Anasayfa

Erdoğan: Bize ikide bir kriter dayatmasınlar

Erdoğan: "Bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye" dedi.

Haber Giriş : 2016-05-24T18:15, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, artık kimsenin kendisini insani krizlerin etkilerinin dışında tutamayacağını belirterek, "Buna silahlı çatışmalardan terör saldırılarına, doğal afetlerden iklim değişikliğine kadar tüm insani krizler dahildir. Sınırlar, mesafeler, yükseltilmiş duvarlar, tel örgüler bizi sorunlardan uzak tutmaya yeterli olmayacaktır. Bunun en son örneğini 6 yıldır süren Suriye krizinde hem de çok acı bir şekilde yaşıyoruz. Akdeniz'in azgın dalgalarının yuttuğu hayatlar, sahillere vuran masum çocuk bedenleri bu mesajı adeta bir tokat gibi insanlığın suratına çarpıyor. 12 milyon insanın yerinden edildiği, bunların 5 milyonunun çeşitli ülkelere dağıldığı bu insani kriz karşısında birkaç komşu ülke dışında kimse iyi bir sınav verememiştir" dedi.

Erdoğan, Dünya İnsani Zirvesi kapsamında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde basın toplantısı düzenledi.

Zirvenin ülkeler, ihtiyaç sahipleri ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, milyonlarca insanın umudunu bağladığı, gelecek mesajları hasretle beklediği zirvenin kapanış oturumu ve kapanış töreniyle tamamlanacağını bildirdi.

Erdoğan, Dünya İnsani Zirvesi'nin düzenlenmesine öncülük eden Ban'ı ve ekibini kutlayarak, zirve için İstanbul'a gelen devlet ve hükümet başkanlarına, bakanlara, heyet başkanlarına, kuruluş temsilcilerine teşekkür etti.

Karşı karşıya kalınan insani krizleri çözmenin, öncelikle üye ülkelerini sorumluluğu olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Doğru ve kalıcı çözümlere ancak uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, özel sektör ve krizlerin mağduru olan kesimler olarak işbirliği yaparak ulaşabiliriz. Doğrusunu isterseniz dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, artık hiçbirimiz kendimizi insani krizlerin etkilerinin dışında tutamayız. Buna silahlı çatışmalardan terör saldırılarına, doğal afetlerden iklim değişikliğine kadar tüm insani krizler dahildir. Sınırlar, mesafeler, yükseltilmiş duvarlar, tel örgüler bizi sorunlardan uzak tutmaya yeterli olmayacaktır. Bunun en son örneğini 6 yıldır süren Suriye krizinde hem de çok acı bir şekilde yaşıyoruz. Akdeniz'in azgın dalgalarının yuttuğu hayatlar, sahillere vuran masum çocuk bedenleri bu mesajı adeta bir tokat gibi insanlığın suratına çarpıyor. 12 milyon insanın yerinden edildiği, bunların 5 milyonunun çeşitli ülkelere dağıldığı bu insani kriz karşısında birkaç komşu ülke dışında kimse iyi bir sınav verememiştir."

- "Küresel vicdanın kayıtsızlığı, sorunların temel nedeni"

Erdoğan, bu konuda gelişmiş ülkeler başta olmak üzere herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Maalesef bugün insani krizlere maruz kalan yüz binlerce kişi, imkan ve kaynak kıtlığından değil, merhamet yoksunluğundan kaybediyor, hayatını kaybediyor. Küresel vicdanın yaşanan trajediler karşısındaki kayıtsızlığı bugünkü sorunlarımızın da temel nedenidir. Gelişmiş teleskoplarla, uydularla uzayın derinliklerini araştıran insanlık, hemen yanı başındaki acıları, sorunları, krizleri adeta görmüyor. Bu çarpıklığı düzeltmek için küresel vicdanı hayata geçirmeliyiz. Bizlerin, çocuklarımızın, torunlarımızın ve insanoğlunun gelecekteki tüm nesillerini ilgilendiren bu sorunun çözümü için 2 gün boyunca çalıştık" diye konuştu.

