İlk derece mahkemesi işlemi iptal etmişti
Davacının sosyal medya hesabında yer aldığı iddia edilen paylaşımların bizzat davacı tarafından yapıldığının her türlü şüpheden arındırılmak suretiyle somut bir şekilde ortaya konulmadığı, bununla birlikte söz konusu paylaşımların davacı tarafından yapıldığının kabul edilmesi halinde dahi davacının ancak hizmet sözleşmesinin geçerlilik süresi olan 01/01/2022-31/12/2022 tarihleri arasında siyasi faaliyetlere katılmama yükümlülüğü altında bulunduğu ve anılan dönemden önceki paylaşımlarından veya ne zaman yapıldığı belli olmayan paylaşımlardan dolayı sorumlu tutulamayacağı dikkate alındığında, sosyal medya hesabından yapmış olduğu siyasi kimlik, duruş ve tavrını sergileyecek nitelikteki paylaşımları ile hizmet sözleşmesinin 11. maddesinde yer verilen siyasi faaliyet yasağını ihlal ettiğinden bahisle, davacının sözleşmenin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Danıştay "ifade özgürlüğü" kapsamında yaklaştı
Davacının, sözleşmenin feshine sebep gösterilen eyleminin, Yönetim Kurulu üyesi olduğu futbol kulübünün yetkilileriyle birlikte bir siyasi parti liderini ziyaret ederek fotoğraf çektirmek ve bu fotoğrafı kişisel Facebook hesabında paylaşmak olduğu anlaşılmaktadır.
Facebook sitesinin, gazete, dergi, radyo televizyon gibi bir genel yayın organı olmadığı, kişinin kendisinin seçtiği arkadaşları ile paylaşımda bulunduğu, sohbet ettiği, özel bir alan olduğu, Facebook sitesinde yapılan paylaşımların, Anayasa'da güvence altına alınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de açıkça belirtilen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda; davacının paylaşımının değerlendirilmesinden, Anayasa'da güvence altına alınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de açıkça belirtilen ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, paylaşımların herhangi bir şekilde bir siyasi parti lehine veya aleyhine olarak başkalarını ikna etme çabası olarak kabul nitelendirilebilecek açıklamalar içermediği, davacının salt fotoğraf paylaşımından ibaret eyleminin, siyasi faaliyet kapsamında kamu hizmetlerinin sürekliliğini, etkinliğini, verimliliğini ya da gereği gibi yerine getirilmesini doğrudan etkilediğinden söz edilemeyeceği, davalı idarede teknisyen olarak istihdam edildiği, dolayısıyla hizmetin getirdiği sorumluluk derecesinin daha sıkı yorumlanmasını gerektirecek bir görev ve statüsünün olmadığı, ayrıca davacının bu paylaşımıyla, siyasi faaliyette bulunduğundan da söz edilemeyeceğinden, sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2024/240
Karar No: 2025/338
İSTEMİN KONUSU:
... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
... Büyükşehir Belediye Başkanlığında 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49. maddesi kapsamında ... olarak görev yapan davacının, siyasi faaliyette bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin ... tarih ve E... sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının fesih tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; davacının sosyal medya hesabında yer aldığı iddia edilen paylaşımların bizzat davacı tarafından yapıldığının her türlü şüpheden arındırılmak suretiyle somut bir şekilde ortaya konulmadığı, bununla birlikte söz konusu paylaşımların davacı tarafından yapıldığının kabul edilmesi halinde dahi davacının ancak hizmet sözleşmesinin geçerlilik süresi olan 01/01/2022-31/12/2022 tarihleri arasında siyasi faaliyetlere katılmama yükümlülüğü altında bulunduğu ve anılan dönemden önceki paylaşımlarından veya ne zaman yapıldığı belli olmayan paylaşımlardan dolayı sorumlu tutulamayacağı dikkate alındığında, sosyal medya hesabından yapmış olduğu siyasi kimlik, duruş ve tavrını sergileyecek nitelikteki paylaşımları ile hizmet sözleşmesinin 11. maddesinde yer verilen siyasi faaliyet yasağını ihlal ettiğinden bahisle, davacının sözleşmenin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının, dava tarihi olan 26/01/2023 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; İdare Mahkemesi kararının parasal hakların ödenmesine ilişkin kısmının, hukuka aykırı işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının davanın açıldığı 26/01/2023 tarihinden öncesine ait kısmı için davanın açıldığı tarihten; davanın açılmasından sonra tahakkuk eden parasal hakları için ise her bir parasal hakkın (her aya ait maaşın) tahakkuk ettiği tarihlerden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi şeklinde düzeltilmek suretiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
... Büyükşehir Belediye Başkanlığında 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49. maddesi kapsamında ... olarak görev yapan davacının, Yönetim Kurulu üyesi olduğu futbol kulübünün yetkilileriyle birlikte bir siyasi parti liderini ziyaret ederek fotoğraf çektirdiği ve bu fotoğrafı kişisel Facebook hesabında paylaşmak suretiyle siyasi faaliyette bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle sözleşmesinin feshedilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 25. maddesinde, herkesin, düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğu, her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimsenin, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamayacağı ve suçlanamayacağı, 26. maddesinde de; herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı hükmüne yer verildiği, devamında hürriyetin kullanılmasının hangi amaçlarla sınırlanabileceğinin açıklandığı, 90. maddesinin son fıkrasında ise; usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmaların Kanun hükmünde olduğu, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınacağı düzenlenmiştir.
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme'nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) ''ifade özgürlüğü'' başlığı taşıyan 10. maddesinde, ''1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları tarafından müdahale olmaksızın ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüşlere sahip olma ve bilgi ve düşünceleri edinme ve bunları yayma özgürlüğünü içerecektir. Bu madde, Devletlerin, radyo televizyon ya da sinema işletmeciliğinin izne/ruhsata bağlanması isteminde bulunmalarını engellemeyecektir. 2. Bu özgürlüklerin kullanımı, ödevler ve sorumluluklar ile yürütüleceğinden, ulusal güvenliğin, ülke bütünlüğünün ya da kamu emniyetinin yararı, düzensizliğin ya da suçun önlenmesi için, sağlığın ya da ahlakın korunması için, başkalarının şöhret ve haklarının korunması için, gizli bilginin edinilerek açığa çıkmasının önlenmesi için, yahut yargılama organlarının yetki ve tarafsızlığının muhafaza edilmesi için, hukukun öngördüğü ve demokratik bir toplumda gerekli bulunan türdeki formalitelere, koşullara, kayıtlamalara ya da cezalara tabi tutulabilir.'' kuralına yer verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, planlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plancısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir..." hükmüne yer verilmiş; 5. fıkrasında; 3. ve 4. fıkra hükümleri uyarınca çalıştırılacak personel hakkında, bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda, vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) bendine göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrasında ise; "Sözleşmeli personel: Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir" şeklinde tanımlanmıştır.
06/06/1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen ve 28/06/1978 tarih ve 16330 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın 1. maddesinde; bu Esasların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrası hükmü uyarınca kamu idare, kurum ve kuruluşlarında mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri hakkında uygulanacağı düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacının, sözleşmenin feshine sebep gösterilen eyleminin, Yönetim Kurulu üyesi olduğu futbol kulübünün yetkilileriyle birlikte bir siyasi parti liderini ziyaret ederek fotoğraf çektirmek ve bu fotoğrafı kişisel Facebook hesabında paylaşmak olduğu anlaşılmaktadır.
Facebook sitesinin, gazete, dergi, radyo televizyon gibi bir genel yayın organı olmadığı, kişinin kendisinin seçtiği arkadaşları ile paylaşımda bulunduğu, sohbet ettiği, özel bir alan olduğu, Facebook sitesinde yapılan paylaşımların, Anayasa'da güvence altına alınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de açıkça belirtilen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda; davacının paylaşımının değerlendirilmesinden, Anayasa'da güvence altına alınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de açıkça belirtilen ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, paylaşımların herhangi bir şekilde bir siyasi parti lehine veya aleyhine olarak başkalarını ikna etme çabası olarak kabul nitelendirilebilecek açıklamalar içermediği, davacının salt fotoğraf paylaşımından ibaret eyleminin, siyasi faaliyet kapsamında kamu hizmetlerinin sürekliliğini, etkinliğini, verimliliğini ya da gereği gibi yerine getirilmesini doğrudan etkilediğinden söz edilemeyeceği, davalı idarede teknisyen olarak istihdam edildiği, dolayısıyla hizmetin getirdiği sorumluluk derecesinin daha sıkı yorumlanmasını gerektirecek bir görev ve statüsünün olmadığı, ayrıca davacının bu paylaşımıyla, siyasi faaliyette bulunduğundan da söz edilemeyeceğinden, sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların dava açma tarihi olan 26/01/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilmek suretiyle reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, bu husus, sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan temyize konu kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların dava açma tarihi olan 26/01/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilmek suretiyle reddi yolundaki temyize konu ... Bölge
İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak, 23/01/2025 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.