'Sabri Uzun da Hanefi Avcı da unutmasınlar, az kaldı'

Kılıçdaroğlu: Sabri Uzun da Hanefi Avcı da unutmasınlar, az kaldı, gelecek sandık. Onlar da biliyorlar, geliyor gelmekte olan. Onların sökülen rütbelerini aynen dikeceğiz, aynen iade edeceğiz. Haksızlığı gidereceğiz

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Haziran 2022 16:19, Son Güncelleme : 28 Haziran 2022 18:06

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları İstanbul Şubesi Yönetim Kurulunun görevden alınmasına ilişkin, "Emin olun akıllarını yitirmiş bunlar, tahammül edemiyorlar. Adalete tahammül edemeyen bir anlayış bu ülkeye nasıl adalet getirecek Allah aşkına?" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, sinema sanatçısı Cüneyt Arkın'ın vefatından duyduğu üzüntüyü ifade ederek, Arkın'a Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.

Türk Ocakları İstanbul Şubesi'nin düzenlediği etkinliğe katıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, İslam dünyasının sorunlarının aşılması ve insanların inancına nasıl saygı duyulması gerektiği konusunda örnek olması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, etkinlikte, adaletin İslam açısından da ne kadar önemli bir kavram olduğunu belirttiğini aktararak, şöyle konuştu:

"Sabah bir haber, Türk Ocağı İstanbul Yönetimi görevden alınmış. Ne söyleyeyim? Bizim konuşmaya, birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız var; kavgaya değil. Bir arada oturup güzelliği, doğruları nasıl inşa edebiliriz; buna ihtiyacımız var. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. İslam dünyasında dünya kadar sorun var. Kan akıyor, birbirini öldürenler ağırlıklı olarak İslam dünyasından. Birbirlerine kılıç, silah çekiyor 'Allah Allah' deyip onu öldürüyor, o da 'Allah Allah' deyip onu öldürüyor. İslam dünyasında kan durmasın mı, güzellik, demokrasi, adalet olmasın mı? Adalet istiyorsunuz, dillendiriyorsunuz, tahammül edemiyorlar. Emin olun akıllarını yitirmiş bunlar, tahammül edemiyorlar. Adalete tahammül edemeyen bir anlayış bu ülkeye nasıl adalet getirecek Allah aşkına? Kimse endişelenmesin, Allah'ın izniyle adaleti biz getireceğiz. Her kavga sonlarını getiriyor. Kendileri, kendi sonlarını getiriyorlar. Bizi dinleseler emin olun çok güzel şeyler olacak ama bizi de dinlemiyorlar. Doğruları dinlemeye tahammül edemiyorlar; yanlıştan, kinden, öfkeden besleniyorlar. Buradan çıkmaları lazım."

- "Bir ipte iki cambaz oynamaz"

Adaletin önemli bir kavram olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, devlette görev yapan ve zamanı geldiğinde emekli olan insanların, bir adaletsizlik veya haksızlık durumunda görüşlerini açıklayabileceğini belirtti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'dan söz ediyorum. Sabri Uzun, İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu'nun haksız yere görevden alınması üzerine bir tweet attı 'Yanlış yapıyorsunuz.' diye. 'Vay sen misin bunu söyleyen?' Arkasından Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM kararının uygulanması gerektiğini söyledi. 'Anayasa'nın gereğini yapın.' diyor. 'Vay sen misin bunu diyen?' İkisinin de rütbeleri sökülecek. Gerekçe FETÖ ile iltisaklı. Bunların ikisi de yazdıkları kitaplarla sizin yaptığınız bütün hataları sizin yüzünüze vurdular. Adaletsizliğin ulaştığı boyutu görebiliyor musunuz? Sabri Uzun da Hanefi Avcı da unutmasınlar, az kaldı, gelecek sandık. Onlar da biliyorlar, geliyor gelmekte olan. Onların sökülen rütbelerini aynen dikeceğiz, aynen iade edeceğiz. Haksızlığı gidereceğiz. Öyle 'FETÖ ile iltisaklı' falan filan... Atalarımızın söylediği güzel bir söz var, bir ipte iki cambaz oynamaz. Cambazlardan birisi düştü, diğer cambaz ipte duruyor. O da düşecek inşallah, halkın iradesiyle düşecek, göreceksiniz. İntikam ve öç alma duygusuyla devlet yönetilmez. 'Niye benim yanımda durmuyorsun da doğruları söylüyorsun? Ben de seni cezalandıracağım.' diyor."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli 80-90 yaşındaki generallerin hapse atıldığını ifade ederek, "Bazıları hapiste olduklarını da bilmiyor. Bu mudur devlet yönetimi? Haksızlık kime yapılırsa, ona karşı çıkmak gibi bir erdeme sahip olmak zorundadır devleti yönetenler. Yoksa 'Bu benden değil at içeri. Bu benden, bütün suçlarını kapat.' Böyle devlet yönetimi olmaz." dedi.

