ın verdiği bombayı Tekin Irşi ile beraber Cumhuriyet'e
attıklarını belirten Sağır'ın, “Patlamayacağını da söylediklerinden bombanın
pimini çektik, bahçeye attık ve oradan kaçtık.” dediği öğrenildi. Olaydan bir
gün sonra Cumhuriyet Gazetesi civarında gezerken Alparslan Arslan'ın 3. bombayı
attığını ve olay yerinden kaçtıklarını bildirdi. Diğer zanlı Tekin Irşi, Erhan
Timuroğlu ve Osman Yıldırım'ın ‘Bir yere taş atılacak' ısrarı üzerine kabul
ettiğini belirtti. Irşi, “Ancak Osman, bardan taksiyle giderken bomba gösterdi
ve nasıl atılacağını anlattı. Cumhuriyet Gazetesi'nin oraya gelince Osman, ‘Bunu
atınca hem bu dünyada hem öbür dünyada meyve yiyeceksin' dedi. Saat 21.00 civarı
poşetten çıkarttığım el bombasını özellikle kimseye zarar gelmesin diye pimini
çekmeden attım ve uzaklaştım. Ertesi gün Osman bana ‘Beceriksiz, eline yüzüne
bulaştırdın;' dedi. O gün Osman 50 YTL taksi parası vermişti.” dedi.
Danıştay saldırısını Arslan ve Irşi'yle birlikte planladık
Danıştay 2. Daire Başkanlığı'na yönelik silahlı saldırıda tetikçi avukat
Alparslan Arslan ile birlikte hareket eden üçüncü zanlının İstanbul'da gözaltına
alınarak Ankara'ya getirilen Erhan Timuroğlu olduğu kesinleşti. Timuroğlu'nun,
ilk ifadesinde Danıştay saldırısını avukat Alparslan Arslan ve Tekin Irşi ile
birlikte plandıklarını söylediği öğrenildi. Arslan'ın aracında bulunan parmak
izleri ile Timuroğlu'nun parmak izi tuttu. Arslan'ın aracında, “Ansin” ailesinin
Princess Otel'de yapılacak düğünü için bir davetiye bulundu. Önceki akşam Kartal
Jandarma ekiplerine teslim olan Timuroğlu, Ankara'ya gönderildi. Timuroğlu'nun,
ilk ifadesinde, Tekin Irşi ile çocukluktan beri arkadaş olduklarını ve Alparslan
Arslan ile de 8 ay önce Osman Yıldırım aracılığı ile tanıştıklarını söylediği
öğrenildi. Levent'teki bir barda güvenlik görevlisi olarak çalışırken,
Yıldırım'ın Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atmayı teklif ettiğini söyleyen
Timuroğlu, Ankara'ya beraber gittiklerini, Yıldırım ile avukat Arslan'ın aynı
odada kaldığını, kendisinin de Tekin ile aynı odada kaldığını ve suikastı
beraber planladıklarını ifade etti. Cumhuriyet Gazetesi'ne bombalı saldırıya da
katıldıklarını; fakat bombanın patlamadığını da itiraf eden Timuroğlu, Ankara'ya
gittikleri ilk gün Danıştay'ın 40 metre yakınındaki mesafede bir süre otomobil
içinde beklediklerini, Arslan'ın gelerek “olmadı” dediğini belirtti. Timuroğlu,
kendisine 20 bin dolar teklif edildiğini; ancak sadece 150 YTL aldıklarını
söyledi. Öte yandan Danıştay'daki saldırı olayıyla ilgili Atilla E. İstanbul'da
gözaltına alındı. Atilla E.'nin Arslan'ın aracında bulunan hamiline yazılmış 20
bin YTL değerindeki çeki kesen kişi olduğu belirtildi. Melik Duvaklı, Sedat
Güneç; İstanbul, Ankara
‘Tekbir getirdi' iddiası yalan çıktı
Danıştay saldırısının hemen ardından saldırganın ‘tekbir getirdiği' yönünde
açıklama yapan Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan'ın bu iddiasının doğru
olmadığı ortaya çıktı. Olaydan yaralı kurtulan üyeler, saldırgan Alparslan
Arslan'ın odaya girerken ve ateş ederken hiçbir şey söylemediğini bildirdi.
