İDDK, kanuna dayalı genelge ile çalışma yasağı getirilmesini hukuka uygun buldu
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelge ile kamu görevinden çıkarılanların özel havacılık şirketlerinde işe girişinin engellenmesini hukuka uygun buldu.

Maddi olay
Davalı idare bünyesinde mühendis olarak görev yapan davacı, 672 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname kapsamında kamu görevinden çıkarılmıştır.
Davacı, sivil havacılık alanında faaliyet gösteren özel bir şirkete iş başvurusunda
bulunmuştur.
Davacının iş başvurusu, davalı idarenin . tarih ve . sayılı "667 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelgesi'nin
A-2-b paragrafında yer alan düzenleme gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Bunun
üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
Danıştay 5. Daire: Bu hususun genelge ile düzenlenmesi hukuka uygundur
Bu kapsamda, dava konusu düzenlemenin olağanüstü hal kapsamında alınan bir tedbirin
sonucu olduğu, uçuş güvenliğinin sağlanmasında ve yürütülmesinde sorumlu olan
ve bu konuda 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleme yapma yetkisi
verilen davalı idare tarafından, Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili mevzuat
ile Türkiye'nin üyesi bulunduğu uluslararası sivil havacılık kuruluşları tarafından
belirlenen uluslararası standartlara, kamu yararına ve milli güvenlik amaçlarına
uygun olarak seyahat özgürlüğü ve güvenliğinin sağlanabilmesi, hava yolu ile
seyahat eden kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması, uçuş emniyeti ve
güvenliğinin sağlanması amacıyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak
yürürlüğe konulan dava konusu Genelge'de hukuka aykırılık bulunmadığı,
İDDK idarenin takdir hakkına da vurgu yaptı
Anılan düzenleme ile davalı idarece, ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetleri
kapsamında olan tüm çalışma alanlarının kısıtlanmadığı, öte yandan kamu güvenliği
ve uçuş güvenliği gereklilikleri doğrultusunda, bu meşru amaçları gerçekleştirmeye
elverişli ve taraf olunan milletlerarası sivil havacılık sözleşmelerine uygun
olarak idarenin sahip olduğu yetki çerçevesinde hizmetin niteliği ve önemine
binaen ilgililerin sivil havacılık sektörünün bazı alanlarında görevlendirilmeyeceğine
yönelik düzenlemenin çalışma hakkını, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerini ihlal
etmediği değerlendirilmiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/2628
Karar No: 2023/1444
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Beşinci Dairesinin 30/12/2021 tarih ve E:2019/5264, K:2021/5048 sayılı
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
. tarih ve. sayılı "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan
Tedbirler" konulu Genelge'nin A-2-b paragrafında yer alan düzenlemenin
iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 30/12/2021 tarih ve E:2019/5264,
K:2021/5048 sayılı kararıyla;
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 40. ve 41. maddeleri; 667 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin
4. maddesinin üçüncü fıkrası; 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 437.
maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan kurallar aktarılarak,
Davalı idarenin 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 2920 sayılı Kanun ve
ilgili mevzuat ile ülkemizin üyesi bulunduğu uluslararası sivil havacılık kuruluşları
tarafından belirlenen uluslararası standartlara göre faaliyetlerini yürüttüğü,
söz konusu mevzuata göre uçuş emniyetini sağlamanın davalı idarenin en önemli
görevi ve üyesi bulunulan uluslararası kuruluşlara karşı sorumluluğu olduğu,
İdarelerin düzenleyici işlemler yapabilme yetkisinin Anayasa'nın 124. maddesine
dayanan anayasal bir yetki olması nedeniyle idareler tarafından mevzuatla verilen
görevlerin yerine getirilmesi amacıyla düzenleyici işlemler yapılabileceği,
ancak, bu düzenlemeler yapılırken, Anayasa'da yer alan hukuk devleti ilkesi
uyarınca kazanılmış hak, haklı beklenti, idari faaliyetlerin belirliliği ve
hukuki güven ilkesi gibi ilkelerin de göz önünde bulundurulması gerektiği,
15 Temmuz 2016 tarihinde demokratik hukuk düzenine yönelik darbe girişiminde
bulunulmuş olup, darbe girişimi sonrasında ülke güvenliğinin sağlanması için
milletin ve Devletin geleceğini tehdit eden terör örgütleriyle ilişkili tüm
kişi, kurum ve kuruluşlara karşı 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bir takım tedbirler uygulanma zorunluluğu
hasıl olduğu,
Bu kapsamda, dava konusu düzenlemenin olağanüstü hal kapsamında alınan bir tedbirin
sonucu olduğu, uçuş güvenliğinin sağlanmasında ve yürütülmesinde sorumlu olan
ve bu konuda 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleme yapma yetkisi
verilen davalı idare tarafından, Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili mevzuat
ile Türkiye'nin üyesi bulunduğu uluslararası sivil havacılık kuruluşları tarafından
belirlenen uluslararası standartlara, kamu yararına ve milli güvenlik amaçlarına
uygun olarak seyahat özgürlüğü ve güvenliğinin sağlanabilmesi, hava yolu ile
seyahat eden kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması, uçuş emniyeti ve
güvenliğinin sağlanması amacıyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak
yürürlüğe konulan dava konusu Genelge'de hukuka aykırılık bulunmadığı,
Uyuşmazlıkta davacı tarafından, genelgenin, kanun veya yönetmelik hükümlerinin
uygulanmasını göstermek ve herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere
ilgililere gönderilen yazı, tamim ve sirküler olduğu halde dava konusu Genelge'ye
dayanak oluşturulacak kanun, tüzük ve yönetmeliğin belirtilmediği, kanun ve
yönetmelikle düzenlenmeyen bir konuda genelge ile düzenleme yapmanın normlar
hiyerarşisine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de dava konusu Genelge'nin 2935
sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca 23/07/2016 tarih ve 29779
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 667 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin 4. maddesinin üçüncü fıkrası ile davalı idarenin uçuş emniyetine
ilişkin yükümlülükleri çerçevesinde 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin
437. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi ile verilen yetki uyarınca düzenlendiği
anlaşıldığından, davacının aksi yöndeki iddiasına itibar edilmediği,
Yine davacı tarafından, anılan Genelge'nin Anayasa'nın çalışma hakkını düzenleyen
49. maddesine, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu iddia edilmiş
ise de, anılan düzenleme ile kamu görevinden çıkarılanların, sivil havacılık
emniyet ve güvenliğinin sağlanması amacıyla geçici veya daimi olarak havacılık
emniyeti, bakım, onarım veya güvenliği, operasyon alanında yönetici veya çalışan
olarak görevlendirilemeyeceği, ancak diğer alanlarda işe alınması planlanan
şahıs hakkında güvenlik araştırması yapılmak üzere ilgili veya en yakın havaalanı
mülki idare amirliğine bildirileceği kurala bağlandığından, davalı idarece,
ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetleri kapsamında olan tüm çalışma alanlarının
kısıtlanmadığı, kamu güvenliği ve uçuş emniyetinin sağlanması amacıyla ve taraf
olduğu uluslararası sivil havacılık sözleşmelerine uygun olarak idarenin takdir
yetkisi çerçevesinde hizmetin niteliği ve önemi dikkate alınarak ilgili kişilerin
sivil havacılık faaliyetlerinin bazı alanlarında görevlendirilmeyeceği şeklinde
yapılan düzenlemenin çalışma hakkını, hukuk devleti ve eşitlik ilkesini ihlal
etmediği açık olduğundan davacının iddialarına itibar edilmediği gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, dava konusu Genelge'nin amacını aşarak üst normları açıklamak
yerine yeni düzenlemeler getirdiği ve bu haliyle normlar hiyerarşisi ilkesine
aykırı olduğu; anayasal hakları sınırladığı; Genelge'de sayılan alanların zaten
bütün havacılık sektörü alanlarını kapsadığı; çalışma ve sözleşme hürriyetine
bu şekilde sınırlama getirilmesinin hukuka aykırı olduğu; bir suç şüphesi olmaksızın
çalışma izinlerinin iptal edilmesinin cezaların şahsiliği ilkesine uygun olmadığı,
hukuka aykırı olduğu belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri
sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve
hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi
gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK H KİMİ .'ÜN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davalı idare bünyesinde mühendis olarak görev yapan davacı, 672 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname kapsamında kamu görevinden çıkarılmıştır.
Davacı, sivil havacılık alanında faaliyet gösteren özel bir şirkete iş başvurusunda
bulunmuştur.
Davacının iş başvurusu, davalı idarenin . tarih ve . sayılı "667 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelgesi'nin
A-2-b paragrafında yer alan düzenleme gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
..
Genelge'nin dava konusu A-2-b paragrafında, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu
tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya
iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların, sivil
havacılık emniyet ve güvenliğinin sağlanması amacıyla geçici veya daimi olarak
havacılık emniyeti, bakım, onarım veya güvenliği, operasyon alanında yönetici
veya çalışan olarak görevlendirilemeyeceği, diğer alanlarda işe alınması planlanan
şahıs hakkında güvenlik araştırması yapılmak üzere ilgili veya en yakın havaalanı
mülki idare amirliğine bildirileceği düzenlenmiştir.
Öte yandan, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek
bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya
eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün uçuş güvenliğine ilişkin yükümlülükleri ve düzenlemeler yapma
yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı idare, ilgili mevzuat ile ülkemizin üyesi bulunduğu milletlerarası sivil
havacılık kuruluşları tarafından belirlenen standartlara göre faaliyetlerini
yürütmekte olup uçuş güvenliğini sağlamak en önemli görevi ve üyesi bulunulan
milletlerarası kuruluşlara karşı sorumluluğudur.
15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında ülke güvenliğinin
sağlanması, olağanüstü halin ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf
edilmesi için Milletin ve Devletin geleceğini tehdit eden terör örgütleriyle
ilişkili gerçek ve tüzel kişilere yönelik olarak olağanüstü hal kapsamında bazı
tedbirler uygulanma zorunluluğu hasıl olmuş, bu tedbirler öncelikle kanun hükmünde
kararnameler ile yürürlüğe konulmuştur.
Buna göre, dava konusu düzenleme, olağanüstü hal kapsamında alınan bu tedbirlerin sonucu olup uçuş güvenliğinin sağlanmasından ve yürütülmesinden sorumlu olan ve bu konuda yukarıda aktarılan mevzuat ile düzenleme yapma yetkisi verilen davalı idarece, bu kapsamda ilgili mevzuat ile ülkemizin üyesi bulunduğu milletlerarası sivil havacılık kuruluşları tarafından belirlenen standartlara, kamu yararına ve milli güvenlik amaçlarına uygun olarak seyahat hürriyeti ve güvenliğinin, hava yolu ile seyahat eden kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması, uçuş güvenliğinin sağlanması amacıyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2920 ve mülga 5431 sayılı Kanunlara dayanılarak yürürlüğe konulan dava konusu Genelge'de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından, dava konusu Genelge'nin, normlar hiyerarşisi ilkesine aykırı olduğu ve anayasal çalışma hak ve hürriyetini sınırlandırdığı ileri sürülmekte ise de Genelge'nin olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile davalı idareye 2920 ve mülga 5431 sayılı Kanunlar ile verilen yetki uyarınca normlar hiyerarşisi ilkesine uygun olarak düzenlendiği anlaşıldığından, davacının aksi yöndeki iddiasına itibar edilmemiş; anılan düzenleme ile davalı idarece, ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetleri kapsamında olan tüm çalışma alanlarının kısıtlanmadığı, öte yandan kamu güvenliği ve uçuş güvenliği gereklilikleri doğrultusunda, bu meşru amaçları gerçekleştirmeye elverişli ve taraf olunan milletlerarası sivil havacılık sözleşmelerine uygun olarak idarenin sahip olduğu yetki çerçevesinde hizmetin niteliği ve önemine binaen ilgililerin sivil havacılık sektörünün bazı alanlarında görevlendirilmeyeceğine yönelik düzenlemenin çalışma hakkını, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerini ihlal etmediği değerlendirilmiştir.
Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddine ilişkin Daire kararında da sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 30/12/2021
tarih ve E:2019/5264, K:2021/5048 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe
ile ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama
giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası
uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak,15/06/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.