Anasayfa

Vatandaş cesaretlenirse torbacı kalmaz

İstanbul, Ankara ve İzmir'in de bulunduğu 11 büyük ilde pilot olarak uygulanan narkotim projesi torbacı olarak bilinen uyuşturucu satıcılarıyla mücadelede başarı sağladı. Sağlık Bakanlığı Tütün ve Diğer Bağımlılık Yapıcı Maddelerle Mücadele Daire Başkanı Sertaç Polat, "Eğer vatandaşı cesaretlendirebilirsek, 6 ay sonra sokakta torbacı görmeyeceğiz" diyor

Haber Giriş : 2015-07-05T20:17, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

Zehirle Büyük Mücadele - 2 / Ayşegül Kahvecioğlu

Uyuşturucu ile mücadele konusunda oluşturulan "mücadele kurulu", bugüne kadar birçok uygulamayı yaşama geçirdi. Buna rağmen devam eden genç ölümleri ve uyuşturucu bağımlılığının ARTması, mücadelenin tüm toplum tarafından verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Milliyet, mücadele kurulunun attığı adımları araştırdı, sonuçlarını ilgilileriyle konuştu. Sonuç, uyuşturucuyla mücadelenin ancak toplumun cesaretlenmesi ile çözülebileceğini gösteriyor.

Geçtiğimiz sene sonunda bir anda ayyuka çıktı, "ucuz sentetik" ölümler... Hemen her gün televizyon ekranlarına yansıdı "nedensiz" genç ölümler, bir de ilkokul çocuklarına bile zehir satmaya çalışan tacirler gösterildi gazete sayfalarında boy boy. Her geçen gün pek çok farklı formda yüzlerce hatta binlerce gencin kanına karışan uyuşturucu maddelerle mücadele, kısa bir süre sonra bireysel bir savaş olmanın ötesine geçerek, devletin en önemli Gündem maddelerinden biri haline geldi. Kaybedilmişlerin ardından, en azından yenilerini kaybetmemek adına, devlet, "uyuşturucu"ya giden tüm yolları tıkamak için el koydu soruna.

Cezası 5 yıl hapis oldu

Önce, devletin en üst yetkililerinden oluşan bir, "mücadele" kurulu oluşturuldu; ardından en kısa sürede alınacak önlemleri içeren bir acil eylem planı... Plan kapsamında ilk olarak yasalarda çok önemli birtakım değişikliklere gidildi; var olan cezalar en az iki katına çıkarıldı. Mesela uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçunun cezası 10 ila 20 yıl hapisten, 20 ila 30 yıl hapse; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma ve özendirme suçunun cezası ise "5 ila 10 yıl hapse" çıkarıldı. Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmanın cezası ise, "2 yıldan 5 yıla kadar hapis" olarak belirlendi.

Yapılan düzenleme ile uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kişiler hakkında 5 yıllık süre içerisinde birden fazla denetimli serbestlik kararı verilmesinin önüne geçildi. Her türlü uyuşturucu veya uyarıcı maddenin okul, yurt, Hastane, kışla veya ibadethane gibi yerlerdeki ticareti de ceza artırım nedeni olarak kabul edildi.

24 saat sokaktalar

Eylem planının en çarpıcı maddelerinden biri de, "narkotim" projesi oldu. sağlık Bakanlığı Tütün ve Diğer Bağımlılık Yapıcı Maddelerle Mücadele Daire Başkanı Sertaç Polat'ın verdiği bilgilere göre şu anda aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir'in de bulunduğu 11 büyük ilde pilot olarak uygulanıyor narkotim projesi. Bu yıl sonuna kadar da 18 ilde daha uygulanmaya başlanacak.

Emniyet narkotik şubeye bağlı çalışan; hem sivil hem de resmi üniformalı polislerden oluşan narkotimler, 24 saat sokaktaki herkesle irtibat halinde. Yani muhtardan okul müdürüne, internet kafe işletmecisinden, markete, manava kadar... Mesela o bölgede uyuşturucudan mağdur olmuş bir aile mi var, onlara da sosyal destek verebilecek şekilde eğitimden geçiriliyorlar.

Vatandaşlar şüphelendikleri bir durumu haber vermek ya da gördüğü bir uyuşturucu satıcısını şikayet etmek için 155'i aradığında, emniyet teşkilatı kendi içerisinde kurduğu mekanizma sayesinde, ihbarı kimin yaptığına bakmaksızın narkotimleri harekete geçiriyor ve olaya anında müdahale ediliyor. Sisteme göre hiçbir şekilde ihbarı kimin yaptığının dışarı sızma şansı yok.

Doğru cezaevine

Narkotimlerin belki de en önemli çalışma sahası olan okullar ise ayrı bir önem taşıyor. Narkotim ekipleri, kendi bölgelerindeki okullarda, yöneticilerle, öğretmenlerle, öğrencilerle ve velilerle zaman zaman görüşmeler gerçekleştiriyor. Okulların giriş ve çıkış saatleri ile ilgili olarak ise emniyet müdürlüğü ayrı tedbirler alarak, görevli polis sayısını artırıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayımladığı bir genelge ile okul önlerindeki güvenlik kameraları ve okulların bahçe duvarları elden geçiriliyor. Herhangi bir problemle karşılaşıldığı zaman okul yönetiminin, bölgesindeki kolluk kuvvetleri ile irtibata geçmesi noktasında da gerekli tedbirler alınıyor.