Gazeteci Emin Çölaşan'ın eşi Tansel Çölaşan, Arslan'ın 2. Daire Başkanı Mustafa
Birden'in odasına girerken tekbir getirdiğini, ateş ederken de “Allah'ın
elçisiyiz, askeriyiz, türban kararının cezasını çekeceksiniz.” dediğini
söylemişti. Ancak olayı bizzat yaşayan üyeler, saldırganın odaya girerken ve
ateş ederken hiçbir şey söylemeden sırayla herkese ateş ettiğini anlattı.
Saldırıdan masanın altına girerek kurtulan üye Kamuran Erbuğa, Arslan'ın olay
sırasında ‘Allahüekber', ‘Allah'ın askeriyiz' gibi şeyler söylemediğini,
söylediyse de hatırlamadığını anlatmıştı.
Saldırıda el bileğinden yaralanan ve önceki gün taburcu olan üye Ayfer Özdemir
de saldırganın olay sırasında tekbir getirmediğini, sessiz bir şekilde sırayla
herkese ateş ettiğini belirtti. Dün Sabah gazetesinin manşetinde de Özdemir'in
olayı yakınlarına şöyle anlattığı aktarıldı: “09.30 sıralarında heyetimiz
gündemdeki dosyaları değerlendirmek üzere toplanmıştı. Odacı arkadaşımız çay
servisi yapıyordu. İlk çayı başkanın önüne koyduğu sırada, kapının açıldığını
duyduk. Başkan, ‘Arkadaşlar hemen masanın altına girin.' diye bağırdı. O sırada
silah seslerini duydum. Katil kin ve nefretle kaşlarını çatmıştı. Bir şey
demeden ateşe başladı. Öyle kin ve nefretle ateş ediyordu ki, gazetede temiz
yüzlü birini görünce inanamadım. İlk Başkan'ın vurulduğunu gördüm. Katil sesini
çıkarmıyor, sırayla herkese ateş ediyordu. Sıranın bana geleceğini anladığımda
masanın altına saklanmaya çalıştım. Kamuran Bey de masanın altındaydı. Birden
silah sesleri kesildi, arkadaşlarımın inlemelerini duyuyordum. Kapıya doğru
baktığımda, katilin hâlâ orada olduğunu gördüm. Birimiz hareket etse yine ateş
edecek gibiydi. Kıpırdayamadım. Sonra gitti.” Bu arada Danıştay 2. Dairesi'ne
yönelik saldırıda yaralanan tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu taburcu edildi. Ayla
Gönenç'in de bugün taburcu edilebileceği kaydedildi. Mustafa Birden'in
tedavisinin ise birkaç gün daha süreceği açıklandı.
Bana ulaşan ‘tekbir getirdi' bilgisiyle yazdım
Hürriyet gazetesi yazarı Ali Atıf Bir dünkü köşesinde “dinci gazete” diye
nitelediği yayın organlarını eleştirerek, şunları dile getiriyor: “Danıştay
üyelerine yapılan saldırının ilk dakikalarından itibaren izlemediğim haber,
okumadığım gazete kalmadı. Dinci gazetelerden hiçbiri anlaşmışlar gibi
saldırıdan sonraki üç gün içinde tetikçinin ‘tekbir getirerek silahını
ateşlediğini' yazamadı.” Danıştay üyesi Özdemir'in saldırgan Arslan'ın ateş
ederken bir şey söylemediğine yönelik sözlerini hatırlattığımız Bir, bugüne
kadar gelen bilgilere göre o satırları yazdığını söylüyor. Danıştay üyesi
Özdemir'in sözlerini değerlendirmeye alacağını belirten Bir, “Tekbir getirmediği
halde tekbir getirdi diye yazılıyor olamaz mı?” şeklindeki sorumuza “O daha kötü
bir şey” diye cevap verdi.