Zirve vesilesiyle insanlığın ortak vicdanında küçük de olsa kıpırdanma sağlandıysa kendilerini başarılı olmuş sayacaklarını ifade eden Erdoğan, "Bu zirve kayıtlarda geçmişte yapılan ve sadece konuşulup dağılınan sayısız toplantılardan biri olarak eğer yerini alacaksa, gerçekten üzülürüm. Ümidim ve beklentim, Dünya İnsani Zirvesi'nin gerçekten insani sonuçlara vesile olmasıdır. Çünkü yardıma ihtiyaç duyan mağdurlara el uzatmak insan olmanın gereğidir" dedi.

- "Zirveye 173 ülkeden 9 bin kişi katıldı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve sonuçlarını takip etmeyi, bunları uygulamayı, taahhütleri yerine getirmeyi, insanlığa karşı görevlerinin bir parçası olarak gördüklerini belirterek, ev sahibi olarak işlerinin burada bitmediğini, tam tersine sorumluluklarının arttığının farkında olduklarının altını çizdi.

Türkiye olarak insani yardımlar yanında, sorunun asıl çözümü olduğuna inandıkları insani kalkınma yardımları alanında da çok ciddi faaliyetler yürüttüklerini anlatan Erdoğan, "Somali örneğinde olduğu gibi kendi adımızla alınan insani kalkınma modelleri ortaya çıkardık. Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Afrika'dan Ortadoğu'ya kadar geniş bir coğrafyada gerçekleştirdiğimiz yardım faaliyetleri, tarihi bağlarımız yanında insanlığa karşı sorumluluğumuzun bir ürünüdür. İnsani zirve bu çalışmalarımızla ilgili birikimlerimizi, tüm dünya ile paylaşmamıza vesile oldu." şeklinde konuştu.

Erdoğan, basın mensuplarının iki gün boyunca zirveyi yakından izlediğini dile getirerek, "Yapılan haber ve yorumlar, zirve sonuçlarını heyecanla bekleyen mağdurlar için büyük önem taşıyor. İnsanların yüreğine umut tohumları ekme sorumluluğunuz olduğunu asla unutmayınız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM resmi verilerine göre Dünya İnsani Zirvesi'ne 173 ülkeden 9 bin kişinin katıldığını, Türkiye'den katılımın ise bin kişi olduğunu belirterek, 900 medya mensubunun da zirveyi izlediğini, toplam katılımcı sayısının 10 binin üzerinde olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir defa bütün gelişmiş ülkeler başka olmak üzere, az önce Genel Sekreterin ifade ettiği gibi, G7 ülkelerinin, Sayın Şansölye dışında burada olmayışı, bana göre de üzüntü vericidir. Bunu G7 ülkelerinin yakın takibe alması gerekir." dedi.

Erdoğan, Dünya İnsani Zirvesi kapsamında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde düzenlenen basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Türkiye iki gün boyunca büyük bir zirveye ev sahipliği yaptı. Dünya İstanbul'daydı. Dünyanın problemleri dinlenildi. Nasıl bir yol çizildi, zirvenin devamı olacak mı?" sorusu üzerine, zirvenin, BM'nin koordinasyonunda yapıldığını hatırlattı.

"Bizler şu anda bu işin dertlisi olarak, Türkiye olarak bu işin takipçisi olmaya devam edeceğiz." diyen Erdoğan, Türkiye'nin, dünyadaki donör ülkeler arasında ilk 3'ün içinde yer aldığını, bunların Amerika, İngiltere ve Türkiye olduğunu söyledi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Milli gelire oranla baktığımız zaman Türkiye dünyadaki donör ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. Biz bu süreci aynı kararlılıkla bundan sonra da devam ettireceğiz. BM'nin bunu sürekli gündeminde tutması bize şunu sağlayacaktır. Bir defa bütün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, az önce Genel Sekreterin ifade ettiği gibi, G7 ülkelerinin, Sayın Şansölye dışında, burada olmayışı, bana göre de üzüntü vericidir. Bunu G7 ülkelerinin yakın takibe alması gerekir. Bu kadar imkan, güç var. Bu imkanı, bu gücü en azından düşüncelerinizle 'ne gibi katkılarda bulunuruz?' Bunları buralarda ortaya koymak suretiyle diğer ülkeleri de teşvik etmek, herhalde gelişmiş ülkelerin en önemli görevleri arasında olsa gerek."