Polat, sivil narkotimlerin çalışması ile ilgili, "İstihbarat yapıyorlar. Nasıl ki bir çocuğumuz, örneğin Ahmet'in uyuşturucu sattığını biliyorsa, narkotimlerimiz de birtakım farklı yöntemlerle onu öğrenip o kişiye temas ediyorlar. Okulun etrafında kimler geziyor, esnaftan, öğrenciden bilgi alınıyor, güvenlik kameraları inceleniyor. Eğer vatandaşı cesaretlendirebilirsek, böyle bir mekanizma olduğunu ve bu ekiplere güvenmesi gerektiğini vatandaşımız bilirse, 6 ay sonra hiçbir torbacıyı hiçbir sokakta görmeyeceğiz" diyor. Polat, narkotimlerin çalışmalarının sonucunun daha uzun vadede net olarak ortaya çıkacağını, ancak şimdiden köşebaşlarındaki, "torbacıları" o bölgelerden uzaklaştırmayı başardıklarını söylüyor.

Polat, artık, "AMATEM'ler uyuşturucu yuvası" söylemlerinin de tarihe karıştığını anlatıyor:

"Biz hiç kimsenin dosyasına bakmıyoruz. Bizim için herkes hastadır. Tedavi olmak uyuşturucu satıcısının da hakkı. Ama uyuşturucu satıcılarının, art niyetle gelip 'tedavi olmak istiyorum' diyerek yattıklarına; sonra da arkadaşlarına madde satmaya çalıştığına biz şahit olduk. Bu durumda günlük olarak idrar takipleri, AMATEM içerisinde uyuşturucu kullanıp kullanmadığına yönelik testler yapıyoruz ve artık AMATEM'de yattığı süre içerisinde uyuşturucu kullandığını tespit ettiğimiz kişileri derhal AMATEM'den çıkarıyoruz. Çünkü artık onun iyi niyetli olmadığını biliyoruz. Dolasıyla diğer insanları da enfekte etmesin diye onu kurumdan çıkarıyoruz ve bu kişiler 'tedavi uyumu bulunmamaktadır' şeklinde doktor raporuna istinaden cezaevine gitmek zorunda kalıyor."

Uyuşturucu bağımlısı, satıcı da olsa kullanıcı da; cezaevinde de eğitimlere, tedaviye tabi tutuluyormuş. Bu süreçte ailelere de psikosoyal destek sağlanıyormuş.

MAĞDURLAR ANLATIYOR

BIRAKTIM, BIRAKILAMAZ DİYE BİR ŞEY YOK!

E.B. (24 yaşında erkek-Ankara Keçiören): Uyuşturucu kullanmaya başladığımda 20 yaşındaydım. İlk olarak esrarla tanıştım. Mahallede arkadaşlar içiyordu; bir gün bana da ikram ettiler, ben de denedim. Sonra askere gittim. Döndüğümde çevremdekilerin hepsi eroine geçmişti. Ben de denedim. Kimse demedi krizi var diye, başladık işte. Bunu bulmak için her şeyi yapabileceğimi bilsem asla başlamazdım.

Eroin ilk başlarda bedenimi rahatlatıyor, uykumu getiriyordu. Kullandığım zaman gözlerim ağırlaşıyordu. Kafası 15 dakika sürüyor, bir mutluluk hissi oluşuyor işte. O his geçince bir daha alıyordum. Tabii sadece keyfi değil, vücut da istiyordu. Aynen karnının acıkması, susamak gibi bir şey. Mecbur alacaksın. Eroini ilk kez denedikten bir hafta sonra ter basmaya, uyuyamamaya başladım. Arkadaşıma gittim. 'Bana ne oluyor?' dediğimde, 'Krizdesin, hadi gel gidip alalım da krizin geçsin' dedi. Bilmediğim bir torbacının yanına gittik. Aldım, sonra geçti. Mahallede içmeye devam ettim. İçtikçe mayışıyor, rahatlıyordum. Artık her gün almayınca terleme, mide bulantısı, kusma oluyordu. Çok Ağrılarım oluyordu. Artık kriz geldiğini anladığım için her defasında hemen gidip alıyordum.

Uyuşturucu bulabilmek için hep annemden para isterdim. Ailemle para konusunda hep kavga dövüş oluyordu. Bir keresinde arabamın teybini satmıştım para bulmak için. Arabamı da satabilirdim.

Uyuşturucu maddelerin hepsini bulmak çok kolay. Ankara'da belli yerler var bunların satıldığı. Satan kişinin bir gözetleyicisi oluyor sonra bir evin içerisinde ya da bazen kapıdan veriyorlar. Paketi 15-20 lira arasında değişiyor. Benim günlük 100 liraya kadar mal alıp kullandığım oluyordu.

Maddeyi, son zamanlarda geceleri bile alıyordum. Gece saati kuruyordum 3.00'te. Zaten saati kurmasam terleme ve ağrı ile uyanıyordum. Günde 7-8 pakete kadar çıkmıştım.

Paraya ihtiyaç duyduğum için anlattım

Uyuşturucu kullanmam nedeniyle hayatımdaki her şey çok kötü etkilendi. Evde huzurumuz kaçtı. Kimse yüzüme bakmıyordu. Kendimi çok dışlanmış hissettim. Eskiden cam balkon işi yapıyordum. Ama kullanmaya başladıktan sonra işe de gidemez oldum çünkü işimi bitirmişti. Esrar kullanırken 1 sene içinde eroine geçmiştim. Kullanmaya başladıktan 6 ay sonra da ailem öğrendi. İstesen de saklayamıyorsun ki. Hastalık gibi bir şey çünkü. O sırada yanında kim varsa anlıyor krize girdiğini. Bir gün, bağımlı olduğumu aileme anlatmaya karar verdim. Çünkü bir taraftan da sürekli paraya ihtiyaç duyuyordum, parayı bulamayınca da çok sinirleniyordum ve belki bana yardım ederler dedim. Annem babam öğrenince, 'sıkıntın ne, neden denedin' diye sordular. 'Nişanlımdan ayrıldım; ondan kullandım' dedim.

Denedim ama yine başa döndüm

Beni ölüme götürdüğünü bildiğim bir maddenin bağımlısı olmak çok kötü bir şey. Ama insan içerken her şeyi unutuyor işte. Ölüm falan aklına gelmiyor. İlk krize gidiğimde çok kötü olmuştu. Baktım içince rahatladım işte o zaman anladım bağımlı olduğumu. Çok pişmanlık hissettim. Uyuşturucu kullanırken çok zayıfladım. Kendi kendime bırakmayı denedim. Dışarıdan ilaç falan aldım. Hatta bıraktım da ama devamı gelmedi. 2-3 kere dışarıdan aldığım ilaçlarla 3-4 gün içmediğim dönemler oldu. Ama sonra yine başa döndüm.

Ailemin de desteğiyle AMATEM'de tedavi görmeye karar verdiğimde ilk önce hemen yatırmadılar ayaktan 2-3 ay geldim. İlk ay ilaç kullanmama rağmen yeniden aldım. Halbuki krizim de yoktu. Sonra yatırdılar. Yattıktan sonra bir daha kullanmadım. Artık uyuşturucu kullanan arkadaşlarımla da görüşmüyorum.

Ağrılar ikinci günün sonunda azaldı

Tedavi ilk 2-3 gün zor oluyor ama sonrası kolay. Ağrılar 2. günün sonunda azalıyor. Uykunu bırak, tuvalete gitmek bile farklılaşıyor. Kimse uyuşturucuya bulaşmasın. Ailesiyle olsun, işine gücüne baksın. Madde kullananlarla bırakın arkadaşlığı, onlara selam bile vermesin kimse. Ben bıraktım, bırakılamaz diye bir şey yok. Bunu bırakamazsın diye söyleyenler oluyor. Onlar kendileri temin edemeyeceğim korkusundan öyle söylüyorlar. Bırakılıyor işte.

ODASINDA TURUNCU BİR HAP BULDUM

39 yaşındaki ev hanımı S.S de 22 yaşındaki oğlu B.S.'yi kurtarmış uyuşturucunun pençesinden. Kendi ağzından anlatıyor:

"Çocuğum çok az uyuyor, yemek yemiyordu. O dönemde nişanlısından ayrılmıştı, herhalde ondandır dedik. Eve geç geliyor kahvaltı yapmadan evden çıkıyordu. 'Neyin var oğlum' diye sorduğumuzda bize bağırıyordu. Çocuğumun bu durumu bir ay kadar devam etti, daha sonra o uyurken ceplerini karıştırmaya, o evde yokken odasını araştırmaya başladım. Bir gün yine ceplerini karıştırırken mercimek büyüklüğünde turuncu bir hapa rastladım. Çok telaşlandım. Çocuğa söylemedim eşime anlattım. Durumu anlatınca eşimle beraber eve gelince konuştuk. Ben o zaman hamileydim eşim beni teselli etti, oğlanla da kızmadan konuştu. Ne içtiğini, niye içtiğini sordu. İtiraf etti bonzai alıyormuş.

Gece sayıklamaları oluyordu, hayaller görüyordu, hiç yemek yemiyordu. Hep içiyormuş, krize girmeyeyim diye. Pişman olduğunu söyledi. Bir iki gün sonra hep beraber AMATEM'e gittik. Doktor bize oğlanın uyuşturucu hap kullandığını fakat bırakma isteğinin olduğunu, hap kullanma isteğini azaltacak ve moralini düzeltecek ilaçlara başlayacağını anlattı. Düzenli kontrole gelirsek yatmadan bırakabileceğini anlattı. 2. ayda bıraktı. 8 ay kadar takip ettiler sonra ilaçları da kestiler bir sıkıntı yok. Allah razı olsun hepsinden. Şimdi babası ile pazarcılık yapıyorlar yeniden nişanlandı ağustosta düğünümüz var."

Milliyet