‘Türk Solu'na maddi destek veriyorum
Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evin şeref defterine yapıştırdığı yazıda başbakan,
bakanlar ve AK Partili vekiller aleyhinde ağır ifadeler kullanan Mehmet Fethi
Dördüncü, Danıştay'a yapılan saldırıyla adını duyuran Türk Solu Dergisi'ne maddi
destekte bulunduğunu açıkladı. Türk Solu'nun bütün etkinliklerinde konuşma
yaptığını anlatan Dördüncü, dergiye verdiği röportajda, “Türk Solu ailesine
saygı ve hürmetlerimi yollarken, Tanrı'dan başarılarının devamını diliyorum.
Elimden geldiği kadar maddi ve manevi yardım da yapıyorum. Sizleri takdir
ediyorum.” dedi. Dördüncü, Türk Solu'nun toplantılarının birinde tanıştığı
emekli Orgeneral Necati Özgen için “Mükemmel bir insan.” ifadesini kullandı.
İstanbul, Zaman
Akaryakıt ofisi, kuvvacıların buluşma noktası
Danıştay saldırısının kilit ismi eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in ağabeyi Rıza
Tekin'in 4 yıl önce faaliyetine son verdiği Kadıköy'deki akaryakıt ofisinin,
olayda adı geçen emekli askerlerin buluşma noktası olduğu ileri sürüldü.
İşhanındaki işyeri sahipleri, emekli subayların bazı günler ofiste
buluştuklarını belirtti.
Kadıköy Kuşdili Caddesi'ndeki Rıza Petrol isimli akaryakıt bürosu ilginç
ipuçları ile de dolu. İki odadan oluşan büronun duvarları tablo ve resimlerle
kaplı. Ofise girildiğinde insanı Muzaffer Tekin'in büyük bir fotoğrafı
karşılıyor. Diğer oda Tekin'in makam odası gibi dizayn edilmiş. Kullandığı
masanın arkasında iki bayrak duruyor. Sağ tarafta Türk bayrağı solda ise
KKTC'nin bayrağı duruyor. Masasının üzerinde Atatürk'ün Nutuk'u göze çarpıyor.
Odanın girişe göre sol tarafta kalan duvarında Atatürk'ün portresi, Tekin'in
kullandığı masanın tam karşısındaki duvarda ise KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ın fotoğrafı asılı duruyor. Duvarların üzeri beratlar, takdirnameler ve
bazı marşların yer aldığı tablolarla süslü. Tekin'in abisi Rıza Tekin'in
akaryakıt işini bıraktıktan sonra Avrupa yakasında bir tekstil firması kurduğu
öğrenildi. Söz konusu firmanın da daha sonra iflas ettiği belirtildi. İş hanının
sahibi Ali Rıza Selimoğlu ofiste ne tür işler yapıldığından haberi olmadığını
Rıza ve Muzaffer Tekin kardeşlerle de sadece iş ilişkisi bulunduğunu kaydetti.
Bu arada Tekin'in 2004'te Türk Ortodoks Kilisesi'nin kuruluş yıldönümü için
düzenlenen ayin törenine katıldığı ortaya çıktı. Ayine Tekin'in yanı sıra Türk
Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Şuayip Özcan, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek'in oğlu Mehmet Perinçek gibi isimlerin de katıldığı belirtildi.
Danıştay saldırısında Peker bağlantısı
Danıştay'a saldırı düzenleyen Alparslan Arslan'dan sonra eylemi azmettirdiği öne
sürülen TSK'dan ihraç edilmiş Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in de Sedat Peker grubuyla
irtibatlı olduğu ortaya çıktı. İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü
ekiplerinin 2003 yılında ‘Kelebek' operasyonu kapsamında yaptığı telefon
dinlemelerine eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in, Sedat Peker grubunda yer alan
kişilerle görüşmeleri takıldı.
