Teknolojiye Dair Yanlış Bilinenler

iPhone'ların Home butonuna çift tıklayıp uygulamaları kapatan kullanıcılar? Maalesef boşuna uğraşıyorsunuz. İşte teknoloji dünyasında doğru sandığımız büyük yanlışlar

Apple ile Samsung'un yıllardır süregelen bir patent savaşı olduğunu herkes biliyor. İşin ilginç yanı ise davayı kaybeden taraf olan Samsung'un 1 milyar dolar borcunu ödemek için 30 kamyon dolusu bozuk parayı Apple'a gönderdiği iddiası

İddiaya göre Samsung 1 milyar dolar değerinde 30 kamyon dolusu bozuk parayı Apple'ın merkez üssüne gönderiyor. Apple'ın güvenliğinden geçemeyen kamyonlar ise şirketin kapısında kalıyor. Peki bu doğru mu?

Samsung'ın 20 milyar adet 5 cent ile Apple'ın kapısına dayandığı haberleri aslında tamamen asılsız. Ancak milyonlarca insan Facebook ve Twitter'da bu haberlere inandığından gerçekmiş gibi bu haberleri hızla yaydı ve bozuk para efsanesi böyle doğmuş oldu.

Geleceğe Dönüş filminde bir sahne var ki pek çok işgüzarın oyununa alet olmaktan kurtulamıyor. Filmde geleceğe giden Marty McFly aslında 21 Ekim 2015 tarihine geliyor.

Ancak bu tarihi manipüle eden birçok kişi sanki McFly'ın 2015 yerine daha öncesi bir seneye geldiğini göstermek için fotoğraf üzerinde oynuyor ve herkesi inandırıyor. Oysa McFly 1985 yılındayken 30 yıl sonrasına, yani 2015 yılına gitmişti.

iPhone'ların en büyük sorunu şarjının çabuk bitmesi. Bu konuda sanırım hepimiz hem fikiriz. Peki ama Home butonuna çift tıklayarak uygulamaları kapatıp şarj ömrünü gerçekten de artırabiliyor muyuz?

Maalesef hayır. iPhone'un arka planında çalışan uygulamalar Home butonuna çift tıklayarak kapatılmıyor. Aksine bu butona çift tıkladığımızda açılan uygulamalar sadece son açtığımız uygulamaları gösteriyor. Hepsi bu

Yani aslında son açılan uygulamaları kapatmakla herhangi bir şey elimize geçmiyor. Bataryamız da aynı hızda erimeye devam ediyor.

Cep telefonlarında sinyal tam çektiği zaman (tüm bloklar yandığı zaman) telefonun tam olarak çektiği ve yüksek performans ile görüşme yapılabileceği düşünülür.

Oysa sinyalin gücü, yanan bloklardan anlaşılmaz; zira trafiği yoğun olan bir baz istasyonunda da şeritleri tam olarak görebilmek mümkün; ancak bu güçlü bir sinyalin kullanıcıya sunulduğu anlamına gelmiyor.

Kartuşları doldurup kullanmak, yenisini almaktan daha az maliyetlidir. Ancak üretici firmalar ve uzmanlar, genel olarak kullanıcıları bu adımdan uzak tutkmakta, ve doldurulan kartuşun yazıcıya zarar verdiğine hükmedip kullanıcı bu şekilde yönlendirmektedir.

Oysa kartuştan mürekkep sızmadıktan ve bu gibi bir aksaklığın olmaması durumunda yazıcılar için böyle bir yargıya varmak yanlıştır.

Internet Explorer`a şiddetle karşı çıkan kullanıcıların büyük bir bölümü, diğer tarayıcılara nazaran IE`nin daha az güvenilir olduğunu düşünür.

Oysa bu tamamen gerçek dışıdır. Tarayıcının güncel tutulması ve gerekli önlemlerin alınması itibariyle IE, diğer tarayıcılardan daha "tehlikeli" değildir. Zira hacker`lar IE dışında Firefox gibi popüler tarayıcılara da saldırı düzenleyebiliyor.

Hem cep telefonlarında, hem de fotoğraf makinelerinde hemen herkesin önem verdiği noktalardan biri cihazın kaç megapiksel fotoğraf çektiğidir. Megapiksel çok olunca daha kaliteli fotoğraflar çekileceğini düşünürüz. Ama bu her zaman doğru değildir.

Megapiksel değeri sadece fotoğrafın boyutunu gösteriyor. Örneğin 5 megapiksel bir kamera 2560x1920 piksel çözünürlüğünde fotoğraf çekebilir. Ama her 5 megapiksel kamerası olan telefon aynı kalitede fotoğraf çekemez. Çünkü megapiksel değerinin ötesinde fotoğraf kalitesini belirleyen başka etkenler vardır.

Örneğin lens kalitesi, sensör boyutu veya yazılımın fotoğraflara ne kadar müdahale ettiği gibi noktalar fotoğraf kalitesini belirler. O nedenle iyi fotoğraf çekmek için her zaman megapiksel değerinin yüksek olmasına bakmayın.

Bir yanlış inanış da antivirüs yazılımı ne kadar pahalıysa bilgisayarı o kadar iyi koruduğudur. Ancak böyle bir şey elbette yok.

Fiyatı antivirüs firması kendi belirler; ancak daha da önemlisi siz güvenilir olmayan sitelere ısrarla girer, bilmediğiniz .exe yani uygulama dosyalarını çalıştırırsanız sizi hiçbir şey virüsten kurtaramaz.

Telefonlarımızı kapattığımızda dahi devlet istediği taktirde bizi telefonun sinyalini tespit ederek yerimizi bulabileceğini düşünürüz. Oysa bu da yanlıştır.

Çünkü telefon kapatıldığında enerji kesilmiş, dolayısıyla sinyal değeri de sıfıra inmiştir. Bu noktadan itibaren o an nerede olduğunuz bulunamaz. Ancak

Ancak telefonunuzu kapatmadan hemen önce telefonunuzun sinyali operatörlerde kayıtlı olduğundan hala son sinyal noktasındaysanız elbette devlet sizi eliyle koymuş gibi bulabilir.

Yaygın bir inanış da Apple'ın Mac'lerinin virüslere karşı yüzde 100 koruması olduğudur. Dikkat ederseniz Mac'lere bulaşan virüslerle ilgili pek fazla habere rastlamayız. Ama bu Mac'lerin güvenli olmasıyla ilgili değildir.

Hacker'lar sadece sayıca çok olan hedeflere yöneldiğinden Windows'lar hacker'ların 1 numaralı hedefidir. Bu da virüslerin daha çok Mac yerine sayıca çok olan Windows'lu bilgisayar için yapıldığı anlamına gelir.

Evinizde kullandığınız şifreli WiFi ağı güvenli olabilir; ancak sokakta caddede yürürken herhangi bir halka açık WiFi noktasına şifreyle bile girseniz güvende değilsiniz. Çünkü bu şifreyi bilen pek çok kişi rahatlıkla sizin telefonunuza girebilir.

Eski telefonlarda kullandığımız bataryalardan olsa gerek telefonları tam şarj etmeden çıkardığımızda telefon bataryasının uzun vadede ömrünün azaldığına inanırız. Oysa böyle bir şey söz konusu değil.

Çünkü yeni nesil lityum-iyon bataryaları dilediğiniz zaman dilediğiniz sıklıkla şarj edebilirsiniz. Bunun bataryanıza herhangi bir zararı yoktur.