- "Turistik seyahat değil, tespit için gidiyorum"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika ülkelerini dolaşırken gördüğü hal ve tablo karşısında, "vicdan" dediğini anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Geçen ay 3 Avrupa ülkesini dolaştım. Şimdi önümüzdeki hafta 3 Afrika ülkesine gidiyorum, oraları dolaşacağım. Ama sadece bir turistik seyahat yapmak için değil, bugüne kadar oralarda neler yaptık, onların şu anki durumu nedir, onları yerinde görmek için gidiyorum, Bundan sonra yine oralarda neler yapacağız? Onları yerinde tespit etmek için gidiyorum. Basit bir turistik seyahat olsun diye değil. Çünkü elimizdeki gücümüzün, imkanımızın en az gelişmiş ülkeler noktasında bizim de el atmamızı, tutup onları da kaldırmamızı, onların da süratle kalkınmasına vesile olmamızı gerektiriyor. Bu bizim insani görevimizdir. Bundan sonraki süreçte de Türkiye olarak bunu devam ettireceğiz. Temennim odur ki BM de bunun yakın takipçisi olacaktır, başta Güvenlik Konseyi... Güvenlik Konseyinden de öte gidiyorum, daimi üyeler."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni kabinenin yarın ilk Bakanlar Kurulu toplantısının, riyasetinde Beştepe'de yapılacağını bildirerek, "Orada da şu anda okunmakta olan, belki de okunmuş olan Hükümet Programını da birlikte değerlendirme, ele alma imkanımız olacak. İç, dış terörle mücadelede neler yapacağız, bunları değerlendirme imkanımız olacak. Ekonomide ne gibi adımlar atacağız, bunları değerlendirme imkanımız olacak. Ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olsun diyorum." dedi.

Erdoğan, Dünya İnsani Zirvesi kapsamında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenlenen basın toplantısının ardından soruları yanıtladı.

Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan yeni kabineye ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin yeni tablosuyla alakalı olarak gece geç saatlere kadar Sayın Başbakan'ın getirmiş olduğu liste üzerinde çalışmalarımı yaptım. Bu sabah da onayımı verdim" diye konuştu.

Erdoğan, kabinede 9 kişinin değişiminin söz konusu olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Bugüne kadar bu hizmeti vermiş olan arkadaşlarımıza, şahsım, milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Kurucusu olduğum bir partide bu arkadaşlarımın birçoğuyla beraber yürüdük. Şu anda zaten yine bir kısmı çok daha farklı görevlerde aslında istihdam ediliyor, istihdam edilecek. Bakan olmayabilir, partinin bazı yetkili kurullarında yer alır, bir kısmı parlamentoda yer alır. Siyasette kimse boşta kalmaz, yeter ki azmi, kararlılığı olsun, yeter ki olaya sıradan bir parti mensubu olarak değil veyahut da hükümet yetkilisi olarak değil, bir dava adamı olarak baksın. Böyle baktığı zaman zaten bu ülkeye hizmette inanıyorum ki kendilerine de bir görev düşecektir. Tabii buradaki anlayış da 'adama iş' mantığıyla değil, 'işe adam' mantığıyla yaklaşmaktır. Sayın Başbakan bu yaklaşım tarzıyla bir liste önümüze getirdi. O liste üzerinde çalışmamı yaptım. Daha sonra kendileriyle sabah bir istişarem oldu. Bu istişareden sonra da onayımı verdim. Kendileri de süratle kabineyi zaten açıkladı. Kabineyi açıkladıktan sonra grup konuşmalarını yaptılar, ardından Merkez Yürütme Kurulunu açıkladılar. Nitekim bakan olamayan bazı arkadaşların, şimdi Merkez Yürütme Kurulunda görev aldıklarını gördüm. Demek ki bu noktada istihdam edilme alanları mevcut. Bundan sonra daha farklı birimlerde de istihdam edilme şansları muhakkak olacaktır. Ülkemizin bu yeni süreci, yeni kabineyle inşallah 'yürüyüşe devam' diyerek, süratle çok daha farklı bir heyecanla yürüteceğine inanıyorum."

Yeni kabineye başarılar dileyen Erdoğan, "Yarın ilk Bakanlar Kurulu toplantısını da riyasetimde Beştepe'de gerçekleştireceğiz. Orada da şu anda okunmakta olan, belki de okunmuş olan Hükümet Programını da birlikte değerlendirme, ele alma imkanımız olacak. İç, dış terörle mücadelede neler yapacağız, bunları değerlendirme imkanımız olacak. Ekonomide ne gibi adımlar atacağız, bunları değerlendirme imkanımız olacak. Ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olsun diyorum" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda 1 Haziran itibarıyla geri kabul anlaşmasına yönelik bir adım vardı, 30 Haziran itibarıyla da vize noktasında, adım atılacaktı. Eğer şu anda bu konuyla ilgili olarak arkadaşlarımız görüşmeleri yapacaklar, Dışişleri bakanlarımız, bu noktada AB bakanlarımız, görüşmeleri yapacaklar ve bu görüşmelerde netice alındı, alındı. Alınmadığı takdirde kusura bakmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosundan geri kabul anlaşmasına yönelik uygulama sürecine yönelik adım atılmasına ait karar, yasa çıkmaz." dedi.

Erdoğan, Dünya İnsani Zirvesi kapsamında BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ile Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenlenen basın toplantısının ardından soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Savaş durmadan, Suriye'ye yapılan insani yardımlar nereye kadar devam edebilir?" sorusu üzerine Erdoğan, savaş durmadan yapılan insani yardımların yine faydasının olduğunu söyledi.

Bu tür yardımların fizıbl hale gelebilmesinin başka bir şey, netice almanın başka bir şey, yapılanların kaybolmasının başka bir şey olduğunu belirten Erdoğan, "Sadece bizim faturalı yardımlarımız ülkemizde 10 milyar doları aştı. Sivil toplum kuruluşlarımızla beraber yapılan bir o kadar yardım var. Bu insanlar nerede kalıyor? Çadır kamplarında, konteyner kentlerde kalıyor, bir de değişik şehirlerimize dağılmış vaziyette kalıyor. Şu İstanbul'da şu anda Suriyeli ve Iraklı olmak üzere 500 bin kişi var. Diğer 2,5 milyon, değişik şehirlere dağılmış. Bunun 280 bini sadece 26 çadır kent ve konteyner kenttedir." diye konuştu.

Türkiye olarak, terörden arındırılmış güvenli bölge olarak Suriye'nin kuzeyinde bir bölge kurulması teklifleri olduğunu anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Orada yeniden bir şehir inşa edelim' diyoruz ve inşa ettiğimiz bu şehre Suriye'den göç etmek isteyenleri yerleştirelim, Türkiye'de kamplarda yaşayanları oraya yerleştirelim. Bunu dünyadaki gelişmiş ülkelerin liderleriyle görüştüm. Sayın Obama'yla da görüştüm, Sayın Merkel'le, Şansölyeyle dün de görüştüm. Ve hala da görüşüyorum, görüşeceğim. Fakat tabi herkeste şu endişe var. 'Bunun güvenliği ne olacak?' Ben de diyorum ki, şu anda hani bir zamanlar Amerika - Meksika arasında, malum güvenlik hattı vardı, Kıbrıs'ta yeşil hat var, o da bir güvenlik hattı. Buralarda bunu nasıl sağlamışsak, nasıl başarmışsak, orada da uçuşa yasak bölgeler ilan ederiz ve BM burada gerekli güvenlik tedbirini alır, hatta hatta gerekirse NATO'yu devreye sokmak suretiyle buranın güvenliği temin edilir. Yeter ki biz terör örgütünden, DAİŞ'ten, PYD, YPG, bunlardan ne yapmayalım? Çekinmeyelim, korkmayalım ve tüm terör örgütlerinin üzerine korkusuzca gidelim. Şunu unutmayalım ki eğer biz teröristler kadar cesur değilsek insanlığın bağımsızlık mücadelesini veremeyiz."

- "Bu destek Suriyeli sığınmacılara verilen destektir"

"AB'nin Türkiye'ye 3 milyar avroluk yardım göndereceği bir durum söz konusu. Türkiye'ye yapılacak yardımlarla ilgili gelinen son nokta zirvede ele alındı mı? Siz hem terör örgütüyle mücadelede hem de bu mülteci krizi konusunda yük paylaşımı olması gerektiğini vurguladınız. Ülkelerin taahhütleri ne oldu?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Dünya İnsani Zirvesi, aslında AB veya göç konularını önceleyen bir zirve olarak öne çıkmadı. Fakat ikili görüşmelerimizde bazı liderlerle bu konuyu görüştük. Bunlardan birisi tabii ki Sayın Şansölyeydi. Türkiye'ye verilecek 2016 için 3 milyar avro, 2017 için 3 milyar avro destek konusu benim ilk görüşmelerimde verilen bir sözdü. Hangisiydi? 3 milyar avro. Daha sonra Sayın Davutoğlu'nun yaptığı görüşme ile 2017-2018 için bir 3 milyar avro daha verilmesi gündeme geldi. Fakat şu ana kadar yapılanlara baktığımızda maalesef bu desteklerin söz verildiği gibi yürümediğini görüyoruz. Temmuz ayına kadar 1 milyar avronun verileceği istikametinde dün arkadaşlarımdan bana bir bilgi geldi."

- "Türkiye lütuf beklemiyor"

Yetkililere "Bu desteği verseniz de vermeseniz de bu destek Türkiye'ye gelmiyor. Bu destek kamplardaki Suriyeli sığınmacılara, mültecilere verilen destektir." dediğini anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Onların şartlarını daha iyiye götürmeye yönelik desteklerdir. Vermeyecekseniz, Türkiye lütuf beklemiyor. Bunu açık açık AB mensuplarına söyledim, burada da söylüyorum. Ama biz dürüstlük bekliyoruz. 'Türkiye kriterleri yerine getirecek'. Ne kriterini yerine getirecek Türkiye? Eğer sizin Türkiye'den kriter dediğiniz, bu çadırlarda, konteyner kentlerde Avrupa'ya gitmek üzere bekleyen veya gidebilecek olan insanların oralara gidişini engellemek suretiyle, AB'ye veya AB üyesi ülkelere bu konuda gayet önemli bir destek sağlayan Türkiye'ye karşı hala kriter koyuyorsanız, kusura bakmayın. Buna bir yere kadar tahammül edilir, bir yere kadar çekilir. Bir yere kadar çekildikten sonra da Türkiye nihai kararını verir. Nihai kararını verdikten sonra da kusura bakmayın 'siz düşünün' deriz."

Latin Amerika ülkelerinden, Schengen vizesi için Türkiye'den istenen şartların istenmediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Onlar rahatlıkla geliyorlar, vizesiz olarak AB üyesi ülkelere giriyorlar da Türkiye'den bir müzakereci olması hasebiyle, aynı zamanda Gümrük Birliği'ne dahil bir ülke olması hasebiyle bu tür şeyleri neden istiyorsunuz? İşte buralarda hep soru işaretleri var. Bunları benim milletim biliyor. Onun için, şu anda 1 Haziran itibarıyla geri kabul anlaşmasına yönelik bir adım vardı, 30 Haziran itibarıyla da vize noktasında, adım atılacaktı. Eğer şu anda bu konuyla ilgili olarak arkadaşlarımız görüşmeleri yapacaklar, dışişleri bakanlarımız, bu noktada AB bakanlarımız, görüşmeleri yapacaklar ve bu görüşmelerde netice alındı, alındı. Alınmadığı takdirde kusura bakmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosundan geri kabul anlaşmasına yönelik uygulama sürecine yönelik adım atılmasına ait karar, yasa çıkmaz. Bunu da ben çok açık, dün de söyledim kendilerine, bugün de bu soru üzerine buradan söylüyorum. Çünkü bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye."

Anadolu Ajansı