Organize suç örgütü kurduğu iddiasıyla halen cezaevinde bulunan Sedat Peker'in
yakın adamları olan ve polis tarafından aranan Yener Keskin, Boğaçhan Murathan
ile Muzaffer Tekin'in sık sık bir araya geldiği ve telefonla da görüştükleri
tespit edildi. Muzaffer Tekin ile Sedat Peker'in adamları Yener Keskin ile
Boğaçhan Murathan arasında geçen telefon görüşmelerinin kaydı 2002 yılının Kasım
ayına ait. Bu telefon görüşmelerinde Tekin'in, Peker'in asker firarisi olan 2
adamının askerlik sorununu çözmek için devreye girdiği ortaya çıktı. Telefon
görüşmelerinde ayrıca Tekin'in de Peker grubundan, Paşakapısı Cezaevi'nde yatan
bir kişi için yardım talep ettiği ve cezaevinde koruma istediği belirlendi.
Tekin'in, organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesi ile halen cezaevinde
bulunan Sedat Peker'in internet sitesi Öztürkler com'un açılışında da bulunduğu
kaydedildi. Danıştay'a silahlı saldırı düzenleyen avukat Alparslan Arslan'ın da
Sedat Peker'in avukatlarından Hakkı Kurtuluş'un yanında staj yaptığı daha önce
ortaya çıkmıştı. İstanbul polisi 2003 yılında Sedat Peker ve adamlarına yönelik
olarak "Kelebek" operasyonu düzenlemişti. Yener Keskin ile Muzaffer Tekin
arasında geçen ilk telefon görüşmesinin metni:
Y.K: Komutanım saygılar.
M.T: Sağ ol. Her şey yolunda mı?
Y.K: Komutanım askerlik sorunu dışında her şey yolunda.
M.T: Tamam halledeceğiz. Benden haber bekle.
Y.K: Sağ olun komutanım, ellerinizden öpüyorum.
Bu görüşmeden 2 gün sonra Muzaffer Tekin, Yener Keskin'i arayarak kendisinin
işlemleri ile ilgili bilgi veriyor. Telefon tutanaklarından Muzaffer Tekin,
Jandarma'da görevli
Binbaşı Ali Dilek ile görüştüğünü; ancak evrakların Ankara'ya gittiği için bir
işlem yapılamayacağını belirtiyor.
2002 yılının Aralık ayında ise Muzaffer Tekin, Sedat Peker'in adamlarından
Boğaçhan Murathan'ı arayarak cezaevindeki bir adama yardımcı olmaları
direktifini veriyor. İşte o telefon görüşmesi:
M.T: Bak bu çocuk bizim adamımız. Muhammed Sadun, buna sahip çıkın.
B.M: Tamam abi. Hangi cezaevinde?
M.T: Paşakapısı Cezaevi'nde yatıyor. Bak kollayın bu çocuğu, yanlış yapmasınlar.
B.M: Tamam komutanım. Merak etmeyin
9 Şubat 2004'te saat 11.34'te ise Sedat Peker'in adamlarından Gaffar Kardemir
ile X kişi arasında geçen konuşmanın konusunu ise Muzaffer Tekin oluşturuyor.
G.K: Bi şey diyicem.
X: Buyur. G.K: Dedi ki ben aradım işte ağanın haberi var mı yok mu bu işten?
Dedim ki ağanın haberi yok. Haberi olması gerekiyorsa haberi olur dedim. Dedi
ki, bu dedi reise yakın. Abi dedim yanlış anlaşılma var galiba. Ben reisin
evladı gibiyim, en azından kendimi öyle görüyorum. Benim başkalarını
dolandırmaya hakkım var mı, reisin yakınıyım diye. Söyler misin abi dedim borcu
vermiyor arkadaş 4 ay olmuş, daha ne istiyor bu adam. Tüccar için 3-4 ay büyük
zamandır. O zaman dedi ki, bu akşam görüşeceğim. Bunun bi abisi var. Muzaffer
Albay. Emekli.