Kanun hükmünde kararname ile görevine son verilen akademisyenlere, hapse atılan generallere, avukatlara, Harp Okulu öğrencilerine, siyasetçilere seslenen Kılıçdaroğlu, "Bazen insanlar bedel öderler. Bazen bunun farkına varır, bazen varamazlar. Ama haksız yere ödenen her bedel, o kişinin de mensubu olduğu ailenin de bir şerefidir. Bunu kimse unutmasın." diye konuştu.

- "Sadece nisanda tefecilere ödenen faiz 19 milyar lira"

İktidarın, IMF'nin şeker pancarına kota getirilmesi yönündeki talimatını uyguladığını, bu nedenle ülkedeki şeker üretiminin düştüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, TÜRKŞEKER'e ait fabrikaların satıldığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, 10 şeker fabrikasının 680 milyon dolara, bugünkü dolar/TL kuruna göre 11 milyar liraya satıldığını söyleyerek, "Sadece nisanda tefecilere ödenen faiz 19 milyar lira. Bunların yatacak yeri var mı Allah aşkına? 24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda kaldı. Kendi şekerini üreten, ilk şeker fabrikasını yumurta satarak kuran bir devlet, kimseye muhtaç olmazken şimdi şeker ithal ediyoruz." ifadelerini kullandı.

İktidarın yönetemediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Şeker fabrikaları neden özelleştirilmez? Çünkü bunlar zaten 3-4 ay çalışıyorlar. Tarladan alırsın, şekeri üretirsin, sonra kalır. Bu yükü özel sektör kaldıramaz. Özel sektör şekere zam üstüne zam yapıyor, beylerin isteği üzerine. Fatura millete çıkıyor." şeklinde konuştu.

Çayda da benzer bir noktaya gidildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "28 Haziran'da bir kanun teklifi gelecekti. CHP'li milletvekillerinin itirazı ve bu konuda daha sert söylemleri üzerine görüşmekten şimdilik vazgeçtiler." dedi.

Kılıçdaroğlu, iktidarın şekerde oynadığı oyunları çayda da oynamak istediğini iddia ederek, "Ulusal Çay Konseyinin çay fiyatlarını belirlemesinin sağlanacağını, bu sayede düşük çay fiyatı belirlenmesi durumunda iktidarın eleştirilerden kurtulacağını" öne sürdü.

AK Parti iktidarında her yıl ortalama 20 bin ton çay ithal edildiğini ve toplam 434 milyon dolar ödendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "434 milyon doları biz Rize, Trabzon, Arhavi'ye, Artvin'e verseydik ne olurdu? Rizeli, Artvinli, Trabzonlu, Karadenizli kazanmasın ama yabancı çay üreticileri kazansın. Bu iktidar size değil, yabancı çay üreticilerine çalışıyor. Sözüm söz, bize oy versinler veya vermesinler, adaletten; kim çalışıyorsa ve alın teri döküyorsa onlardan yanayız. Rizeli, Trabzonlu kardeşim duy bunu; iktidar olacağız, kaçak çayla nasıl mücadele edilir göreceksin. Sözüm var, Rize'nin meydanında kaçak çayları toplayıp tamamını yakacağım. Sen kazanacaksın, sen." sözlerini sarf etti.

İktidarın çay üretimi yapılan illerdeki vatandaşları "çantada keklik" gördüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, milletin artık uyandığını söyledi.

- "Arada bir de dinliyor"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, oy peşinde koşan kısır bir siyaset anlayışına sahip olmadıklarını, her şeyden çok ülkedeki insanların refahı ve mutluluğunu önemsediklerini vurguladı.

Çiftçinin borçlarının silinmesi yönünde kendisine gelen talebi aktaran Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde bir hafta içerisinde çiftçilerin aldıkları kredilerin faizlerini sileceklerini iddia etti. Kemal Kılıçdaroğlu, öte yandan 6 büyük ilde çiftçiye elektriği bedava vereceklerini de anlatarak, şöyle devam etti:

"Bizi dinleseler, güneş enerjisiyle onların yapması lazım. Oy alacaklar çünkü. Ama dinlemiyorlar. Çünkü onlar çiftçiden, üreticiden ve alın terinden yana değil; lobilerden yana. Doğal gaz, kömür lobisi, diğer lobiler var. Ama biz halktan, üretimden, alın terinden, çiftçiden, besiciden yanayız. O nedenle onları destekleyeceğiz. Erdoğan beni dinlese çok şey olacak ama ne hikmetse dinlemiyor. Fakat arada bir de dinliyor. 3 hafta önce burada diyabetli çocuklar için 'Daha konforlu bir yaşam sürmeleri lazım. Günde 3-4 sefer kan almak, sonra şeker ölçümü yapmak doğru değil. Bunu düzeltin.' demiştim. Çocuğun hissettiği acıyı anne baba da hissediyor. Erdoğan söz vermiş, 'Ben bunu yapacağım.' demiş. Teşekkür ederim kendisine beni dinlediği ve diyabetli çocuklara bu katkıyı verdiği için."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sen 5'li çeteye 10 dakika içinde ihale vereceksin, ormanları korumak için açtığın ihalede 4 Temmuz'u bekleyeceksin. Ben bunu söyledim diye kıyameti koparıyorlar. Ne derseniz deyin, biz haklıyız." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, eczacıların sıkıntı içerisinde olduğunu, ilaç fiyat kararnamesinin 13 yıldır güncellenmediğini söyledi.

Kararnamenin güncellenmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, eczacıların, personel maaşlarını, giderlerini, kiralarını; elektrik, doğalgaz, internet, telefon faturalarını karşılayamaz hale geldiklerini savundu.

Devletin akılla, bilgiyle yönetilmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıda şehit olan Çetin Topçuoğlu'nun ailesini ziyaret ettiğini anımsattı.

Ailenin olayı anlatırken göz yaşlarına hakim olamadığını ve kendilerine kimsenin sahip çıkmadığını söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Onlara sahip çıkacağımızı, onların yanında olacağımızı, onlarla birlikte olacağımızı, varsa adaletsizliğin üzerine gideceğimizi, dosyanın kapanmayacağını söyledik." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dış politikada tutumunu eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"2017'de bir konuşma yapmışım; 'Yunanistan, Ege adalarının 18'ini işgal etti' diyorum. 'Benim her söylediğime laf yetiştiriyorsun, adalar ile ilgili bir cümle kur' diyorum, cümle dahi kuramıyor. Yunanistan'a 'Beni kızdırmayın, gelirim, giderim, Suriye'ye operasyon yapacağım' diyor. Yapacaksan yap kardeşim. Ne bağırıp duruyorsun? Yapamayacağını ben de biliyorum, sen de biliyorsun. Adalar silahlanırken, hocalar söyledi, askerler söyledi, siyasiler söyledi, gıkı bile çıkmadı, şimdi efeleniyor.

Daha acı olanı ne biliyor musunuz? Biz Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımıyoruz. İspanya'da NATO toplantısı var. Beyefendi itiraz etmemiş, onunla şimdi aynı masada yemek yiyecek. 'Biz onu tanımıyoruz ama o gelecekse KKTC de burada olmalı' diyemiyor. Bu mu devleti yönetiyor? Bu mu milletin çıkarlarını koruyor? Dış politikada da liyakatli kadrolarla çalışarak, derin, güçlü diplomasiyi harekete geçirerek Türkiye'nin bütün sorunlarını çözeceğiz. Kavgayla değil, barışla çözeceğiz. Bize de bir dönem 'gel' dediler. Ecevit ile Erbakan gittiler ve Kıbrıs'ın Türk kesimini aldılar, bitti mesele. Bağırdılar mı? Hayır. Gereğini yaptılar."

- "Allah akıl fikir versin"

Marmaris'teki orman yangınlarına da değinen Kılıçdaroğlu, "orman yangınlarının olacağının önceden belli olduğunu" söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de kendisini "Sen orman yangınları olacağını nereden biliyorsun?" diyerek eleştirdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bütün dünya biliyor. Anladığım kadarıyla tek bir makale dahi okumamış. İklim değişikliği ile ilgili tek bir yazı bile okumamış. Birleşmiş Milletlerin dünya kadar yayını var. Akdeniz havzasında yangının daha fazla çıkacağına dair yazılar yazıldı. Soruyor 'Nereden biliyorsun?' diye. Allah akıl fikir versin." ifadelerini kullandı.

Marmaris'te orman yangını çıkması üzerine olay yerine gittiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "3 gün söndüremediler. Niye yapamıyorsunuz bunu? Gece görüşlü helikopter yokmuş, 4 Temmuz'da ancak gelecekmiş. Bu yangının çıkacağını bir yıl önceden sadece ben değil bütün dünya söyledi; 'Akdeniz havzasında yangın çıkacaktır, herkes hazırlıklı olsun' diye. 5'li çete olunca 10 dakikada ihale sonuçlanıyor, 10 dakika bile sürmüyor. Sen 5'li çeteye 10 dakika içinde ihale vereceksin, ormanları korumak için açtığın ihalede 4 Temmuz'u bekleyeceksin, yangın da devam ediyor. Ben bunu söyledim diye kıyameti koparıyorlar. Ne derseniz deyin, biz haklıyız." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Muğla'da Büyükşehir Belediyesi sende" ifadesini kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ben senin gibi değilim. Muğla Büyükşehir Belediyesi bende değil, Muğla Büyükşehir Belediyesi Muğla'dadır ve Muğla halkınındır. Bunu bil. Senin anlayışınla biz devlet yönetmeyiz; devlet ayrıdır, siyaset ayrıdır, devlet bakidir. Biz senin gibi 'ben devletim' demeyiz. 'Acaba ne yaptınız, ne gibi bir çalışma ortaya koydunuz?' diyor. Bizler tüm ekiplerimizle buraya indik ve atılması gereken adımları da yerinde attık. Devletin nasıl yönetildiğini bilmiyor. Marmaris Belediyesi 328 personel görevlendirdi, 156 araçla yangına müdahale etti. Ayrıca büyükşehir belediyesi su takviyesi yaptı. Veteriner hekimleri görevlendirdiler, yiyecek, içecek sağlandı. Sadece Muğla Büyükşehir Belediyesi değil Ankara, İzmir, Aydın, Eskişehir, Antalya ve Burdur belediyeleri de yardım gönderdiler. Bu adam devletin nasıl yönetildiğini bilmiyor. Sen, ben ayrımı yapıyor. Orman yanıyor kardeşim, o orman hem benim ormanım hem senin ormanın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ormanı. 'Senin belediyen demedik' diyor. Bunu söylemesi bile kafasındaki ayrımcılığın ne kadar derin olduğunu gösteriyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bazı bakanları yangın bölgesine gönderdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ne yapıyor o bakanlar orada? Fırsat buldular geldiler, bir eğlenceye katıldılar. Bir Suudi Prens mi gelmişti buraya? Onunla beraber sofraya oturdular, orada ağaçlar yanarken... Senin görevin o, senin görevin katilin sofrasına oturmak değil. Bunların dünyaya bakışı bizim dünyaya bakışımızla aynı değil. Bizim ahlakımızla bunların ahlakı arasında dünya kadar fark var. Bizim adalet duygumuzla bunların adalet duygusu arasında dünya kadar fark var. Biz kul hakkına sahip çıkarız, bunlar kul hakkını yerler. Biz devletin itibarına bir zedelenme olmasın, gölge düşmesin diye çaba harcarız, bunlarda 'devlet' kavramı bile yoktur." diye konuştu.

- Boydak Holding'e atanan kayyumun ortadan kaybolduğu iddiası

15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ ile bağlantılı olan şirketlerin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiğini, şirketlere kayyum atandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli'nin bir yakınını Boydak Holdinge kayyum olarak atadığını" söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bir süre sonra diyorlar ki, 'Bizim bir yurt dışında bir depo yapmamız lazım.' Almanya'da depo var. 'Hayır, depoyu Slovakya'da yapmamız lazım' diyorlar. Oraya dünyanın parasını gönderiyorlar, 20 milyon avro gönderiyorlar. Bu deponun sahibi Ertunç Laçinel aynı zamanda Nurettin Canikli'nin atadığı kayyum. Bu para ve adam şu anda ortada yok. Canikli, hiç konuşmuyor. Buradan Canikli'ye sesleniyorum; Niye konuşmuyorsun? Bu adamı niye koruyorsun?

Kayseri Milletvekilimiz Çetin Arık, Binali Yıldırım'a soruyor, 'nedir bu olay?' diyor. Bugüne kadar cevap verilmiş değil. Meclis Başkanı da duysun, Binali Yıldırım bu soruya cevap vermemişse 'TBMM'yi tanımıyorum' demektir. Onu tanımıyorsa, seni de tanımıyor demektir; seni tanımıyorsa, o zaman işimiz var demektir. Aynı şekilde Fuat Oktay'a da soruyor, Fuat Oktay'dan da tık yok. Niçin? Ya bunların hepsi bu yolsuzluğun ortağı ya da üzerine gidemiyorlar, üzerine gitseler cevap verirlerdi."

Kayyum atanması ile ilgili kanunda "Görevleri yerine getiren kişilerin, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz." ifadelerinin yer aldığını aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, "Malı götür, hırsızlığı yap, kanun arkanda kapı gibi duruyor, saray da arkanda kapı gibi duruyor. Böyle bir kanunu bu Meclis'e kabul ettirdiler. Siz böyle bir kanunu dünyanın hangi ülkesinde gördünüz? Hırsızlık yapana 'hırsızlık yapabilirsin, hiçbir sorunun olmayacaktır' diye kendi Meclisinden kanun geçiren bir ülke gösterin bana? Hangi kanunu çıkarırlarsa çıkarsınlar, bu kardeşiniz onların tamamına hesabını soracak." dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber