Yenidoğan çetesi savcısını tehdit eden örgüte iddianame

Yenidoğan çetesi soruşturması devam ederken Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin hakkında iddianame hazırlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede örgüt kurucusu Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler'in 48 yıldan 100 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 24 Haziran 2025 16:25, Son Güncelleme : 24 Haziran 2025 16:42
Yenidoğan çetesi savcısını tehdit eden örgüte iddianame

Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin hakkında iddianame hazırlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'in de arasında bulunduğu 3 kişi müşteki olarak yer alırken 13 kişi ise sanık olarak yer buldu.

İddianamede örgütün Silahlı Hafiyelik Örgütü olduğu belirtildi

İddianamede Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'e yönelik suikast eylemi hazırlığında olduğu tespit edilen örgütün, bu kapsamda her türlü imkan ve kabiliyeti olduğu, kamu kurum ve kuruluşları ile irtibatlı olup kamu görevlilerinden teknik bilgi ve destek alabilen, el bombası, çelik yelek, mermi, fişek, tabanca ve diğer ateşli silahları bulundurabilen ve temin etme kabiliyeti olan silahlı her türlü ulaşım aracı bulunduran, üyelerinden teknik bilgi ve destek alabilen Silahlı Hafiyelik Örgütü olduğu belirtildi. Mustafa Kemal Zengin liderliğinde kurulan suç örgütünün üyelerinin kamu güçlerini kullanarak mağdur kişilere ait kişisel verileri örgüte aktardığı, örgütün yargıyı ve adaleti etkilemeye yönelik eylemlerde bulunduğu, üyeler ve lider arasında sıkı bir emir komuta zinciri ve hiyerarşinin bulunduğu da iddianamede aktarıldı.

"Ne olur Yavuz hayatta kalmak istiyorsan dediklerini yap"

Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'in 4 Eylül 2024'te Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuruya yer verilen iddianamede, savcı Engin'in aracının takip edildiği, evinin gözetlendiği, tehdit edildiği, sosyal medya hesabı üzerinden arama yapılarak yürüttüğü Yenidoğan Çetesi soruşturması nedeni ile bazı kişiler tarafından kin ve nefret güdüldüğünü söylemesi üzerine soruşturmaya başlandığı açıklandı. Yavuz Engin, 30 Ağustos 2024 tarihinde Aylin Arslantatar'ın kendisini aradığını, görüşmede istihbaratçıların ve iş adamlarının bulunduğu bir ortamda suikast planlaması yapıldığını, 17 yaşındaki bir tetikçinin tutulduğunu, yürütmüş olduğu Yenidoğan Çetesi soruşturmasında tutuklu bulunan Tuğçe Toptemel'in tahliye edilmemesi halinde suikastın gerçekleştirileceği, bu planın tutmaması halinde Ankara'da yaşayan Yavuz Engin'in kız kardeşinin vurdurulacağını sözlü şikayetinde belirtti. Savcı Engin, Aylin Arslantatar'ın kendisine "Ne olur Yavuz hayatta kalmak istiyorsan dediklerini yap, kendi canından korkmuyorsan bile eşin çocuğun ailen var" dediğini aktardı.

"Kötü bir şekilde acı vermek derdindeler"

1 Ekim 2024 tarihinde Aylin Arslantatar ve Mustafa Kemal Zengin'in mağdur Cumhuriyet Savcısının makam odasına geldiği, Zengin'in görüşmede kendisini İçişleri Bakanlığı eski müsteşarı ve şu anda istihbarat görevlisi olarak tanıttığı, Aylin Arslantatar ve Mustafa Kemal Zengin'in devlet içerisinde çok güçlü bağlantılarının olduğundan bahsettiği, sanık Mustafa Kemal Zengin'in mağdur savcıya "senin attığın adımdan, Whatsapp'ından, gittiğin poligondan, Bolu'daki ailenden haberleri var" dediği iddianamede belirtildi. Mustafa Kemal Zengin'in görüşme sırasında suikast için gelecek kişilerin profesyonel ekip olduğu, kız kardeşinin de hedefte olduğu, savcı olmasının hiçbir önemi olmadığına ilişkin sözleri de iddianamede aktarıldı. Mustafa Kemal Zengin'in işaret parmağını mağdur Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'e doğru sallayarak "konuyu kapat" diyerek ailesi hakkında tehdit içerikli söylemde bulunup "içeridekini çıkarabildiğin kadar erken çıkar sal gitsin" dediği de iddianamede belirtildi. Zengin'in "kızını, eşini, annesini, babasını, kız kardeşini, savcı beye acı vermek derdindeler ve kötü bir şekilde acı vermek derdindeler" şeklinde beyanda bulunarak mağdur Cumhuriyet Savcısının ailesi ve 2 yaşında bulunan kızına zarar vermeyi amaçladıkları da iddianamede aktarıldı.

