'Şifrelerim çalındı' bahanesi öğretmeni kurtarmadı!
Sosyal medya üzerinden hükümet üyelerine hakaret eden öğretmen, yakalanınca 'şifrelerim çalındı' dedi. Ancak, 'şifrelerim çalındı' sözü öğretmeni kurtarmadı. İşte davanın detayları:

Hakkında disiplin soruşturması açılarak ceza verilen öğretmen, sosyal medya
şifrelerinin çalındığını ve sosyal medya hesabının bilgisi dışında kullandığını
iddia ederek kendini kurtarmaya çalışsa da başarılı olamamıştır.
.... Ortaokulunda öğretmen olarak görev yapan davacı tarafından, ... İli, ...
İlçesi, ... Ortaokulu'nda görev yaptığı döneme ilişkin olarak hakkında yürütülen
soruşturma sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-(l) maddesi
uyarınca "kademe ilerlemesinin durdurulması" cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin ... tarih ve ... sayılı ... İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kararının
iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İdare Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce, Mahkemelerinin ...
tarih ve E:..., K:... sayılı "dava konusu işlemin iptaline" dair kararının,
Danıştay Onikinci Dairesi'nin 23/10/2018 tarih ve E:2015/1058, K:2018/4526 sayılı
kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak, uyuşmazlık konusu olayda,
davacının Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinden hükümet, bakan ve başbakan
dahil devlet büyüklerine ve kurumlara karşı, siyasi ve toplumsal gündeme ilişkin
aleyhe ifadeler kullandığı, yazılar yazdığı, paylaşımlarda bulunduğu görülmekle
birlikte, kimi zaman başka kişilerden ya da yerlerden alıntı yaparak internet
ortamında (facebook) paylaştığı haberlere yorum yazmak suretiyle, kimi zaman
ise bizzat kendisi tarafından yorum ve haber üretilerek paylaşımlarda bulunduğu,
her iki durumda da kamu görevlilerinin yapması yasaklanan ve yaptırıma bağlanan
bir eylemin yayılmasının söz konusu olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davacı
tarafından facebook şifrelerinin çalındığı ve bu hesabı kendisinin kullanmadığı
ifade edilmişse de, davacının bu yönde adli makamlara yaptığı bir başvurunun
bilgisi verilmediğinden bu beyana itibar edilmediği, bu durumda, davacının internet
ortamında paylaştığı hakaret ve küfür içerikli mesajların muhataplarının bakan,
başbakan ya da hükümet olduğu, eyleminin 657 sayılı Kanun'un 125/D-(l) maddesi
kapsamında bulunduğu, davacının herhangi bir vatandaş olmadığı, devlet memuru
olduğu ve disiplin hukuku ilkelerine göre amiri konumundaki kişilere karşı hakarette
bulunamayacağı açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu Karar da Danıştay 12. Dairesi'nce
onanmıştır.
657 sayılı Kanun'un 125/D-(l) maddesinde neler yer alıyor?
657 sayılı Kanun'un disiplin cezalarını düzenleyen 125'inci maddesinin 125/D-l
maddesinde kademe ilerlemesinin durdurulmasını gerektiren fiiller arasında;
amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak
veya bunları tehdit etmek fiili de sayılmıştır.
Bu öğretmenin benzer bir ceza alınması halinde memuriyeti sona erecektir. Bu
nedenle her memurun sosyal medyanın heyecanına kapılarak her şeyi paylaşmaması,
hakaret ve küfür içerikli ifadeler kullanmaması gerekiyor. Belki paylaşımlar
ve ifadeler çok beğeni alabilir ama örneğimizde olduğu gibi sonu biraz acı oluyor.
Öğretmenler sosyal medyadan küfür etmek yerine örnek olmak zorundadır
Elbette öğretmenler de diğer kamu görevlileri gibi bir ideolojiye veya siyasi
görüşe sahip olabilirler. Ancak, öğretmenliğin siyasi görüşlerin ve ideolojilerin
öğrencilere zerkedildiği bir meslek olmadığının bilinmesi gerekiyor. Eğer her
öğretmen kendi ideolojisini ve siyasi görüşünü öğrencilere zerketmeye çalışırsa
bunun adına öğretmenlikten ziyade başka bir şey denilmesi gerekir.
Danıştay 12. Dairesi'nin Esas No: 2019/5618, Karar No : 2020/3130 No.'lu Kararı'na
bakılınca bir öğretmenin sosyal medya üzerinden devlet büyüklerine yapmış olduğu
hakaretler ve küfürler sonucunda almış olduğu cezanın serencamını görüyoruz.
Bu öğretmenin öğrencilerine hakarete varmadan eleştiri yapılacağını nasıl öğreteceğini
merak ediyoruz. Hakarete varmadan eleştiri kültürü herhalde öncelikle öğretmenlere
bir ders olarak öğretilmelidir diye düşünüyoruz.
Eleştirinin gücü hakarete varmadığında değerlidir
Öğretmenlerin bırakın hakaret ve küfür içerikli eleştiri yapmasını, fikirlerini
beğenmedikleri ve eylemlerini beğenmedikleri kişilerin kırılabileceği hiçbir
ifadeyi kullanmamalıdır. Zira her hareketi öğrencilerince takip edilen öğretmenler,
etkili ve yapıcı eleştirinin nasıl yapılacağını öncelikle öğrencilerine öğretmelidir.
Devlet büyüklerine hakaret ve küfürü sosyal medya üzerinden yapma cesareti gösteren
bir öğretmeninin öğrencilerin karşısında neler yaptığını düşünmek dahi istemiyoruz.
Elbette dozunda ve uygun üslupla yapılan yapıcı eleştiriler değerlidir ama işin
hakarete varması asla kabul edilemez.
Bu nedenle yol gösterici ve ufuk açıcı eleştiriler son derece kıymetlidir.
Ancak eleştiri hakarete dönüşünce hem kulak tırmalar hem kıymetini kaybeder
hem de hukuki ve idari yaptırımlarla karşı karşıya kalınmasına sebep olunur.
Bir de hakaret ve küfür, sosyal medya üzerinden bir öğretmen tarafından yapılırsa,
ortaya çıkan manzara iğrençleşir. Zira öğrencilerine örnek olması gereken bir
kişi sağa sola hakaretler savuruyorsa bu kişinin yapacağı örnekliği varın siz
düşünün. Kendini kontrol edemeyen bir öğretmenin kendilerine emanet edilen öğrencilerine
nasıl rol model olacağını düşünmek bile rahatsızlık vermektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenlere eleştirel düşünceyi öğretecek hizmet
içi eğitimler vermesi gerekiyor. Siyasi görüşünü ve ideolojisini her fırsatta
öğrencilere zerketmeye çalışan öğretmenlere bu tür eğitimlerin ne kadar faydalı
olacağını bilemiyoruz ama hakarete varmadan eleştirinin nasıl yapılacağının
öğrenilmesi ve öğretilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Biz her ne kadar öğretmenin hakaret ve küfür içerikli sosyal medya paylaşımından disiplin cezası aldığını ve Danıştay'ın bu cezayı onadığını yazı konusu yapmış olsak da birçok memurun benzer konudan ceza aldığını biliyoruz. Bu nedenle hizmet içi eğitimlerde devlet memurlarına sosyal medya kullanımı eğitimleri verilmesinde fayda görüyoruz. Özellikle gerçek kimlikler gizlenerek sosyal medyanın cenk alanına çevrilmesi ve ağza gelen her şeyin kontrolsüz bir şekilde paylaşılması birçok memurun geleceğini karartmaktadır. Nasıl olsa kimse beni bulamaz mantığı ile yapılan paylaşımların kısa sürede tespit edildiği unutulmamalıdır.
Kaldı ki sosyal medyada gizlenerek sağa sola küfürler savuran böyle bir
mantık her şeyden önce hastalıklı bir mantıktır.
Dolayısıyla ortaya çıktığında utanılacak, mahcup olunacak ve savunulamayacak paylaşımlardan kaçınılması memurların geleceğinin kararmaması açısından hayati önemdedir. Yapıcı ve tadında eleştiri mutlaka kullanılması gerekirken eleştiri adı altında hakaret ve küfür içerikli paylaşımlara asla tevessül edilmemelidir.