X: Kimin? G.K: Muzaffer diye birisi var.
X: Kimin ama? G.K: Bu Muzaffer Tekin, Ali Rıza Tekin'in kardeşi.
X: Hı hı.
Yüzbaşı Muzaffer Tekin'le konferansta tanıştım
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGBHD) Genel Başkanı Taner
Ünal, eski yüzbaşı Muzaffer Tekin'i tanıdığını, Alparslan Arslan'la hiçbir
ilişkisinin bulunmadığını söyledi. Danıştay saldırısının ardından zanlıların
ifadeleriyle gündeme gelen VKGBHD Genel Başkanı Taner Ünal, dernek merkezinde
düzenlediği basın toplantısında saldırgan Arslan'ı ‘meczup' olarak nitelendirdi.
Ünal, “Bir meczup çıkıyor. Arkasında NATO güçleri dediğimiz, gladyo dediğimiz
birtakım güçlerin desteğiyle eylem yapıyor. Türk milletinin milli birliğine,
vatanın bölünmez bütünlüğüne yönelik, siyasi istikrarı bozmak için, hükümet
krizleri meydana getirmek için bir eylem yapıyor. Bu hareket kime yaramıştır?
Kime zarar vermiştir? Bu hareket aynı zamanda hükümete karşı yapılmıştır.” diye
konuştu. Hükümetin bu konuda izlediği tutumu beğendiğini belirten Ünal, “Bunun
derininde, en derininde kim varsa bulunmalıdır.” dedi. Arslan'ın yakalandığında
üzerinde VKGBHD'nin kartviziti çıktığı yönündeki iddiayı yalanlayan Ünal, ne
Arslan'ın ne de Muzaffer Tekin'in, dernekle ilişkili yayın organı Türkeli
dergisinde yazı yazmadığını savundu. Alparslan Arslan'ı hiçbir şekilde
tanımadığını ancak Tekin'i tanıdığını söyleyen Taner Ünal, Tekin ile 13 Mart
2005'te İstanbul'da Vali Erol Çakır Öğretmenevi'nde verdiği bir konferansta
tanıştığını kaydetti. Ankara, Cihan
Sauna ile Danıştay baskınının ortak ismine arama kararı
Danıştay 2. Daire Başkanlığı'na dönük silahlı saldırıyla ilgili yürütülen
soruşturmada Ata Ocakları eski Başkanı Ayhan Parlak hakkında arama kararı
çıkarıldı. Sauna Çetesi'ne yönelik yürütülen Küre soruşturmasında da adı geçen
Parlak, Danıştay baskını ile Sanuna Çetesi soruşturmasında kesişme noktası
olarak ortaya çıkmıştı. Sauna Çetesi'ne dönük yürütülen Küre soruşturmasında
tutuklanarak cezaevine konulan eski başkomiser Tamer Topsakal ile Ayhan
Parlak'ın irtibatlı olduğu tespit edilmişti. Parlak'ın aracında ‘Glock'
bulunmuştu
Sauna soruşturmasında tutuklanan eski başkomiser Tamer Topsakal, Emniyet'te
görev yaparken PKK örgütünce uyuşturucu pazarı sebebiyle Almanya'da öldürülen
Ertuğrul Yılmaz soruşturmasını yürütüyordu. Ancak başkomiserin yürüttüğü
soruşturma dosyası başkent polisinin 2004 yılında yürüttüğü bir operasyonda
ortaya çıkmıştı. Son olarak Ata Ocakları eski Başkanı Ayhan Parlak'ın kullandığı
cipi durduran oto hırsızlığı bürosu ekipleri, aracın içinde Danıştay baskınında
da kullanılan Glock marka silahlar ve polisin Ertuğrul Yılmaz soruşturmasıyla
ilgili dosyasını bulmuştu. Ayhan Parlak'la bağlantısı telefon kayıtlarıyla
ortaya konulan Tamer Topsakal, meslekten ihraç edilmişti. Küre soruşturmasında
tutuklanan Tamer Topsakal'ın irtibatlı bulunduğu Ayhan Parlak'ı polis şimdi her
yerde arıyor.
Öte yandan Danıştay'a silahlı saldırıda bulunan Avukat Alparslan Arslan'ın
aracında bulunan çekleri kesen Atilla E., polis tarafından yakalandı. Atilla E.'nin
Arslan'ın hamiline 20 bin YTL'lik bir çek kestiği belirlendi. Ankara Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorguya alınacak E.'ye çekleri
hangi amaçla kestiği sorulacak. Sedat Güneç, Ankara
Kameralar saldırıdan bir gün önce bozulmuş
Danıştay girişindeki görüntü kayıt sisteminin silahlı saldırıdan bir gün önce
arızalandığı, arızanın “teknik nedenden kaynaklandığı'' belirlendi. Danıştay 2.
Dairesi'ne yönelik saldırının ardından yapılan inceleme sonucu, Danıştay
girişinde bulunan görüntü kayıt sisteminin saldırıdan bir gün önce 16 Mayıs Salı
günü saat 16.00'da arızalandığı saptandı. Danıştay yetkilileri, sistemi kuran
firma temsilcileriyle arızanın neden kaynaklandığı konusunda dün bir toplantı
yaptı. Bilgisayar hafızasını inceleyen firma yetkilileri, “Arızanın dışarıdan
bir müdahaleyle olmadığını, teknik bir nedenden kaynaklandığını'' belirlediler.
Yetkililer, arıza nedeniyle bilgisayarın harddiskindeki önceki kayıtların da
silindiğini bildirdi.
Görüntü kayıt sisteminin daha önce de birkaç kez arızalandığı, her defasında
sistemi kuran firmanın arızayı giderdiği öğrenildi.
Danıştayda, yeni bir güvenlik sistemi kurmak için çalışmalara başlanacağı
bildirildi. Danıştay girişinde ve çevresindeki güvenlik önlemleri de artırıldı.
Öte yandan, Danıştay Başkanlığının Emniyet Genel Müdürlüğü'ne Danıştay binası ve
çevresinde güvenlik önlemleri alınmasına yönelik geçen yıl eylül ayında 3 ayrı
yazı yazdığı öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Danıştay Başkanlığı'nın, Nisan
2006'da Emniyet Genel Müdürlüğüne yazdığı yazıda da, Ihlamur Sokakta bulunan
taksi durağına yönelik saldırıda 4 Danıştay çalışanının yaralandığına işaret
edilerek, hakim ve savcılara yönelik herhangi bir saldırı ihtimaline karşı
gerekli önlemlerin alınması istendi. Ankara, aa
Danıştay 2. Daire'ye 5 yeni üye görevlendirildi
Danıştay Başkanlar Kurulu, Danıştay 2. Dairesi'nin çalışmalarını sürdürmesi için
diğer dairelerden 5 üye görevlendirdi. Alınan bilgiye göre, Danıştay Başkanlar
Kurulu, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun başkanlığında yaptığı toplantıda,
Danıştay 2. Dairesi'nin çalışmalarına devam etmesi için heyet oluşumunun nasıl
gerçekleşeceğini görüştü. Başkanlar Kurulu, diğer dairelerden 5 üyeyi 2. Dairede
görevlendirdi. Danıştay 2. Dairesi başkanlığına en kıdemli üye Kamuran Erbuğa
vekalet edecek. Heyet, Erbuğa'nın başkanlığında çalışmalarını sürdürecek.
Ankara, aa
zaman