İddianamede ifadesine yer verilen müşteki Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin, sanık Aylin Arslantatar'ın Mustafa Kemal Zengin ile makamına geleceklerini söylediğini anlatarak "Kendimi başka türlü ifade edemeyeceğimden ve başka delilim olmadığı için suç içerikli konuşmayı kayda aldım. Kayıt telefonumda bulunmaktadır. Şikayetçi olduğum avukatın yanında gelen bu kişi ve kişilerden de şikayetçiyim. Aldığım ölüm tehdidinin vahameti göz önüne alındığından başka suretle delil elde edilemeyeceğine kanaat getirdiğimden tehdidi yapan kişilerin kişisel bilgilerime nasıl erişildiğini ve yakın çevreme aileme ilişkin bilgilerin nasıl elde edildiğinin araştırılmasını talep ediyorum" dedi.

"Olay tamamen iyi niyetimden kaynaklanmıştır"

Mustafa Kemal Zengin ise "Aylin Arslantatar isimli şahsı 3-4 yıldır tanıyorum, aramızda bir gönül ilişkisi vardır, kendisi sevgilimdir. Tuğçe Toptemel'i şahsen tanımıyorum, Toptemel'in bir soruşturma kapsamında tutuklu olduğunu, akrabası ve aynı zamanda arkadaşım olan Yavuz Çelik vasıtası ile öğrendim. Yavuz Çelik, Tuğçe Toptemel'in tutukluluk haline itiraz ettiklerini ret cevap verildiğini bu yüzden sürenin uzadığını bana tanıdığım iyi bir ceza avukatının olup olmadığını sordu. Bende bunun üzerine 'tanıdığım bir avukat arkadaşım var görüşüp sana bilgi vereceğim' dedim. Konuyu arkadaşım olan ve ceza avukatlığı yapan Aylin Arslantatar'a anlattım. Ayrıca Yavuz Çelik'in geçmişinde ülkücü olduğunu ve sokaklarda hatırı sayılır bir kişi olduğunu savcıya zarar verebileceğini, savcının ailesi hakkında bilgi edindiklerini, savcının sosyal medyalarını takip ettiklerini ve bu şahısların geçmişte mafyatik tipler olduğunu söyledim. Aylin Aslantatar da bana dosyaya bakıp döneceğini söyledi. İki üç gün sonra Aylin ile yaptığım görüşmede, 'dosyaya bakan savcı benim yakın arkadaşım, benim dosyayı almam uygun olmaz başka bir avukat bul' dedi ve dosyayı kabul etmedi. Ben de bunun üzerine 'madem savcı bey arkadaşın onu uyar, bu tipler sıkıntılı, savcı ve ailesine zarar verebilirler' dedim. Aylin Arslantatar bu görüşmemizden 2-3 hafta sonra bana hitaben arkadaşı olan soruşturma savcısı ile görüştüğünü en son Instagram üzerinden kendisine yazdığını, savcının kendisine bu dosya ile ilgili huzursuz ve tedirgin olduğunu bu dosya ile ilgili birçok tehdit aldığını çaresiz durumda olduğunu söylediğini belirtmiş. Savcı kendisine görüşmek istediğini söylemiş. Aylin de bana 'savcının yanına beraber gidelim sende bildiklerini savcı beye anlat' demesi üzerine ben savcının Aylin'in arkadaşı olması sebebiyle kabul ederek 1 Ekim 2024 günü öğleden sonra Aylin Aslantatar ile birlikte Büyükçekmece Adliyesi'ne gittim. Aylin Aslantatar ile birlikte savcının odasına girdik. Oraya gitme amacım soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Tuğçe Toptemel'in akrabalarımdan duyduklarımı ve çevremden bu adamlar hakkında duyduklarımı aktarmaktı. İçeride yaptığım görüşmede kesinlikle savcıyı tehdit etmedim, görüşme zaten çok samimi bir ortamda gerçekleşti. Savcı ile görüşmek için kimseden talimat almadım, kimsenin sözcüsü değilim. Videonun tamamı izlediğinizde yaptığım görüşmelerde tehdit yoktur, savcıyı koruma amaçlıdır. Savcı beyin ailesi hakkında söylediğim bilgileri arkadaşım olan Yavuz Çelik'ten duydum. Ben devletine milletime bağlı bir vatandaşım, yıllardır devletime ve milletime hizmetlerde bulundum. Ben kesinlikle devletin Cumhuriyet savcısını tehdit edecek kadar alçalmam, görüşme içerisinde samimiyetten dolayı üslup hatası yapıp yanlış anlaşıldığını fark ettim. Pişmanım, bu yüzden Türk milletinden ve sayın savcımdan özür diliyorum. Olay tamamen iyi niyetimden kaynaklanmıştır" dedi.

"Tek amacım yakın arkadaşım olan savcı ve ailesinin zarar görmesini engellemektir"

Aylin Arslantatar iddianamede yer verilen ifadesinde Mustafa Kemal Zengin'i tanıdığını söyleyerek "Kendisini ailem ile bile tanıştırdım. Zaman zaman bize gelip gidiyordu. Kendisini bana emekli müsteşar olarak tanıtmıştı. Hatta devlet büyükleri ile çok yakın ilişki içerisinde olduğunu şu an iş insanı olduğunu ve Hadımköy bölgesinde fabrikası olduğunu söylemişti. Benim kendisi ile ilişkim avukat olmam nedeni ile iş ve sosyal arkadaşlıktan ibarettir. Soruşturmaya konu olan Tuğçe Toptemel isimli şahsı tanımıyorum. Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin benim yaklaşık 7 senedir görüştüğüm ve samimi olduğum yakın arkadaşım olur. Kendisi ile zaman zaman yüz yüze zaman zaman sosyal medya uygulamaları üzerinden yazışma ve konuşmalarımız olur. Kendisi benim ailemi bile tanır. Kendisi ile yazışmalarımızda özel konularımızı bile paylaşıyorduk. Çünkü çok samimiydik. Samimi olduğumuzu ispatlar nitelikte Instagram uygulaması üzerindeki yazışmalarımıza bakılabilir. Yavuz Engin'in takip ettiği bir soruşturmadan dolayı tehdit edildiğini Mustafa Kemal'den duymuştum. Savcı bey ile kendisini uyarmak ve kendisinin tedbir almasını sağlamak amacıyla görüştüm. Kendisinin benim yakın arkadaşım olması sebebi ile Mustafa Kemal Zengin'in anlattıklarından çok korkarak savcı Yavuz Engin ve ailesine zarar geleceği kafamda oluştuğu için panikleyerek bir an önce tedbir alınması amacı ile arayış içerisine girdim. Burada tek amacım yakın arkadaşım olan savcı ve ailesinin zarar görmesini engellemektir. Yapmış olduğumuz görüşmede savcının odasında ses ve görüntü alan cihaz olduğunu bilmiyorduk. İçeride samimi bir ortam oluştuğu için kendimizi sıkmadan art niyetsiz olarak konuşmalar yaptık. Konuşma esnasında Mustafa Kemal Zengin savcıya takip ettiği dosya ile ilgili konuşmalar yaptı. Ancak bu planlı bir konuşma değildi. Görüşme tamamen iyi niyetli diyalog ile gerçekleşmiştir" ifadelerini kullandı.

48 yıldan 100 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi

Hazırlanan iddianamede Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler'in 'kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs', 'suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak', 'yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs', 'var olan ya da varsayılan suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişi ile birlikte tehdit', Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli istihbarat Teşkilatı Kanunu'na muhalefet suçu, 'ruhsatsız silah taşıma ya da bulundurma', 'özel hayatın gizliliğini ihlal', 'kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak' suçlarından 48 yıldan 100 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 10 sanık hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianamede Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber